İslam dini sadece ahiret dinimidir?

  • Konbuyu başlatan İslami Yazar
  • Başlangıç tarihi
İ

İslami Yazar

Forum Okuru
İslam dini sadece ahiret dinimidir?
Bazı kimseler İslam dini hıristiyanlık gibi sadece ahiret dinidir. Dünya işleriyle ilgilenmez. Çünkü Hz. Peygamberin siz dünya işini benden daha iyi bilirsiniz hadisi var. Peygamber dünya işini ve idare usulünü bilseydi böyle demezdi diyorlar.



İslam dini sadece ahiret dinimidir.png



İslam dini sadece ahiret dini midir?



İslam dini ahirete baktığı gibi dünyaya da bakan bir dindir. Bunu daha iyi anlayabilmek için bazı bilgilere ihtiyaç vardır. Bu konumuzda bilmemiz gereken bazı bilgilere değinmeye çalışacağız.
Kuranıkerim de ve sünneti seniye de yer almış olan hükümler üçe ayrılır.

İtikat ile ilgili hükümler:
yani Allah, melekler, kitaplar, peygamberler, ahiret günü, kaza ve kader gibi inanılması gereken şeylere iman etmek.

Ahlak ile ilgili hükümler: yani ihlas, doğruluk emin olmak, verilen söze bağlı kalmak, yumuşak olmak ,cömertlik göstermek vb. Herkeste bulunması gereken güzel ahlakla süslenmekle ilgili hükümler. Yani riyakarlık, yalan söylemek, hiyanet etmek, Ahde bağlı kalmamak, katı davranmamak, cimri olmak vs... gibi herkesin kaçınması gereken çirkin huylarla ilgili ahlaki hükümler.

Ameli hükümler: Buda iki çeşittir:

Birincisi namaz, oruç, zekat, hac ve nezir gibi insanı Allah'a bağlayan ibadet bağları ile ilgili hükümler.

İkincisi alışveriş, Riba, rehin, icare , gasp, vekalet, sulh, vakıf, kefalet, borç vermek, ortaklık kurmak, nikah talak vb... İnsanların birbirleriyle olan muamelat hükümleri. Fıkıh istilahında Muamelat hükümleri dediğimiz bu hükümler, ameli hükümlerin ibadetlerle ilgili hükümlerinin dışında kalan bölümüdür.

Zamanımızda muamelat hükümlerini şu bölümlere ayırmışlardır:

Ahvali şahsiyye: Aileyi, zevc ve zevce ilişkilerini, diğer akrabalarla olan ilişkileri konu alır. Hakkında vârit olan Kuranı Kerim ayetlerinin sayısı yetmiştir.

Hukuk: Yani alışveriş, icare, rehin,kefalet, ortaklık, borç vermek vb...Mali işleri tanzim eden hükümler. Haklarında varit olan ayet sayısı 70 i bulmaktadır.

Ceza ile ilgili hükümler:
Yani mükellefin işlediği suçlar ile müstahak olduğu cezayı beyan eden hükümlerdir. Haklarında varit olan ayet sayısı 30 dur.

Muhakemat ile ilgili hükümler: Yani hüküm verme, şahitlik yapma Ve yemin etme konuların içine alan hükümlerdir. Haklarında varit olan ayet sayısı 13 tür.

Fert ve devlet ilişkileri ile ilgili hükümler:
İktidar ile vatandaş arasındaki bağı belirtip,fert ve toplumun haklarını genel kaidelere bağlayan hükümlerdir. Bu konuda Kuranı Kerim de varit olan ayeti kerime 10' dur.

Devlet hukuku: yani İslam devleti ile Müslüman olmayan devletler arasındaki ilişkileri beyan eden hükümlerdir. İlgili ayet sayısı 25 tir.

Ekonomi hükümleri: ilgili ayet sayısı on dur

Bu saydıklarımızın yanında her konuyla ilgili peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin bir çok hadisleri vardır. Her birini ayrı ayrı zikr edecek olursak söz çok uzayacaktır.

