Hatay Yöresi Düğün Gelenekleri

renesme

Aktif Üye
Üye
Hatay Yöresi Düğün Gelenekleri
sevgili melekler sizlere kendi memleketimin örf ve adetlerini paylaşmak istedim.



Standart Hatay Yöresi Düğün Gelenekleri

EVLENME GELENEĞİ

Evlenmelerde toplumsal konum geçim düzeyi ve etnik ayrılıklar belirleyici etkenler arasındadır. Antakya İskenderun gibi merkezlerde bu anlayış büyük ölçüde değişmekle birlikte öbür ilçeler ve kırsal kesimde etkisini sürdürmektedir. Genelde görücü yöntemi yaygındır. Görücü gidilen kızın yanında ailesinin de özellikleri soruşturulur. Olumlu sonuç alınırsa babası birkaç kişi ile kızı istemeye “Dünürlüğe” gider. Bu “Söz Kesimi” anlamındadır nişan-düğün tarihleri çeyiz başlık kararlaştırılır. Başlık Antakya’da “Hak” Reyhanlı’da “Kan Parası” Samandağ’da “Besleme Hakkı” diye adlandırılır. Nişan salonda değil ise kız evinde yapılır. Kadın-erkek eğlenilir. Kimi yerlerde ise mevlit okutulur.
Düğün genellikle pazar ya da perşembe günü yapılır. Kentlerde nikah çağrısı kasabalarda ise “Okuntu” gönderilir. İskenderun’da “Maşta” denen kadın kapı kapı gezerek düğüne davet eder. Düğünden bir gece önce kına gecesi yapılır. Aynı gün gündüz gelin hamamı yapılır.
Düğün günü kız evinde yüksek bir ağaca bayrak çekilir. Düğünler genellikle yemekli olur. Bir hafta öncesinden ekmek açılır etli yemekler ağır basar konuklara yörede “Tini” denen incir rakısı sunulur. Kına gecesi kız evine getirilen çeyiz kız evininkiyle birlikte oğlan evine gönderilir. Gelin odasında sergilenir. Ertesi gün düğün alayı gelin almaya gelir. İkindiye doğru gelin arabaya bindirilir. Anası ve kız kardeşi de yanında oturur. Alay gelin arabasının arkasından gelir. Gelinin kapısına eve bağlı olsun diye bir topak hamur yapıştırılır.
Ertesi gün İskenderun ve Yayladağı'nda “Süpha Günü” diye adlandırılır. Kadınlar çeşitli armağanlarla gelin görmeye gider. Birkaç gün sonra kız evine gidilir akrabalar yemeğe çağrılır.

EVLENME İLE İLGİLİ ADET VE ANANELER

Kırıkhan(Hatay'ın ilçesi) ve çevresinde erkeklerin evlenme çağına geldikleri zaman genellikle şu iki durumla karşı karşıyadır;
1 - Ya sevdiği birisi vardır
2 - Ya da büyüklerinin göstereceği bir kızla evlendirileceklerdir.
Birinci şıktaki durum yaşadığımız devirde sıklıkla karşılanmaktadır. Evlenme çağına gelen delikanlı sevdiği ve beğendiği kızı bir punduna getirerek annesine veya kız kardeşine duyurur. Annesi kızı araştırır beğenir ve oğluna layık bulursa durumu oğlanın babasına açar. Aile içinde herkesin görüşü usulüne uygun bir biçimde alınır. Olumlu ise kız tarafına iki aileninde tanıdığı bir yaşlı kadın aracılığıyla haber gönderilir. “ Bir akşam size gelmek istiyoruz.” denilir. Kız tarafı bu istemi kendi durumlarına göre ayarlar ve günü daha sonra aradaki kadına bildirirler.

