Dokuma tezgahının tarihçesi

büşra.shid

Yeni Üye
Üye
Dokuma tezgahının tarihçesi
dokuma tezgahı tarihçesi dokuma tezgahı çeşitleri nasıl çalışır nasıl yapılır
El emeği göz nuru örgü dikiş nakış malzemelerimiz vardır elbet evlerimizde çeyizlerimizde.Ne kadar modernleşen teknoloji bizlere onları yavaştan unutturmaya başladıysa da yerleri ayrıdır elbet.Gelin dokuma tezgahlarına dair nostalji yapalım..


Dokuma tezgâhı, en eski buluşlardan biridir. Kazılardan anlaşıldığına göre, kullanımı, İ.Ö. 4 500 yıllarına, hattâ daha Öncesine uzanmaktadır. El dokuma tezgâhları, birçok ülkede (bu arada yurdumuzda da), günümüzde bile yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüksek hızlı endüstri dokuma tezgâhları da aynı ilkeye dayanır.
Bir dokumadaki boyuna ipliklere, «çözgü Dokuma tezgâhında, çözgü iplikleri, makinayla gergin tutulur. En yaygın tür olan düz dokumada, her iki iplikten biri yukarı, ötekiler aşağı doğru çekilir. İpliklerin böyle, iki kat halinde ayrılmasına, «ağızlık açma Kısacası dokuma işlemi, birbirini izleyen ağızlık açma, argaçlama, sıkıştırma işlemleriyle sürer.


17-b.jpg




Tarihçe:
İlkel dokumacılık, örme kadar yavaş yapılan bir işti. İlk dokuma tezgâhının da, yere çakılı çubuklara bağlı iplerden oluştuğu sanılır. Binlerce yıl önce, çözgü ipliklerinden oluşan dizileri aralıklı tutabilmek için, ağızlık çubukları yapılmıştı. Daha eskidense bu aralıklamanın, elle ve teker teker yapılması gerekiyordu.
Bir başka önemli buluş, gücüdür.
Gücünün ne zaman geliştirildiği kesinlikle bilinmemektedir. Ancak, ilk gücülerin delikli bir sopadan oluştuğu sanılmaktadır. Sonradan bu amaçla, ortası delikli bir tel, daha sonra da, delikli bir metal şerit kullanılmıştır. Gücü, makinanın önüne, düşey olarak takılır. Genellikle her çözgü için, bir gücü bulunur. Çözgü ipliği, gücüdeki delikten geçirilir ve gücü çerçevesi alçaltılıp yükseltilerek, argaç aralığı oluşturulur. Daha karmaşık dokumalarda gücüler, istenen desene göre, karışık sırayla açılır. Desen dokumacıya, 8 x 8 puntoluk kareli kâğıt üstünde verilir.
İlkel dokuma tezgâhlarında,
çözgünün gergin tutulması için çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Ağırlıklı tezgâhlarda, çözgü iplikleri bir kol demirinin üstünden geçirilip, uçlarına bağlı ağırlıkla gerdirilirdi. Kayışlı tezgâhlardaysa, dokumacı, sırtına bağlı kayışı, geriye yaslanarak gergin tutardı. Bu ilkel tezgâhlarda argaç, argaç aralığından elle geçirilirdi. Modern tezgâhlarda bu işlem, bir mekikle yapılır. Mekik, en yalın biçimiyle, içinde atkı masurası bulunan içi boş bir tahta parçasıdır.
Gücüler ve mekik, son yıllara kadar elle çalıştırılmaktaydı. Yalnızca gücü çerçevesi ayakla yöne-tilebiliyordu. Gücü çerçevesi, ilk kez Doğu'da geliştirildi. Avrupa'da, dokuma tezgâhı, Ortaçağ boyunca oldukça ilkel bir makina olarak kaldı. Ama XIII. yüzyılda, gene Doğu'dan alınan bir yenilik geliştirilerek, şaftlı dokuma tezgâhı ortaya çıkarıldı. Bu tezgâha, bir dizi gücü takılıyordu. Gücüler bir şafttan tezgâhın üstüne uzanıyor ve bir pedalla çalıştırılıyordu. Böylece, her argaca bir gücü düştüğünden, çeşitli desenler yapmak olanağı doğmuştu.
Günümüzde dokuma tezgâhındaki gelişmeler, mekik ve gücülerin otomatikleştirilmesi ve makinanm buhar ya da elektrikle işletilmesi doğrultusunda olmuştur. Mekiğin otomatikleştirilmesi, Leonardo da VİNCİ'nin üstünde çalıştığı sorunlardan biriydi. Ne var ki, bu konuda, XVII. yüzyıla kadar önemli bir gelişme olmadı. Dokuma tezgâhlarının geliştirilmesi, BUHAR MAKİNASI'nın bulunmasıyla birlikte. Sanayi Devrimi'ne yolaçtı. Ama, dokuma tezgâhında gerçekleştirilen her yenilik, mesleklerini yitirmekten korkan el dokumacılarının tepkileriyle karşılaştı.
Çekmeli dokuma tezgâhı:
Şaftlı dokuma tezgâhları karmaşık dokumalar için, pek yeterli değildi. Çekmeli dokuma tezgâhı bu eksikliği karşıladı. Söz konusu tezgâhta, çok çeşitli dokuma desenleri oluşturulabilir; çünkü, gücülerin yanı sıra, çözgü ipliklerine sürgüler bağlanmıştır. Eskiden sürgüler, ma-kinanın üstüne oturan bir çekici çocuk tarafından, istenen desene göre iplerle çekilmekteydi. Çekmeli dokuma tezgâhı yavaş yavaş geliştirilerek jakar, yani mekanik seçicili bir ayırma mekanizması ortaya çıkarıldı. Bu mekanizma, J.M. jacquard tarafından 1805'lerde son haline sokuldu. Jakar tezgâhında, sürgülerin yerini kancalar aldı. Bunlar, bir delikli kart şeridiyle çalıştırılıyordu.

Annelerimiz halalarımız nenelerimiz "sana falanca danteli şunu bunu öreceğim" cümlesini her söyleyişinde "amaaan hazırı var" demek ne kadar yeni adetlerden olmuşsa daa kendimizi kandırmayalım eski köye yeni adet gelmez.Böyle el emeği parçaları kim sevmez :tik:
 
Geri
Üst