Gebelikle ilgili bazı inandımız batıl inançlar buyrun arkadaşlar okuyun

hatiss

Yeni Üye
Üye
Gebelikle ilgili bazı inandımız batıl inançlar buyrun arkadaşlar okuyun
Hamileliktekı batıl inançlarımız
gebelik hurefeleri: herkesin inandığı duyduğu bazı batıl inançlar vardır arkadaşlar her duyduğumuza inanmayalım dikkat edelim::küstüm:

HAMİLELİKTE HURAFELER VE BATIL İNANÇLAR
"7 aylık doğan çocuk yaşar, 8 aylık doğan yaşamaz!"
"5. aydan sonra ortaya çıkan mide ekşimeleri (bazıları bulantı da derler) bebeğin saçlandığının işaretidir!"
"Hamile kadın hayvanlara bakmamalıdır, bebeği o hayvana benzeyebilir!"
"Hamile kadın saç kestirmez, kestirirse bebeğinin ömrü kısalır!"
Yukarıdaki önermelerden hangileri doğrudur?
Cevap: hiçbiri

Zihnimiz bu önerilerin yanlış olduğunu "bastıra bastıra söylese de" gönlümüzün bir köşesi bunlara inanmakta direnir. Hurafe veya boş inanç dediğimiz etrafımızı saran bu tehlikeli bilgiler özellikle gebelik döneminde bizleri derinden etkilemeye devam eder.
Biz bilim insanları hurafeleri ele alırken hemen bir köşeye atmıyoruz. Öncelikle bu hurafenin nasıl çıkmış olabileceğini düşünüyor, sonra da hurafede gerçeklik payı olup olmadığını değerlendiriyoruz. Elbette bugünün "hurafesi" yarının bilimsel verisi de olabilir, "dünyanın yuvarlak olduğu" geçmiş zamanlar için bir hurafeydi ve bu düşünceye o zamanın insanları gülüyorlardı. Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalar erken gebelik döneminde aşırı bulantıları olan anne adaylarının daha çok kız bebek doğurduklarını net olarak ortaya koymuş ve bir "hurafeyi" alıp "gerçeklik" mertebesine ulaştırmıştır. Bazı hurafelerde gerçeklik payı olabilir.
Şimdi de yukarıdaki ilk öneriye bakalım: sizce bundan 1000 yıl sonra bile olsa daha erken haftada doğmuş bir bebeğin yaşama ihtimali daha ileri haftada doğmuş bir bebeğe göre daha fazla olabilecek mi? Hurafelerin önemli bir kısmı gülünç ve boş inançlar olarak kalmaya mahkumdurlar.
Hayatımızın her yönü batıl inançlar ve hurafelerle dolu ve biz bazen bilinçli olarak bazen de bilinçaltımız yoluyla bu hurafelerin yaşamımızı yönlendirmesine izin veriyoruz. Elbette ki bunlardan bazıları gerçekten doğru olabilir, ancak bilimsel olarak kanıtlanmamış olan önermelere boş inanç gözüyle bakmalı ve bunların bizi olumsuz etkilemesine izin vermemeliyiz.
"Hurafeler yaşantılardan çıkıyor"
Hurafeleri ikiye ayırabiliriz. Biri senin, benim gibi hakkaten herkesin inanabileceği türden hurafeler. Yani akla yatkın gelen şeyler. Bir de akla fikre sığmayan hurafeler var.
Kadın ve Hurafe
Kadın ve hurafe denilince belki de dünyada en çok hurafelere maruz kalan kadınlardır. En basitinden adet kanaması ile ilgili hurafeler çok fazladır. Örneğin Menstrüasyon Mens ay demek. Kadının 28 günde bir ay döngüsüne göre yani ayın şekline adet gördüğüne inanılıyor. Ve de bazı toplumlarda kadın adet gördüğü esnada uğursuz sayılıyor. Yani kadın o anda yok. Adet görmek kadını bir kere 0 a indiriyor. Türkçe de bunun karşılığı kirlenmektir. Ne zaman adet gördün diye sorulunca kadın anlamaz ama ne zaman kirlendin denildiğinde. Haa der. Hurafelerden önemli bir kısmı da hamilelikle ilgili. Eskiden hamilelik kapalı bir kutuydu. Şu anda bile kapalı kutu sayılır. İnsanlar cinsiyet tahminlerini ona göre yapmaya çalışıyorlardı. Rahat doğum yapmak için hurafeler var. bebeklerde ilgili hurafeler var. ilginç ve komik hurafelerle dolu bir toplumuz. Bu arada hurafeden gerçeğe dönüşen şeyler de var. Mesela hurafe şudur:
