Damar Balonlaşması Anevrizma Nedenleri

Uzman SühaN

Administrator
Damar Balonlaşması Anevrizma Nedenleri
Anevrizma, damar çapının belli bir bölgede %50 den fazla büyümesi olarak tanımlanır. Genellikle nedeni, damar duvarının dayanıklılığını sağlayan kollajen ve elastin gibi liflerin bazı kişilerde az ya da sorunlu olması olarak kabul edilir. Bu nedenle, ailesinde anevrizma olan kişilerde anevrizma gelişme olasılığı daha yüksektir. Bunun yanında, aterosklerozu olan kişilerde damar duvarı zayıfladığından, tansiyonu yüksek olan kişilerde de damar içi basıncı arttığından anevrizma daha sık görülür.


Aynı şekilde, Ehlers Danlors ve fibromusküler displazi gibi bazı bağ dokusu hastalıklarında ve Behçet hastalığı, Takayasu hastalığı gibi vaskülitlerde damar duvarının dayanıklılığı azaldığından anevrizmaya daha sık rastlanır. Anevrizma türleri: Anevrizmalar şekil olarak iki tipte olabilir. Birinci tipte, damar duvarında küçük bir bölgede zayıflık vardır ve anevrizma bu bölgeden damar dışına doğru asimetrik olarak bir kese şeklinde büyür. Keseye benzediği için "sakküler" olarak adlandırılan bu anevrizmalar genellikle daha hızlı büyürler ve daha sık kanama yaparlar. Bu tür anevrizmalara en çok kafa içinde rastlanır, ayrıca böbrek, barsak ve dalak gibi iç organların damarlarında da görülebilir.


2.jpg




İkinci tipte ise, damar duvarında çepeçevre bir zayıflama vardır. Bu durumda, anevrizma her yöne doğru simetrik olarak büyür. "Füziform" olarak adlandırılan bu anevrizmalar genellikle daha yavaş büyür ve daha az kanama yaparlar. Füziform anevrizmalara en çok aortada ve bacak atardamarlarında rastlanır.
Füziform anevrizmanın özel bir türü de "dissekan" anevrizmadır. Bu anevrizmalar damarın iç tabakasının damar duvarından ayrışması sonucu oluşurlar. Ayrışma anlamına gelen "diseksiyon" olarak adlandırılan bu olayda, damar içindeki basınçlı kan, damar yaprakları arasına ilerler ve incelmiş olan dış damar duvarını genişleterek anevrizma oluşturur. Diseksiyon ilerlerse, bulunduğu damardan ayrılan yan dalları tıkayabilir ve doku beslenmesini bozabilir. Diseksiyon nedeniyle oluştuğu için "dissekan" olarak adlandırılan bu anevrizma türü, en çok aortada ve kafa içi damarlarda görülür.


Damar duvarı diseksiyon nedeniyle inceldiğinden, füziform şekilli olmalarına rağmen bu tip anevrizmalarda da kanama riski yüksektir. Anevrizma yerleşimi: Anevrizmalar vücudun herhangi bir damarında olabilir. En sık kafa içindeki damarlarda ve aortada görülürler. Kafa içinde en sık Willis poligonu denen ve beyin damarlarının birbirleriyle bağlantısını sağlayan damarlarda yerleşim gösterirler. Bu bölgenin anevrizmaları daha çok sakküler tiptedir. Aortadaki anevrizmalar en çok karında, böbrek atardamarlarının alt kısmında yerleşim gösterir ve "abdominal aort anevrizması" (AAA) olarak isimlendirilirler. İkinci sıklıkta ise, aortanın göğüs kafesi içindeki kısmında yerleşirler ve "torasik aort anevrizması" olarak adlandırılırlar. Aort anevrizmaları nadiren karnın üst kısmında olabilir ve böbrek, barsak ve karaciğer damarlarını da içine alabilir. Aortadaki anevrizmalar daha çok füziform tiptedir ve bazen diseksiyonla birlikte olabilir.

Bacak damarlarındaki anevrizmalar en çok dizin arkasındaki popliteal atardamarda görülür. Bunun dışında iliak damarlarda da yerleşebilir. Her iki anevrizma da abdominal aort anevrizmasıyla birlikte olabilir. Bacak damarlarındaki anevrizmalar genellikle füziform tiptedir. Böbrek, barsak ve dalak gibi karın iç organlarında da nadiren de olsa anevrizma görülebilir. Daha çok sakküler tipte olan bu anevrizmalarda fibromusküler displazi ve vaskülit gibi altta yatan nedenler aranmalıdır. Klinik bulgular: Anevrizmalar genellikle belli bir aşamaya kadar hiçbir şikayet yaratmaz. Daha sonra oluşan bulgular 4 olaya bağlı olarak gelişebilir: Kitle etkisi: Anevrizma belli bir boyuta ulaşınca çevredeki dokulara bası yapar ve bazı belirtilere neden olur. Bu belirtiler anevrizmanın yerleşim yerine göre değişir. Örneğin beyindeki bir anevrizma, komşu beyin dokusu ya da sinirlere basarak ağrı ve sinir felçlerine neden olabilir.

Aortadaki bir anevrizma ise bası etkisiyle karın ve sırtta ağrı yapabilir. Tromboemboli: Anevrizma içine giren kan birden geniş bir bölgeye girdiğinden yavaş ve türbülan bir akım oluşur. Bu akım, anevrizma duvarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlar ve duvardan kopan küçük pıhtılar daha uçtaki küçük damarları tıkar (emboli). Bunun sonucu olarak örneğin beyinde geçici iskemik atak ya da kalıcı inme oluşabilir. Aorta ve bacak damarlarındaki anevrizmalarda ise küçük pıhtılar ayak parmaklarına kadar ulaşır ve parmaklarda ağrılı morluklara neden olabilir (blue toe sendromu). Fistül: Gittikçe büyüyen anevrizma komşu damar ya da organların duvarını zamanla inceltebilir ve onlara açılabilir. Fistül adı verilen bu olayda, örneğin bir abdominal aorta anevrizması barsağa açılabilir ve ağızdan ya da makattan kanamaya yol açabilir. Ya da, komşu toplardamara açılarak atardamar ve toplardamarlar arasında bir "kısa devre" oluşturabilir.


Arteriovenöz fistül adı verilen bu durum örneğin beyinde olursa gözde ve beyinde şişme, ağrı ve kanama oluşabilir. Kanama: Anevrizmaların en tehlikeli komplikasyonudur. Ne yazık ki, genellikle anevrizmaların ilk bulgusu olarak karşımıza çıkar. Anevrizma duvarının atardamar içindeki kan basıncına dayanamaması ve yırtılması sonucu oluşur. En çok kafa içindeki anevrizmalar kanar ve şiddetli baş ağrısından bilinç kaybına kadar değişen bulgular verebilir. Kafa içinde kanın akacağı fazla boşluk olmadığından kanama bir süre sonra durur. Ancak oluşan kanama beyinde şişme ve atardamarlarda spazm yaratabilir ve günler içinde tekrar kanayabilir. Sonraki kanamalar daima daha tehlikelidir, bu nedenle beyin anevrizmalarında ilk kanamadan sonra en kısa zamanda tedavi uygulanmalıdır.
 
Geri
Üst