Antalya Şehir Tanıtımı

RoCCo

Yeni Üye
Üye
Antalya Şehir Tanıtımı
alanya kemer arası kaç km antalya demre arası kaç km antalya side side
Yüzölçümü:
20.815 km²Nüfus:
1.132.211 (1990)Antalya sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzellikler sayesinde "Türk Rivierası" adını almıştır. Deniz, güneş, tarih ve doğanın sihirli bir uyum içinde bütünleştiği Antalya, Akdeniz'in en güzel ve temiz kıyılarına sahiptir.

630 km. uzunluğundaki Antalya kıyıları boyunca, antik kentler, antik limanlar, anıt mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemyeşil ormanlar ve akarsular yer alır.
Palmiyelerle sıralanmış bulvarları, uluslararası ödül sahibi marinası, geleneksel mimarisi ile şirin bir köşe oluşturan Kaleiçi ve modern mekanları ile Türkiye'nin en önemli Turizm Merkezi olan Antalya, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Uluslararası Plaj Voleybolu, Triathlon, Golf Müsabakaları, Okçuluk, Tenis, Kayak yarışmaları vb. etkinliklere, 1995 yılında açılan Antalya Kültür Merkezi ile de plastik sanatlar, müzik, tiyatro, sergi gibi birçok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

İLÇELER:

Antalya ilinin ilçeleri; Akseki, Alanya, Elmalı, Finike, Gazipaşa, Gündoğmuş, İbradı, Kale, Kaş, Kemer, Korkuteli, Kumluca, Manavgat ve Serik'tir.

Akseki: Alanya'dan sonra Antalya ilinin en eski ilçesi olan Akseki Torosların yapısına uygun engebeli ve dağlık bir görünüme sahiptir.

Antalya ili ve çevresinde son yıllarda görülen turizm alanındaki gelişmelere paralel olarak, Akseki ilçesinde turizm faaliyetleri gelişmektedir. Avcıların ve turistlerin uğrak yeri olan Akseki, "KARDELEN ÇİÇEĞİ' nin ana yurdudur. Kış aylarında Kardelen Çiçeğini görmek için yerli ve yabancı turistler ilçeyi ziyaret eder.Giden Gelmez Dağları, dağ keçisi koruma ve av sahası avcıların ücretli olarak devamlı avlanacağı yer olup, Sinan hoca ve Gümüşdamla köylerinde kurulan alabalık üretme tesisleri avcıların ve turistlerin uğrak yerleri arasındadır.

Göktepe Yaylası, Çimi Yaylası, Irmak Vadisi son aylarda keşfedilen 340 metre derinliğindeki Bucakalan Mağarası, ilçe merkezindeki Ulu Camii ve Medresesi görülmeye değer diğer eserlerdir.

Elmalı: Likya bölgesi içerisinde yer alan Elmalı'nın kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Doğuda Semahöyük yakınlarında Karataş'ta, batıda Beyler Köyü yakınındaki Beyler köyünde yapılan kazılar bölgenin bronz çağından bu yana iskan edildiğini göstermektedir.

Höyükler: Şehre bağlı köylerde üç höyük bulunmaktadır. Bunlardan ilki şehrin batısındaki Müğren Köyü'ndeki höyüktür. Arkeolojik yüzey araştırmaları burada çeşitli uygarlıklara ait izler olduğunu göstermektedir. Yine batıda Semahöyük Köyü'nde bulunan ikinci höyüğün üstünde Osmanlı ve Türk mezarlığı bulunduğu için bugüne kadar araştırma yapılmamıştır. Üçüncü ve en büyük höyük ise şehrin güneyinde, Elmalı - Kaş yolu üzerinde, Beyler Köyündeki Beyler Höyüğüdür. Bu höyükte yapılan kazılarda, bronz çağından bu yana devamlı bir yerleşimin izleri görülmektedir. Kazılarda çıkarılan arkeolojik buluntular Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Tümülüsler: Şehrin doğusunda, Elmalı'ya 6 km. uzaklıktaki Bayındır Köyü yakınlarındadır. Yan yana duran birkaç tümülüsten birinde yapılan kazılarda M.Ö. 7. yy.a ait buluntulara rastlanmıştır. Antalya Müzesi'nin özel bir bölümünde sergilenen bu buluntular bölgenin bu dönemdeki yaşamından kesitler vermektedir.

Anıt Mezarlar Bilinen iki anıt mezar vardır. Bunlardan ilki Karaburun diğeri ise Kızılbel'dedir. Antalya - Elmalı yolu üzerindeki Karaburun Kral mezarı odasının duvarları av ve savaş sahnelerinden oluşan fresklerle süslüdür. Kızılbel mezar anıtı ise şehrin batısında Elmalı - Yuvayol yolu üzerindedir. Kalker bloklardan oluşmuş bir odadan ibarettir.

Define: 1984 yılında Antalya - Elmalı yol çizgisinin hemen kuzeyinde, Kral Mezarı ile Gökpınar Köyü arasında bulunmuştur. 190 adet gümüş antik sikkeden oluşan bu define antika kaçakçıları tarafından Amerika'ya kaçırılmıştır. Halen özel bir kişinin malı olarak Boston Museum Fine Arts'da bulunmaktadır. Yeryüzünün en kıymetli antik sikkesi olarak nitelenen Atina Decadrachmeleri (14 adet, her biri 600.000$) bu büyük define yer almaktadır.

Camiler: İlçede yer alan Selçuklu Camii, Kütük Camii, Sinan-ı Ümmi Camii, Ömer Paşa Camii ve Külliyesi kentin görülmeye değer eserleridir.

Korkuteli: Antalya'ya 67 km. uzaklıktadır. Korkuteli'nin 3 km batısında, bugün yalnız kapısı ayakta kalan Alaaddin Camii ve yine aynı yörede, 1319'da Hamidoğulları'ndan El Emin Sinaeddin tarafından yaptırılan ve aynı adla anılan Selçuklu Medresesi görülebilir.

Gündoğmuş: Antalya'ya 182 km. mesafedeki Gündoğmuş ilçesinde pek çok antik kent kalıntısı bulunmaktadır. Güzel Bağ Bucağı'nın kuzeyinde 7 km. mesafede ve halen kazı yapılmamış olan Ayasofya Şehri, Gündoğmuş şehir merkezinin güney-batısında ve şehre 7 km. mesafede Sumene mevkisinde, Asar Harabeleri, Senir Köyü' nün doğusunda 2 km. mesafedeki Kese Mevkiindeki harabeler, Gündoğmuş Şehir merkezinin güney-batısında ve şehre 11 km. mesafedeki Gedfi Harabeleri önemli antik kent kalıntılarıdır.

İlçe merkezindeki Cem Paşa Camii, Gündoğmuş/Pembelik Köyü arasında ilçe merkezinin doğusundaki, 15 km. mesafedeki Sinek Dağı'nın tepesindeki harabeler, Alanya/Konya Kervanyolu, Gündoğmuş/ Antalya karayolu üzerinde Taşağır mevkisinde Kazayir Şehri Harabeleri diğer görülebilecek eserlerdir.

Gazipaşa: Antalya'ya 180 km. mesafedeki Gazipaşa, 10 km. uzunluğundaki kumsalı, orman kaplı alanları, turkuaz mavisi koyları, doğal güzellikleriyle şirin bir ilçedir. İskele, Koru ve Kahyalar plajlarının bulunduğu kumsallar, Caretta Caretta kaplumbağalarının önemli bir üreme merkezidir. Bugüne kadar bakir kalmış Gazipaşa, konaklama, dinlenme tesisleri, tarih ve doğa güzellikleri, yapımı süren havaalanı ve yat limanı ile gözde bir turizm merkezi olma yolunda ilerlemektedir.

Antik Kentler

Antiocheia Adcragum: Gazipaşa ilçesinin doğusunda, 18 km. uzaklıktaki Güney Köy sınırları içerisindedir. Kentin adı Kommagene Kralı 4. Antiochus'dan gelmektedir. Kalesi, sütunlu cadde, agora, hamam, zafer takı, kilise, kentin nekropol alanı kalıntıları bulunmaktadır. Kentin nekropolünde bölgeye özgü beşik tonozlu, ön avlulu anıtsal mezarlar oldukça iyi korunmuştur.

Adanda-Lamos: Antik kent, Gazipaşa ilçesinin 15 km. kuzeydoğusundadır. Bugünkü Adanda köyünün 2 km. kuzeyinde, yüksek ve sarp bir dağın zirvesinde kurulmuştur. Kent surlarla çevrilidir. Kentin giriş kapısının güneyinde, büyük bir kule bulunmaktadır. Kentin diğer kalıntıları arasında doğal kayaya oyulmuş çeşme ve iki adet tapınağı sayabilir. Bu kentin nekropolünde de blok taşların oyulması ile yapılmış yekpare lahitler önemli kalıntılar arasındadır. Kalıntılar, dağlık Klikya bölgesinin kültürünü ve sanatını en iyi şekilde yansıtmaktadır.

