Dinimize Göre Yeni Doğan Çocuk İçin Yapılacaklar

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Dinimize Göre Yeni Doğan Çocuk İçin Yapılacaklar
dinimizde yeni doğan bebek islamda yeni doğan bebek doğduğunda yapılması gerekenler dinimizde hangi günlerde cocuk yapılmaz doğduğunda yapılan adetler
Yeni doğmuş çocuklara karşı yapılması gereken bazı sorumluluklar vardır...Anne- babanın çocuğuna karşı görevleri doğumundan itibaren başlamış olduğu kabul edilse bile doğumundan önceki dönem itibariyle de bazı manevi sorumluluklardan bahsedilebilir.

1- Doğumundan Önceki Sorumluluklar:
Nasıl bir tohum toprağa atıldığında daha filiz vermeden onun sulanması, gübrelenmesi gibi bazı ziraî tedbirler alınıyorsa canlıların en şerefli mahlûku olan insan için de elbette tedbirler alınmalıdır. Zira hadisin ifadesiyle daha anne karnında insanın şakî veya saîd olacağı takdir ediliyorsa (Müslim, Kader, 3; İbni Mâce, Mukaddime, 7; Buhari, Kader, 1) bu takdirde anne-babanın yaşantısı, yediği-içtiği, ibadet hayatı belli ölçüde rol oynamaktadır. Burada şunu belirtelim ki çocuğun şakî veya saîd olması sadece anne-babanın yaşantısına bağlı değildir zira peygamber çocuklarının inanmadığını Kur’an bize haber vermektedir. Evet, sonuç olarak yavrunun sperm ve yumurta buluşması anından itibaren gıdası, annesinin davranışları; anne ve babanın daha önceki ve daha sonraki tavırları da onun şaki ve said yazılmasında önemli vesilelerdir. Bu itibarla anne-baba bu dönemde her türlü tedbiri almalıdırlar.


2- Doğumundan Sonra Çocuğa Karşı İlk Vazifeler:

a- Dua:
Çocuk dünyaya gelince ilk yapılan muâmelelerden bir diğeri de duadır. Tahnîk (ilk gıda) için getirilen çocuklara aynı zamanda dua da edildiğini, Hz. Aişe'den Müslim'den gelen bir rivayet teyit etmektedir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine getirilen çocuğa dua eder ve başını okşardı. Hatta bununla ilgili olarak Buhârî’de bir başlık (bab) açılmış ve konuyla ilgili hadisler zikredilmiştir.
Yapılan dualarda çocuğun Müslüman olarak yaşaması, Allah’ın rızası dairesinde ömür sürmesi, şeytanın şerrinden korunması ve hayırlı bir evlat olması için hayır duada bulunmak, onun hem dünya, hem ahiret saadeti için büyük önem taşır. Hz. Aişe validemizin rivayetine göre, yeni doğan çocuklar getirildiğinde Resul-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara hayır ve bereket duasında bulunurlardı. Aynı âdeti daha sonra Sahabe-i Kiram Hazerâtı da devam ettirmişlerdir.


b- İlk Gıda (Tahnîk) ve İlk Elbise:
Yeni doğan çocuğa tatlı bir şey çiğneyerek ağzına vermek, dudağına sürmek Sünnet-i seniye’dir. Bunu sâlih bir kimsenin yapması ise menduptur. Kuru üzüm ve şeker gibi tatlılarla yapılabilirse de kuru hurma ile yapmak müstehaptır, daha faziletlidir.
Konuyla ilgili farklı rivayetler, Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) bu uygulamayı sadece kendi torunları için değil diğer Müslüman çocuklarına da uyguladığını göstermektedir. Bu takdirde bu sünnet bütün Müslümanlar için geçerli bir sünnettir.
Peygamberimiz’in (aleyhi ekmelü’t tehâyâ) gerek kızı Fâtıma'ya, gerek Ümmü Süleym'e: "Benden evvel çocuğun ağzına bir şey koymayın" diye haber salması, bu emrin uygulandığı Hz. Hasan'ın, emrin uygulanmadığı Hz. Hüseyin'e nazaran daha a'lem (bilgili) olduğunun Hz. Ali tarafından itirafı, tahnîk meselesinin terbiyede ihmal edilmemesi gereken bir husus olduğunu göstermektedir. İslâm terbiyecileri bu sünneti, çocuğu bir âlime götürerek tahnîk ettirmek suretiyle devam ettirmişlerdir.
Yeni doğan çocuğun beyaz bir beze sarılması da sünnettir. Zira Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) Hz. Sevde’ye hitaben "Doğum olunca bana haber vermeden çocuğa hiçbir şey yapmayın" buyurmuş, Hz. Sevde'nin: "Ya Resûlullah, çocuk doğdu, göbeğini kestim ve sarı beze sardım" cevabı üzerine Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam) öfke izharında bulunur ve çocuğu beyaz bir beze sarar.


