İstanbul’unun ressamı germain fabius brest

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
İstanbul’unun ressamı germain fabius brest
Abdülmecid dönemi İstanbul’unun ressamı: Germain Fabius Brest
Prof. Dr. SEMRA GERMANER
İstanbul’un günümüzde tamamen kaybolmuş olan pitoresk köşelerini betimlemiş ünlü oryantalist ressam Germain Fabius Brest’in sanat yaşamını Prof. Dr. Semra Germaner Antik Dekor okuyucuları için yazdı.
Resim 3) Fabius Brest ve James Robertson, 1855, asitli kâğıda baskı. Bahattin Öztuncay, “Dersaadet’in Fotoğrafçıları” 2003

Resim 3) Fabius Brest ve James Robertson, 1855, asitli kâğıda baskı. Bahattin Öztuncay, “Dersaadet’in Fotoğrafçıları” 2003
19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa sanat çevrelerinde İstanbul ressamı olarak ün yapan Germain Fabius Brest (Marsilya 1823-Marsilya 1900), İstanbul pitoreskinin başlıca yaratıcılarındandır. Fransa’nın çeşitli devlet müzelerinde eserleri bulunan sanatçının Topkapı Sarayı Müzesi’nde ve pek çok özel koleksiyonda tabloları yer almaktadır. Brest özellikle 1980 sonrasında Türkiye’de oluşturulan özel oryantalist resim koleksiyonlarının aranılan ve sevilen ressamı olmuştur. İstanbul’un günümüzde tamamen kaybolmuş pitoresk köşelerini nostaljik bir özlemle onun resimlerinde yeniden bulmak mümkündür.
Fabius Brest’in Yetiştiği Sanat Ortamı
31 Temmuz 1823 yılında Marsilya’da doğan sanatçı, Marsilya Güzel Sanatlar Okulu’nda eğitim görmüş ve burada Émile Charles Joseph Loubon’un (1809-1863) öğrencisi olmuş, daha sonra Paris’te Constant Troyon’un (1810-1865) atölyesinde çalışmıştır.

Barbizon Okulu’nun tanınmış ressamlarından olan Troyon, manzara resmini ve özellikle açık havada çalışmayı seven bir ustadır. 1833 yılında Paris Salonu’na katılmaya başlayan sanatçı, 1846 Salonu’nda 1. sınıf madalya ile ödüllendirilmiştir.1 Brest’in atölyesinde çalıştığı sırada Troyon’un Paris’te manzara resminin önde gelen temsilcileri arasında olduğu anlaşılmaktadır. Troyon Brest’e malzeme ve renk ile atmosferi nasıl anlatacağını öğretmiştir.2
Resim 2) Fabius Brest, “Boğaz Kıyılarında”, tuval üzerine yağlıboya, 89x116 cm, özel koleksiyon.

Resim 2) Fabius Brest, “Boğaz Kıyılarında”, tuval üzerine yağlıboya, 89x116 cm, özel koleksiyon.
Her iki hocası da manzara türündeki ustalıklarıyla tanınan Brest’in sanat yaşamında Émile Loubon’un ayrıcalıklı bir yeri vardır. Loubon’un Paris’teki eğitimi sırasında Barbizon Okulu sanatçılarıyla kurduğu ilişkiler onun manzara anlayışını etkilemiş, dış mekânlarda yaptığı doğa gözlemlerine dayalı çalışmalar, atölyede kurgulanmış yapay doğa tasvirlerinin yerini almıştır. 1845 yılında Marsilya’ya dönen sanatçı Güzel Sanatlar Okulu’ndaki eğitiminde bu yeni anlayışı temel almıştır. Kentin sanat yaşamının hareketlenmesine büyük katkısı olan Loubon, Marsilya Salonu’nu kurmuş ve burada Corot (1796-1875), Rousseau (1812-1867), Harpignies (1819-1916), Millet (1814-1875) gibi ressam arkadaşlarının ve Parisli oryantalist ustaların eserlerinin öğrencilerinin çalışmalarıyla birlikte sergilenmesini sağlamış; bir Marsilya Manzara Okulu’nun oluşmasına katkıda bulunmuştur.
1845 yılında Marsilya Desen Okulu’nun müdürü3 olan Émile Loubon, Doğuyu görüp tanımak amacıyla Filistin ve Anadolu’ya bir gezi yapmıştır. Doğulu giysilerle portresini yaptırtması4, Chassériau (1819-1856), Dauzats (1804-1868), Decamps (1803-1860), Fromentin (1820-1876), Horace Vernet (1789-1863) ve Ziem (1821-1911) gibi oryantalist ressamlarla ilişki içinde olması onun dönemin geçerli resim konusu olan oryantalizme olan duyarlılığını ortaya koymaktadır. Émile Loubon, Fabius Brest’ten başka Victor Huguet (1835-1902), Louis-Amable Crapelet (1822-1867), Adolphe Monticelli (1824-1886), Alfred Chataud (1833-1908) gibi Provence’lı oryantalist ressamların da hocası olmuştur. Brest gibi Akdeniz’in ışıklı ortamında yetişmiş, manzaralarında ışık ve renge öncelik tanıyan güney Fransalı ressamlar doğuya gittikleri zaman bu avantajlarını kullanmışlar ve manzara türünde başarılı yapıtlar gerçekleştirmişlerdir.
Émile Loubon’dan doğa görünümleri yapma zevkini ve manzara resmi konusunda gerekli bilgileri alan Brest, hocasının desteği ile 1847 Marsilya Salonu’na katılmış, 1855 yılında İstanbul’a gelene kadar geçen sürede Provence manzaraları yapmıştır.