Nephelis: Antik kente ulaşım, Gazipaşa-Anamur 12. km.'sinden sonra Muzkent Köyünün içinden geçerek güneye sapan yaklaşık 5 km. stabilize bir yol ile sağlanmaktadır. Kent, akropol ve doğu-batı boyunca uzanan kalıntılardan oluşmaktadır. Kentin ayakta kalabilmiş yapıları Orta Çağ Kalesi, Tapınak Odeon Sulama sistemi ve nekropol alanlarıdır.

Selinus: Gazipaşa Plajının bulunduğu Hacımusa Çayının güneybatısındaki yamaçlarında yer alan antik Selinus kenti, dağlık Klikya bölgesinin en önemli kentlerinden biridir. Kentin akropolü tepeye kurulmuştur. Tepe üzerindeki Orta Çağ Kalesinin sur duvarları ve kuleleri oldukça iyi korunmuştur. Akropol, içerisindeki kilise ve sarnıç günümüze kadar gelebilmiş önemli yapılardandır.Kentin diğer yapıları hamamlar, agora, İslami Yapı (Köşk), su kemerleri ve nekropol'dur. Alanya Müzesindeki ostoteklerin çoğunluğu Selinus Nekropolünden getirilmiş olup, burada ostotek atölyesinin varlığını sürdürmektedir.

Kumluca: Alakır Çayı ile Gavur deresinin dağlardan sürükleyip getirdiği alüvyonlu bir ovada yeralan Kumluca Finike ve Elmalı İlçeleri ile çevrelenmiştir. Kumluca sahil boyunca plajlar, konaklama tesisleri ve koylara sahiptir. Kumluca'nın 27 km. kuzeyinde yeralan Altınkaya yaylası, Alabalık üretme çiftliği, Sedir Ormanları ve bol suları olan güzel bir yayladır. Korydalla ve Olympos Antik kentleri Kumluca ilçesi sınırlarında yer almaktadır.

Alanya: Alanya, geniş plajları, tarihi eserleri, modern otel ve motellerin sayısız balık lokantaları, kafe ve barlarıyla mükemmel bir tatil merkezidir. Gelenleri ilk karşılayan, Alanya Yarımadası'nın üzerinde bir taç gibi kurulmuş olan ve 13. yüzyıldan kalma şahane Selçuklu Kalesidir. Etkileyici kalenin yanı sıra eşi benzeri olmayan tersanesi ve anıtsal güzellikteki sekizgen Kızıl Kule görülmeye değerdir.

Limanı çevreleyen kafeler ve barlar akşam saatlerinde liman yolu boyunca el sanatları, deri, giysi, mücevherat, el çantaları ve yöreye özgü ilginç renklere bezeli su kabaklarının satıldığı butikler yer alır. Eğer mağaraları keşfetmekten hoşlanıyorsanız Damlataş Mağarası'nı gezmeniz gerekir. Mağara yakınında Etnografya Müzesi yer almaktadır. Tekneyle üç deniz mağarasına ulaşabilirsiniz: fosforlu kayalarıyla Fosforlu Mağara, korsanların kadın esirleri tuttukları Kızlar Mağarası ve Aşıklar Mağarası.

Alanya'nın 15 km. doğusunda yer alan Dim Çağı Vadisi gölgelerin serinliğinde dinlenmek için ideal bir yerdir. Tüm sahillerinden denize girilebilen Alanya tam bir güneş, deniz, kum cennetidir.

Finike: Finike, Antalya iline bağlıdır. Portakalları ile ünlü Finike tarihle, doğa ve denizin birleştiği bir turizm beldesidir. Portakalları ile tanınan kent, Limyra kenti kalıntıları ve Arykanda antik kenti kalıntıları ile ilgi görmektedir.

Kaş: Likya'nin önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik Döneme ait kentler ve tarihsel degerlerle doyumsuz kültür seyahatleri; Akdeniz'in derinlerde yarattığı heyecanlari doruklarda hissettiren sualtı dalışları; nehirlerde yapılan macera dolu 'kano turları', ekolojik uyumun keşfedildiği 'doğa yürüyüşleri'; derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları; yüksek dağlardan turkuaz rengli suların manzarasına süzülen 'yamaç paraşütü'; Akdeniz'de değerli taşları andıran adalar ile çevreye yapılacak 'Mavi Yolculuk ve tekne turları; damak tadınıza uygun deniz ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü; yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliği; Kaş'ın bağlı olduğu Antalya ve ilçelerine ait turizm merkezleri ile tabiat, tarih ve kültür zenginliğini, alternatif turizm imkanları ve çevresinde yer alan turizm merkezlerinden oluşan renkli yelpazesi" ile düşsel bir mekandır.

Manavgat: Antalya İline bağlı olan Manavgat tarih ve doğanın içiçe girdiği her türlü turizm aktivitesinin yapılabildiği bir turizm merkezidir.

Serik:
Antalya'nın ilçesi olan Serik, önemli Pamfilya kenti olan Aspendos'u barındırmaktadır. Günümüze kadar bozulmadan ulaşan, mükemmel akustiğe sahip Aspendos Tiyatosu, bugün önemli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.

Kale (Demre): Antalya, iline bağlı olan Kale Noel Baba' nın yaşadığı yer olarak önemli bir inanç turizmi beldesidir.
__________________
 
antalya önemli telefonlar

ANTALYA ÖNEMLİ TELEFONLAR...
--------------------------------------------------------------------------------

AMBULANS
Antalya Sağlık Hizmetleri
Tel 242 00 00

--------------------------------------------------------------------------------

DORUK AIR ( HAVA AMBULANS )
Tel 0 242 311 43 16

--------------------------------------------------------------------------------

FALEZ TIP MERKEZİ
Tel 0 242 312 50 50

--------------------------------------------------------------------------------

VAKIF HASTANESİ
Tel 0 242 247 90 01
--------------------------------------------------------------------------------

Polis imdat 155

jandarma imdat 156

Acil Yardım 112
İtfaiye 110

Orman Yangın 177

Elektrik Arıza 186

Su Arıza 185

Alo Zabıta 153

Cenaze Hizmetleri 188

--------------------------------------------------------------------------------

Devlet Hastanesi 238 53 53

SSK B. Hastanesi 345 45 50

Tıp Fakültesi 227 43 43

Kızılay Kan Merkezi 247 30 23

Verem Savaş Dispanseri 241 10 02

Vakıf Hastanesi 247 90 00

Hayat Kalp Hastanesi 335 00 00

İnter Hospital 311 15 00

Lara Hastanesi 349 40 40

Özel An-Deva Sağlık Merkezi 322 63 63

Özel İlgi Polikliniği 242 42 44

Antalya Tüp Bebek Merkezi 345 47 00

Falez Tıp Merkezi 312 50 50

Mezarlıklar Müdürlüğü 227 12 22

Ö. Antalya Çocuk Sağ. Mrk. 312 22 09

Adli Tıp 237 22 33
 
antalya serik

SERİK : Serik İlçesi, Ülkemizin 36-37 derece enlem, 31-32 derece boylamları arasında yer almaktadır. Antalya - Mersin karayolu üzerinde, Antalya' nın 38 Km. doğusunda,Manavgat İlçesine 40 km. uzaklıktadır. Akdeniz' de 22 km kıyı şeridine sahip olup; 8 Km. içeride, denizden 26 M. Yüksekliktedir. Kısmen dalgalı ovalık bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçenin yüzölçümü 1.550 Km 2 ' dir. Bunun 45,360 hektarı tarım arazisi, 65.764 hektarı da orman arazisi geri kalan kısmı da vasıfsız yerdir. Serik Antalya ovasının doğuya doğru uzanan bir parçasını teşkil eder. Dağlık kesimlerinde hayvancılık, ormancılık, ova kesimlerinde de ziraatçılık özellikle turfanda sebzecilik yapılmaktadır. Ticari hayatı Antalya şehir merkezine bağlıdır. İlçenin kuzeyinde batı Toros dağları yükselmeye başlar,.

Serik İlçesi batıda; Antalya Merkez İlçe, doğuda; Manavgat İlçesi, kuzeyde; Burdur İline bağlı Bucak ve Isparta İline bağlı Sütçüler İlçeleri, Güneyde; Akdeniz ile çevrilidir.

İlçemizde Akdeniz iklimi hakimdir. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Bu iklimin sonucu olarak doğal bitki örtüsü de makilerdir.

SERİK İlçesinde İlk yerleşim yeri, M.S.II Yüzyılda Bergama Krallığına bağlı olarak bu günkü Yanköy Köyü yakınlarında bulunan “SİLLYON” (Koçhisar tepesinde) da ve Belkıs köyünde “ASPENDOS” olarak iki yerde kurulmuştur.1817 yıllarında yerleşim bölgelerinin çok aralıklı olması nedeni ile İlçe önceleri “SEYREK” diye anılmış, 1890 yıllarına doğru SERİK olarak adlandırılmıştır. 1900 Yılında bu günkü ilçe merkezinde KÖKEZ adı altında Bucak merkezi olmuştur,. 1926 Yılında da SERİK İlçe olmuştur. Batı Trakya Türkleri Balkan Savaşı sırasında Muhacir olarak; Girit savaşı sırasında da, Girit Türkleri Serik'e gelip yerleşmişlerdir.