c- Kulağına Ezan Okuma:
Ezan ve kamet çocuğa yapılan ilk iman telkinidir. Çünkü ezanın mana ve muhtevasında tekbir, tevhid, nübüvvet ve namaz gibi dinin esasları bulunmaktadır.
Bu adet bizzat Peygamber Efendimizden gelmektedir. Sünen-i Tirmizi’de nakledildiğine göre, Hz. Hasan dünyaya gelince Peygamberimiz onun sağ kulağına ezan okumuştur. (Tirmizi, Edaha:15)


d- İsim Koyma:
Çocuk doğduğunda birinci günün akşamı isim verilebildiği gibi eğer akîka kurbanı kesilecekse yedinci gün ismin konulmasının gerektiği hadislerde ifade edilmiştir. Ancak doğumun yedinci gününden önce de isim verilmesinin mahzurlu olmadığını da belirtmek gerekir. Çünkü Efendimiz (aleyhi ekmelü’t tehâyâ) düşük çocukların bile isim verilerek gömülmesini emretmişlerdir.
Çocuğa isim verilirken dikkat edilecek husus çocuğa manası güzel olan ismin konulmasıdır. Çocuğa güzel isim koyma her babaya sünnet olmak üzere bir vazifedir. Hadis-i şerifte buyrulduğu üzere; "Siz kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız, öyle ise isimlerinizi güzel kılın". (Ebû Dâvud, "Edeb", 69)
Bunun yanında birçok rivayette belirtildiği üzere Efendimiz (aleyhi ekmelü’t tehâyâ) birçok kimsenin ismini kötü olduğu için değiştirmiş yerlerine manası güzel olan isimler koymuştur. Birçok âlim ismin, konulan kişiye tesir edeceğini belirterek konunun önemine atıfta bulunmuşlardır.
Allah’a ait olan ve Kur’an’da Esmâ-i Hüsnâ diye beyan buyrulan Rahman, Rahîm, Aziz gibi isimler, başına "kul" anlamındaki "abd" kelimesi eklenerek Abdurrahman (Rahmân'ın kulu), Abdülaziz (Azîz'in kulu) şeklinde insanlara verilebilir. Bununla birlikte esmâ-i hüsnâdan olan isimlerden bir çoğunun isim veya sıfat olarak insanlar hakkında kullanılmaları da caiz görülmüştür. Bunlardan bazıları ise sa­dece Allah hakkında kullanılır ki onların insanlara isim olarak verilmesi doğru değildir. Abdülkâhir el-Bağdâdî'ye göre bu açıdan insanlara ve­rilmesi caiz olmayan isimler şunlardır: Allah, İlâh, Rahman, Halik, Kuddûs, Rezzâk, Muhyî, Mümît, Mâlikü'l-mülk, Zü'l-celâli ve'l-ikrâm. (Topaloğlu, Bekir, "Esmâ-i hüsnâ", DİA, 11/412.)


e- Sünnet Ettirme:
Sünnet olma, Müslümanla kâfiri birbirinden ayıran önemli alametlerden biri olarak telakki edilmiştir. Bu yönüyle farz ve vacip olduğunu söyleyenler olsa da esasen, sünnet-i seniyyedir.
Sünnet olmanın vakti tam belirlenmemişse de, ergenlik yaşından, yani namaza oruca başlama yaşından önce sünnet olmaları en uygun olanıdır. Bununla birlikte çocuğun buluğ çağından önce sünnet olması müstehap ve özellikle yedinci gününde sünnet olması tercih edilendir, buluğ çağında sünnet olması ise vaciptir.
Netice itibariyle çocuğun yedinci gününde sünnet edilmesi müstehap görülmüşse de her bünyenin bir olmayacağı göz önüne alınarak çocuk doktorlarının münasib görmesiyle böyle bir işe girişmek daha münasip olur. Zira yedinci gününde sünnet ettirmek vacip değil müstehaptır.


