her ne yapsa dayak yiyen kadınların dramı
dayak yiyen kadın resimleri dayak yiyen kadınların resimleri kadın resmi hamileyken yemek
Kadınlar anadır, analar baş tacıdır.
Kadınlar eşdir, eşler baş tacı olmalıdır.
Kadına uzanan eller kırılsın.
Nihal Bengisu Karaca 'Kerestelerin özgürlüğü' başlıklı yazısında her ne yapsa dayak yiyen kadınların dramını Aktüel dergisinde yazdı.
Kerestelerin özgürlüğü
Mirabel kız kardeşler Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirlerken gizli polislerce ele geçirilip tecavüze uğradılar ve öldürüldüler. Tarih 25 Kasım 1960 idi. 1999'da, Birleşmiş Milletler 25 Kasım'ı "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü" olarak benimsedi. Geçtiğimiz hafta o günü idrak ettik. 25 Kasım Kadın Platformu'nun Beyoğlu Galatasaray'daki sergi standının polis tarafından dağıtıldığını, panoların ve fotoğrafların "günün anlam ve önemine" nazire olacak cinsten bir müdahaleyle karga tulumba toplanıp yerlere saçıldığını belirtmekte fayda var. Gözaltına alınan ve dayak yiyen olmamış, buna da şükür!
Dayak demişken, Şefkat-Der de bir araştırma yapmış ve erkeklerimizin ağlanacak gülünçlüklerine epeyce ışık tutmuş. Şefkat-Der Kadın Hayata Tutunma Evleri'nden faydalanan ve fiziksel/cinsel/psikolojik saldırılara maruz kalan 9 bin kadın ve genç kızın yaşadıkları olaylardan hazırlanarak elde edilen rapor, erkeklerin kadın dövmek için hangi mazeretleri kullandığına dair çarpıcı veriler içeriyor.
Rapora göre erkekler, kadın cinsel ilişkiye girmek istemediğinde ya da sapkın talepleri karşılanmadığında dövüyor. "Çok şişmanladın, aldığın kiloları veremiyorsun" bahanesiyle dövüyor. Çocuk doğuramadın, ya da olmadı, erkek doğuramadın diye dövüyor. Az doğurdun diye dayak yemek de olası. Hadi doğurdun, "çocuk bana benzemiyor" diye dövüyor. "Sustur şu veledi!" diye dövüyor. Diyelim ki susturdun, büyüttün okula yazdırdın; çocuğun ders notlarının düşük olması da dayak sebebi. Dayak yiyen çocuğunu korumak isteyen annenin dayak yemesi de neredeyse kaçınılmaz.
Erkek, "Hâlâ iyileşemedin mi? Hep hastasın" diye dövüyor. "Pantolon, gömlek iyi ütülenmemiş" diye de. "Kapıyı neden geç açtın, banyoda niye uzun durdun" dayak gerekçeleri arasında. "Çok açık giyinmişsin, çok süslenmişsin, ne halt karıştırıyorsun?" diye dövüyor. "İzinsiz dışarı çıktın, perdeyi niye iyice kapatmadın, sobayı yakmamışsın" diyerek dövüyor. "Aaa olmaz ama", dedin, boşanmak istedin. "Benden nasıl boşanmak istersin" diye dövüyor. Kendisi boşanmak ister de kadın istemezse yine dövüyor. Boşanma için tazminat ve nafaka talep eden kadın da dayak yiyebiliyor. Erkek kendisinden daha eğitimli, daha zeki daha başarılı olan karısını, bu nedenlerle dövebiliyor. Tartışmada karısına yenilen ve ondan kadar iyi laf cambazlığı yapamayan erkek dövüyor. Cin-sel yaşamda iktidarsız olan da dövüyor, iktidarı fazla gelen de: "Başka kadınlarla ilişkime karışamazsın" oluyor bu kez de neden. Herhangi bir suçunu gizlemek, bastırmak, gözden kaçırmak isteyen erkeğin başvurduğu yöntem de dayak oluyor. "Aldatılma şüphesi" ve "terk edilme korkusu" da kadınların dayak yeme nedenleri arasında. Şiddet gördü ve doğal olarak morali bozuldu, en zayıf mukavemet yolunu tercih ederek "küstü", "kırıldı". Böyle durumlarda da "neden hâlâ suratın asık, niye konuşmuyorsun?" diye dayak yiyor.