Aslında bir manzara ressamı olan Brest doğa sevgisini oryantalist beğeni ile birleştirmiştir. Sanatçı Türkiye’de 1855’den 1859’a kadar geçirdiği dört yılın görsel anılarını, yaklaşık kırk yıl boyunca resimlerinde anlatmıştır. Romantizmin sınırları içinde yapıt veren sanatçı Abdülmecid dönemi İstanbul’unun yaşantısını, Boğaziçi’ni, Haliç’i, Üsküdar’ı insanlarla dolu sokakları, camileri ve çeşmeleri betimlemiştir.
image-asset.jpeg

Resim 4) Kostantin Kapıdağlı’ya atfedilen “Sultan 3. Selim’in Kabul Töreni”, 1789 civarı, yağlıboya, 206x152 cm, (c) Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul.
image-asset.jpeg

Resim 5) Fabius Brest, “İstanbul’da Valide Sultan Hanı”, tuval üzerine yağlıboya, 113x167 cm, (c) Manial Sarayı Müzesi, Kahire.
Brest sanatı açısından çok verimli geçen Türkiye gezisinden sonra bir süre Venedik’te kalmış ve Cezayir’i ziyaret etmiştir. Gezilerinden yağlıboya ve suluboya çalışmalarla dönen sanatçı aynı zamanda önemli bir çini, silah, ibrik gibi doğu eşyaları koleksiyonu oluşturmuştur.5

Pek çok Fransız sanatçı gibi Brest de İstanbul’a Marsilya’dan kalkan bir gemi ile gelmiştir. (Resim 1) 19. yüzyılda Marsilya ve Tulon limanları Fransa’nın doğuya açılan kapısı durumundadır. Brest gibi Félix Ziem, François Barry (1813-1905), Louis-Amable Crapelet (1822-1867) gibi pek çok sanatçı Doğu gezilerine Marsilya’dan başlamışlardır. Provence’lı manzara ressamları için İstanbul ve Kahire gibi kentleri ziyaret etmek, dönemin modası oryantalist konulu resimleri üretebilme, Salon’a otantik görünümlerle katılabilme ve tablolarını satabilme imkanı sağlamaktaydı; ayrıca deniz yoluyla buralara ulaşmak imkanı vardı.
Brest hocası Émile Loubon’un önerisiyle İstanbul’a gelmeye karar vermiştir. 17 Ekim 1855 tarihinde Paris Dışişleri Bakanlığı’ndan pasaport çıkartmış, 26 Ekim 1855’te Osmanlı İmparatorluğu’nun Marsilya Konsolosluğu sanatçının İstanbul’a gitmesine dair vize vermiştir.6 (Resim 2) İstanbul’a geldiği 1855 yılında 32 yaşında olan Fabius Brest yolculuğu sırasında önce İtalya’ya uğramış, San Remo, Nervi ve Cenova gibi kentleri ziyaret etmiş, krokiler yapmıştır.7
Abdülmecid Döneminde İstanbul
Abdülmecid’in saltanat yılları (1839-1861) İstanbul’un sanat yaşamında Batı etkilerinin daha önceki sultanların dönemlerine oranla daha güçlü hissedildiği yıllardır. Sultanın Batı düşünce ve yaşam biçimini ülkede yerleştirmek istemesinin kuşkusuz bunda payı büyüktür. Osmanlı kültür yaşamının Batı’ya açılmaya başladığı bu dönem İstanbul’a gelen oryantalist ressamlar açısından da verimli olmuş, çok sayıda sanatçı İstanbul’u ziyaret etmiştir.