Bölgenin en önemli akarsuları, KÖPRÜÇAYI ve AKSU çayıdır.

Serik İlçemizin dünyaca bilinen tarihi ve turistik ören yerleri olarak, ASPENDOS, SİLLYON gibi yerler sayılabilir.

aspendos_tiyatrosu4.jpg
Aspendos:
Pamfilya kenti olan Aspendos Antalya'nın 48 km. doğusundadır.Aspendos'a Antalya-Manavgat yolundan ayrılan bir asfalt ile ulaşılır. Kent, Serik İlçesinin 8 km. doğusunda Köprü Çayı'nın dağlık bölgeden düzlüğe ulaştığı yerde, biri büyük, diğeri küçük iki tepe üzerine kurulmuş zengin şehirlerden biridir. İlk ismi bastığı sikkeler üzerinde de görüleceği gibi Estvadiiys'tir. Antik dünyada en güçlü para Aspendos sikkesidir.
M.Ö. 7.yy. başlarında kurulan şehir, Perslerin, Attik Delos Deniz Birliği'nin, Büyük İskender'in, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliklerini tanımıştır. Evrimedon Çayı ağzındaki konumu ile önemli bir liman ve ticaret kenti olarak ünlenen Aspendos, mısır, gül ağacından yapılmış süs eşyaları, şarap, tuz ve at ticareti yapmıştır. Kent ayrıca antik dünyanın en iyi atlarını yetiştirmesi ile de ünlüdür.
Aspendos'taki eserler, Aşağı Kent Yapıları ve Yukarı Kent Yapıları olarak ikiye ayrılır. Yukarı Kent Yapıları arasında agora, bazilika toplantı yapısı, nymphaeum ve eksedra yer alır. Aşağı Kent Yapıları arasında ise tiyatro, stadion, hamamlar, su kemeri, tapınak ve nekropoller sayılabilir. Aspendos surlarının Helenistik Dönem de yapıldığı, sonraları Geç Roma ve Bizans Dönemlerinde birtakım onarımlar gördüğü bilinmektedir.
Aspendos'u sanat merkezi yapan yapıtların başında tiyatro gelmektedir. Aspendos Tiyatrosu antik dünyadan günümüze gelebilmiş en sağlam tiyatrodur. Küçük bir tepenin yamacına kurulmuş olan tiyatronun mimarı Aspendoslu Thedoros'un oğlu Zenon'dur. Kapasitesi 15.000 kişiliktir. En önemli özelliği sahip olduğu muhteşem akustiktir. Tiyatro Selçuklular döneminde kervansaray olarak kullanılmıştır. Sahne binasının bazı yerlerinde görülen beyaz sıralar üzerine zikzak motifleri Selçuklu Dönemine aittir. Tiyatronun cavea bölümü yarım daire planlı olup, geniş bir diazoma ile ikiye ayrılır. Üst caveanın arkasını 59 kemerden oluşan geniş bir galeri boydan boya çevirmektedir. Caveanın iki tarafında girişlerin üzerindeki özel localar imparatorluk ailesine ve ocak rahibelerine ayrılmıştır. Orkestradan itibaren yükselen oturma sıralarının ilki senatör, yargıç ve yabancı elçilere, ikincisi kentin ileri gelenlerine aittir. Kadınlar genellikle üst sıralarda, galerinin altındaki bölümde otururlardı. Geri kalan bölümler kentin tüm vatandaşlarına açıktır. Sahne tiyatronun en çarpıcı bölümüdür.
Konglemara bloklarından inşa edilen iki katlı fasadın alt katında aktörlerin sahneye çıkışlarını sağlayan beş kapı vardır. Orkestra düzeyindeki küçük kapılar vahşi hayvanların kapatıldığı dehlizlere aittir. Üst kattaki sütunlu cephe mimarisinin tam ortasında üçgen bir alınlık içinde tiyatroların kurucusu ve koruyucusu olan şarap tanrısı Dionysos'un bir kabartması işlenmiştir.
sapendos_sukemerleri.jpg
Sillion :
Perge' nin kuzeydoğusunda, denizden 12 km. içerde, ova ortasında, yayvan biçimli yalçın ve yüksek bir tepe üzerinde kuruludur. Antalya-Alanya Karayolunun 29. km. sinde, Eski Yörük Köyü'nden sapıldığında 5 km. lik bir yoldan sonra antik kente varılır.
M.Ö. IV. yy. da kurulan ve Bizans Döneminde Psikoposluk merkezi olan kent Selçuklu çağlarını yaşamıştır. Tepenin hafif eğimli batı yönü Helenistik çağlardan kalma surlarla çevrilidir. Bu surları kuleler, kapılar ve kente çıkılan yollar tamamlamaktadır. Kentin kapısı tepenin batı yanındaki surlar üzerindedir. Tepenin çıkıldığında kuzeybatı yönünde ev kalıntıları, sokaklar, batıda Selçuklu Camii, Bizans Kilisesi ve sarnıç görünmektedir. Tepenin güneybatı eteğinde 8.000 kişilik tiyatro ve yanında odeon bulunmaktadır.
 
antalya manavgat

MANAVGAT : Manavgat İlçesinin kuruluş tarihi ile ilgili olarak kesin bir tarih verilmese de sınırları içerisinde bulunan Side (Selimiye Köyü) ve Selge (Altınkaya Köyü) antik kentlerinin M.Ö.6.yy'da kuruldukları sanılmaktadır. Manavgat 1220 yılında Selçuklu, 1472 yılında da Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresine geçmiştir. 1914 yılında ilçe olmuş, Taşağıl ve Beşkonak Nahiyeleri kurularak ilçeye bağlanmıştır.

GEZİLECEK YERLER
Manavgat Şelalesi

Manavgat ilçesinin 3 km. kuzeyinde bulunan şelale, ilçe ile aynı adı taşır. Şaşırtıcı bir yükseklikten dökülmesine karşın geniş bir alan üzerinde gürül gürül akışı ile görülmeye değer bir manzara oluşturur. Şelalenin hemen yanıbaşında doğa ile içiçe piknik yapılabilir ve çevresindeki lokantalarda taze balık yenilebilir.

AntikKentler
Side:
Manavgat'a 7 km uzaklıkta olan Side tarihi bir yerleşim merkezidir. Tarihçiler tarafından İ.Ö. 1405'te kurulduğu ifade edilen Side, İ.Ö. VI. y.y ın yarısından itibaren, sırası ile, Lidyalıların, Perslerin, İskender'in, Antiogonos'un, Ptolemaiosların egemenliğini tanımıştır. İ.Ö. 215 ten sonra Suriye Krallığı'nın denetiminde imar edilip bir bilim ve kültür merkezi haline getirilen kent İ.Ö. Apameia barışı ile Bergama Krallığı'na bırakılmıştır, daha sonra Doğu Pamphilya bölgesi ile birlikte bağımsızlığını koruyarak büyük bir ticaret donanmasıyla refaha ve zenginliğe kavuşmuştur.

İ.Ö. 78 den sonra Roma egemenliğinde bulunan Side, daha sonra Bizans egemenliğine girdi. İ.S. V. y.y. ve VI. y.y. larda Psikoposluk merkezi olan Side en parlak devrini yaşamıştır.
Eşsiz bir işçiliği olan kentin ana kapısı iki kule arasındadır. Side kentinde iki ana cadde vardır. Bu caddeler Antik Çağın sütunlu caddelerine örnektir. Kent kapısını geçtikten sonra yassı taşlarla döşeli alan bu caddelerin başlangıç yeridir. Bu caddelerin her iki yanında sütunlu portikler ve onların arkasında dükkanlar bulunmaktadır.
Surun dışında, kent kapısını karşısında Anadolu'nu en büyük tarihi çeşmesi "nymphaeum" vardır. Bu çeşmenin önünde geniş bir havuz yeri alır. Tiyatrodan sonra geniş bir caddeden geçip anıtsal bir yapıya varılır. Bu yapı boyutları 100x100 m. olan agoradır. Kentin Pazar yeri olan agora portiklerle çevrilidir ve üç yanında dükkanlar yer alır. Agoranın güneyindeki cadde üzerinde, üç salondan oluşan ve dört tarafı portiklerle çevrili Gymnasium vardır. Kuzey- güney doğrultusundaki ana cadde de Roma Döneminde yapılan kemerli bir yapı vardır. Side kentinin tiyatrosunun mimarlık tarihi açısından önemi diğer roma tiyatroları gibi dağ yamacına değil kemerli mekanlar üzerine kurulmuş olmasıdır.
Cavea, oskestra ve scene olmak üzere üç bölümden oluşan tiyatro, Pamphylia tiyatroları içinde en büyük ve anıtsal olanıdır ve 20.000 seyirci alacak büyüklüktedir.
Side'nin surları dışında geniş mezarlıklar yer alır ve bunların en önemlisi olan Batı Negropolü 1,5 km. uzaklıktadır. Side'de ayrıca tapınaklar ve su kemerleri vardır. Tapınaklardan en önemlileri Athena, Apollon ve Men tapınaklarıdır. Side'nin suyu yaklaşık 25 km. mesafeden, Oymapınar baraj gölü içinde bulunan dumanlı kaynağından getirilmiştir. Bu su taşıma sistemi kimileri iki katlı olan on su kemerinden oluşur. En büyüğü Oymapınar yakınında olup 40 gözlüdür.
Büyük bir Roma Hamamı bugün müze haline getirilmiştir ve bölgenin en güzel arkeolojik eserler kolleksiyonunu barındırır. XIII. y.y. da Selçuklu'ların XIV. y.y. da ise Hamitoğulları ve Tekelioğullarının, XV. y.y. da kesin olarak Osmanlı egemenliğine geçik kent bu dönemlerde yerleşim yeri olmamıştır.

