Diyabet/Şeker Hastalığı Nedir?

sılam_nisa

Hamiş Melek
Diyabet/Şeker Hastalığı Nedir?
Diyabet dünyada sayısı gittikçe artan bir hastalık olmakla beraber , tedavisinde de önemli yollar kat edilen bir hastalıktır.Ömür boyu sürecek olan bu hastalığı, hastanın iyi öğrenmesi ve gereken tedbirleri alması gerekmektedir.

diyet-psikolojisi-138.jpg


Diyabet/Şeker Hastalığı Nedir?
Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir. Pankreas, kandaki şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar.
Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere depo edilir.

Şeker hastalığı vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Toplumun yaklaşık yüzde 6 ile 10'u şeker hastasıdır. İnsülin pankreas denilen midemizin arkasında yeralan bir organımızdan kan dolaşımına verilir. Normalde vücuda yemeklerle aldığımız besinler parçalanarak, vücudun başlıca yakıtı olan şekere dönüştürülür ve kan dolaşımına geçerek kan şekerini yükseltir. Kan şekeri yükselmesi de pankreastan insülinin kana geçmesini arttırır. İnsülinde kanda dolaşan şekerin vücudumuzdaki hücrelere alınarak kullanılmasını ve vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin üretilmesini sağlar.


Şeker hastalığında yediğimiz besinlerle aldığımız ana enerji kaynağı olan şekeri vücudumuz insülin eksikliği nedeniyle yeterince kullanamaz. Çünkü şekeri kullanması için gerekli anahtar olan insülin eksiktir. İnsülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması, "zehir" etkisi yapar ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder. Tahrip konusuna yazının ilerleyen bölümlerinde tekrar değinecegiz insAllah.

Kimler şeker hastalığına daha meyilli?

Belki bunu cevaplamadan önce, şeker hastalığının 2 tipinin olduğunu hatırlatmalıyız.

Tip 1 Diabetes Mellitus:
Pankreasta insülin üreten hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar. Çoğunlukla vücudumuzun kendi savunma sistemi tarafından insülin üreten hücreler harap edilir. Bunun neticesinde vücutta insülin üretilemez. İnsülin olmadığı için şeker enerji üretiminde kullanılamaz. İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek kalır. Tip 1 dediğimiz, "genç tipi" şeker hastalığı 10-14 yaş civarında ortaya çıkar.

Tip 2 Diabetes Mellitus:

Pankreastan kana yeterince insülin salgılanamaması veya üretilen insülinin vücutta yeterince etki gösterememesi ile ortaya çıkar. En sık görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir. Genç insanlarda da görülebilmesine rağmen genellikle bu Tip 2 dediğimiz "erişkin tipi" şeker hastalığı 40 yaşın üstünde görülür. Erişkin tipi şeker hastalığı, tüm şeker hastalarının yaklaşık %90’ını oluşturur.

Bazı kişiler şeker hastalığına daha yatkın. "Risk faktörü" dediğimiz özellikleri taşıyanlar diabete daha çok yakalanıyorlar:

Bunlardan ilki, ailede ve kan yakınlarımızda şeker hastalarının bulunması.

İkincisi kilo fazlalığı ve şişmanlık.

Kilo kadar önemli bir başka faktör de, yağın vücutta daha çok nerede toplandığı. Kilo normal bile olsa, bel çevresi 102 cm’i aşan erkekler ve 88 cm’yi aşan kadınlar çok riskliler. Bel çevresi 94 cm’yi aşan erkeklerle, 80 cm’yi aşan kadınlar ise dikkat etmek zorundalar.

Ne kadar hareketsizseniz o kadar risk altındasınız.

Yüksek tansiyonlularda ve kolesterol sorunu olanlarda; gebeliğinde şeker sorunu (gestasyonel diabet) yaşayanlarda şeker hastalığı daha çok görülüyor.

Son risk faktörü de yaş. Yaş arttıkça risk artıyor. Fakat çağımızda şeker hastalığı salgın denilecek oranlarda arttı, bu da hastalığa yakalanma yaşını epey aşağılara çekti.

Bu hastalığın belirtileri nelerdir?

Hastalığın başlangıcında çok yemek ve su içmek ihtiyacı vardır. İdrar miktarı da artar. Kadınların idrar yapma yerlerinde kaşıntı vardır. Ayrıca devamlı yorgunluk hali görülür. İleri safhada devamlı baş ağrısı, el ve ayak titremeleri, iştahsızlık, aseton kokusuna benzer nefes kokusu, ter kokusu, adele krampları, hafıza zayıflığı, kısmi veya tam felç, iyileşmeyen yaralar ve uykuda sayıklama görülür.