Bu dönemde Kırım Savaşı (1853-1856) Avrupalı pek çok desinatör ve ressamı savaş bölgesine çekmiştir. Bu sanatçıların büyük çoğunluğu yolları üzerindeki İstanbul’dan geçmiş ya da bir süre kentte kalmışlardır. Carlo Bossoli (1815-1884), Constantin Guys (1802-1892), Alexandre Bida (1813-1895), Adolphe Yvon (1817-1893), Théodore Frère (1814-1888) ve Adolf Schreyer (1828-1899) bu vesileyle İstanbul’a gelmiş olan sanatçıların en tanınanlarıdır.

Abdülmecid döneminde İstanbul’u ziyaret eden, saraydan sipariş alan ya da kendi hesaplarına kente gelip burada çalışmış olan, uzun süre burada yaşayan oryantalist sanatçılar olmuştur. Bunların içinde en ünlüleri, Alman Johann Hermann Kretzschmer ( 1811-1890); Fransız Eugène Flandin (1803-1876), Jules Laurens (1825-1901), Camille Rogier (1805-1870), Félix Ziem, Charles Doussault (19. yüzyıl) ve Charles Émile Labbé (1820-1885); İskoç Sir Dawid Wilkie (1785-1841); İngiliz Richard Dadd (1818-1886), William Holman Hunt (1827-1910), John Frederick Lewis (1805-1876), Edward Lear (1812-1888); İtalyan (İstanbul doğumlu) Giovanni Brindesi (1826-1888), Gaspare Fossati (1809-1883); Maltalı Amadeo Preziosi (1816-1882) ile yine Bavyera asıllı olup Malta’da yaşayan ve 1832’de İstanbul’a yerleşmiş bulunan Joseph Schranz’dır (1803-1857’den sonra).8
Marsilyalı ressam Fabius Brest’in de kentin oryantalist sanatçılar açısından önem kazandığı, sanat ortamının canlandığı bu yıllarda İstanbul’a geldiği görülmektedir. Kırım Harbi sonrasında İstanbul’a gelen Fransız kadın gezgin Baronne Durand de Fontmagne, anılarında, 1856 yılının Ekim ayında Boğaziçi’nde Kandilli ve Küçüksu dolaylarında yaptığı gezintide kıyılardaki yerleşimlerin güzelliğine dikkati çekerek: “Gittiğimiz her yerde sanatkarlara ilham kaynağı olabilecek çok güzel manzaralarla karşılaşıyorduk. Ama ilham almak için, böylesine uzak köşelere gelecek çok az kişi var. Bugünlerde İstanbul’da tesadüfen iki iyi ressam var: Biri hükümdar için güzel tablolar yapan Charles Labbé, diğeri ise zarif fırçasıyla İstanbul’un ve Boğaz’ın en güzel manzaralarını hissederek verebilen bir Marsilyalı, Fabius Brest...”9 diye yazar.
Durand de Fontmagne’ın da belirttiği gibi Brest’in yapıtlarının beğeniliyor olması onun İstanbul’da kalma süresini uzatmış olmasının nedeni olabilir. Sanatçı 20 Şubat 1857 tarihinde Fransa’nın İstanbul Büyükelçiliği’nin ve Bâb-ı Âli’nin mühürlerini taşıyan bir güvenlik belgesi almıştır.(Resim 3)

1858 yılının Temmuz ayında Trabzon’a ve çevresine kısa bir gezi yapan sanatçının pasaportunun arka yüzünde görülen 26 Temmuz 1858 tarihinde Trabzon’a gitmek üzere İstanbul Fransa Büyükelçiliği’nden ve Bâb-ı Âli’den aldığı izin belgesi onun bu gezisinin kanıtıdır.10 (Resim 4) Brest’in İstanbul manzaralarının yanı sıra Trabzon’da yaptığı resimleri de bu gezisini doğrular.
image-asset.jpeg

