İçimiz de, Dışımız da Güzel

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
İçimiz de, Dışımız da Güzel
149dae8411e46c.gif






Sinirlerimiz daha sağlam: Aslında bu gerçek daha anne karnında bile anlaşılıyor. İngiliz bilimadamlarının yaptıkları araştırmalara göre erkek ceninler dışarıdan gelen olumsuz tepkilere karşı daha fazla tepki veriyorlar. Bu durumun sorumlusu ise stres yaratan kortisol hormonu... Oysa anne adayı büyük bir kaosun içine girse bile dişi cenin soğukkanlılığını koruyor. Ve bu durum hayat boyu devam ediyor. Erkeklerin kadınlardan daha sinirli oldukları, daha çabuk ve sert tepki verdikleri bilinen bir gerçek... Ayrıca yaş ilerledikçe artan stradiol hormonunun kadınlar üzerinde yatıştırıcı bir etkisi olduğunu da hesaba katarsak şunu iddia edebiliriz: Her ne kadar yaygaracı olduğumuz söylense de biz kadınlar kritik durumlarda ve ciddi olumsuzluklar karşısında erkeklerden çok daha sakiniz ve sinirlerimiz yay gibi sağlam.

Acıya daha dayanıklıyız: Sadece doğum sancısını düşünün yeter. Maçoluk taslayıp dursalar da aslında erkekler kadınlardan çok daha nazlı. Kadınlar acıya karşı daha duyarlı olmalarına karşın onunla çok daha iyi başa çıkabiliyorlar. Ohio Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre bunun sebebi doğal etkenlerin yanında kadınların kendilerini rahatlatmak ve bedenlerini gevşeterek acıya dayanıklı kılmak için geliştirdikleri yöntemler... Bunların başında yoga, meditasyon ve özellikle hamilelik döneminde yapılan nefes egzersizleri geliyor. Bu tip yöntemler kadınları sadece acıya odaklanmaktan koruyor. Oysa bir erkeğin canı yandığında bu erkek başka bir şey düşünemez hale geliyor.

Krizleri daha kolay atlatıyoruz: Burada krizler derken kastettiğim çeşitli duygusal bunalımlara sebep olan ölüm, hastalık, kavga, ayrılık gibi durumlar... Kadınlar konusunda en sık konan teşhis çok duygusal olduklarıdır. Aslında duygusallık insanın iç dünyasına sıkça dönmesi, duygularını gözden geçirmesi ve sürekli kendi kendiyle hesaplaşması anlamına gelir ki, bu gerçekten de kadınların bolca yaptıkları bir şeydir. Özellikle sosyal yaşamda erkekler kadar varlık gösteremeyen kadınlar gittikçe iç dünyalarına kapanır, benliklerinde uzun yolculuklara çıkar ve bu yolculuklarda sürekli yeni şeyler keşfederler. Tıpkı her insanın ilgilendiği bir konuda gittikçe uzmanlaşması, araştırma yaptıkça daha fazla bilgi sahibi olması gibi... Bu da kadınları duygusal yaşamda ve bilhassa ikili ilişkilerde erkeklerden çok daha bilgili ve dolayısıyla da güçlü hale getirir. O yüzden de ayrılıkları ve büyük acıları daha kolay atlatırlar ve daha iyi birer dinleyicidirler. Öyle ki erkekler bile yaşadıkları duygusal sıkıntıları ya da aşk hayatlarındaki sorunları erkeklerle değil kadınlarla paylaşmayı, onlardan akıl almayı tercih ederler.

Birbirimize daha fazla destek oluyoruz: Kadınlar arasında sürekli bir kıskançlık ve rekabetin hüküm sürdüğü söylense de iki kadın iyi dost olmaya gorsünler, bu dostluk bir ömür boyu sürer. Uzun zaman birbirlerinden uzak kalsalar da ilk görüşmelerinde sanki daha dün ayrılmış gibi kaldıkları yerden devam edebilirler. Erkekler doğal yapıları ve kafalarına işleyen geleneksel cinsiyet rolü gereği hiçbir zaman her şeyi paylaşamazlar, istisnalar elbette olabilir, ama erkek sobbetlerine baktığımız zaman onların genellikle geyik muhabbetiyle ya da genel konularla sınırlı olduğunu görürüz. Oysa kadınlar ortak bir kaderi, ikinci cins sayılmanın ve haklarını çeke çeke almanın zorluklarını yaşamanın verdiği bir içgüdüyle her şeylerini paylaşır, birbirlerini çok daha yakından tanır ve gereken durumlarda birbirlerine destek olmayı çok daha iyi bilirler.

Sezgilerimiz daha güçlü: Kadınlar olayların sonuçlarını erkeklerden daha çabuk kestirebilir, tanıştıkları insanların kişilikleri hakkında hemen fikir sahibi olur. Bir kadın yeni tanıştığı bir insandan ortada elle tutulur hiçbir neden yokken hoşlanmadıysa bunun kesinlikle bir sebebi vardır ve bu sebep sonradan ortaya çıkarak çevresindekilerin ona hak vermelerine neden olur. Bunun tek sebebi kadınların daha güçlü sezgilere sahip olmaları ve altıncı hislerinin çok kuvvetli olmasıdır. Erkekler her ne kadar basit düşünme yetenekleriyle övünseler de bazen çetrefilli yollara sapmak, bir durumu tek bir açıdan değil bütün yönleriyle ve her türlü ayrıntıyı hesaba katarak düşünmek, temkinli olmak insanı sonradan göreceği zararlardan koruyabilir.

Daha zekiyiz: Kadınlar ve erkekler arasında en fazla tartışma konusu olan saptama budur. Modern hayatta fiziksel gücün eskisi gibi etkili olmadığını fark etmeye başlayan bazı akıllı (!) erkekler bu defa da erkeklerin kadınlardan daha zeki olduklarını, o yüzden de kadınların yer almadığı pek çok meslekte erkeklerin yer aldıklarını iddia eder ve bu durumun aslında kadınların aptallığından değil fırsat eşitsizliğinden, yani yine erkeklerin yarattıkları bir dünya düzeninden kaynaklandığını inatla görmezden gelirler. Oysa bilim doğruyu söyler. Ulm Üniversitesi'ne yapılan bir araştırma erkeklerin bile zekalarını kadınlara borçlu olduklarını, çünkü insan zekasının büyük ölçüde X kromozomundan, yani anneden geldiğini gösteriyor. Başka sorusu olan var mı?


Biz kadınız. Daha zeki, daha sakin, daha sabırlı ve daha dayanıklıyız. Bu yüzden de pek çok konuda erkeklerden daha başarılıyız. Bizim içimiz de dışımız da güzel. Şimdi de bu güzelliğin tadını çıkaracağız.
 
Geri
Üst