KIZ İSTEME

Oğlanın anne ve babası kız evine önceden belirlenen tarihte giderler. Hal hatır sorulur ve ziyaret sebebi açıklanır. “Allah’ın emri Peygamber efendimizin kavliyle kızınız .........’ı oğlumuz ........’a istemeye geldik.” Bu arada kahve gelmişse çilmeden öylesine bırakılır. (kısmete dokunmamak için) Kız evi niyetlerini hemen açıklamaz. Kızın babası “Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin. Bizim de bize göre danışacaklarımız var. Danışalım soralım. Size bir kaç gün içinde haber verelim” derler. Oğlan tarafı yapılan ikrama dokunmadan evden ayrılır. Kız tarafı oğlanı soruşturmaya başlar. Kötü alışkanlıkları var mı? kumar oynar mı? işi var mı? gibi kendilerince önemli saydıkları konuları araştırır. Kızın evliliğe niyeti olup olmadığı başka birisini sevip sevmediği anne tarafından araştırılır. Aile büyüklerine sorulur. Amca oğlu dayı oğlu hala oğlu varsa onların anne ve babalarına da bilgi verildikten sonra oğlan tarafına haber salınır.
Oğlanın anne ve babası abileri ablaları eşraftan tanıdık varsa yanlarına alınır. Kız evine belirlenen akşam gidilir. Tatlı günü kararlaştırılır. Kız tarafı bu arada altın gümüş vs. isteklerini bildirir. (kalın) Kırıkhan da bu kalın isteme yavaş yavaş kalkıyor. Oğlan babası “ O kız bizimdir artık. Diğer çocuklarımıza ne yaptıksa buna da yapacağız” der. Tatlı günü kararlaştırıldıktan sonra evden ayrılırlar. Tatlı günü sabahı kız annesi ablası varsa yengesi oğlan annesi. ablası varsa yengesi köyden şehre alış-verişe gidilir. İkişer kat elbise çanta ayakkabı terlik vs. bir de oğlan evi kıza “tatlı yüzüğü” alır.
Tatlı aile arasında yenilir. Oğlan tarafının yakın akrabaları gelir. Kız tarafıda kendi yakın akrabalarını davet eder. Tepsilerle baklava getirilir. Yenilir içilir. Kıza tatlı yüzüğü takılır. Oğlan ve kız aile büyüklerinin ellerini öperler. Tatlı töreni sona erer ve herkes evine gider. Kız evi ve oğlan evi ertesi sabah konu komşuya baklava dağıtırlar. Eskiden davetliler baklava tepsilerinin parasını kendileri öderlerdi. Şimdi bu masrafı oğlan babası yapmaktadır.

NİŞAN HAZIRLIĞI

Tatlıdan münasip bir süre sonra oğlan evi nişan gününü belirlemek üzere kız evine giderler. Nişan günü iki tarafında hazırlıklarını tamamlayacağı bir süre sonrasına ve genellikle cumartesi pazar günü kararlaştırılır.
Nişandan onbeş gün ünce davetiyeler bastırılır. Nişana çağrılacakların listesi hazırlanır davetiyeler yazılır. Dağıtılmaya başlanır. Oğlan tarafı kızı şehre getirerek elbise ayakkabı çamaşır nişan yüzüğü kızın babasına gömlek annesine elbise alır. Oğlana da kız evi tarafından elbise gömlek ayakkabı ve çamaşır oğlan babasına gömlek annesine elbiselik oğlana nişan yüzüğü alır. Oğlanın kız kardeşleri varsa bunlara da elbise alınır erkek kardeşi varsa gömlek alınır. Bu hediyeler kız tarafınca nişan sonrası oğlan evine gidildiğinde götürülür.
Nişan on yıl öncesine kadar kız evinde yapılırken şimdi oğlan tarafının belirlediği yerde salon veya okul bahçesinde yapılıyor. Nişan iki türlü yapılmaktadır.
1 - Davul ya da orkestra ile yada ikisi birlikte
2 - Mevlüd - i şerif ile.
Nişan töreninde mevsime göre ya dondurma ya da meşrubat ikram edilir. Acıbadem pastası özel şekerlik dağıtılır. Nişan yapılacak salonun orta yerine masa ve koltuk takımı yerleştirilir. Kız ve oğlan yan yana otururlar. Halaylar çekilir oyunlar oynanır ve gür sesli biri Şaba (takıntı) yapılacağı anonsunu yapar. Nişan yüzükleri bir kurdela ile birbirine bağlanır. Gümüş bir tepsi üzerine elle örülmüş bir örtü konulur. Yüzükler birde makas hazır bulundurulur. Nişan yüzüğünü iki ailenin de saygı duyduğu bir kişi takar ve makasla kurdelayı keserek “hayırlı uğurlu olması” dileğinde bulunur. Daha sonra oğlanın annesi babası altın zincir takarlar. Bu zincir oğlan tarafının maddi durumuna göre 1.5 veya 2 m. uzunluğundadır. Oğlan ve kıza takıntılar altın bilezik veya para olarak yapılır bir taraftan da misafirlere ikram yapılır. Bir süre nişan sona erer. Davetliler nişanlı çiftin masasına yaklaşır iki genci tebrik eder ve “hayırlı olsun” dileğinde bulunarak salonu terkederler.