Resim 1) Fabius Brest, “Boğaziçi’nde Balıkçılar”, tuval üzerine yağlıboya, 76x118 cm, Antik A.Ş. arşivi.
image-asset.jpeg

Resim 6) Fabius Brest, “Boğaziçi’nde Üsküdar İskelesi”, tuval üzerine yağlı boya, 52x75 cm, Antik A.Ş. arşivi.
image-asset.jpeg

Resim 7) Fabius Brest, “İstanbul Görünümü”, 1873, tuval üzerine yağlıboya, 54x84 cm, (c) Koç Holding koleksiyonu.
Fabius Brest Paris Salonu’nda
Resim 8) Fabius Brest, “Boğaz Manzarası”, tuval üzerine yağlıboya, 30x49 cm, Antik A.Ş. arşivi. 

Resim 8) Fabius Brest, “Boğaz Manzarası”, tuval üzerine yağlıboya, 30x49 cm, Antik A.Ş. arşivi.
Brest’in İstanbul resimleri 1857 yılından itibaren Paris Salonu’nda yer almaya başlamış ve sanatçı Salon’a katılımını bütün sanat yaşamı boyunca sürdürmüştür.11 Sanatçı 1857 Salonu’na “İstanbul’da Petit-Champs des Morts’da bir Kahve” ve “İstanbul Surları” konulu resimleri ile katılmıştır.

Özellikle 1861 Salonu sanatçının oryantalist bir ressam olarak tanınması açısından önemlidir. “İstanbul’da Atmeydanı”, “Sarayburnu” ve “Mısır Çarşısı, İstanbul’da Baharat ve İlaç Pazarı” adlı üç yapıtla 1861 Salonu’na katılmış olan Brest’in özellikle “İstanbul’da Atmeydanı” adlı yapıtı J. Castagnary’nin ve Théophile Gautier’nin sergi hakkında çıkan yazılarında olumlu eleştiriler almıştır. (Resim 5)

Castagnary, tabloda yer alan, meydanda kurulmuş pazar sahnesinin hareketliliğini ve çok canlı renklerin kullanılışını övmüş, Théophile Gautier ise geniş Bizans Hipodromu üzerine yayılmış kalabalığın pitoresk görünümünün doğru yansıtılışı üzerinde durmuştur. Tabloda Obelisk ile Sultanahmet Camisi’nin karşılıklı yer alması, cami avlusundaki ulu ağaçlar, açık renklere boyanmış kafesli ahşap evler, meydanda dolaşan öküz arabaları, talikalar, her ırktan çeşitli kostümler giymiş Türkler, Suriyeliler, Arnavutlar, Bulgarlar ve feraceli kadınlar resmi Gautier için ilginç kılan öğeler olmuştur. Bizans geçmişinin, İslam mimarisinin ve etnik çeşitliliğin birlikte kullanımıyla bu kompozisyon tipik bir oryantalist çalışmadır ve günün beğenisine uymaktadır. 1861 Salonu’ndan devlet tarafından satın alınan tablo günümüzde Béziers, Musée des Beaux-Arts’da bulunmaktadır.
Resim 9) Fabius Brest, “Üsküdar”, tuval üzerine yağlıboya, 34x49 cm, (c) Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul. 

Resim 9) Fabius Brest, “Üsküdar”, tuval üzerine yağlıboya, 34x49 cm, (c) Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul.
Brest kendisine ün getiren bu resmin daha küçük boyutlu bir benzerini, “Hipodrom” adıyla 1882 yılında tekrar ele almıştır.12 (Resim 6)

1861 Salonu’nda sergilenen “Mısır Çarşısı, İstanbul’da Baharat ve İlaç Pazarı” konulu tablo çarşının içini betimleyen bir çalışmadır. (Resim 7) Resimde her türlü baharat, şifalı ot, koku ve boyanın satıldığı Mısır Çarşısı’nın kemerli iç mekanı loş atmosferiyle anlatılır. Yapıtta önde eyvanlar, her eyvanın gerisinde dükkan-odalar yer alır.
Sanatçı 1863 Salonu’na “Trabzon Büyük Camisinin Şadırvanlı Avlusu”, “Amasya’da Kerrassunde Yolunda Keyif” ve “Bebek’de Boğaziçi Kıyıları” adlı üç yapıtla katılmıştır. 1858 yılında gerçekleştirdiği Trabzon ve çevresinde yaptığı gezinin izlenimleri bu resimlere yansır.