Gebeliğin erken dönemlerinde bulantısı, kusması olanların kız çocuğu olur diye bir hurafe var. Bu bilimsel çalışmalarla şu anda kanıtlanmış durumda. Kız bebeğin salgıladığı hormonlar kadının daha çok bulantıya neden oluyor.
Mesela ye tatlıyı doğur atlıyı. Ye ekşiyi doğur Ayşe’yi.
“Bebeğin anne karnında ilk kıpırdadığı an kadın kime bakarsa bebek ona benzer.” diye bir hurafe daha var.Bu çok yaygın. Ya da bir çift arasında kim daha çok seviyorsa bebek ona benziyor gibi yaygın bir inanç var. Bir de çok ilginç bir inanış var. Lohusanın mezarı 40 gün açık kalır. Tıbbi olarak lohusalık 40 gündür. Ama halk bunu kendisi türetmiş. Yani bu şu anlama gelir lohusalık döneminde kadının başına her şey gelebilir. Hurafeler yaşantılardan çıkıyor.Lohusanın mezarı 40 gün açık kalır denmesinin sebebi şu. Eskiden hamilelik riskli bir olaydı. Yani hamile kadına ölebilir gözüyle bakıyorlardı. Şu anda bu risk oldukça azalmış durumda. Şu anda hamile kadının veya lohusanın hayatını kaybetmesi çok ender bir olay. Mesela lohusalık döneminde ölen kadınlar var. Kanamadan, Kan pıhtılaşmasından, enfeksiyondan. Bu 40 günlük döneme yayılmış olabilir gerçekten. Ordan da bu şey türüyor. Ve hakkatten tıpta da süre 40 gündür.Bunlar hurafe ama gerçeğe yakın hurafe.
Mesela eski Fransızlardan kalan çok eski bir hurafe var. Eski fransız soyluları arasında erkek bebek sahibi olmak için sol testisini aldıran insanlar var. O zaman cerrahi gelişmemiş olduğu için sol testislerine ip bağlıyorlar, o kendi kendine eriyor. Bunu denemiş olan binlerce insan var.Yine yurtdışından örnek verecek olursak Afrika kabilelerinin inandığı bir hurafe var. O da şu: Kadının doğum ağrıları başladığı zaman erkek yan tarafa yatırılıyor. Ve erkek aynı şekilde karısının hissettiği ağrıları hissetmeye çalışıyor.Bu geleneğin adı couvade. Bu Afrikalılardan kalma bi gelenek. Bu şu anda tıp çevrelerinde bir sendrom olarak anılıyor: Couvade sendromu:. bazı baba adaylarında gebelik döneminde önemli ruhsal değişiklikler meydana gelebilir. Bu psikolojik değişiklikler ileri boyutlara ulaştığında libido 8cinsel istek) azalmasına ve bedensel belirtilerin de ortaya çıkmasına neden olabilir. Hatta bazı baba adaylarında ruhsal değişikliklerin ortaya çıkardığı bedensel belirtiler tedavi gerektirecek kadar ileri boyutlara ulaşabilir Erkekler eşleriyle kurdukları empati neticesinde, bilinçaltı mekanizmalar devreye girmekte ve iştah açılması sonucunda kilo alma eğilimi aynen anne adaylarında görüldüğü gibi uykusuzluk, aşırık yorgunluk hali, ruhsal dalgalanmalar ve diğer bazı ruhsal belirtiler gözlenebilmektedir. Bu belirtiler topluluğuna couvade sendromu adı verilmiştir.
Hamilelikte saç kestirmenin bebeğin ömrünü kısaltacağı inanışı var. Benim hastalarım eğitimli guruptur. Hamilelikte saç kestirmiyorlar. Türkiye'de oturmuş bir şey bu. Tırnak kesmekle, sakız çiğnemek gibi. Mesela geceleri tırnak kestirmezler.Uğursuzdur. Sakız çiğnersen ölü eti yersin derler. Aslında çok ilginç şeyler bunlar. Bunlar nerden geliyor.Bu evrensel bir olaydır. Şöyle düşünmek lazım. Şu anda bile dünyada 9 kadından biri hamile.