Halen, Roma ve Bizans dönemlerinin yapı ve özelliklerini taşıyan kent surlarının bir çok yeri yıkılmışsa da kara tarafındaki surların hemen tümü ayakta kalabilmiştir.
Selge: Serik'in 35 km. kuzeyinde, Torosların güney yamacında, Köprü Çayı (Eurymdon) yakınlarında eski bir dağ kenti olan Selge'ye Köprülü Kanyon Milli Parkı'ndan sonra dik virajlı, 14 km.lik stabilize yoldan gidilir. Doğa güzelliği bakımında çok zengin olan köprülü kanyondan geçen yol üzerinde Göreme'deki Peri bacalarına benzeyen ve bütün dağ yamacını kaplayan oyuntulu kayalar vardır.
Psidia'ya bağlı olup sonradan Pampheylia sınırları içine alınan kent sırasıyla Lidya, Pers, İskender ve Roma yönetimlerinde kalmıştır.
Kuzeydeki 5 kapılı ve 45 basamaklı tiyatrosu önemli anıtıdır. Kayalığa oyulmuş tiyatronun güneyinde stadium ili gymnasium, batısında tavanı kartal motifi ile süslü İon tipinde bir tapınak göze çarpar. Stadiumun güneyinde Çeşme ve Agora bulunmaktadır. Kentin güneybatısına uzanan surların kuzeyinde Artemis ve Zeus anıtları ile necropol yer almıştır.
Seleukia: Side'nin 23 km. kuzeydoğusunda Sinler Köyü'ne ise yaya olarak bir saat uzaklıkta bulunan bu antik kent Selevkoslar tarafından kurulmuştur. Antik kentin özellikle çam ormanlarının süslediği çok güzel bir doğa görünümü vardır. Bir tepe üzerine oturtulmuş olan kent tüm ovayı ve denizi gözler önüne serer.
Kentin gelişmişliğinin göstergesi olarak iki katlı agorası, bazilikası, sarnıç ve kanalizasyon sistemi sayılabilir. Kent kazıları sırasında çıkarılan mozaikler bugün Antalya Müzesi'nde sergilenmektir.
Etenna: Manavgat'ın 29.km kuzeyindeki Etenna, bugünkü Sırt Köyü'nün üst tarafına düşen tepe üzerine kurulmuştur. Bizans devrinde psikoposluk merkezi olduğu sanılan kentin tepesinde Akropal kentin en yüksek ve en iyi korunan yeri ve yamaçlarında yer alan, çevresi surlarla çevrili teraslardan ibarettir. Kentin güneyinde ise Herron (yüceltilmiş bir ölü için yapılan mezar) vardır. Bunlardan başka bazilika, agora, kilise, hamam ve sarnıçlar önemli tarihi kanıtlardır.
Hanlar
Alarahan:
Manavgat'dan sonra batıya doğru gidince 9 km sonra alarahan'a varılır. 13. y.y. da Selçuklular tarafından Konya ile güney kıyılarının başkenti Alanya arasındaki ticaret bağlantısı sağlamak için inşa edilmiştir. Bu kervansaray ile seyehat edenlerin ve tüccarların güvenli ve konforlu konaklamaları ve dinlenmeleri sağlanmıştır.
Yaylalar
Köprüçayı Vadisinin ikiye ayırdığı Torosların üzerinde birçok yayla bulunmaktadır.

En önemlileri Güğlenpınar ve Beloluk Yaylaları, Avanos Beliği, Tefekli Bölgesinde Gücer Yaylası, Kesikbeli, Akçaalan Yaylası, Topalceviz, Alıç ve Demre Yaylaları, Dumanlı Yaylası ile Bozburun Dağı eteklerindeki İkiz Yaylasından oluşur. Köy halkının büyük çoğunluğu yazın yaylalara göçer.
Milli Parklar ve Korunan Alanlaron
Sportif Etkinlikler
Jeep-Safari :
Antalya , Kemer, side ve Alanya'daki Seyahat acentaları Toros dağlarına Jeep Safari turları düzenlerler. Günlük turlar sabah erken saatlerde başlayıp akşama kadar Offroad heyacanı yaşayarak sürer.
Binicilik : Bazı otellerin binicilik için geniş alanları mevcuttur. İngiliz, Arap ve Haflinger atları bulunur. Binicilik ve atlama dersleri bir saat süresince veya günlük geziler halinde yapılmaktadır. Aynı zamanda üç günden , yedi güne kadar nehir boyunca veya dağlara turlar yapılır.
Rafting : Köprüçay, Manavgat ve Dragon nehirleri Akdenizdeki Cehennem Suyu ratfing için mükemmel güzergahlardır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
antalya kumluca

KUMLUCA :

Kumluca'nın ilk yerleşimi ilçenin merkezinin 5 km kadar doğusunda, tepelerin eteklerinde San Kavak adıyla 1830 yıllarında kurulmuştur.

Elmalı'dan ayrılan Finike ile Antalya'ya bağlı Iğdırmağardıç bucağı Kumluca ve Kemer diye ikiye ayrılarak, Kemer Antalya'ya, Kumluca'da Finike'ye bağlanmıştır. Bu sırada Sarı Kavak, Iğdırmağardıç bucağının bir köyüdür. Bu günkü Kuzca Köyü ise o zaman ayrı bir bucak idi. 1924 yılında Kuzca Bucağının merkezi Gödene'ye (Altınyaka) alınmış ve zamanla göçebe halkın yerleşerek kalabalık bir merkez haline getirdiği bugünkü ilçe merkezinin bulunduğu yerde Kumluca Bucağı kurulmuştur. Kumluca Bucağı sonraları daha da büyümüş, 7033 sayılı kanunla 01.04.1958'de Finike'den ayrılarak ilçe olmuştur.

Kumluca adı rivayete göre henüz bugünkü ilçe merkezinde hiç yerleşme yokken, Sarı Kavak'tan bir köylü Gavur Deresi'nin batı kıyısındaki kumluk ve fundalık bir arazi olan, şimdiki şehir merkezinin bulunduğu yere karpuz ekmiş. Kumsal ve verimli arazide karpuzlar oldukça iri olmuş. Yetişen karpuzları yetiştiricisi köylere götürüp satarken, köylüler bu karpuzları nerede yetiştirdiğini sormuşlar. O da "derenin kıyısındaki kumlu yerde" diye cevap vermiş. Bu köylünün meşhur karpuzlarının methi, karpuzların yetiştiği yerin adının zamanla "Kumluca" olmasına neden olmuştur.



Turizm

OLYMPOS



Kumluca'nın doğusunda yer alan Olympos ise Hellenistik devirde kurulmuş bir şehir olup, Kumluca'ya 25 km. uzaklıktadır. Kumluca'dan Antalya'ya giderken Ulupınar'a varmadan önce (çavuş Köyüne sapan yoldan gidilir. Varlığını M.Ö. II. yüzyılda bastırdığı sikkelerden tanımaktayız. M.Ö.100'de Lykia Birliğinin önde gelen ve üç oy hakkına sahip altı şehrinden birisidir. M.Ö. 1. yüzyılda korsanların yatağı olmuş, M.Ö. 78'de Romalı kumandan Servilius isauricus, Olympos'u korsanlardan temizleyerek Roma topraklarına katmıştır. M.S.II.Yüzyılda Rhadiopolis'li Opramoas buraya da yardım elini uzatmış şehir en mamur hayatını bu yüzyılda yaşamıştır.Şehrin ortasından bir derecik akmaktadır.Derenin güney yakasında Bizans Bazilikası (Mahkeme salonu) yer alır.Onun gerisinde tiyatro, tiyatronun batısında nekropol vardır. Derenin kuzeyinde ise deniz tarafında 50 metre yükseklikte akropol, onun batısında kubbeleri mozaiklerle kaplı hamam ve daha batıda sadece anıtsal kapısı kalmış olan mabet yer alır.

RHADİOPOLiS


Rhadiopolis ise Corydella ile aynı yönde, Kumluca'nın batı yönünde,şehre 4 km. uzaklıkta bir dağın yamacında kurulmuştur. isminden dolayı Rodosluların kurduğu bir şehir olduğu arkeologlarca söylenir. XIX. Yüzyıl bilginlerince kentin adı "Rhudos" (Gül) ile ilgili görülmüştür. Kentle ilgili bilgileri Rhadiopolis'in yapılmasında büyük yardımları bulunan Hadrian zamanında yaşamış Opramoas adlı Lykia'lı bir zenginin diktirdigi anıttan öğrenmekteyiz. Arkeolog Cevdet Bayburtluoğlu'na göre Lykia dilinde yazılmış kitabelerin en doğuda olanı Rhadiopolis'te olduğu ve Lykia ülkesinin doğu sınırının bu şehirde olduğunu gösterir.

