İyi Müşteri-Kötü Müşteri

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
İyi Müşteri-Kötü Müşteri
Kötü müşterim lütfen gidermisin
Şirketler “kârlı” müşteriyi takip ederken, madalyonun öbür yüzüne de bakıyor. Kâr getiren müşterilerinin yanında bir de “kötü müşteri” olarak adlandırdıkları, kârlı olmayan müşterileri var. Hatta bu müşteriler, iyi analiz edilmediklerinde, şirketler için önemli bir zarar kalemi de olabiliyorlar. Uzmanlar, müşteriyi “kötü”den çok, kâr getirmeyen ya da daha az kârlı olarak sınıflandırmayı tercih ediyor. Kârlı olmayan müşteriler için, şirketlerin yapabilecekleri iki şey olduğunu söylüyor: Bu müşterileri kârlı müşteriler haline çevirmek ya da o müşterilerden kurtulmak.

Dünyaca ünlü açık artırma sitesi Best Buy’ın danışmanlarından Larry Selden, Fortune dergisi editörü Geoffrey Colvin ile yazdığı kitaba, “Angel Customers&Demon Customers” (Melek Müşteriler&Şeytan Müşteriler) adını verdi. Best Buy’daki deneyimlerinden, her müşterinin aynı olmadığını keşfeden Selden, “Kötü müşteri, hiç para yatırmadan sadece ATM’lerden para çekmek isteyenlere benzer. Hiçbir değer yaratmazlar. En iyisi bunları kibarca kovmaktır” diye konuşuyor.

Best Buy, kendi çıkarları için “zeki”, ancak şirket için zararlı olan bu tip müşterileri elemek için özel stratejiler geliştiriyor. Ancak, bunun yolunun da kabaca eleme yerine, bu tip müşterileri daha az olanaklar sunarak sayılarını azaltma yoluna gidiyor. Larry Selden, benzer bir stratejiyi, dünyada müşteri konusunda örnek gösterilen Bank of Canada’nın da uyguladığını belirtiyor: “Bu banka, en değerli müşterilerine her alanda öncelik tanıyor, kuyruğun en önüne onları yerleştiriyor. En karlıları desteklerken, zarar yaratanları ise başka bankaya gitmeleri için adeta teşvik ediyor.”

Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden Gartner’ın analistlerinden Mika Y. Krammer, şirketlerin genellikle ekonomik olarak sorun yaşadıkları dönemlerde bütçe kısmı ya da çalışanlarını işten çıkarma yoluna gittiklerini belirtiyor. Kârlı olmayan müşteriler için, şirketlerin yapabilecekleri iki şey olduğunu söylüyor: Bu müşterileri kârlı müşteriler haline çevirmek ya da o müşterilerden kurtulmak.

George Group, ABD’nin bir numaralı yönetim danışmanlığı şirketlerinden. George Group Direktörü Stephen A. Wilson, şirketlerin temel hedeflerinin müşterileri kârlı kılmak olduğunun altını çiziyor. “Müşterilerin kârlı olmadıkları durumlarda bu bazen o müşterilerden kurtulmak anlamına gelebilir ama aslında onlara hizmet verme şeklinizi değiştirmeniz gerektiğine işaret eder” diyor.

Nedir “kötü” müşteri?
Uzmanlar müşteriyi “kötü”den çok kâr getirmeyen ya da daha az kârlı olarak sınıflandırmayı tercih ediyor. Booz Allen Hamilton’un başkan yardımcısı Gary Ahlquist, çok sayıda sektörde “kötü müşteri”nin ortak tanımı olduğunu belirtiyor ve şöyle konuşuyor:

“Kötü müşterinin üç ortak özelliği vardır. Ender sipariş verirler, geç öderler ve karşılanamayacak taleplerde bulunurlar. Aldıkları ürün ya da hizmete pek ödemek istemezler. Alışverişi kendileri için karlı, şirket için zararlı hale dönüştürmeyi amaçlarlar.”

Aynı şirketten Mitch Rosenbleeth ise “kötü müşteriyi”, bir şirkette gerçekleştirdikleri araştırmada elde ettikleri bulgularla açıklıyor:

“Biz böyle bir araştırmayı çok yeni tamamladık. Yaptığımız araştırmada, müşterilerin yüzde 30’unun karın yüzde 200’ünü getirdiğini saptadık. Yaklaşık yüzde 50’lik bölüm ise çok düşük karlı ya da zarar üreten bölümdü. Bunlar, karın yüzde 20’sini ortadan yok ediyordu. İşte kötü müşteri bunlardı.”



Dikkatli olmakta yarar var
Robert H. Smith School of Business Pazarlama Bölüm Başkanı Roland T. Rust ise “kötü müşteriyi”, yaşam boyu değeri yetersiz olanlar olarak tanımlıyor. Ancak, bu tanım yapılırken de dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Rust, “Bazı müşteriler belki kendileri için değil, ama sözleriyle diğerleri üzerinde yarattıkları etki nedeniyle değerli olabilirler” yorumunu yapıyor.