Erkek çalışan karısını "maaşın tamamını bana vermiyorsun" diyerek dövebiliyor. Fakat tam tersi gerekçeyle, çalışmak istemeyen karısını da, dövebiliyor. İşsiz kaldığı zaman dövüyor. Tuttuğu spor takımı yenilince... Alkol aldığı ya da ***** oynadığı için eşi tarafından uyarılınca. "Kim oluyon lan sen?" diyerek. .. Arkadaşlarıyla giriştiği "Kim kılıbık? Kim maço?" polemiğinden egosu şişmeden ayrılmış erkek dövüyor. Bazen de atasözleri, deyişler, tekerlemeler kısaca "kültür" yardıma yetişiyor (!): "Karım değil misin? İster döverim, ister severim", "Atalarımız ne demiş; kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin"," Kızını dövmeyen dizini döver" gibi cümleler kadar, popüler kültür de erkeğe zemin temin edebiliyor. TV dizilerindeki sert, şiddet eğilimli erkek karakterlerle özdeşleşen kocalar "gaza gelip" yeteneklerini karıları üzerinde deniyorlar. Rapora göre, kendisine büyü yapıldığından şüphelenen erkek dövüyor. Annesini babasını kıramadığı için (!) eşini döven erkekler de var.
Bu arada ne oluyor? Beyoğlu Kaymakamlığı kaynak yetersizliği gerekçesiyle Mor Çatı Sığınma Evi'ni kapatıyor. Devlet erki ve erkek eli işbirliği. Yaşasın kerestelerin vurduğu yerden ses getirme özgürlüğü!
Kaynak: Zaman
Kadınlar anadır, analar baş tacıdır.
Kadınlar eşdir, eşler baş tacı olmalıdır.
Kadına uzanan eller kırılsın.
Nihal Bengisu Karaca 'Kerestelerin özgürlüğü' başlıklı yazısında her ne yapsa dayak yiyen kadınların dramını Aktüel dergisinde yazdı.
Kerestelerin özgürlüğü
Mirabel kız kardeşler Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirlerken gizli polislerce ele geçirilip tecavüze uğradılar ve öldürüldüler. Tarih 25 Kasım 1960 idi. 1999'da, Birleşmiş Milletler 25 Kasım'ı "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü" olarak benimsedi. Geçtiğimiz hafta o günü idrak ettik. 25 Kasım Kadın Platformu'nun Beyoğlu Galatasaray'daki sergi standının polis tarafından dağıtıldığını, panoların ve fotoğrafların "günün anlam ve önemine" nazire olacak cinsten bir müdahaleyle karga tulumba toplanıp yerlere saçıldığını belirtmekte fayda var. Gözaltına alınan ve dayak yiyen olmamış, buna da şükür!
Dayak demişken, Şefkat-Der de bir araştırma yapmış ve erkeklerimizin ağlanacak gülünçlüklerine epeyce ışık tutmuş. Şefkat-Der Kadın Hayata Tutunma Evleri'nden faydalanan ve fiziksel/cinsel/psikolojik saldırılara maruz kalan 9 bin kadın ve genç kızın yaşadıkları olaylardan hazırlanarak elde edilen rapor, erkeklerin kadın dövmek için hangi mazeretleri kullandığına dair çarpıcı veriler içeriyor.