Kral Opramoas zamanında en zengin devrini yaşayan şehir,adı geçen kral vasıtası ile komşu şehirlerin tahrip olan eserlerini de yardım ederek onarttırmıştır. Şehrin tiyatrosu, hamamı, Opramoas anıtı, kilisesi,kaya mezarları ve lahitleri çok sayıda su sarnıcı bulunmaktadır.Tiyatronun skenesinde yazılı olan 12 imparator mektubu,19 procurator mektubu ve 33'u birlik toplantısına ait yazılı anıt antikacılarca tahrip edilmiştir.

AKALİSSUS


Kumluca'dan Alakır barajı kenarından 30 km. gidilerek asfalt yoldan Karacaören köyü İncirağacı mahallesine varılır. Köyün güneydoğusunda kaya mezarlarına ve lahitlere rastlanır. Burada 1950'li yıllarda çok büyük hazineler köylüler tarafından çıkarılmış ve hepsine devlet tarafından el konulmuştur.





CORYDELLA (KORYDALLA)


Şehir Kumluca'nın batısındaki ve ilçe merkezine 1 km. uzaklıktaki iki tepe üzerinde kurulmuş.Bugün toprak üstünde yalnızca şehre su getiren aguaduktur kalıntıları seçilebilmektedir.Diğer eserler yok edilmiştir.Kent özellikle Bizans ve geç Bizans devirlerinde gelişme göstermiştir.Fakir bir köylü kadının keçisinin ayağına bir zincirin takılması ile ortaya çıkan ve "Kumluca Definesi" diye tanınan define bu ören yerinde çıkmıştır.Ne yazık ki çok değerli altın ve gümüş eşyalardan oluşan definenin büyük bir kısmı Amerika'ya kaçırılmış, çok az bir kısmı Antalya Müzesi'nde sergilenmiştir.

GAGAE


Mavikent Kasabası Aktaş Mevkiinde bulunan Gagae isimli antik kent Akropolis kayalığı ile Deniz arasında kalan bir alanda kurulmuştur. Buradaki yapılar Roma ve Ortaçağ izlerini taşımaktadır.Şehrin duvarları ve bazı Hıristiyan Kiliseleri ile bir çok kalıntılar hala durmaktadır. Gagae aşağı ve yukarı olarak değerlendirilen bir Akrepolis idi. Gagae'ye Paleopolis'de denilmiştir Gagae ismi varlığının şu an araştırılmasının mümkün olmadığı,bir tür taş olan Gagates'tin türediği bilinmektedir. Serpentin Porfiritit tuzaklar ve kireçtaşından oluşan çevrenin mineral özellikleri hakkında özel bir araştırma bulunmamaktadır.

iDEBESSİOS (KOZAĞACI)


Kumluca'dan alakır barajı kenarından 30 km.gidilerek asfalt yoldan Karacaören köyü incirağacı mahallesine varılır. Buradan 5 km.kadar stablize yoldan kuzeyde gidilerek Karacaören köyü Kozağacı mahallesine varılır.Burada İbedessios Antik kenti vardır.kentte bir tiyatro ile hamam,su yolu,kilise ve kitabeli-kabartmalı aile mezarları,gözetleme kulesine rastlanır.Şehrin yapılarının çoğu geç Bizans devrine aittir.Şehrin en önemli özelliği lahitlerin U planı oluşturacak şekilde üç mezarın yan yana konulmasıyla aile mezarlarının meydana getirilmiş olmasıdır.Lahitlerin üzerinde çoğunlukla kitabe ve vazo şekilleri vardır.Boğayı parçalamaya hazırlanan bir aslanın lahit üzerine yarım kabartma şeklinde işlendiğini gösteren tablo ilgi çekicidir.Ancak boğanın başı kırılmıştır.

KORMOS (KORMİ)


Karacaören Köyü Karabük mahallesinde bulunan Antik Kent Tarihi hakkında herhangi bir bilgi edinilememesine rağmen kent kalıntıları halen varlığını göstermektedir.

MELANİPPE

Mevikent Kasabası sınırları içerisinde bulunmaktadır.Antik kente ait kalıntılar hala mevcut olmakla; Melanippe antik kentinin geçmişi ile ilgili detaylı bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kent hakkında edinilen bilgilere göre Hellenistik döneme ait bir kent olduğu söylenilmektedir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
antalya korkuteli

Antalya Korkuteli KORKUTELİ :

1 - Etiler Zamanında PİSİDYA Cumhuriyeti Devri.

2 - Roma Bizans Devri.

3 - Selçuklular Devri.

4 - Hamitoğulları ve Teke Beyliği Devri.

5 - Osmanlılar Devri olmak üzere 5 ana bölümden oluşmaktadır.

1-ETİLER ZAMANINDA PİSİTYA CUMHURİYETİ DEVRİ:

Korkuteli Antalya'nın kuzey batısında ve Antalya'ya 60 Km.uzaklıkta bulunmaktadır.Evliya Çelebi'nin Istanoz hakkında yazdığı bilgiye göre burada İsinda adında bir kasaba vardı.İsinda Kasabası Pisidyalılar zamanında kurulmuştur.Alaaddin Kışla Mahallesinde İsinda kasabası Pisidyalılara ait şehir kalıntılarına rastlanmaktadır.Pisidya Cumhuriyeti Eti İmparatorluğuna bağlı,içişlerinde bağımsız bir devlet idi.Pamiiya Karyalıkya gibi diğer küçük devletlerle komşu bulunuyordu.Pisidya' nın çevresinde bulunan diğer küçük devletlerden bazıları şunlardır.KOMABE (Garipçe),KRATOPOLİS (Kızılkaya),LEGOST (Büyükköy Yakası),POGLA (Çomaklı),SERGÜCİA (Bayat),TİMPRİANDA (İmrahor),VEBRE (Bozova),TERMESUS (Güllükdağı) gibi .

Antalya Müzesi Müdürlüğündeki eski memur merhum Süleyman ERTEN'den alınan bilgiye göre ayrıca vilayet tarihinden edinilen bilgilere göre İsidya kasabası adına para basıldığı tesbit edilmiştir.İsidya halkının Pisidyalılardan olduğu tahmin edildiğine göre bunların Türk ırkından olduğu Etiler zamanında buralara gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır.Alman Alimlerinden KREŞEHLER küçük asya devletlerinden lisanı ile Anadolu'nun öz lisanlarından Eti lisanı ile benzerliği olduğu tespit edilmiştir.Pisidyalılarla Eti'lerin akraba oldukları çeşitli araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.M.Ö.1295 te Etiler ile Mısırlılar arasında meydana gelen meşhur Kadeş savaşında Pisidokyanın Hitit İmparatorluğuna askeri yardımda bulunduğu tarihi bir olaydır.Şimdiye kadar çevremizde Etilere ait tarihi araştırma yapılmamış olması nedeniyle Eti Hyografi yazısının etraflıca çözümlenmemiş olması sebepleriyle yeterli bilgi toplanamamıştır.

Mekedonya Hükümdarları Büyük İskenderin yaptığı doğu seferinde Pisidyalıların kahramanca karşı koymaları bilhassa Termesusluların boyun eğmemiş olmaları bu bölgede yaşayanların çok cesur bir kavim olduklarını gösterir.Çok uzun süre kuşatma sonunda Termesusu almayan iskender “Bir kartal yuvası ile uğraşmam” diyerek daha sonra kuşatmadan vazgeçmiş ve buradan ayrılmıştır.Ne yazıkki İskender öfkeyle ayrılırken çevrede bulunan zeytinlikleri de ateşe vermiştir.

Bu bölge sakinlerinin dini inançlarına gelince;taptıkları ZEUS' tur.Mitolojiye göre Zeus tanrıların adını taşır.Termesus harebelerinde Zeus'un tasvir ettiği görülmektedir.

Uygarlıkta ne kadar ileri gittikleri zamanımızda rastlanan kalıntılardan anlaşılmaktadır.Termesus şehri harebeleri,Kozağacı,Büyükköy Yaylasındaki kalıntılar İsidya uygarlığına ait birer belgedir.

Tarihçilerin belirttiğine göre bölge uygarlığı Yunanistan'a kadar giderek Yunan Uygarlığının doğmasına sebep olmuştur.

2-ROMA BİZANS DEVRİ :

Pisidya Cumhuriyeti M.Ö.395 Roma İmparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.Doğu Roma İmparatorluğunun bir ismi de Bizans'tır.Bölgenin uygarlıktaki inkişafı İskenderin ölümünden sonraki Helenistlik çağda başlar. Doğu kültürü ile batı kültürünün kaynaşması Roma'nın

doğuya hakim olması buralarda kurulan medeniyetlerin birer örneğidir.

