Acaba bebeğiniz doğumda neler hissediyor?

sılam_nisa

Hamiş Melek
Acaba bebeğiniz doğumda neler hissediyor?
Hamiş meleklerimin dikkatini çekeceğini düşündüğüm bir konu :bebeğim: Acaba bebeğiniz doğum esnasında neler hissediyorlar?

178364d73db92dcfe6.jpg


Acaba bebeğiniz doğumda neler hissediyor?
Nasıl anlayabiliriz bunu?
Bebeğe sorsak bilir mi?
Aslında biliyorlar. Çünkü beyinleri ve zihinleri gelişmiş olarak doğuyorlar. Anne karnında daha çok erken dönemlerden başlayarak hissetmeye ve kayıt yapmaya başlıyorlar. Bu kayıtlar onların dışarıdaki dünyayı algılamalarında ilk adım oluyor.
Ve doğum anı…Algılarının en açık olduğu an…Belki de hayat boyu algıları hiç bu kadar açık olmayacak. Bebekler doğum anının her aşamasını biliyorlar, hissediyorlar ve hatta belki de düşünüp yorum yapıyorlar.
Biliyorsunuz uzun yıllar bebeklerin acı çekmediklerine çünkü sinir yapısının yeterince gelişmediğine inanıldı. Birçok operasyon veya müdahale anestezi hatta ağrı kesici verilmeden yapıldı. Oysa bebekler acı çektiklerine dair bütün bulguları veriyorlardı. İğne yapılırken ayaklarını çekiyorlar ve kasıyorlardı. Ama biz görmüyorduk.
Anestezi 1846 yılında keşfedildi. Ancak bebeklerdeki operasyonlarda uygulanmaya başlaması için daha 140 yıl geçmesi gerekiyordu. Önceleri bebeklerde uygulamanın gereksiz olduğu ve bebeklerin acıyı hissetmedikleri savunuldu. Ancak yıllar içindeki çalışmalar ve sivil toplum hareketleri bunun böyle olmadığını bize gösterdi. Acının olabileceği her müdahalede bebeklerde de acı ile ilgili stres hormonlarının salındığı gösterildi. Bebeklerde ilk anestezi uygulamaları 1980’li yıllara denk geliyor. Düşünün ne kadar yakın bir geçmiş. Daha yakın bir zamana kadar anestezi olmadan yapılan sünnet vakalarını bile düşündüğünüzde, bebeklere karşı ne kadar duyarsız kaldığımızı anlayabilirsiniz. Yoksa siz de hala doğum sonrası sünnetin daha kolay olduğuna çünkü bebeklerin acı hissetmediklerine inananlardan mısınız? Eğer öyleyseniz yeni doğmuş bebeğiniz en ufak bir acıda neden ağlıyor dersiniz?
Şu anda bile, yani modern tıbbın tüm imkanlarının kullanıldığı bu çağda, kaç doktor, ebe hatta anne bebeklerin doğumda ne hissettiğini ve istediğini soruyor merak ediyorum. Bunu sormuş olsak tüm doğumhane ortamlarını bir günde bile değiştirebiliriz. Bunun para ile ilgisi yok. Bu maddi imkanlardan çok doğuma karşı daha insancıl felsefe ile yaklaşım sonucu olacaktır.
Bugün bebeklerin birçoğu doğum sırasında hala şiddetli çekiştirmeleri yaşıyorlar. Doğar doğmaz gözlerini kör edebilecek spotlarla karşılaşıyorlar. Gürültü ve ışık kirliliğine doğuyorlar. Kordonlarının ani kesilmesi sonucu bir anda yeni çalışmaya başlayan akciğer ve dolaşım sistemi ile baş başa kalıyorlar. Ciltleri temizlenme adına onlar için zımpara gibi kalın olabilecek bezlerle siliniyorlar. Nefes yollarını temizleme adına birçok durumda gereksiz olan sondalarla boğazları zedeleniyor. Ve her şeyden önemlisi anne kucağı ile buluşmaları gerekirken annelerinden uzaklaştırılıyorlar ve yalnızlaştırıyorlar.

Ve tüm bu dönemlerde bebekler zeki ve biliyorlar. Yaşadıklarını hissediyorlar. Her şeyin farkındalar ve kaydediyorlar. Bütün bu yaşadıkları bilinçaltına kaydediliyor. Ve yıllar sonra belki de birçok davranışınızı bilinçaltına yerleştirilmiş bu kayıtlar yönetiyor.