Rapora göre erkekler, kadın cinsel ilişkiye girmek istemediğinde ya da sapkın talepleri karşılanmadığında dövüyor. "Çok şişmanladın, aldığın kiloları veremiyorsun" bahanesiyle dövüyor. Çocuk doğuramadın, ya da olmadı, erkek doğuramadın diye dövüyor. Az doğurdun diye dayak yemek de olası. Hadi doğurdun, "çocuk bana benzemiyor" diye dövüyor. "Sustur şu veledi!" diye dövüyor. Diyelim ki susturdun, büyüttün okula yazdırdın; çocuğun ders notlarının düşük olması da dayak sebebi. Dayak yiyen çocuğunu korumak isteyen annenin dayak yemesi de neredeyse kaçınılmaz.
Erkek, "Hâlâ iyileşemedin mi? Hep hastasın" diye dövüyor. "Pantolon, gömlek iyi ütülenmemiş" diye de. "Kapıyı neden geç açtın, banyoda niye uzun durdun" dayak gerekçeleri arasında. "Çok açık giyinmişsin, çok süslenmişsin, ne halt karıştırıyorsun?" diye dövüyor. "İzinsiz dışarı çıktın, perdeyi niye iyice kapatmadın, sobayı yakmamışsın" diyerek dövüyor. "Aaa olmaz ama", dedin, boşanmak istedin. "Benden nasıl boşanmak istersin" diye dövüyor. Kendisi boşanmak ister de kadın istemezse yine dövüyor. Boşanma için tazminat ve nafaka talep eden kadın da dayak yiyebiliyor. Erkek kendisinden daha eğitimli, daha zeki daha başarılı olan karısını, bu nedenlerle dövebiliyor. Tartışmada karısına yenilen ve ondan kadar iyi laf cambazlığı yapamayan erkek dövüyor. Cin-sel yaşamda iktidarsız olan da dövüyor, iktidarı fazla gelen de: "Başka kadınlarla ilişkime karışamazsın" oluyor bu kez de neden. Herhangi bir suçunu gizlemek, bastırmak, gözden kaçırmak isteyen erkeğin başvurduğu yöntem de dayak oluyor. "Aldatılma şüphesi" ve "terk edilme korkusu" da kadınların dayak yeme nedenleri arasında. Şiddet gördü ve doğal olarak morali bozuldu, en zayıf mukavemet yolunu tercih ederek "küstü", "kırıldı". Böyle durumlarda da "neden hâlâ suratın asık, niye konuşmuyorsun?" diye dayak yiyor.
Erkek çalışan karısını "maaşın tamamını bana vermiyorsun" diyerek dövebiliyor. Fakat tam tersi gerekçeyle, çalışmak istemeyen karısını da, dövebiliyor. İşsiz kaldığı zaman dövüyor. Tuttuğu spor takımı yenilince... Alkol aldığı ya da ***** oynadığı için eşi tarafından uyarılınca. "Kim oluyon lan sen?" diyerek. .. Arkadaşlarıyla giriştiği "Kim kılıbık? Kim maço?" polemiğinden egosu şişmeden ayrılmış erkek dövüyor. Bazen de atasözleri, deyişler, tekerlemeler kısaca "kültür" yardıma yetişiyor (!): "Karım değil misin? İster döverim, ister severim", "Atalarımız ne demiş; kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin"," Kızını dövmeyen dizini döver" gibi cümleler kadar, popüler kültür de erkeğe zemin temin edebiliyor. TV dizilerindeki sert, şiddet eğilimli erkek karakterlerle özdeşleşen kocalar "gaza gelip" yeteneklerini karıları üzerinde deniyorlar. Rapora göre, kendisine büyü yapıldığından şüphelenen erkek dövüyor. Annesini babasını kıramadığı için (!) eşini döven erkekler de var.
Bu arada ne oluyor? Beyoğlu Kaymakamlığı kaynak yetersizliği gerekçesiyle Mor Çatı Sığınma Evi'ni kapatıyor. Devlet erki ve erkek eli işbirliği. Yaşasın kerestelerin vurduğu yerden ses getirme özgürlüğü!
Kaynak: Zaman
