Haftanın Kitapları

Ce: Haftanın Kitapları

kadnefendilerwt7.jpg




Yazarı : Harun AÇBA

Osmanlı İmparatorluğu'nun saltanatı tam 600 yıl sürdü. Osmanlı'ya ait her şey çok konuşuldu. Padişahlar, savaşlar, fetihler, sadrazamlar, camiler, türbeler. Bazı kadın efendilerden de çok bahsedildi. Kösem Sultan, Hürrem Sultan gibi… Ama bunlar daha ziyade imparatorluğun yükselme ve duraklama devrindeki kadın sultanlardı.
Nedense Osmanlı'nın son dönemi hakkında çok şey yazılıp konuşulsa da, bu dönemin padişah eşleri hakkında fazla bilgi yoktur. Yazar Harun Açba; Sultan I. Abdülmecid, Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murad, Sultan II. Abdülhamid, Sultan V. Mehmed Reşad, Sultan VI. Mehmed Vahideddin, Halife II. Abdülmecid Efendi'nin eşlerinin sadece hayatlarından değil ailelerinden de bahsederek, sözde alelade cariye olarak sıfatlanan bu kadınların gerçek geçmişlerini ifşa ediyor.
Osmanlı'nın bu sancılı döneminde önemli rol oynayan Kadın Efendiler geçmişimize önemli bir kapı açıyor ve tarihimizi daha iyi anlamamızı sağlıyor

Profil Yayınevi
Dizisi : İnceleme - Araştırma
Yazarı : Harun AÇBA
Fiyatı : 12.5 YTL
 
Ce: Haftanın Kitapları

Yazar: Mehmet Bayrakdar
Yayınevi: Minima Yayınları

252165_k_4474.jpg


Uzun insalık tarihi içerisinde, çeşitli toplumların kültürleri de kaçınılmaz olarak karşılıklı bir etkileşim süreci yaşamıştır.

Bu kitap, aramızda uzun mesafeler olsa da tarihsel düzlemde Japonlarla olan ortak kültür ve benzerliklerimize ışık tutuyor.

Aynı zamanda bu alandaki ilk çalışma olmasıyla da ayrı bir öneme sahip.
 
Ce: Haftanın Kitapları

babil6td.jpg



Yazarı : George S. CLASON

...Bir zamanlar Babil'de dünyanın en zengin adamı yaşardı; adı Arkad. Zenginliğinin ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Aynı zamanda eli açıklığıyla da ünlüydü. Yardımlarında cömertti. Ailesine karşı cömertti. Kendi harcamalarında cömertti. Gene de serveti her geçen yıl harcadığından daha hızlı bir biçimde artardı.

..."Bugün," dedi Kobbi, "eski arkadaşımız Arkad'la karşılaştım, altın kaplama arabasında gidiyordu. Onun gibilerden beklenen bir davranışla beni görmezden gelip geçmedi. Tam tersi herkesin görebileceği biçimde el salladı, bana, çalgıcı Kobbi'ye gülümsedi."
"Babil'in en zengin adamı olduğunu söylerler," dedi Bansir dalgın dalgın.
"öyle zengin ki kralın hazinesi dara girdiğinde ondan borç altın aldığını işittim," diye karşılık verdi Kobbi.
...Günün birinde gençlik günlerinden arkadaşları Kobbi ve Bansir çıkıp geldiler ve "Sen Arkad," dediler, "hepimizden daha şanslı oldun. Biz ayakta kalabilmek için didinip dururken sen Babil'in en zengin adamı haline geldin. En güzel giysileri giyip en nadide yiyecekleri yiyebiliyorsun, oysa biz, ailelerimizi eli yüzü düzgün giysilerle giydirebilir, karınlarını doyurabilirsek ne mutlu bize.
"Ama bir zamanlar eşittik. Aynı hocadan ders aldık. Aynı oyunlarda oynadık. Ne derslerde ne oyunlarda bizden üstün değildin.
"Gördüğümüz kadarıyla ne bizden daha sadakatla ne de daha çok çalıştın. öyleyse neden kahpe kader dünyadaki tüm iyi şeylerin tadını çıkartmak için seni seçerken senin kadar hak eden bizleri görmezden geldi?"
Bunun üzerine Arkad onlara uzun bir söylev çekti : "Gençlik günlerimizden bu yana çıplak bir varoluşun ötesinde bir şey elde edemediyseniz bu ya insan olma yasalarını öğrenemediğiniz ya da onlara uymadığınız içindir."
"'Kahpe Kader' kimseye kalıcı iyilik vermeyen kötü bir tanrıçadır. Tam tersine başına hak edilmemiş altın yağdırdığı herkese kötülük eder. Onları, tatmin olma yeteneği olmayan, altına, paraya boğulunca iştah ve tutkulara kapılan, eline geçenlerin hepsini pervasızca harcayan, hesabını kitabını bilmeyen mantıksız tüketicilere dönüştürür. öte yandan Tanrıça'nın lütuflara boğduğu bazıları ise zenginliklerinin üstüne oturup istif ederler; yeniden kazanma yeteneğine sahip olmadıklarını bildikleri için hiç harcamazlar. Daha sonra da soyulma korkusuna kapılıp kendilerini boş bir hayata, gizli bir sefalete mahkum ederler."