f- Akîka Kurbanı Kesme:
Yeni doğan çocuğun ilk günlerinde Cenab-ı Hakk'a bir şükran nişanesi olarak kesilen kurbana "akîka kurbanı" adı verilmiştir.
Esasen akîka yeni doğan çocuğun başındaki ana tüyünün adıdır. Akîka kurbanı Hanefî mezhebinde mübahtır. Ama böyle şükür niyetiyle yapılan bir mübah, kurbiyete (Allah'a yakınlığa) dönüşmektedir. Zira niyet, âdetleri ibadete, mübahları da taate yani yapılmasından dolayı sevap kazanılan bir amele çevirir. Böylelikle de akika kurbanı nafile bir ibadet olmaktadır. Akika kurbanı kesmek diğer mezheplerde sünnet; Zahiriyye mezhebinde ise vaciptir.
Peygamberimiz (aleyhi elfü elfi salâtin ve selam), torunları Hasan ve Hüseyin için birer koçu akika kurbanı olarak kesmiş ve ümmetine de yeni doğan kız ve erkek çocukları için kesmelerini tavsiye etmiştir.
Akika kurbanını çocuğun doğumunun yedinci günü kesmek müstehaptır. Bununla birlikte doğumundan itibaren buluğ çağına kadar kesilebilir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi, saçının kesilerek ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi ve isminin konulması tavsiye edilmiştir.
Kurban olmaya elverişli her hayvan akîka kurbanı olarak kesilebilir. Kesilen bu kurbanın etinden kurban sahibi ve aile fertleri yakın dostları yiyebileceği gibi tasadduk da edilebilir.


Kaynaklar:
1- Google.com.tr
2- İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi
3- İbrahim Canan, Hz. Peygamber’in Sünnetinde Terbiye
3- Mehmet Paksu, Çağın Getirdiği Sorular
4- Marmara Üniversitesi İlmihali

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
f- Akîka Kurbanı Kesme:
Yeni doğan çocuğun ilk günlerinde Cenab-ı Hakk'a bir şükran nişanesi olarak kesilen kurbana "akîka kurbanı" adı verilmiştir.
Esasen akîka yeni doğan çocuğun başındaki ana tüyünün adıdır. Akîka kurbanı Hanefî mezhebinde mübahtır. Ama böyle şükür niyetiyle yapılan bir mübah, kurbiyete (Allah'a yakınlığa) dönüşmektedir. Zira niyet, âdetleri ibadete, mübahları da taate yani yapılmasından dolayı sevap kazanılan bir amele çevirir. Böylelikle de akika kurbanı nafile bir ibadet olmaktadır. Akika kurbanı kesmek diğer mezheplerde sünnet; Zahiriyye mezhebinde ise vaciptir.

Peygamberimiz (aleyhi elfü elfi salâtin ve selam), torunları Hasan ve Hüseyin için birer koçu akika kurbanı olarak kesmiş ve ümmetine de yeni doğan kız ve erkek çocukları için kesmelerini tavsiye etmiştir.
Akika kurbanını çocuğun doğumunun yedinci günü kesmek müstehaptır. Bununla birlikte doğumundan itibaren buluğ çağına kadar kesilebilir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi, saçının kesilerek ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi ve isminin konulması tavsiye edilmiştir.
Kurban olmaya elverişli her hayvan akîka kurbanı olarak kesilebilir. Kesilen bu kurbanın etinden kurban sahibi ve aile fertleri yakın dostları yiyebileceği gibi tasadduk da edilebilir bunu çoğu aile göz ardı ediyor...
 
Kaynaklar kısmından FETÖ terör örgütü liderinin adı çıkartılmalı yazıda yanlış bir yer olmaması için güncellenmelidir.
 
Geri
Üst