Korkuteli (Istanoz) Romalılardan kalma eserler şunlardır.

• Keşiş Evi: Taş oymadan yapılmış olup Alaaddin kışla semtindeki cirim boğazı civarındadır.

• Eski Roma Mabedi: Şimdiki yerinde Hamitoğullarından kalma taş medrese vardır.

Medresenin giriş kapısının sağ tarafındaki taş duvarında roma yazısı ile yazılmış kitabede olimpiyat müsabakalarına ait hatıralar vardır.İfade edildiğine göre çekişmeli geçen müsabakaların berabere kaldığı hatıra olarak yazılmıştır.

3- SELÇUKLULAR DEVRİ :

İlçemiz Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin KEYHÜSREV zamanında (1207) Bizanslılardan alınmıştır.Sultan Gıyaseddin KEYHÜSREV Alaşehir yakınında yapılan savaşda şehit olduğunda yerine oğlu 1.İzzettin KEYKAVUS geçmiştir.(1210-1219) Alaaddin KEYKUBAT'ın yaz mevsimi Korkuteli de kış mevsiminide Antalya'da geçirdiği bilinmektedir.Hükümdarlığı 1219-1237 yılları arasında geçmiştir.Ölümünden sonra yerine 11. Gıyaseddin KEYHÜSREV geçmiştir.1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ savaşından sonra devletin zayıfladığı ve parçalanmaya yüz tuttuğu görüldü.Alaaddin KEYKUBAT zamanında bütün Akdeniz kıyıları Türk hakimiyeti altına girmiştir.İlçemiz “Alaaddin Mahallesi” isminin Sultan Alaaddin KEYKUBAT'a izafeten verildiği bilinmektedir.

İlçemizde Selçuklulardan Kalma Eserler Şunlardır.

a) Sultan Alaaddin Camii: (Alaaddin Kışla semtindedir.) Enkazsından büyük bir eser olduğu

anlaşılmaktadır.Alaaddin KEYKUBAT zamanında veya sonrasında ona izafeten yaptırıldığı sanılmaktadır.

• İmarethane: Hamitoğullarının-Hamit - Abatlıların yaptırmış olduğu taş medresenin

bulunduğu yerde büyük bir imarethane mevcutmuş.Bu enkaz üzerinde sonradan Hamitoğulları şimdiki taş medreseyi inşaa etmişlerdir.

c) Su Tüneli : Alaaddin kışla semtinin sulanmasında büyük fayda sağlamış olan bu eser kışla

semtinin batısında bir yer altı tüneli iken; Şu anda Korkuteli Barajı altında kalmıştır.

d) Porsuyu Kalıntıları: Korkuteli Sülekler köyündeki por (kireçli) suyunun o zamanlardan

getirilmiş olduğu toprak altından çıkan su künklerinden anlaşılmaktadır.

e) Hamamlar : Kışla semtinde 3 adet hamam kalıntısı ile kızılkahveler civarında kullanılmaz

durumda bir hamam mevcuttur.Hamam 1990 yılında restore edilmiştir.



f) Türbeler : Rivayete göre Selçuklular bu havaleyi fethederlerken beş büyük zat şehit

düşmüştür.Bunlar YARANDEDE (Atatürk Orman Parkı Arkası),KURTBABA(İmrahor Köyü karşısı),ALİFAHRETTİNİ KEBİR ( Büyükköy),ALİFAHRETTİNİ SAĞİR (Küçükköy),KUREYŞ BABA (Gümüşlü Köyü),isimli zatlardır.Adı geçen semtlerde türbelerinin olduğu sanılmaktadır.

4-HAMİTOĞULLARI VE TEKE BEYLİKLERİ DEVRİ:

Korkuteli ilçesinin Hamitoğulları ve Teke beyliği devrinide yaşadığını görürüz.Korkuteli Isparta' da hükümet kuran Hamitoğulları tarafından Antalya'dan daha önce alınmıştır.Antalya Hamitoğulları tarafından 1321 de alınmıştır. Hamitoğlu İlyas beyin ölümünden sonra oğlu Yunus bey Antalya Teke Beyliğinin kurucusu olmuştur.Alaaddin mahallesinin kışla semtinde mevcut Hamitoğullarının Taş medresesinin 1319 tarihli kitabesinde Emir SİNANÜDDİN-ÇALIŞBİR-İLYASBİN HAMİT ismi mevcuttur.Tekeoğulları (1300-1423) Yunus beyin ölümünden sonra yerine oğulları Mahmut ve Hızır Bey Teke Beyi olmuşlardır.Yunus beyin diğer oğlu Sinanüddin Çalışbey Korkuteli Beyi idi.1393 tarihinde Teke Beyi Osman beyin elinden Osmanlı Devleti Hükümdarı Yıldırım BEYAZIT tarafından alınarak Osmanlı Devletinin eline geçmiştir. 1423 tarihinde Osman Beyin öldürülmesi ile Karahanlı Oğulları tarafından alınmak istenmiş isede Osmanlı Hükümdarı II.Murat Hamitoğulları ve Teke Beyliklerini ortadan kaldırmıştır.1423 yılında topraklarını kendi topraklarına katmıştır.

Tekeoğulları 1300-1392 tarihine kadar 92 yıl,1392 den 1423 yılına kadar 31 yıl toplam 123 yıl iktidarda kalmıştır.Korkuteli bu tarihler içerisinde Teke Beyliğine 1402 den 1423'e kadar 21 yıl başkentlik yapmıştır.

5-OSMANLILAR DEVRİ :

Antalya ve çevresi 1392 yılında Yıldırım BEYAZIT tarafından alınmış idaresi oğlu İsa ÇELEBİ'ye verilmiştir.1402 Ankara savaşından sonra Timur bu bölgeyi Hamitoğullarından alıp Tekebeyi Osman Beye vermiş isede Antalya da bulunan sancak beyi Hamza bey Korkuteli'de bulunan Osman beyin üzerine yürüyerek 1423 yılında ortadan kaldırmıştır.Yavuz Sultan SELİM zamanında Kardeşi Şehzade KORKUT Antalya'da sancak beyi idi.İki kardeşin arası açılınca öldürülmekten korkan Şehzade KORKUT Osmankalfalar köyü yakınındaki bir mağarada saklanmakta iken 1310 tarihinde burada kardeşi tarafından boğdurulmuştur.Antalya Osmanlı İmparatorluğu zamanında Anadolu eyaletinin Teke Vilayeti iken 1864 de vilayet taksimatı yapılınca Konya Vilayetinin Teke Sancağına merkez olmuştur.Korkuteli 1879 tarihinde Teke Sancağına bağlı nahiye merkezi olmuştur.1915 yılında Temmuz ayında Antalya Mutasarrufluğuna bağlı ilçe merkezi olmuş adına Istanoz olarak söylene gelmiştir.Yine bu tarihte Vilayet Meclisinin kararı ile Şehzade KORKUT'a izafeten ilçenin adı KORKUTELİ olarak kabul edilmiştir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
antalya kemer

Antalya Kemer
kemer2.jpg
KEMER : Kemer İlçesi'nin ildeki bilgi ve itibarıyla, bilinen tarihinin M.Ö.690 Yılına kadar uzandığı ve günümüze kadar varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Kemer' de bilinene ilk yerleşim yerinin İlçenin Batısında 15 Km mesafede bulunan Phaselis Antik Şehridir. Şehrin M.Ö.690 yılında 1. Okios tarafından kurulduğu bilinmektedir. Kemerin en eski bilinen tarihi başlangıcı Phaselis Şehri'nin varlığı ile anlaşılmaktadır. Phaselis Antik şehri sürekli el değiştirmekle birlikte, bir çok önemli tarihi yapıları bünyesinde barındıran ve günümüze kadar gelebilen önemli bir ticaret ve liman kenti görünümündedir.

Olimpos (Çıralı, Yanartaş) Antik şehri bir vadinin iki yanında Helemistik devirde ve M.Ö. 2. yüzyılda kurulduğu anlaşılmaktadır. M.Ö.78. yılında şehir Romalıların eline geçmiştir. Şehrin kurulduğu toprak yapısında metan gazı çıkmakta olduğu için yanıcı özelliğiyle günümüze kadar gelmiştir.Kuzdere-Gedelme Mahallesi içerisinde Romalılar döneminde kurulduğu sanılan tarihi şehir kalıntıları mevcuttur.

Kemer (İdropolis) İlçe Merkezi itibarıyla Antik kentinin Kemer Dağı'nın güneydoğu sahilinde Anavura Burnu'nun (Ayışığı Parkı) bulunduğu koyda M.S.3. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Şehir M.S. 4-7 yüzyılları arasında gelişimini sürdürmüştür. Gemicilik ticareti bakımından önemli bir Likya liman şehri olduğu bilinmektedir. Şehir 12. yüzyılda Selçuklu'lar ile Türklerin egemenliğine geçmiştir.

cirali3.JPG
Kemer' in Türklerin eline geçmesi ile 1326 yılında dağlardan düzlüğe inen Yörükler şehri yeniden kurmuşlardır. Osmanlı döneminde yörede yaşayan halk, 1916-1917 yıllarında sel sularından korunmak için Kuzeydeki dağların eteğine 23 Km uzunluğunda taş duvar örmüşlerdir. Bu duvar kemer görüntüsü verdiğinden Eskiköy diye bilinen şehir Kemer Köyü adını almıştır. Kemer 28 Mart 1919 yılında İtalyan işgaline uğramış ve bu durum Cumhuriyetin kuruluşu ile sona ermiştir.