İşte bu aşamada hipnoz ve psikoterapi uzmanlarının seansları devreye giriyor. Birçok uzmanın yaşadıkları tecrübeler artık yetişkinlerin, bilinçaltında doğum anlarını yaşadıklarını ve bu bilgileri sakladıklarını bize gösteriyor. Sayıları binlerce olan bu hipnoz tecrübelerinden, bebeklerin doğum sırasında ne hissedebildiklerini ve bu kayıtların yetişkin davranışları üzerine etkilerini tahmin edebiliyoruz. Bu kayıtların ortaya çıkarılması ve üzerinde çalışılması sayesinde birçok davranış sorunu tedavi edilebiliyor.

Hipnoz altında bebekliklerine dönen yetişkinlerin kullandıkları kelimeler bizlere ipuçları veriyor. İlk kasılmalarla birlikte bebekler basınç dalgaları, titreşimler, çalkantılı denizde olma gibi duygular hissediyorlar. Bazı bebekler kasılmaları gel-git dalgalarına benzetiyorlar. (Aslında bu tanım rahmin çalışma prensibine de uyuyor) Doğum anını enerji patlaması, kaydıraktan ters kayış, akıntılı nehir gibi algılayanlar var. Doğum sonrası ilk dakikaları yüksek sesli ağlamalar, acı dolu yüz ifadeleri, kolların ve bacakların çekiştirilmesi, üşüme duyguları ile ifade ediyorlar. Birçok bebek doğumhaneyi aşırı aydınlık ve soğuk olarak hatırlıyor. Dokunuşların kaba olduğunu vurgularken, popoya sert darbeler, iğneler, göz damlaları, başa aşağı tutulmalar ve diğer tıbbi müdahaleleri acı olarak algılıyorlar. Üstelik tüm bunların yabancı maskeliler tarafından yapılması onları korkutuyor.
Yumuşak dokunuş ve sesleri olumlu hatırlıyorlar. En çok da anneleri ile buluşmalarını mutluluk olarak algılıyorlar.

Tüm bunları okuduktan sonra yeni bir şey keşfettim. “Braxton Hicks” olarak bilinen hazırlık kasılmalarını tüm gebeler son ayında yaşarlar. Bunu biz doktorlar da dahil bir çoğumuz rahmin doğuma hazırlanışı olarak algılarız ve anlatırız. Aslında belki şiddeti biraz azdır ama bu kasılmalar, doğum kasılmaları ile birebir aynıdır. Annelerin birçoğu bu kasılmaları ağrı olarak algılamazlar çünkü buna programlanmamış lardır. Ancak doğum sırasında aynı kasılmaları ağrı olarak algılarlar çünkü doğumda ağrıya şartlanmışlardır.
Ama belki de bu hazırlık kasılmaları rahimden çok bebeği hazırlamaktadı r. Bu sayede bebek doğumda yaşayacağı baskı, basınç, titreşim duygularına yavaş yavaş hazırlanmaktadı r. Bunun sonucunda doğum başladığında, aslında bildiği bir şeyi hissediyor ve yapıyor olacağından doğumu çok daha pozitif yaşayacaktır. Hissedeceği bu duygular onu şaşırtmayacaktır. Bu kasılmaları bir çeşit doğuma hazırlık çalışmaları, doğuma hazırlık dansı olarak görebilen anneler, bebekleri ile birlikte konuşarak doğuma hazırlanabilirler. Bu hazırlık onların doğumda da ağrı algısını değiştirebilir ve doğumu gelip giden bir dalga dansı gibi yaşamalarını sağlayabilir.

Bebekler hakkında bildiklerimizin hala çok az olduğunu düşünüyorum. Bu bilincimiz ve keşiflerimiz arttıkça doğuma daha insancıl yaklaşımlar ülkemizde de yerini alacaktır.
Bebeklerimiz nasıl dünyaya geleceklerini biliyorlar. Bedenlerimiz nasıl doğum yapacaklarını biliyorlar.
Bizim doktor,ebe,anne ve baba yapmamız gereken tek şey bu mükemmel işleyişe izin vermek olacaktır.
Doğuma yapacağımız küçük de olsa her bir gereksiz müdahale bu mükemmel işleyişi bozmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Kayanak: Dr.Hakan Çoker
 
çok güzel ve anlamlı bilgileri bizlere aktardığın için teşekkürler gerçektende yeni doğmuş bir bebeğin topuğundan kan alınırken bile acıyla ayağını çekip ağlamaya başlıyor Kurban olurum onu veren Allah'a insan dayanamıyor onların bu haline:)
 
çok güzel ve anlamlı bilgileri bizlere aktardığın için teşekkürler gerçektende yeni doğmuş bir bebeğin topuğundan kan alınırken bile acıyla ayağını çekip ağlamaya başlıyor Kurban olurum onu veren Allah'a insan dayanamıyor onların bu haline:)
inşallah Allahım bizede nasip eder :18:
 
Geri
Üst