...öğrenmek istediklerinizi artık size söyleyeceğim, çünkü artık yaşlı bir adamım ve yaşlılar gevezeliği sever. Gençlik öğüt alacak yaşa geldiğinde ona verilen geçmiş yılların bilgeliğidir. Ama genellikle gençlik, yaşlılığın yalnızca geçmiş günlerin bilgeliğini bildiğini sanır, onun için yararlanamaz. Oysa unutmayın ki, bugün parlayan güneş, babanız doğduğu gün parlayan güneşle aynı ve en son torununuz bu dünyadan gittiğinde hala aynı güneş parlıyor olacak.

Yayınevi : GOA Basım Yayın
Dizisi : Kişisel Gelişim
Yazarı : George S. CLASON

Basım Yeri / Tarihi : ıstanbul / 2005 - Eylül
 
Ce: Haftanın Kitapları

trkatas4.jpg



Yazarı : Jeremy James

Bir İmparatorluk… Bir at… Bir seyis... Üç kent…
Viyana, Buda, İstanbul…
1683'te Osmanlı'nın Viyana'yı kuşatmasıyla başlayan bir tarih sahnesi.
Sahnenin önünde varlığını atıyla bütünleştirmiş 'Gazi' yemini eden evlad-ı fâtihan bir Seyis ve kökleri Orta Asya'ya Atilla'ya ve Cengiz Han'a uzanan Türkmen soyundan bir Karaman atı Azaraks (Ateşin Oğlu).
Kökleri gibi yaşamları da aynı olan bu iki varlığın yazgıları da bir.
Osmanlı'nın İkinci Viyana Kuşatması'nda oradalar. Bozgunu yaşıyorlar. Ardından Hıristiyan orduları Buda Kalesi'ni kuşattığında (1686) ise yine birlikteler. "Buda düşerse İstanbul da düşer" diyorlar ve diğer Gazi'lerle birlikte kaleyi kahramanca savunuyorlar.
Ancak tarihin kırılma noktasında Osmanlı'nın yazgısını değiştiremiyor ve Buda Kalesi'yle birlikte onlar da bir İngiliz birliğine esir düşüyorlar.
İstanbul, Viyana, Buda derken kader onları bu sefer Londra'ya sürüklüyor.
Aristokrat Albay Robert Byerley hem Azaraks'ı hem de Seyis'i satın alıyor ve sahipleniyor.
Bundan böyle Azaraks'ın adı İngiltere'de Byerley Turk olarak anılacaktır.
Atın şöhreti bütün İngiltere'ye yayılmıştır. Hem aygır hem yarış atı olarak fırtınalar estiren kahramanımızın şeceresi bugün günümüze kadar hâlâ devam ediyor.
Tarihsel gerçekliğin içine oturtulmuş nefes kesen, sürükleyici bir kurgu. Bilinmeyen şaşırtıcı bir gerçek. Ayrıntılarda saklı kalmış tarihsel bir roman.