Kemer, Cumhuriyet Dönemi içerisinde köy konumundan çıkıp, Nahiye (Kasaba) idaresine geçmiştir. 1980 yılların başında nahiye idaresinin sona ermesi ile birlikte, bir süre muhtarlıkla idare edilen Kemer, 06 Haziran 1986 yılında Belediye idaresi kurulmuştur. Kemer 13 Eylül 1991 tarihinden itibaren İlçe statüsü kazanmış ve mevcut konumunu sürdürmektedir.
GEZİLECEK YERLER
kemer1.jpg
Kemer'in başta gelen çekiciliklerinden birisi doğa güzelliğidir. Deniz, orman ve dağlar bir noktada birleşmektedir. Örneğin deniz dalgalarının çam ağaçlarına kadar uzanması ve çam ağaçlarının plajlarda gölgelik olarak kullanılması oldukça cazip gelmektedir. Denizin berraklığı, ormanın yeşilliği Kemer'de bir başka güzelliktir.
Yakınında Faselis, Olympos gibi antik bölgelerin de bulunması bir başka çekiciliktir. Kemer'den Faselis ve Olimpos'a denizden ve karadan ulaşmak mümkündür. Son yıllarda Söğüt Cuması, Altınyaka Dere Köyü gibi yüksek yerlere safari turları da çevre çekicilikleri arasında yer almaktadır.
Ayrıca yöredeki diğer çekicilikler ide mağaralarıdır. Bu mağaralardan Beldibi mağarası Antalya'nın 27 km. güneybatısında deniz kenarındadır. Tarih öncesi çağlara ait kalıntılar bulunmuştur. Bir diğer görülmeye değer mağara ise Molla Deliği mağarası olup, Kemer'in batısında yükselen Tahtalı Dağ'ın doğu yamacında yer alır. Bu mağaraya Kemer-Kumluca karayolu üzerinde bulunan Aşağı kuzeydere veya Tekirova köylerinden ancak yaya olarak gidilebilir. Her iki köyden de 3.5-4 saat yürümek gerekmektedir.
Antik Kentler
phaselis.jpg
Phaselis: Antalya - Finike karayolunun 58 km.'sinde bulunmaktadır. Kemer'e 15 km. olan Phaselis kentine deniz yoluyla da ulaşmak mümkündür.
Lykia'nın doğu kıyısı şehirlerinden olan Phaselis'in M.Ö. VI. yüzyıla ait ilk Helenistik çağın ticaret limanlarından biri olduğu sanılmaktadır. Romalılar döneminde piskoposluk merkezi olmuştur. Üç limandan oluşan Phaselis'in doğusundaki limanın kalın duvarları halen çok iyi durumdadır. Ön ve batı kısmı kumlar altında kalan batı limanı ise denize girmek için çok uygundur.
Phaselis'de bu gün toprak üstünde bulunan kalıntıların büyük bir bölümü Roma devrinden kalmıştır. Bu kalıntılar; liman, kale duvarları, Zeus Mabedi, Kral Antonius Caravella yolu, ayrıca yirmi sıralı tiyatro kalıntıları bulunmaktadır. Yarımadanın boyun kısmını kapsayan cadde muhteşemdir. Güney limandan başlayıp şehir kapısına kadar uzanır. Bu caddenin genişliği ve kısalığı yüzünden, zaman zaman stadyum olarak da kullanıldığı sanılmaktadır. Çünkü tarih Phaselis'de iki önemli atletizm karşılaşmasının yapıldığı yazar.
Agoranın yanında iki tapınak bulunmaktadır. Bir tanesi Phaselis için çok önemli bir tanrı olan 'athena polias' adına yapılmıştır. Diğeri ise 'heista' ve 'Hermes' içindir. Bu tapınaklardan Athena'da Homer 'in mitolojik kahramanı Acchileus'un bronzdan; yapılmış mızrağı bulunmaktaydı. Caddenin kenarlarında bina harabelerine, bir kilise ile bu harabelerin arasında piskopos evlerine rastlanmaktadır.
Şehrin su ihtiyacını karşılayan su kemerleri Roma stili inşaa edilmiş olup hala çok iyi bir durumdadır.

Phaselis'de çıkan bazı tarihi eserlerin bulunduğu bir de müze mevcuttur. Ayrıca burası tarihi zenginliğinin yanı sıra sığ bir koy, ince kum ve ormanı, dağ, deniz birleşmesinden oluşan ideal bir ören ve plaj yeri olarak da dikkati çekmektedir.
olympos.jpg
Olympos: Antik Likya'nın en önemli liman kentlerinden olan Olympos, tarih boyunca mitolojiyeye konulmuştur. Konumunun elverişliliği nedeniyle korsanların barınağı olan Olympos, bugün sahip olduğu tarihsel değerleri, 3200 m'lik muhteşem sahili, endemik bitkileri, Caretta caretta'ları Khimaira'sı, tüm sportif etkinliklere olanak veren muhteşem doğası ve pansiyon olarak kullanılan meşhur ağaç evleri ile tüm dünyaca bilinmektedir.

Sportif Etkinlikler
Jeep Safari: Kemer'den Toroslar'a günübirlik cip safari turları, bu konuda uzmanlaşmış acenteler tarafından organize edilmektedir.


Bisiklet Turları:
Seyahat acentaları kemer çevresindeki parkurlarda bisiklet turları organize etmektedir.
yatt.gif
Binicilik: Kemer ve çevresindeki konaklama tesislerinde bulunan çiftliklerde gerekirse binicilik hocaları ile binicilik imkanı bulunmaktadır.
Yatcılık: Kemer Yat Limanı yatçılara kaliteli hizmet sunmaktadır. Kemer çıkışlı mavi turlar Kemer-Kaş arasındaki koylar ve limanlar, antik yerleşimler ve doğal güzellikleri görme imkanı vermektedir.
 
antalya kaş

Antalya Kaş KAŞ : Kaş köyleri edinilen belge ve buluntulara göre, Lykia medeniyetinin en önemli bölgesidir. Teke yarımadası sahillerinin M.Ö. 6 bin yılı öncesinden beri iskan edildiği bilinmektedir. Kaş arazi kesiminin batısında ve denize bakan bir tepede kurulmuştur. Şehir daha sonra genişlemiş ve kuzeybatıya doğru büyümüştür. Kaş'ın doğu ve kuzeyinde yer alan dağlarda birçok kaya mezarı bulunmaktadır. Lykia yazılarını taşıyan kaya mezarları "İonik" tarzda şekillendirilmiştir. Kaş'ın eski ismi Antiphellos'tur. Bu isimden de anlaşılacağı gibi şehir bir Lykia şehridir.


Likya'nin önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik Döneme ait kentler ve tarihsel degerlerle doyumsuz kültür seyahatleri; Akdeniz'in derinlerde yarattığı heyecanlari doruklarda hissettiren sualtı dalışları; nehirlerde yapılan macera dolu 'kano turları', ekolojik uyumun keşfedildiği 'doğa yürüyüşleri'; derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları; yüksek dağlardan turkuaz rengli suların manzarasına süzülen 'yamaç paraşütü';
Akdeniz'de değerli taşları andıran adalar ile çevreye yapılacak 'Mavi Yolculuk ve tekne turları; damak tadınıza uygun deniz ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü; yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliği; Kaş'ın bağlı olduğu Antalya ve ilçelerine ait turizm merkezleri ile tabiat, tarih ve kültür zenginliğini, alternatif turizm imkanları ve çevresinde yer alan turizm merkezlerinden oluşan renkli yelpazesi" ile düşsel bir mekandır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
antalya kale