Brest 1864 Salonu’nda sergilediği “Beykoz’da Boğaziçi Kıyıları” ve “Trabzon’da bir Kervansaray” adlı yapıtlarıyla eleştirmenlerin olumlu görüşlerini almayı sürdürmüştür. (Resim 8) Edmond About sanatçının resminin giderek geliştiğini, zarif ve içten olduğunu yazarken; Théophile Gautier, renkli evleri, minareleri, servi ve çınar ağaçlarını, iskeleleri ve kayıkları ile Boğazın kendine özgü niteliklerini mükemmel biçimde yansıttığını; Trabzon temalı resminde ise seyircinin kendisini ilginç ahşap mimarisi, canlı renkleriyle betimlenen kervansarayın önünde, karakteristik giysileriyle yer alan yolcuların arasında bulmak isteyeceğinden söz eder. Bu iki yapıt da devlet tarafından satın alınmış ve 1867 Paris Evrensel Sergisi’e katılmıştır.

Fabius Brest 1865 Paris Salonu’na İstanbul’da edindiği birikimin yansıdığı ve ona gerçek bir oryantalist ressam niteliği kazandıran “Bayram, Sultan Mahmut Döneminde İstanbul’da El Öpme Merasimi” adlı bir tablo ile katılmıştır. (Resim 9) Tablo İstanbul’da çalışan oryantalist ressamların sıklıkla ele aldıkları konulardan biri olan tören sahnelerine Brest’in de ilgisiz kalmadığını ortaya koyan bir örnektir. 1859 yılında İstanbul’dan ayrılmış olan sanatçı resmi Fransa’da Paris Salonu için yapmıştır. Tablonun yapıldığı 1864-65 tarihleri Sultan Abdülaziz’in saltanat yıllarına (1861-1876) rastlamaktadır ve tabloda Sultanın babası II. Mahmut’a (1808-1839) ait bir sahne resimlenmiş, gerek 2. Mahmut’un gerekse askeri birliklerin giysileri 1828 reformlarından önceki görünümleriyle yansıtılmıştır.
konuk0704-10x.JPG

Resim 10) Fabius Brest, “Bayram, Sultan Mahmut Döneminde İstanbul’da El Öpme Merasimi”, 1864-65, tuval üzerine yağlıboya, 118.1x200.7 cm, (c) Christie’s New York, Ekim 2005.
Resim 11) Fabius Brest, “Mısır Çarşısı, İstanbul’da Baharat ve İlaç Pazarı”, tuval üzerine yağlıboya, 58x 81.5 cm, özel koleksiyon, İstanbul. 

Resim 11) Fabius Brest, “Mısır Çarşısı, İstanbul’da Baharat ve İlaç Pazarı”, tuval üzerine yağlıboya, 58x 81.5 cm, özel koleksiyon, İstanbul.
Brest’in kentten ayrılmadan önce bu tarihte boşaltılmış olan Topkapı Sarayını ziyaret etmiş olması ve Kostantin Kapıdağlı’ya atfedilen ve bugün de Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan “3. Selim’in Bayram Töreni” resmini görmüş olması mümkündür. (Resim 10)

Sanatçının İstanbul manzaralarının yanında büyük boyutu ve konusuyla sıra dışı bir örnek olan tablosu, Kapıdağlı’ya atfedilen “3. Selim’in Bayram Töreni” konulu resimle kompozisyon açısından benzerlikler göstermektedir. Hem bir tören sahnesini hem de Topkapı Sarayı’nı göstermesi açısından güçlü bir oryantalist kimliği olan resimde, Sultan 2. Mahmut Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunda, Bâbü’s-Saade önünde yer alan kırmızı bir taht üzerinde betimlenmiştir. Brest resminde Bâbü’s-Saade’nin mimari özellikleri kadar, avluda bulunan ulu çınar ağaçlarına ve geleneksel giysileriyle töreni seyreden saraylılara yer vermiştir. Tören sırasında yaşananların tüm canlılığı ile yansıtıldığı resimde, yüksek düzeyde görevliler Sultan’ın eteğini öperken, solda mehter takımı müzik icra etmekte, mehter takımının önündeki bazı figürlerin resmin dışına yönelen bakışları adeta seyirciyi de törene katılmaya çağırmaktadır. Kompozisyonun sağında saray halkı renkli kıyafetleriyle ulu çınar ağacının altına kurulmuş bir locadan töreni izlemektedir. İçinde rahat tavırlarıyla kadın ve çocukların da bulunduğu bir grup, bayram havasına uygun, mutlu ve samimi bir anlatımı sergilemekte ve tabloya bir anı resmi özelliği kazandırmaktadır.

Brest’in resmi Kostantin Kapıdağlı’ya atfedilen tablo ile yalnızca kompozisyonun kuruluşu açısından benzerlik gösterir. Kapıdağlı’nın yapıtı belgesel yanı ağır basan, tören düzenini göstermeye yönelik, resmi bir anlatıma sahiptir. Sarayın siparişi olan resim Brest’in tablosunun samimiyetinden ve sıcaklığından çok uzaktır.

Sanatçının 1873 Paris Salonu’nda sergilenen “İstanbul’da Valide Sultan Hanı” adlı tablosu günümüzde Kahire, Manial Sarayı Müzesi’nde bulunmakta olup eski Mehmet Ali Tevfik koleksiyonuna aittir. (Resim 11) Resimde betimlenen yapı, Eminönü’nde 1597 yılında 3. Mehmet’in annesi Safiye Sultan tarafından yapımına başlatılmış ancak 1664’de Valide Turhan Sultan tarafından tamamlanmış olan Yeni Cami’dir. Caminin külliye programında bir han yapısı yoktur, bugün yapıya en yakın han güneydoğuda yer alan Şapçı Hanıdır.13 Brest’in tablosunda Yeni Cami’nin güney (kıble) cephesi, solda Turhan Sultan türbesi betimlenir, ulu çınar ağaçlarının arkasında Mısır Çarşısı yer almaktadır. Ön planda görülen renkli kalabalık kentin en canlı ticaret alanına tanıklık eder.

19. yüzyılda İstanbul’un en işlek yollarından biri Sultan Ahmet ile Beyazıt Meydanı arasında uzanan Divanyolu’dur. Sanatçı “Divanyolu’nda Alışveriş” adlı tablosunda Davud Ağa tarafından yapılmış Koca Sinan Paşa Külliyesi’nin önündeki yaşantıyı, renkli giysileri içinde alışveriş edenleri betimlemiştir. (Resim 12)

İstanbul’da halkın bir araya geldiği en önemli yerler, çarşıların yanı sıra camiler ve külliyelerin çevreleridir. Dini ve dünyevi işlevleri birleştiren bu mekânlar, mimarisi ve renkli kalabalığıyla her zaman Brest’in ilgisini çekmiştir.

Lale Devri meydan çeşmeleri ve 18. yüzyılın barok-rokoko sebilleri İstanbul’un pitoresk güzelliğine önemli katkısı olan yapılardır. Bu yapılar 18. ve 19. yüzyılda kenti resimleyen gravürcü ve ressamların çalışmalarında sıklıkla yer almıştır. Brest 1888 Salonu’nda sergilenmiş olan “Boğaziçi’nde Üsküdar İskelesi” adlı tablosunda 3. Ahmet Meydan Çeşmesi’ni ve iskeledeki yaşantıyı anlatmaktadır. (Resim 14) Sanatçı son katıldığı 1896 Salonu’na da “Asya, Üsküdar’da İskele” adlı bir yapıt yollamıştır.

Fabius Brest Boğaziçi sahillerindeki yaşantıyı, doğayı ve mimariyi birlikte ele aldığı pek çok resim gerçekleştirmiştir. Boğaziçi köyleri kent merkezinden uzakta yaz kış oturulan yerleşmelerdir. 19. yüzyılda sayfiye özelliği kazanmaya başlayan ve görkemli sarayların ve yalıların yer aldığı bu kıyılarda mütevazı evler ile yalılar yan yana yerleşmiştir. Sanatçı resimlerinde sahil saraylarını ve büyük yalıları değil ama yerli halkın yaşadığı canlı renklere boyalı evleri betimlemeyi yeğlemiştir.