DÜĞÜN HAZIRLIKLARI

Düğün günleri ekseriyetle mahsül (ürün) sonuna denk getirilir. Bu da tarlası bağ bahçesi olanları için geçerlidir. Mesela “düğünümüzü pamuktan sonra yapacağız” vb. gibi konuşmalar bu yrörede oldukça yaygındır. Bir hususu da açıklamakta yarar var: Düğünü iki bayram arasına getirmemeye oldukça dikkat ederler. Bu da yöre insanımızın inanışından kaynaklanıyor.
Düğün hazırlıkları oğlan evi ve kız evinde haftalar önce başlar. Bunlar mesela; Oğlan evinde misafirleri ağırlayabilmek içinbir hafta önce ekmek yapılır. Döşşek yapımında kullanılan yünler yıkanır. Akrabaların yardımı ile döşşekler yorganlar yapılır. Oğlan evi ve kız evinden birkaç kişi köyden şehire mobilya beğenmeye gidilir. Her türlü alış-verişler yapılır. Davetiyeler basılır. Önceleri okuntu dediğimiz elbiselik gömleklik çorap mendil vs. gibi hediyeler alınır idi. Şimdi davetiye basılıp ev ev dağıtılıyor. Düğün yemeği malzemeleri alınır. Koyun alınır sandelyeler masalar tabaklar kaşıklar kiralanır. Perşembe veya cuma günü kız evinden çeyiz çıkartılır.
Cuma günü öğleden sonra oğlanın kivresi tarafından bayrak kaldırılır. Bayrağın tepesine soğan takarlar. 2-3 el ateş edilir. O an hemen kan akıtılır. Ne kesilmiş ise (tavuk vs. gibi) orada bulunan davulculara verilir.
Cumartesi günü öğleden sonra davullar düğün evine doğru gelirler iken düğün sahipleri ellerinde mendiller ile oynayarak silahlar sıkıla sıkıla davulu karşılarlar. Artık düğün başlamıştır. Gelen misafirleri düğün sahibinden birkaç kişi ve bir davulla bir zurna yolun başında davulcuların eşliğinde karşılamaya çıkarlar.
Yatsıdan sonra oğlanevinden kalabalık bir topluluk kız evine kınaya gider. Silahlar sıkarak geldiklerini kız evine duyururlar. Çerezler dağıtılır. Kına yakımında türküler söylenilir. Bunlardan en yaygın olanı şudur:
Kınayı getir ane
Parmağın batır ane
Bu gece misafirem
Koynunda yatır ane
Yanında yatır ane
Evli bekar kış günü
Oldum kızlar düşkünü
Ayak yalın baş açık
Yola düştüm kış günü
Kız evinde kına işleri devam ederken oğlan evinde de kına telaşı başlamıştır.

GÜVEYİ KINASI

Orta bir yere iki sandalye ve bir masa ayarlanır. Oğlanla sağdıç oturur. Davulcular oyun havası çalmaya devam ederler. Oyunlar aynanır. Para takıntısı yapılır. Paralar bir tepsi içinde saklanır oğlana bırakılır. Sağdıçtan para isterler. Vermez ise ayakkabısını çalarlar. O da para vermeye razı olur. Oğlan evinde de kız evinde olduğu gibi türküler söylenir. Çerezler yenilir. Silahlar sıkılır ve kına gecesi de böylece bitmiş olur.
Pazar günü oğlan evi biraz daha erken kalkar. Akşamdan hazırlanan yemekler öğleye yetiştirilmeye çalışılır.
Öğleye doğru herkes takıntısını bir zarfın içine koyar oğlan evine bırakır. Bir baştan da yemekler masalara dizilir.Yemek beş-altı çeşitten meydana gelir. Bunlar pirinç pilavı kuru fasulye döğme sarma vs. Herkes afiyetle yediğini yedikten sonra ikindiye doğru gelin almaya gidilir.
Gelin çıkarılır iken gelinin kardaşlarından birisi gelinin beline kırmızı kuşak bağlar. Gelinin kardaşları sandığa oturup oğlanın babasından para isterler. Gelin önce annesinin babasının kardeşlerinin ellerini öperek vedalaşır. Gelinin kardaşları arabaya kadar uğurlarlar.
Gelin arabası ve konvoyu oğlan evine geldiği zaman silahlar sıkılır.
Gelin arabadan inmeden oğlanın yakınları para şeker buğday çerez badem serperler veya bunlardan birkaçı bir arada serpilir. Arabadan indikten sonra eline şişe verilir onu kırmaya çalışır.
Oğlan yakınları hayırlı olsun dileklerinde bulunur ve düğün burada sona erer. 1939’da Hatay’da çeşitli ulusal ve dinsel toplulukların siyasal olaylardan kaynaklanan çeşitli sorunları vardı. Dinsel ve ulusal ayrılıklar ilişkileri olumsuz yönde belirlerken kültürel etkileşim de kaçınılmaz olarak yaşanıyordu. Bu beslenmeden giyim - kuşama geleneklere dek her alanda gözleniyordu. 1937 ‘de ilde çeşitli araştırmalar yapan P.Barzantay’a göre : “ Uzun asırlarda oluşan birçok Devrimler Antakya’da din dil entellektüel yaşamı çok değiştirmişse de eski giyinişleri ev ve çömlek eşyası şekillerini et kesme usulünü yükleri merkeblerin sırtına eskisi gibi yükleme biçimini değiştirememiştir.”
 
Geri
Üst