Yayınevi : e Yayınları
Dizisi : Tarihsel Roman
Fiyatı : 23.00. YTL
Basım Yeri / Tarihi : İstanbul / 2007 - Ekim
 
Ce: Haftanın Kitapları

getimageV2.asp


Yazar: Prf. Dr. M.Yaşar Kandemir
Rağbet Yayınları



Kitapdan alıntı;

"Başını kaldır da, bak, kardeşim, gökyüzüne şöyle bir bak!.. Direksiz duran bu muazzam tavan, büyük bir mimarın eseri olduğunu haykırmıyor mu? Gök yüzünde asılmış bir pencere gibi, ışıklarını dünyamıza gönderen şu güneşe bak!.. Masmavi gökle, pırıl pırıl yanan şu altın sarısı güneşin meydana getirdiği manzaraya bak!.. Bırakalım uzaklara gitmeyi, kendi vücuduna bir bak!..
Elinin ayağının, gözünün, kulağının nasıl çalıştığını düşün!.. Nasıl düşünebildiğini düşün!.. Bütün bunların bir yapıcısı, bir ustası olması gerekmez mi? Sen nasıl ki, gözünle görüp elinle tutmadan, eserlerine bakarak elektriğin varlığına inanıyorsan, biz de gözümüzle görüp elimizle tutmadığımız halde eserlerine bakarak Allah'ın varlığına inanıyoruz..."
 
Ce: Haftanın Kitapları

RABELAIS VE DÜNYASIMihail Bahtin

203361.jpg


Karnaval, sanat ile hayat arasındaki sınırda bulunur; sahne ışığı nedir bilmez; orada aktörlerle seyirciler birbirine karışır; o, herkesin davetli olduğu bir şenliktir. XX. Yüzyıl’ın önde gelen kültür ve edebiyat kuramcılarından biri olan Mihail Bahtin’in kitabı da öyle ...

Bahtin, ‘Rabelais ve Dünyası’nda, ortaçağ ve Rönesans döneminde gündelik hayatın her köşesine nüfuz eden ve sokaktan saraya kadar bütün insan ilişkilerini belirleyen popüler şenlikli biçimlerden ve bunların temelinde yatan karnaval ruhundan söz eder ...

Ayrıntı Yayınları, 527 sf.
Çeviren: Çiçek Öztek
Tür: İnceleme
 
Ce: Haftanın Kitapları

BİR OTORİTE TARİHİ
Gérard Mendel

203357.jpg


Otorite, toplumun çeşitli düzeylerinde, okulda, ailede, işyerinde ya da devletin elinde aslında uzun bir zamandır krizde. Bu krizin ne olduğunu ya da nasıl aşılacağını anlayabilmek için öncelikle otoritenin ne olduğunu ortaya koymak gerek. Gérard Mendel, bu sorunun cevabını bulmak için tarihe dönmemizi öneriyor.

Hindistan’dan Afrika’ya, Antik Çağ’dan bugüne, Mendel’e göre her yerde ve her zaman otoritenin temelinde ortak bir antropolojik zemin vardı. Bütün toplumlar hayatta kalmakla ilgili birincil korkularını gidermek için, gönüllü itaat karşılığında koruyucu bir otoritenin mevcudiyetini benimsediler. Ama otorite bütün toplumlarda farklı biçimlerde ortaya çıktı. Topluluk; geleneksel toplumlarda ebeveyn otoritesini benimserken, modern toplumlarda otoriteyi yalnızca baba figürüne devretti.

Bugün Batı’da patriarkal toplum biçimi gittikçe yok olurken ne topluluk, ne de baba, arkaik korkularımızı büsbütün gidermeye yetecek güçteler. Otoritenin krizinin en temel sebeplerinden biri bu. Peki demokrasi, insanın içindeki bitmeyen çocukluğu, korkularını, hakikatten kaçma eğilimini gidermeye muktedir mi?

Gérard Mendel ‘Bir Otorite Tarihi’nde günümüzün belki de en önemli sorularından birisi hakkında aydınlatıcı ipuçları veriyor.

İletişim Yayınları, 303 sf.
Dizi: Bugünün Kitapları- 100
Çeviren: Işık Ergüden
 
Ce: Haftanın Kitapları

SAFFLE PİSLİĞİ
Maj Sjöwall - Per Wahlöö

203363.jpg


“Hasta onu hemen tanıdı; bağırmak için ağzının açmak istedi… O anda silahın ağır kabzası ağzına indi; dudaklarının patladığını ve alt çenesinin parçalandığını hissetti. Bu, bilinçli olarak yaşadığı son şeydi.”