Bu durumda, İslam dini sadece ibadet dinidir dersek, Kuranı Kerim'in ve Hadisi şeriflerin dünya hükümleri ile ilgili ayetlerini ne yapacağız. Onları inkar etmek mümkün olmadığı gibi tevil etmekte mümkün değildir. Bundan dolayı diyoruz ki, İslam dini ahiret ve ibadet dini olduğu gibi, aynı zamanda Dünya ve hukuk dinidir. Bunu inkar etmek, ayet ve hadisleri inkar etmek demektir. Peygamberimizin siz dünya işini daha iyi bilirsiniz hadisi şeriflerine gelince:

Kavli sünnet, peygamberimizin söylediği şeyler.

Filiz sünnet, namaz ve hac gibi yaptığı fiiller.

Takriri Sünnet: Ashabın söylediği veya yaptığı şeylere peygamberimizin ses çıkarmaması, onları kabul edip muvafakat göstermesidir.
 
Yukarada bahsettiğimiz üç sünnet de üç guruba ayrılır:
Mütevatir sünnet: yalan söyleyip söz uydurmak üzere antlaşma yapmaları mümkün olmayan bir cemaat tarafından peygamber efendimiz den rivayet edilen hadislerdir. Sonra yine bu vasıfları haiz olan topluluk da sözü edilen bu cemaatden onu rivayet eder. Namaz, oruç ve hac gibi ibadetleri eda etmek hakkında Peygamber efendimizden rivayet edilen sünnetler bu kabildendir. Kavli sünnetlerin mütevatiri yok denecek kadar azdır veya yoktur. Yani mütevatirdir denilen kavli sünnetlerde istifak vaki olmamıştır.
Meşhur sünnet: Bu bir iki sahabe veya tevatür derecesine varmamış bir cemaatin Peygamber efendimizden rivayet ettikleri sünnettir. Sonra bunlardan tevatür dercesine varmış bir topluluk o hadisi rivayet eder. Ve bu tevatür silsilesi devam eder.
Mütevatir sünnetle aralarındaki fark, Mütevatir sünnette tabakanın ravileri tevatür derecesine varmıştır.meşhur sünnette ise ilk tabaka mütevatir olmamakla beraber, diğer tabakalar bize gelinceye kadar mütevatirdir.
Ahad sünnet: Bu grup sünnetde birinci tabakanın ravileri tevatür derecesine ulaşmadıkları gibi, onu takip eden diğer tabakalardaki raviler de mütevatir değildir. Kütüb-ü sittedeki hadislerin çoğu bu kabildendir.
 
Mütevatir sünnetin vürudu katidir. Onu inkar etmek küfürdür. Meşhur ve ahad sünnetleri ise vürutları kati olmadığından senetsiz olarak inkar etmek küfür olmasa da fıskı gerektirir. Mütevatir hüviyetine ulaşmayan hadislerin ravilerinin yalan söylemeleri mümkündür. Ancak bu ravilerin adalet ve güvenilirlikleri cerh ve tadil ehlince Sabit olduğundan rivayetleri zannı galip ile sabittir. Amel için zannı galipde kafi gelir. Yalnız burada şuna da dikkat etmek gerekir. Eğer bir meşhur veya ahad hadis Kuranı Kerim'in bir rivayetine tetabuk ediyorsa, bu hadisin hükmünü inkar etmek küfürdür.

Sünnet konusunda bilmemiz gereken bir diğer hususta şudur. Peygamber efendimizden sadır olan bazı söz Ve fiiller emir mahiyetinde değildir. Onları mutlak yapmak gerekmez.
 
Bunlarda üç kısımdır:

1- insan olarak kendisinden sadır olan tabii şeyler. Ayağa kalkmak oturmak, yatmak uyumak, yemek ve su içmek gibi. Bunlar normal ihtiyaçları olup yasama veya emir değillerdir.