Antalya Kale KALE : Myra (Demre) her zaman Likya'nın en önemli şehirlerinden birisi olarak bilinir. En erken sikkeler M.Ö. 3.yy tarihlenir. Fakat şehrin en azından M.Ö. 5.yy da kurulduğu tahmin edilmektedir. Roma egemenliği döneminde Myra gelişmiş ve zenginleşmiş şehirliler sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır. Sen Pol Roma' ya gitmek için Andriake Limanından hareket etmeden evvel M.S. 6.yy da şehri ziyaret etmiştir. Bizans döneminde Myra önemli bir idari ve dini bir merkez olmuştur. Piskoposluk merkezi de olan Myra'da St.Nicholaus IV.yy başında Piskopos olarak görev yapmış; halka kendini sevdirmiş, inancı uğruna çok acılar çekmiştir. Myra o zamandan sonra hep haç yollu yapılan bir yer olmuştur. Bu bakımdan Demre Hıristiyan Dünyasının her bakımdan ilgisini çekmiştir. Her yıl 6 Aralık'ta Noel Baba etkinliklerini yapmak geleneksel hale gelmiştir.
Myra gibi önemli bir şehirden kalabileceği beklenen kalıntıların bir çoğunu bugün Demre'de göremiyoruz. Likya'nın en büyük tiyatrosundan kalanlar bugün ayaktadır ve bu aynı zamanda Likya'nın en iyi korunmuş tiyatrosudur. 29 oturma sırası ve 9-10 bin seyirci kapasiteli tiyatro tepeye yaslanmıştır. Bugün bile bazen festival ve oyunlar için kullanılmaktadır. Myra metropoli muhtelif tip Likya mezarlarını önemli örneklerini ihtiva etmektedir. Tiyatro doğu ve batı metropoli diye ikiye ayrılmış ve Myra'nın arkasında yükselen kayalık, tepede kurulmuştur. Kayalar oyularak mezarlar kabartma ve yazılarla süslenmiştir.
Başka önemli bir kalıntı St.Nicholaus kilisesidir. Kilise bugün 7 m. toprak seviyesinin altındadır. St.Nicholaus kemikleri kilise içindeki mermer bir mezarda bulunuyordu. Fakat bazı kemikler İtalyanlar tarafından çalınmış ve Bari'ye kaçırılmıştır. Bir Rus Prensi 1862 yılında Kiliseyi restore ettirmiş olup, St.Nicholaus Rusya'da çok kutsal sayılmaktadır. Ruslar bir kilise çanı ilave ederek kubbeyi bir ilaç tonozu ile değiştirmişlerdir. Bazı kemikleri bugün Antalya Müzesinde teşhir edilmektedir. St.Nicholaus çocukları, gemicilerin ve ağır işlerde çalışan işçilerin koruyucu azizidir. Bilindiği üzere de bütün Dünya çocuklarının Noel Babasıdır. İlk defa 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşan Demre; 6 Haziran 1968 yılında 4 köyün birleşmesiyle Belediyelik; 4 Temmuz 1987 gün ve 3392 sayıl yasa ile de Kale adıyla ilçe olmuştur.

GEZİLECEK YERLER
St Nicolaus (Noel Baba) ve Kilisesi: Patara doğumlu St, Nicolaus M.S. 4.yy. ortasında yaşamıştır. Yardımseverliği ve mucizeler yaratarak hastaları iyileştirmesi ile ünlenmiştir. Başlangıçta sade bir rahip iken bu ünü nedeniyle aziz ilan edilmiştir. Kilisesi de bir hac merkezine dönüşmüştür.
Bugünkü kilisenin ana öğesini M.S. 5 yy.'a ait kilise yapısı oluşturur. Kilisede bulunan lahitlerden hangisinin St.Nicolaus'a ait olduğu tartışmalıdır.
St. Nicolaus'un ölüm günü olan 6 Aralıkta her yıl Noel Baba Kilisesi'nde "Noel Baba ve Dünya Barışına Çağrı" etkinlikleri düzenlenir.​
Andriake: Part Savaşını planlayıp Asia ve Lykia'ya gelen Traian, Myra'da konakladığında Lykia' nın güneyinde güzel bir limanın yapılması gerektiğini belirtmiştir. Ancak planlama ve uygulama Hadrian Döneminde gerçekleşmiştir.

Andriake kenti büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır. Şehrin bir kısım kalıntıları ile nekropolü liman ağzının kuzeyinde bugünkü Demre' ye çok yakın bir kesimde bulunmaktadır.

Kalıntılar arasında su kemerleri, Nymphaion, agora, sarnıç görülebilir. Agoranın batısında ünlü Norrea veya granariun (silo, hububat deposu) yer alır.

Myra: Demre çayının kenarındadır. Noel Baba Kilisesi'nin kuzeyinde kalan dağ yamacındaki antik kenttir. Myra'da kaya mezarları ve çok iyi korunmuş tiyatro bulunmaktadır.
Demre: Demre yeşille denizin birleştiği bir yerdir. Demre'de Çayağzı, Kömürlü ve Sülüklü Plajlarından denize girilebilir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
antalya ibradı

Antalya İbradi
İBRADİ : Psidya sınırları içinde yer alan İbradı' nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı'ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü' nün arasında Roma dönemi Erimna Antik Kenti'nin kalıntıları mevcuttur. Kentin Nekropolü ise Ormana'yı çevreleyen kayalık sırtlardır.
Yine Ormana'ya 11 km. uzaklıkta Çukurviran Köyü çevresinde Helenistik dönemlere ait kalıntılar görülmektedir. İbradı kervan yolunun Kesikbel mevkiinde bulunan Selçuklu Kervansarayından geriye sadece temel taşları kalmıştır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesinde ibradı'nın 17. Asırda oldukça mamur ve mühim bir belde olduğunu yazar.


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İbradı'ya 3 km mesafedeki Ardınçınar (ormana)'da çok eski devirlerden kalma bazı kitabelerle bunların kalıntıları, 8 km mesafede Ürünlü (Unurla) civarında yer altı mağaraları ve gölü mevcuttur. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]ALTINBEŞİK DÜDENSUYU MAĞARASI (ÜRÜNLÜ- İBRADI)

Altınbeşik Düdensuyu mağarası ilk kez 1966 yılında, Türkiye Sepoloji Derneği Kurucu ve Onur Başkanı Dr. Temuçin Aygen tarafından bölgede Oyma pınar barajı ile ilgili araştırmalar yaptığı sırada bulunmuş ve adını bir üst kısmında yer alan Altınbeşik tepesinden almıştır. Ve 1966-18967 yıllarında İngiliz ve Fransız mağaracılar ile ilk denemeler yapılarak kamuoyuna tanıtılmıştır. Türkiye'nin en büyük dünyanın üçüncü büyük mağarasıdır. Ülkemizin uluslar arası çapta, bilimsel önemi bulunan bu bağara içinden çıkan su, yeraltından Beyşehir Gölü ile irtibatlıdır.
Beyşehir Gölü'nün kuzeyindeki Mada adasında bulunan bir düdene kaçan su üzerinde yapılan boya deneyi, Altınbeyik Düden suyu mağarasından çıkan ve Manavgat Çayına karışan suyu boyamış ve böylece bu yer altı ilişkisi kanıtlanmıştır. Altınbeşik Düden suyu mağarası iki kat üzerine yayılmıştır. Mağaraya 200mt uzunlukta bir ayeraltı gölü üzerinden botla girilmektedir. Bu gölün sonunda şahane güzellikte traverten oluşumları vardır. Göl sonundan 44 mt'lik dikey bir traverten oluşumu üzerinden ikinci kata çıkılmakta ve oradada 130mt uzunlukta ince uzun sığ bir göl başlamaktadır. İkinci katın sonuna kadar küçük gölükcükler ve orta kısmındada göçük yapan çok büyük ve yüksek bir salondaki kalker blokları üzerinden, 1,5km kadar ilerlenebilmektedir. Mağaranın bu bölümü kısmen fosil durumuna geçmiştir, üst kat sağ ve sol cihetlerde bulunan yan kolların hepsi henüz araştırılmamıştır.
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]1985 yılında Ürünlü köyüne gelip mağara önünde kamp kuran 10 kişilik bir Japon mağara grubunun, 1 ,göl sonundaki 44 metrelik duvar önünden, memba şeklinde çıkansuya dalış yaparak sifonun arka tarafına geçtikleri ve kumsal bir zemin üzerinden birçok gölleri geçerek dağın içine doğru 3500mt. İlerledikleri bildirildikten, 1992 Ekim Ayı'nda Dr. Temuçin Aygen başkanlığında Orta Doğu Teknik Üniversitesi su altı dalış ekibine mensup, mağara sifonlarına dalış yapan dalgıçlar, Altınbeşik Düdensuyu mağarası içindeki yer altı gölüne dalış yapmışlar, fakat arkaya geçit veren sifonun ağzını bulamamışlardır. Altınbeşik Düdensuyu mağarasındaki araştırmalar henüz bitmemiştir. Zaten mağara turizme açıldığında da bütün sistemin dolaşılması mevzubahis değildir. Yukarıdaki ikinci katın ortalarına kadar mağaranın en fazla 1km kısmı turizme hazırlanacaktır. Altınbeşik Düden suyu mağarasın a Manavgat'tan iki yolla gidilebilir. 1,yol dağ yolu olup Avason (yayla alanı) Tefekli çeşmesi, Moiz'in hanı yolundan direkt Ürülü köyüne varan yol 55km'dir. 2,yol ise; Alanya yolundan ayrılan Konya yolu olup, Akseki'ye 5km kala sapan ibradı, Ormana içinden geçerek, Ürünlü köyüne varan yoldur. Bunun uzunluğu ise 150km'dir ürünlü köyünden itibaren mağaraya araç yolu açılmıştır. Mağaranın denizden yüksekliği 450 metre, Ürünlü köyünün ise 750- 800 metredir. Altınbeşik Düden suyu halen aktif bir sistem olduğundan, bu durumu gözetilerek turizme açılmıştır. Yağışlı günlerde Düden patlaması olmakta ve mağaradan çok büyük su çıkmaktadır. [/FONT]
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst