Arteriyoskleroz (damar Sertligi)

suskun_gız

Yeni Üye
Üye
Arteriyoskleroz (damar Sertligi)
Atardamar duvarının sertleşerek esnekli ini yitirmesiyle oluşan ve daha çok erkeklerde görülen bir hastalıktır.
Arteriyosklerozun sözcük anlamı atardamar sertleşmesidir. Ateroskleroz ise atardamar duvarında belli bir alanın ezilerek esnekli ini yitirmesi ve sertleşmesidir.
ARTERİYOSKLEROZ NEDİR?
Arteriyoskleroz bütün kalp enfarktüsü, beyin trombozu ve beyin kanaması olgularının başlıca nedenidir. Ayrıca bacak kangrenlerinin büyük bir bölümü de arteriyoskleroz kaynaklıdır. Arteriyoskleroz en çok orta ve büyük atardamarlarda görülür.
Ola an durumunda esnek olan atardamar duvarları, damardan geçen kan miktarına göre genişler ya da daralır. Atardamarlar bu özellikleriyle dolaşımdaki kan miktarını düzenlerler. Arteriyosklerozda, atardamar duvarındaki esnek yapılar çok sert olan ba dokusu tarafından kaplanır ve esneklik yok olur. Damar duvarının sertleşmesini, duvardan damar içine do ru büyüyen oluşumlar ya da aterom plakları izler. Özellikle aterom plaklarının gelişimi sonucunda damar boşlu unun çapı daralır ve geçen kan miktarı azalır.
NASIL OLUŞUR?
İlk varsayım, arteriyosklerozun oluşumundan ya lan sorumlu tutar. Atardamar duvan içten dışa do ru iç, orta ve dış olmak üzere üç katmandan oluşur. İç katman bir kat hücre, yani endotel ile onun altında yer alan elastik ba dokusundan oluşur. Orta katmanda daha çok kasdokusu egemendir. Dış katman ise ba dokusu yapısındadır. Yapı olarak bazı açılardan trigliserit, fosfolipit ve lipoproteine benzeyen ya lar damardaki kanın basıncıyla atardamar duvarının iç katmanlarına do ru itilir. Bu ya lar ola an koşullarda atardamar duvarını aşarak lenf dolaşımına katılırlar. Ama kan dolaşımındaki ya ların çok fazla, ya moleküllerinin büyük olması ve atardamar duvarının esnekli ini yitirmesi durumunda ya lar atardamar duvarının iç ve orta katmanlarında sıkışıp kalırlar. Atardamar duvarındaki enzimler ya moleküllerini parçalayarak arteriyoskleroz oluşumundan daha az önem taşıyan kolesterol, ya asitleri ve başka maddelerin açı a çıkmasını sa lar. Serbest kalan bu maddeler atardamar duvannı tahriş eder. Damar duvan bu uyarıya iltihabi bir tepki ile yanıt verir, iltihap sonucu gelişen sert ba dokusu damar duvarım sertleştirir. Bu süreç sırasında yıkıma u rayan atardamar duvarında, kolayca parçalanabilen yeni kılcal damarlar belirir. Bu da, iltihaplanmanın daha da artmasına yol açar.
Ya ların sürekli olarak birikmesi ve atardamar duvarının belirli noktalarda kalınlaşması, damar duvarının içeriye do ru katlanarak aterom plaklarının oluşmasına neden olur. Aterom plakları parçalanabilir, ülserleşebilir ya da içeri inin bir kısmını damara bırakabilir (ateromun ezilerek pelteleşmesi). Özellikle ülserleşme durumunda, dolaşımdaki trombositlerin plak üzerinde birikmesiyle pıhtılaşma süreci başlar. Bu, daha ileride pıhtı oluşumuna ve damar tıkanmasına yol açacaktır. Pıhtıdan kopan parçalar kan dolaşımıyla taşınarak daha küçük çaptaki atardamarları tıkarlar ve ciddi sonuçlara neden olabilirler.
İkinci varsayıma göre, buraya kadar sözü edilen olayları başlatan süreç farklıdır. Arteriyoskleroz oluşumunda bozuklu u başlatan etmen, atardamar duvarının iç katmanındaki bir lezyona ba lı pıhtılaşmadır. Başka bir deyişle, iç katmandaki küçük bir lezyon burada trombositlerin birikmesine ve hastalık zincirini başlatan ola andışı pıhtılaşmaya neden olur. Bu durumda ya ların damar duvarına girerek yerleşmesi nicel açıdan önemli görülse de, ikincil bir etkendir.
BELİRTİLERİ
Belirtiler ancak damar lezyonlan belirginleştikten sonra ortaya çıkar. Arteriyoskleroz lezyonlan olan hastaların yalnız yüzde 5-10 unda klinik belirtiler gözlenir. Hastalı a bu nedenle “aysberg hastalı ı” da denir. Daha çok büyük damarlann iki dala ayrıldı ı noktalarda yerleşir.
Arteriyoskleroz belirti verdi inde, belirtiler lezyonun yeri ile ilişkilidir. Bunun nedeni dokulara yeterli oksijen ilelilememesi ve söz konusu bölgedeki kan dolaşımının engellenmesidir.
Yerleşimin beyinde oldu u durumlarda görme ve konuşma bozukluktan, ilerleyici bellek yitimi, anlık bilinç yitimleri, yer ve zaman kavramlarının bozulması, kol ya da bacaklarda kas gücünün ani ve geçici olarak zayıflaması ve son olarak da beyin trombozu gelişir.
Hastalık kalbi tutarsa kalp kasının kasılma gücü, gelen oksijenin yetersizli i nedeniyle zayıflar. Kalpte ekatımlar (ekstrasistol), kalp atışlarının nöbet halinde hızlanması (paroksismal taşikardi) ve kulakçı ın hızlı kasılması (flater) gibi ritim bozuklukları görülür. Koroner damar lezyonlanna, spazma yol açan refleksler de eklenirse anjinaya benzer gö üs a nlan belirir. Son aşamada ise miyokart enfarktüsü gelişir.
Arteriyoskleroz bacak damarlarını tutarsa yürüme sırasında kramp a nlan, deride kalınlaşma ve rengin koyulaşması, bacaklarda ısı düşmesi ve zamanla kangren gelişir.
Son olarak, böbrek atardamarlarının tutuldu u olgularda kan basıncı yükselmesi ve böbrek işlevlerinde hafif bozukluklar görülür. Böbre in küçük damarlarının da tutulması ile durum daha tehlikeli olabilir.
NEDENLERİ
Arteriyosklerozun, olguların çok küçük bir bölümünde (yüzde 5-10) belirti vermesi tanıyı güçleştirerek hastalık nedenlerinin açı a çıkarılmasını engeller. Dikkat edilmesi gereken veriler kalp enfarktüsü, beyin kanaması (apopleksi), bacak kangreni gibi hastalıklar geçirmiş hastalarda elde edilen bulgulardır. Aynca kadavralarda hastalık bulgularının incelenmesi ile hayvan deneylerinden edinilen bilgiler hastalı ın nedenlerine ışık tutabilir. Gene de, hayvan deneylerinden elde edilen sonuçların insanlara uygulanabilirli inin her zaman tartışmalı oldu u unutulmamalıdır.
YAŞ VE CİNSİYET
Arteriyoskleroz erişkin erkeklerde daha yaygındır. Orta yaş düzeyinde, erkeklerde kadınlardan daha sık görüldü ü uzun süredir bilinmektedir. Menopoz sonrasında iki cins arasındaki fark ortadan kalkar. Kadınlarda, östrojcnin ve Öteki eşey hormonlarının arteriyoskleroza karşı koruyucu rolü oldu u düşünülmektedir.
Arteriyosklerozun orta yaşlı erişkinlerde daha yaygın olması gençlerde görülmeyece i anlamına gelmez. Kore Savaşı nda ölen askerlerde yapılan otopsi incelemelerinin sonuçlarına göre, arteri y oskleroz lezyonlan bu yaş grubunda da oldukça yaygındır.
Bazı kişilerde arteriyosklerozun do umdan hemen sonra gelişmeye başladı ı yolunda görüşler vardır. ABD de 35 yaşında arteriyoskleroz kaynaklı hastalıklardan ölenlerde yapılan araştırmalarda, hiçbir belirti vermedi i anlaşılan koroner lezyonlarma rastlanmıştır.