Kadın ve hamilelikle ilgili değişik hurafe örnekleri
Hamile kadının karnı 'sivri' olursa veya 'tatlılara' aş ererse çocuk erkek, karnı 'yuvarlak' ise veya 'ekşili ve acılı' yiyeceklere aş eriyorsa çocuğun kız olacağı" iddiası, bilgi eksikliğinden veya yanlışlığından doğan batıl inanç ve uygulamalara bir örnek sayılabilir.
Birçok kişi, kadının hamileliği sırasında baktığı, yediği, içtiği ve yaptıkları ile doğacak bebek arasında bağ kuruyor. 'Bebeğin anne karnında ilk kıpırdadığı an kadın kime bakarsa bebeğin ona benzeyeceği, özellikle aşerme döneminde ekşili, acılı yiyeceklerin kız, tatlı yiyeceklerin de erkek bebeğe işaret ettiği', en yaygın batıl inançlar arasında yer alıyor.
Ayrıca doğumun kolay olmasını sağladığına inanıldığı için, doğum sırasında 'kilit açma', 'örgülü saçları çözme' ve 'dilenciye sabun verme' gibi adetler de sürüyor. Bu tür inançların örneklerine eski uygarlıklarda da rastlanıyor. Eski Mısır'da 'hamile kadın bedenli, su aygırı başlı doğum tanrısı' Thoeris'in heykelciğinin doğuran kadınlara uğur getirdiğine inanılırken, Asur ve Babil'de 'Filistin'in rüzgar cini, rüzgar cinlerinin kralı Hanbi'nin oğlu korkunç yüzlü, dört kanatlı, kuş ayaklı, hayvan pençeli ve akrep kuyruklu Pazuzzu' heykelciği, hamilelerin koruyucusu olarak görülüyor.
Japon kadınları ise doğum sırasında, 'kolay doğum' anlamına gelen 'Koyasugai' adlı deniz kabuğunu avuçlarında tutuyor. Eski Roma'dan beri gelen bir diğer inanış da hamileye, kocasının yün kuşağının sarılması.
Bu arada, halk arasında, doğan bebeğin göbek bağına dair de inanışlar bulunuyor. Çocuk 'evcil' olsun diye göbek bağı dolap veya sandık içine saklanırken, 'akıllı' olması için de okul bahçesine gömülüyor.
Çocuk için söylenen Hurafeler:
Çocuklarla ilgili bir çok hurafe var. Ve pek çok çocuk, bu batıl inanışlar yüzünden hayatından olmuştur.
örnekler
Çocuğun yattığı odadaki örtü altına kurumuş insan dışkısı konursa, çocuk cinnilerin şerrinden korunurmuş
Yeni doğan çocuğun beşiği altına türbe ve kabirlerden toprak getirilip konursa çocuğu cadı boğmazmış.
Çocuk fıtık doğarsa, kilotu çalı ağacının bir dalı yarılarak arasından geçirilince fıtığı iyileşirmiş.
Çocuğun kırkı çıkmadan tırnağı kesilirse ya arsız ya da hırsız olurmuş.
Yeni doğan çocuk, bayram günü bir dişi eşeğe ters bindirilip köyün etrafında dolaştınlırsa ömrü mutlu geçermiş. ve pek çok çocuk, bu batıl inanışlar yüzünden hayatından olmuştur.
Çocuğun doğduğu yerde elişi yapılırsa göbeği düşmezmiş.
Cuma günü çocuğun ayakları bir camii kapısında bağlanır, Cuma namazından sonra çözülürse hastalığa tutulmazmış!
Erkek çocuk sünnet olurken annesi oklava sallarsa, sünnet acısız ve kolay olurmuş (Kıbrıs)
Bebek ayakları altından öpülürse talihsiz olurmuş (Kıbrıs).
Boyu ölçülen çocuk kısa kalırmış! -Çocuğun boyu metre ile ölçülürse ömrü kısa olurmuş!
Sünnetsiz ölen çocuğun parmaklarından birinin kırılması gerekirmiş!
Küçük çocukların yüzünde yara çıkarsa, deniz kenarında yaşayan ve denize giren biri tarafından okunup yüzü meshedilirse yaraları iyileşirmiş
Çocuk dünyaya geldikten sonra yıkanıp tuzlanır ve sofraaltı denilen beze (örtüye) sarılırsa tokgözlü olurmuş.
Çocuğun göbeği,cami duvarına veya avlusuna gümülürse dindar, medresenin bahçesine (okulun) veya avlusuna gömülürse âlim, ahıra gömülürse malcı olurmuş.
Ayrıca suya atılırsa huyu temiz, evin içinde bir yere gömülürse gözü dışarda olmazmış.
Daha neler neler!.. Bu söylenenlere dikkat edilirse, çoğu çocuğun sağlığına zarar verici inanışlar olduğu hemen anlaşılır. Ne çareki bu uydurmalara kanan pek çok insanımız vardır









 
Geri
Üst