Komiser Martin Beck ve cinayet masasındaki arkadaşları daha önce çok sayıda ceset görmüşlerdi ama öldürülen meslektaşlarının görünüşü onlar için de bir şoktu. Komiser Stig Nyman, Sabbatsberg kliniğinde odasında vahşice katledilmişti. Doğduğu yerden dolayı “Saffle pisliği” olarak bilinen Nyman eğitimci olarak zalimlerin en kötüsü sayılırdı; herkesi kafadan “sosyal ayaktakımı” sayılan -ne sebepten olursa olsun devriye tarafından yakalananlara buna göre davranan- bir aynasızdı. Ve bütün bunları büyük ciddiyetle inandığı “ülkenin huzuru ve devletin güvenliği” için yapardı.

İnkılâp Kitabevi, 279 sf.
Çeviren: Feruzan Gürbüz
Dizi: Martin Beck
Tür: Polisiye
 
Ce: Haftanın Kitapları

ZİNDAN ADASI
Dennis Lehane

203366.jpg


Artemis Yayınları’nın yeni yazarları arasında ‘Mystic River - Gizemli Nehir’den tanıdığımız Dennis Lehane de var. Denis Lehane’in korkutucu 50’ler kitabı, baskı ve intikamın karanlık dünyasını canlandırıyor.

Dennis Lehane, Patrick Kenzie ve Angela Genaro’nun detektif ekibini anlatan beş duyulmuş polisiye romanının ardından 2001 yılında kaleme aldığı mavi-yaka Boston sokaklarında geçen ‘Mystic River’ (Gizemli Nehir) kitabıyla edebi çevrelerin dikkatini çekmişti.
Dennis Lehane

Şimdiden ulusal ‘çok-satan’ başarısını elde eden ve PEN/Winship Ödülleri’nde finale kalan ‘Gizemli Nehir’, Clint Eastwood’un yıldız oyuncularla çektiği filmle de hayat bulmuştu. Yazar, bu kez ‘Zindan Adası isimli romanı ile Türk okurla buluşuyor.

New York Times’ın çok-satan kitap yazarı Denis Lehane, okuyucularına, aklî dengesi yerinde olmayan tutukluların 1950’lerdeki barınaklarında geçen, etkileyici havaya sahip macera-korku türünde yazılmış bir roman sunuyor.

Olayların yaşandığı sene 1954’tür ve Amerikan ordusu mareşali Teddy Daniels ve Chuck Aule, Massachusetts yakınlarında küçük bir adaya varmışlardı. Bu ada akıl hastası mahkumlar için yapılmış Ashecliffe Hastanesi’ne evsahipliği yapıyordu ve hastalardan biri hastaneden kaçmıştı. İki adam, yeni çalışma arkadaşı olmalarına rağmen, aralarında birbirlerinden hoşlanmadıklarını belirten, şaka yollu bir arkadaşlık geliştirmişlerdi. İki adam, aynı zamanda da kişisel, acı dolu ayrıntıları da birbirleriyle paylaşıyorlardı.

Daniels bundan iki yıl önce eşini bir yangında kaybetmişti, Aule’yse Japon-Amerikalı bir kadınla olan kişisel ilişkisinden ötürü çevresi tarafından taciz edildikten sonra Seattle’dan başka bir yere atanmak istemişti. Hastanenin medikal personeliyle görüştükten sonra, iki adam da kapıların yüzlerine kapandığını hissediyordu, özellikle de soğuk bir otoriterlikten, ansızın gelip geçen bir şefkat arasında gidip gelen hastane müdürü tarafından. Ada’yı bir tufan vurunca ve Aule ortadan kaybolunca, Daniels işi tek başına devam ettirmek zorunda kalmıştı, içinde de kendisine psikoterapi ilaçları verildiği korkusu ve hastanenin gizli bir plan çerçevesinde radikal beyin ameliyatları gerçekleştirdiği inancı vardı.

Lehane, bu psikolojik macera kitabı boyunca zihni allak bullak eden beklenmedik olayları art arda diziyor ve okuyucuları romanın sonuna dek sürüncemede bırakıyor.

Artemis Yayınları, 370 sf.
Tür: Roman
 
Geri
Üst