Dua etmenin usül ve adabı.

  • Konbuyu başlatan İslami Yazar
  • Başlangıç tarihi
İ

İslami Yazar

Forum Okuru
Dua etmenin usül ve adabı.
Dua, kulun Cenabı Hakk’a ubudiyetini arz etmesi ve ondan Dünya ve ahiret de ilgili dilekte bulunmasıdır

Dua, kişinin Allah’a kul olduğunu idrak etmesi ve bu inancını ilahi huzurda itirafta bulunmasıdır.


1B7755D4-B8A2-4F8C-BF2B-8118D3F99767.jpeg




Yüce Rabbimize dua etmemek tefrit bataklığında bocalamak ve kendini Allah’ın yardımından müstağni saymak olur.
Bu sebeple kim Allah’tan istekte bulunmazsa Allah ona kadar eder. Duada ifrat hareketleri ise bağırıp çağırmak, edebi uslüp ile dua edeceğim diye Hakk’a yakarmanın edeplerini ihmal etmektir. Yüce Peygamberimiz Yakında duada haddi aşan bir topluluk türeyecek, Onlar gibi olmayın Hadisi Şerif’i ile bizleri uyarmaktadır.

Hak Teala Hazretlerine yapılan dua, dini ölçülere uygun olarak yapılırsa inşallah kabul olunur. Allah Rasülünün hadisleriyle açıklanan ölçüleri başlıca dört esasta toplayabiliriz.
Şöyleki 1.Duada ellerin açılış ölçüsü, 2.Duada dilin yakarış ölçüsü, 3.Duada kalbin Hakk’a yöneliş ölçüsü, 4.Duanın son bulmasında uygulanan sünnet ölçüsü.

Şimdi bunların sırasına göre açıklamaya çalışalım. Dua sırasında ellerin uçları omuz hizasına kadar kaldırılacaktır. Bu usül, Rasülü Ekrem Efendimizin dua ediş şeklidir. Zira Duada ellerini kaldırdığı zaman ellerinin içini yüzüne doğru çevirirdi rivayeti bunu göstermektedir. Efendimizin biz ümmetlerine bu hususta tavsiyesi Allah’tan bir şey istediğiniz de avuçlarınızın içleri ile isteyiniz Hadisi Şerif’leri bunu açık seçik olarak göstermektedir.

Duaya Sübhane Rabbiyel aliyyil a’lel vehhab diyerek başlamalı, Allah’a hamdolsun edip Rasülullah efendimize salatü selam okumalıdır. Zira hamd, duanın başı, salavatı Şerif’ler ise kanadıdır.

Alemlerin Rabbine yakarışta İhlas ve samimiyet göstermeliyiz. Çünkü ihlas duanın canı mesabesindedir. İhlastan mahrum kalan dua, ruhsuz ceset gibidir. Peygamber efendimiz Kabul olunacağına yakınen inanmış bir halde dua edin. Gafil kalpten kopup gelen hiçbir duayı Allahın kabul etmeyeceğini iyi bilin Hadisi şerifiyle Duada ihlasın önemini beyan buyurmuşlardır.

Bir de dua sırasında Allahü Teala’ya güvensizlik manasını sergileyen bir söz sarf etmemeli ve isteğimizin hemen kabul edilmesine ve karşılığının bu dünyada verilmesine dair bir arzuya kapılmamalıdır. Dua ettim de kabul olunmadı diyerek güven hissini sarsmadıkça, isteğinin hemen verilmesi hevesine kapılıp sabırsızlık yapmadıkça duamızın kabul olunacağı Rasülullahın dili ile müjdelenmiş bulunmaktadır.

Bir mümin kendi yaptığı duaya da Amin demelidir.
Şayet bir dua amin lafzı ile son bulursa o kimse cennete gitmeye hak kazanır ifadeleri büyük alimlerin kitaplarında geçmektedir.

Bir de dua son bulunca ellerimizle yüzümüzü mesh etmeliyiz. Yani ellerimizi yüzümüze sürmeliyiz. Çünkü Cenab-ı Hakka açılan ellere Feyzi ve bereket indirilir.
 
Yüce Rabbimize olan yalvarmalarımızda değerli zamanları ve ulvi mekanları araştırmalıdır. Duaların bu gibi vakitlere tesadüf etmesi kabulünü çabuklaştırır. Birazdan bahsedececeğimiz zamanlara erdiğimiz veya ulvi mekanlara girdiğimiz zaman dua yapmayı ihmal etmemelidir. Rabbimize olan yakarmalarımızın kabulüne sürat kazandıran zaman ve mekanları şöyle sıralayabiliriz.
-Gecenin son yarısı olduğu vakit.
-Ezanın okunduğu sırada.
-Namaz için ikamet olunduğu zamanda
-Ezan ile Kamet arasında kalan zamanda.
-Farz namazların peşinde kalan zamanda.
-Kabei Muazzama’yı gördüğümüz ilk anda.
-Secde halinde iken.
-Cuma gününde
-Kalbin üzgün bulunduğu hüzünlü dakikalarda.
-Yağmur yağdığı sırada.
-Harpte, iki tarafın birbirine hücuma kalktığı sırada.
-Horozun öttüğü bilhassa seherdeki zamanlarda.
-Misafir olduğumuz sırada ev sahibinin lehine dua yapacağımız vakitte.
-Zulme uğradığımız vakitlerde.
-Huzurumuzda bulunmayan bir kimsenin lehinde dua yapacağımız sırada.
-Peygamber Efendimizin mescidinde ve bilhassa Ravza kısmında bulunduğumuz zamanlarda.
-Kabei Muazzama’nın mültezim mevkisinde.
-Makamı İbrahim de, Arafat’ta , Müzdelife de, Mina’da, Mescidi Aksa da.
 
Gecenin yarısı, ilahi tecellilerin dalgalandığı, gök kapılarının açılıp manevi rahmetlerin saçıldığı zamandır. Ezan ve kametlerin okunduğu ve namazların Eda olunduğu sıralar, Rabbimizin rızasının kullarına yöneldiği vakitlerdir. Savaşın kızıştığı dakikalar, İslam mücahitlerinin maddeden sıyrılıp manaya yöneldiği ve faniden vazgeçip ebedi bir hayata göç etme hazırlığına geçtiği zamanlar, duaların makamı icabete yol bulduğu vakitlerdir. Yağmurun yağdığı zaman, ilahi rahmetin kainatı kuşattığı değerli bir vakittir.
Horoz melekleri gördüğü zaman öter. Böyle bir zaman duanın kabulüne vesile olacak bir vakittir. Kalbin mahzun olduğu dakikalarda kişi halktan uzak ve hakka yakın olur. Dualar her zaman kabul olunabilir. Fakat belirtilen zamanlarda veya mekanlarda yapılacak niyazlar reddolunmaz.
 
Geri
Üst