ARTERİYOSKLEROZ VE KOLESTEROL
Kolesterolün arteriyoskleroz oluşumundaki etkisi önemli bir tartışma konusudur. Birkaç yıl önce neredeyse kolesterol ile arteriyoskleroz özdeşleştirilmişti. Daha sonra önemini belki de gere inden çok yitiren kolesterol, günümüzde yelliden ele alınarak gerçek boyutlarda de erlendirilmeye çalışılıyor. Bu konuda birçok deneysel veri vardır. Deney hayvanlarına ya bakımından zengin bir beslenme rejimi uygulanınca, kan kolesterol düzeyi yükselir. Bu da, arteriyoskleroz lezyonlarına yol açar. Gerçekten de, arteriyoskleroz görülmeyen toplumlarda ya sız beslenme alışkanlıkları yaygındır. Bol ya lı besinler tüketen toplumlarda ise bu hastalık oldukça sık görülür. Amerika ya yerleşmiş Yahudi ve Japonlar da arteriyoskleroz sıklı ı Amerikalılarla eşde erdedir. Bundan da anlaşılaca ı gibi, hastalıkta ırk etkeninden çok yaşam ve beslenme alışkanlıklarının önemi vardır.
Şeker hastalı ı, böbrek hastalı ı ve ksantomatoz (nadir do umsal bir hastalık) gibi kanda ya düzeyinin yüksek oldu u hastalıklara yakalananlarda arteriyoskleroz yaygındır. Öte yandan miyelom gibi kanın ya düzeyinin düşük oldu u hastalıklarda arteriyosklerozun görülme oranı düşer. Özetle, beslenme denetiminin arteri y osklerozdan korunmada en iyi yöntem oldu u söylenebilir.
ARTERİYOSKLEROZ VE YÜKSEK TANSİYON
Yüksek tansiyon (kan basıncı yüksekli i) kuşkusuz arteriyosklerozu ilerleten bir etkendir. Daha önce de belirtildi i gibi Japon ve Yemenlilerde arteriyoskleroz az görülür. Ama bu kişilerin yüksek tansiyonu varsa arteriyoskleroz görülme sıklı ı önemli ölçüde artmaktadır.
Yüksek tansiyon atardamar duvarında daha çok kolesterol birikmesine neden olur. Daha önce de inildi i gibi kolesterolün zedeleyici etkisi ile ortaya çıkan iltihabi tepki olası bir arteriyoskleroz nedenidir. Süreç burada tamamlanmaz. Atardamar duvarında da kolesterol üretimi olması aşırı kolesterol birikimine yol açar. Böylece, yüksek tansiyonun yalnız arteriyosklerozu artırmadı ı, aynı zamanda arteriyosklerozun gelişimine neden oldu u söylenebilir.
Araştırma sonuçlarına göre, atardamar duvarındaki kolesterol miktarı, besinlerle alınan ya da kanda bulunan kolesterol miktarından çok, yüksek tansiyonla ilgilidir. Gerçekten de yüksek tansiyonla arteriyosklerozun birlikte görülmesi, damar hastalıkları tehlikesini çok yükseltir. Ayrıca arteriyosklerozun büyük damarların esnekli ini azaltarak, kan basıncını yükseltti i de hatırlanmalıdır.
Şişmanlık ve şeker hastalı ında ya larla ilgili bozukluklar önem kazanır ve atardamarları etkiler. Atardamar duvannda ya lar daha kolay birikir ve arteriyoskleroza giden yol açılmış olur. Arteriyoskleroz oluşumunda önemli rol oynayan öteki etkenler sigara alışkanlı ı ve hareketsiz yaşamdır.
ARTERİYOLOSKLEROZ VE YAŞLILIK ARTERİYOSKLEROZU
Arteriyoloskleroz yerleşme yeri açısından arteriyosklerozdan ayrılır. İkincisi büyük ve orta boy atardamarları tutarken birincisi adından da anlaşılaca ı gibi (arteriyol=küçük atardamar), daha küçük atardamarlarda görülür. Yaptıkları yıkımın sonuçları da de işiktir. Arteriyosklerozun en önemli sonucu kalbin yükünü büyük ölçüde artıran kan basıncı yükselmesidir. Yüksek tansiyon ilaçlarla denetlenemezse kalbin kasılma gücü giderek azalır.
Yaşlılık arteriyosklerozu en iyi gidişli arteriyoskleroz türüdür. Vücudun yaşlanmasıyla birlikte yavaş yavaş gelişir. Fizyolojik bir olaydır; başlıca nedeni atardamarların da yaşlanarak sertleşmesidir
 
Geri
Üst