Bulutlu bir havada betimlediği “Boğaz Kıyılarında” adlı resimde Brest ulu bir çınar ağacının arkasındaki camiyi, ağacın dibinde toplanmış sohbet edenleri, yolcularla dolu pazar kayığını, arkadaki yelkenlileri, alt katı kagir üst katı ahşap çıkmalı evleri, beyaz tentesiyle kıyıdaki kahveyi ele alarak Boğaziçi köylerinin günlük yaşantısından bir kesit vermiştir. (Resim 15) Sanatçının bu tür sahnelerin yer aldığı birden çok resmi vardır. Bu örnekler belli bir yere ait olmayıp daha çok Boğaziçi yerleşmelerinin kendine özgü atmosferini yansıtır. (Resim 17 ve 18)

Boğaziçi’ndeki küçük köyleri olduğu kadar deniz üstündeki yaşantıyı da anlatmayı seven Brest, Boğaziçi köylerinin en önemli geçim kaynaklarından biri olan balıkçılığı, kayıkları, balık avlama yerlerini resimlemiştir. Onun Boğaziçi kayıklarını ve balıkçıları konu alan resimleri 1880’den sonra Salon’da görülmeye başlamıştır. 1880 Salonu’na “Boğaziçi’nde Kayıklar” adlı eseriyle katılan sanatçı, 1882 Salonu’na “Boğaziçi’nde Türk Kayıkları” konulu iki resim göndermiş, aynı konuyu 1896 Salonu’na verdiği resminde de tekrarlamıştır. 1889 Salonu’nda sergilediği “Boğaziçi’nde Balıkçılar” adlı tablosunda kayıkları ve ağ toplayan, sepetlerini balıkla doldurmuş balıkçı teknelerini resimlemiştir. (Resim 19)

Fabius Brest İstanbul’da kaldığı sürede kentin Eyüp, Üsküdar (Resim 20), Ok Meydanı, Eminönü, At Meydanı, Ayasofya ve çevresi, Bâb-ı-Hümâyûn, Tophane Meydanı, Divanyolu, Arnavutköy, Beykoz, Rumeli Hisarı, Bebek, Küçüksu Çeşmesi, Büyükdere Çayırı, Galata Kulesi, Sarayburnu gibi semtlerini, Eyüp ve Üsküdar İskelelerini, Boğaziçi’nde kayıkları ve balıkçıları resimlerine konu almış; 1857’den 1896 yılına kadar Paris Salonu’nda Türkiye ile ilgili yaklaşık elli tuval sergilemiştir. Brest’in dört yıl yaşadığı, atmosferini, ışığını, renklerini özümsediği bu kentte gerçekleştirdiği tabloları yalnızca resimsel kaliteleri açısından değil ama İstanbul’u Avrupa’da tanıtmak açısından da çok önemlidir. Sanatçının pek çok yapıtı devlet tarafından alınmıştır.14
Brest’in resimlerinin özellikleri
Resim 12) Fabius Brest, “İstanbul’da At Meydanı”, 1861, tuval üzerine yağlıboya, 130,5x195,5 cm, (c) Musée des Beaux-Arts, Béziers. 

Resim 12) Fabius Brest, “İstanbul’da At Meydanı”, 1861, tuval üzerine yağlıboya, 130,5x195,5 cm, (c) Musée des Beaux-Arts, Béziers.
19. yüzyıl Paris Salonu’nda “Türkiye uzmanı” olarak tanınan Fabius Brest tablolarının ön planına yerleştirdiği günlük yaşantıyı oryantalist manzara dekoru içinde sunar. O, yapıtlarında pitoresk görünümlerin peşine düşmüş, bunu adeta kalıplaştırdığı canlı renkli ahşap ev gruplarını, gölgeli ağaç kümelerini, beyaz minare ve kubbeleriyle camileri, meydan çeşmelerini, boğazda yelkenlileri, farklı etnik giysilerle hareketli insan guruplarını kullanarak ifade etmiştir. Sanatçı kentte çalışan diğer oryantalist ressamlar gibi eski İstanbul’un batılılaşmanın etkisinden uzak, dar ve düzensiz sokaklarını, adeta birbirine değen ahşap evleriyle eski mahallelerini tablolarına konu almıştır. Manzaralarında Boğaziçi ve Haliç kıyılarındaki küçük yerleşmeleri anlatmayı seven Brest, İstanbul’u çok yakından tanımış olmakla birlikte resimlerinde gerçek görüntüyü aktarmaktan çok, kentten kendisinin algıladığı şiirsel bir dünyayı yansıtmak istemiştir. Sanatçı zaman zaman farklı mekânlardan derlediği görüntüleri, amaçladığı pitoresk etkiyi güçlendirmek için bir arada kullanarak “kapris”ler oluşturmaktan kaçınmamıştır. Çoğu kez yapıtlarında gerçekle hayal edileni birlikte ele alan Brest, ışığa ve ışıkla vurgulanmış renge önem verir. Genellikle açık renk tonlarını kullanır. Kompozisyonlarında resmin solunda ya da sağında gruplaşmış evler, küçük bir mahalle kahvesi, çınar ağaçları, arka plandan yükselen beyaz bir cami, önde ise gündelik yaşantılarını sürdüren renkli giysileri içinde İstanbullular görülür. Osmanlı dinsel ve sivil mimarlığı hemen hemen tüm yapıtlarının egemen öğesidir.