2- ziraat, ticaret, savaş ve tedavi gibi işlerde denemeye veya zanna istinaden söylediği Sözler veya yaptığı işlerdir. Bu neviden hadislerde emir veya yasama değildir. Denemeye veya şahsına ait bir şeydir. Beğenir savaşında peygamber efendimizin orduyu uygun gördüğü bir yere yerleştirmek istediğinde, Bir sahabenin kalkarak: Yâ Rasülallah, Allah mı burada yerleşmemizi emretti, yoksa bu savaşın gereği ve sizin görüşünüz müdür? deyince Peygamber efendimizin Bu benim görüşüm ve savaşın gereğidir, demesi ve aynı sahabinin kalkarak: Öyleyse burası uygun değildir şurası daha uygundur, diyerek fikrini beyan etmesi hadisesinde olduğu gibi.

Yine peygamber efendimizin Medine'ye hicret ettiklerinde ashabın hurma ağaçlarını aşılamalarını görmesi üzerine aşılanmazlarsa da olacağını söylemesi, bunun üzerine ashabın aşılamayı terk etmeleri neticesinde O senenin hurma mahsulünün bozuk çıkması, bu sebepten peygamber efendimizin de : siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz buyurmaları bu neviden olan hadislere birer örnek teşkil etmektedir.

3-
Peygamber efendimize has olan şeyler: mesela Cenabı hak dört kadından fazla evlenmeyi yasaklanmış, Ve dörtten fazla evli olanlara, fazla kadınlarından boşanmalarını emretmiştir. Peygamberimizin dokuz zevcesini de
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Yukarıdan beri yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ilahi emirlere değilde Peygamberimizin şahsi görüşlerine veya elde edilen tecrübelere dayanan sözleri veya fiilleri ittiba edilmesi yani uyulması gereken şeyler değillerdir. Söz konusu olan, siz dünya işini daha iyi bilirsiniz hadisi bu kabildendir.



Sözün özü: İslam dini itikat,ibadet, Ve ahiret dini olduğu kadar Dünya dinidir de… Ve her konu ile ilgili nice Kuran'ı kerim ayetleri ve vahye dayanan peygamberin hadisleri vardır. Yalnız ibadet ve ahvali şahsiyye İle ilgili hükümler müstesna hukuk, ceza ve devletler hukuku gibi sahalarda İslam'ın genel hükümleri zikredilmekle yetinilmiştir. Açıklanması zamana ve ihtisas sahiplerine bırakılmıştır.


Demek ki peygamber efendimizin iki yönü vardır.



Birincisi nübüvvet yönüdür. Bu açıdan ne söyler ve ne yaparsa doğrudur. Söyledikleri vahye dayalıdır. Onda şüphe yoktur.

Allah günde beş vakit namazı farz kılmıştır ve her zaman kaç rekat olduğunu beyan eden fiilleri bu kabildendir.
 
İkincisi beşeri yönüdür. Bu yön resmi değildir. Peygamberin bu açıdan işlediği fiil ve sözleri üzerinde durulabilir. Tashiha kabildir. Bedir Savaşında önce uygun olmayan bir yerde karargah kurup yerleşmesi, bedir eserlerinden fidye alması, medine halkına hurma ağacının aşılanması için tavsiyede bulunması ve bir hadise üzerine balı veya Mariye'yi kendisine haram kılması bu kabildendir.

Malum olduğu üzere bedir Savaşında Hübap b. münzerin müdahalesi üzerine Peygamber karargahın yerini değiştirerek Arapların harbin usulü mü daha iyi bilebileceklerini söyledi. Yine bedir Savaşının esirlerinden fidye alması üzerine, "hiçbir peygambere esirler sahibi olmak yakışmaz ayeti kerimesi nazil oldu. Ve Peygamber Efendimiz ağlamaya başladı. Müslimin rivayetine göre de hurma aşılanmasıyla alakalı olarak şu sözü söylemiştir. " Ben çiftçi değilim" başka bir rivayet de " Siz dünya işini daha iyi bilirsiniz" denilmektedir. Bal veya Mariye'yi kendisine haram kılmasıyla alakalı olarak şu ayet nazil oldu. " Ey Nebi neden Allah'ın sana helal kıldığı şeyi haram kılıyorsun" bu tip misalleri çoğaltmak mümkündür.
 
Geri
Üst