Tekrar etmek gerekirse:

Ağız kuruluğu ve çok su içme

Çok idrara çıkma, gece çok idrara kalkmak

Açlık hissinin fazlalaşması ve çok yemek yeme

Halsizlik

Zayıflama

Bulanık görme

Ciltteki yaraların veya kesiklerin yavaş iyileşmesi

(Kadınlarda) Vajinal kaşıntı



Şeker hastalığı tanısı nasıl mümkündür?

Bunlardan üç tanesi önemli. İlki ve en kolayı, kan şekerine açken bakmak. (Açlık Kan Şekeri) Sonuç şayet 110-125 arası ise gizli, 126 ve üstü ise açık şeker hastası sayılabilirsiniz.

İkincisi, "şeker yükleme testi" dediğimiz bir testle, tokken kan şekerine bakmak. 2 saatlık bu test sırasında, şekeriniz 140-199 arasında değerlere sahipse gizli, 200 ve üstü ise açık şeker hastalığınız var demektir.

Sonuncusu da, idrardaki kan şekerinin ölçülmesi.

TEDAVİ

Sağlıklı bir yaşamın 4 şartı vardır;

Dengeli beslenme,

Fiziksel egzersiz,

İyi bir tıbbı yardım ve kişisel kontrol,

Sağlıklı sosyal hayat.

Bu hastalığın tedavisi şayet diyet ve egzersiz ile kontrol altina alinamiyorsa o zaman oral diyabet tedavisi ve disaridan alinan insülin gereklidir.

Oral Diyabet Tedavisi

İnsülin üretimi olan kişilerde kan şekerini düşürür.

Sadece diyet ve egzersizin işe yaramadığı durumlarda bir alternatiftir.

Diyet ve egzersizin yerini tutmaz.

Kombinasyon halinde verilebilir.

İnsülin

Tip 1 diyabetliler her gün insülin kullanmalıdır.

Gestasyonel diyabet’i olan kadınlar diyet’in tek başına yeterli gelmediği durumlarda insülin kullanabilir. Oral ilaç tedavisi hamilelik süresince kullanılamaz.

Kan şekerini oral tedaviyle daha fazla kontrol altında tutamayacak Tip 2 Diyabetliler.

Sindirim sırasında zarar göreceğinden hap formunda alınmamalı.

Bütün bunlar biraz çaba ve iyi bir destek ile elde edilebilir.

Diyabet yaşam boyu devam eden ciddi bir durumdur. Kontrol altına alınabilir fakat iyileşmez.

Şeker hastalığının komplikasyonlari nelerdir?

Yukarida değindiğimiz bu tahribat olayı, çok yavaş ama "kararlı"dır. Yavaşlık, "düzeltme fırsatı" açısından iyidir. Ama kötü yanı, şeker hastalarında şekerin önemli bir zararının olmadığı hissini yaratması ve hastalıkları konusundaki vurdumduymazlıklarını artırmasıdır. Oysa şeker, "azimli bir düşman" gibi, vücudu içten içe, sessizce çürütür. Bu çürüme hem yaşam kalitesini bozar, hem ömrü kısaltır.

Tahribatın etkilemediği organ yok gibidir. Ama en büyük tahribat, damarlarda olur. Erişkinlerdeki görme kaybının başlıca nedeni şekerdir. Ayrıca katarakta ve glokom dediğimiz göz tansiyonuna da yol açar. Böbrek yetmezliği ve üreminin en önemli nedenlerinden biridir. Şeker hastaları, koroner kalp hastalığına ve felce 2-4 kat daha fazla yakalanırlar. Gangren yüzünden ayak-bacak kesilmesine neden olabilir. İsteksizlik, sertleşmeme gibi cinsel işlev bozukluklarıyla karşımıza çıkabilir. Sinir tahribatı yüzünden his kusurları, mide-barsak sorunları gelişir. Pek çok cilt hastalığına çanak tutar.

Son olarak tedavi altinda olanların dikkat etmesi gereken hususları belirtelim.

İki çeşit şeker koması vardır:


- Diabetik Koma:
Daha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır.


- Şeker Eksikliği Koması:
Tıp dilinde hipoglisemi adı verilen bu çeşit koma, terleme, titreme, çırpınma huzursuzluk, şiddetli açlık, ve aşırı duygusallıkla başlar. Nedeni, fazla miktarda insülin vermek veya çok miktarda karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmektir.
Şeker hastaları haftada en az iki kere ılık banyo yapmalıdır ve sonra da vücutlarının her tarafını ılık bir havlu ile ovmalıdır. Kabız veya ishal olmamalıdırlar. Perhiz yapmalıdırlar. Erken yatıp erken kalkmalıdırlar. Ağız, boğaz ve diş sağlığına aşırı özen göstermelidirler. Masaj, beden hareketleri ve açık havada yürüyüşü ihmal etmemelidirler.

 
Geri
Üst