Manzaraların ön planında yer alan küçük figürler, giysilerinin renkleri kadar üzerlerine düşen ışığın etkisiyle kazandıkları ifadeleriyle de ilgi çekerler. Osmanlı kent yaşantısının tüm canlılığıyla anlatıldığı bu resimlerde figürler kahvehanelerde ya da bir çeşme önünde aralarında konuşurken, alışveriş yaparken, yelkenleri toplarken, balık tutarken birbirleriyle ilişki içinde betimlenmiştir. Brest’in yapıtında kullandığı bu pitoresk atmosfer dönemin oryantalist beğenisine hitap eder. Onun bu yaklaşımı tüm yapıtlarına egemendir ve sanatının özgün yanını oluşturur.
Brest’in Tekniği
Fabius Brest’in krokileri, yağlıboya ve suluboya çalışmaları bulunmaktadır. Dış mekânlarda doğa gözlemleri, alınan küçük notlar, açık hava resmi taslakları atölyede tamamlanan resmin ön hazırlıklarını oluşturur. Brest renk ve ışığa önem veren bir sanatçı olduğundan daha çok yağlıboya tekniğini kullanarak resmini geliştirmiştir. Genellikle tuval üzerine yağlıboya ile çalışan bir sanatçı olmasına rağmen Marsilya Güzel Sanatlar Müzesi’nde bulunan 19x24 cm’lik bazı küçük çalışmalarından anlaşılacağı gibi ahşap üzerine yağlı boya resimler de üretmiştir. Sanatçı ışıklı renkleri kullanarak serbest fırça darbeleri ile resimlerini gerçekleştirir. Özellikle küçük boyutlu resimleri bir “poşad” tazeliği taşımakla beraber resmin içinde kullandığı ayrıntıların titizliği sanatçının gözlem ve desen gücünü ortaya koyar. Brest’in resimlerinin belki de en etkileyici yanı yapıtının tazeliğini koruması, çabuk icra edilmiş etkisi yaratması ama ayrıntıda bir finisyona sahip olmasıdır.
SONNOTLAR:
1) Vincent Pomarède, Olivier Meslay, Robert L. Herbert, “L’école de Barbizon, Peindre en Plein Air Avant L’Impressionnisme”, (Paris: Réunion des Musées Nationeax, 2002), s. 299.
2) E. Bénézit, Dictionnaire Critique et Documentaire desPeintres, Sculpteurs, Dessinateurs et Graveurs, (Paris: yay. haz. Grund, 1999), v.2, s.787.
3) Félix Ziem ,Journal (1854-1898), Arles:Actes Sud ,1994)s.155
4) Honoré Boze,Portrait du peintre Loubon en Oriental,Aix-en-Provence, Musée Granet , Hitzel, s. 332’den
5) Gérald Schurr, Pierre Cabanne ,Dictionnaire des Petit Maitres de la Peinture (1820-1920) , (Paris:Ed.de l’Amateur,2003) s. 188-189
6) Semra Germaner, Zeynep İnankur, Oryantalistlerin İstanbulu , (İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınları,2002) s.58
7) Hitzel, s. 236
8) Germaner, İnankur, s.93,94,
9) Durand de Fontmagne, Kırım Harbi Sonrasında İstanbul (İstanbul :Tercüman,1977) s.77.
10) Germaner, İnankur, s.58
11) Hitzel, s. 302 ‘de Brest’in katıldığı Paris Salonları yayınlanmıştır.
12) Germaner, İnankur, ,s.240-241
13) Zeynep Nayır, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası (1609-1690) (İstanbul:İTÜ Mimarlık Fakültesi ,1975) s.141
14) Hitzel, s. 240.
KAYNAK
 
Geri
Üst