Elbette “kötü” ya da kârlı olmayan müşteri tanımı sektörlere göre de değişiyor. Örneğin, Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Umur Çullu, kendi sektörlerinde uzun süreli işlem yapmayan, hareket etmeyen müşterileri, getirisi düşük olarak tanımladıklarını söylüyor. Tekstil sektöründe ise genelde uzun süre alışveriş yapmayan müşteriler “kaybedilebilir” olarak değerlendirilirken cirosu ya da kârlılığı düşük müşterilere “geliştirilebilir” müşteriler olarak bakılıyor.

Bankacılıkta ise genelde sadece en tepedeki yüzde 20-30 dilimine giren müşteriler kârlı olarak değerlendirilirken geri kalan müşteriler getirisi düşük olarak adlandırılıyor.

İki tip kötü müşteriye dikkat
George Group Direktörü Stephen A. Wilson kötü müşterileri ikiye ayırıyor: “Hizmet maliyeti yüksek olanlar” ve “kâr getirmeyen ürünleri satın alanlar”. Hizmet maliyeti yüksek olan müşteriler çok ender olarak satın alma gerçekleştiriyor, ödemelerini çok yavaş yapıyor, ekstra hizmet talep ediyor ya da şirketlerin kaynaklarının büyük bir kısmını kullanıyor. Wilson, bu tip müşterilerin özel, standart olmayan, şirket operasyonlarına ekstra maliyet yükleyecek, süreçlerin tümünü etkileyecek çözümler istediğini belirtiyor.

Kâr getirmeyen ürünleri satın alan müşterilerin ise genellikle düşük marjlı ürünlerle ilişkili olduğunu söyleyen Wilson, “Eğer ürün ya da hizmet marjları yüksek olursa bu müşterilere hizmet vermenin maliyeti dengelenebilir” yorumunu yapıyor. Burada yapılması gereken şeyler arasında müşterileri daha düşük maliyetli bir kanala aktarmak, daha yüksek fiyatlı bir seçeneğe yöneltmek ya da rakibe göndermek yer alıyor. Wilson bu konuda bir örnek de veriyor:

“Yakından bildiğimiz bir şirket kendisine gelen ve standart olmayan tüm talepleri rakibine gönderiyordu. Bunun sonucunda gerçekleşmesi beklenmeyen bir şey oldu ve rakip şirket bir yıl sonra işi bıraktı”.

Kötü müşteri ile başa çıkma
Şirketler kötü ya da kârlı olmayan müşterilerini ele alırken farklı yöntemler benimsiyorlar. Bunların başında o müşterileri daha az maliyetli kanallara yönlendirmek geliyor. Örneğin, müşteri banka şubesi yerine internet bankacılığını ya da ATM’leri kullanmaya teşvik ediliyor. Bu şekilde önemli maliyet avantajları sağlanabiliyor.

Boyner Mağazaları Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aytuğ İğneli, müşterilerini harcama, ürün, marka, mağaza tercihi, demografi kriterleri açısından ele aldıklarını ve bu kriterleri değer bazlı segmentasyon yapabilmek için kullandıklarını söylüyor. Getirisi düşük ve kârlı olmayan müşteri gruplarına yönelik farklı uygulamaları olduğunu belirten İğneli, “Bu müşterilerimizi daha yüksek harcama gruplarına yönlendirmek üzere pilot çalışmalar yürütüyoruz” diyor.

Kârlılıkları düşük olan müşterilere ilgilendikleri ya da satın alma olasılıkları olan kategori, marka ve ürün seçenekleri ile ulaştıklarını vurguluyor. İğneli aynı zamanda bu müşterileriyle birden fazla kanal ile iletişim kurduklarının, sadece kendilerine yönelik fırsatları SMS veya e-mail kanalıyla sunduklarının altını çiziyor. “Farkındalık yaratarak bu müşterilerimizin cüzdan paylarını artırmayı hedefliyoruz” yorumunu yapıyor.

Kötü müşterinin maliyeti
Kârlı olmayan, getirisi son derece düşük olan müşterilerin şirketlere maliyeti de yüksek olabiliyor. Şirketler genelde ne kadar çok müşterileri olursa, o kadar çok kâr elde edebileceklerine inanıyorlar. Ancak bu her zaman geçerli olmuyor.

The Harrison Company yöneticilerinden Ralph Harrison, inceledikleri bir şirketi örnek gösteriyor. Bu şirket müşterilerine mükemmel hizmet sunuyor. Dolayısıyla da müşteri sayısı her geçen gün artıyor. Ancak, sonunda görülüyor ki müşterilerinin yüzde 65’i toplam gelirin sadece yüzde 5’ini oluşturuyor. Üstelik bu müşteriler sürekli olarak şirketin en az kâr getiren ürünlerini satın alıyorlar. Gerçekleştirilen derinlemesine incelemede, bu yüzde 65’lik müşterilere sahip olmadığında şirketin net kârının 2.5 kat daha fazla olacağı ortaya çıkıyor.

Pek çok şirkette yöneticiler her bir müşteriden elde ettikleri brüt kârı bilebiliyorlar. Ancak, asıl sorun bu rakamın ardından ortaya çıkan maliyetlerde yaşanıyor. Satış, idare ve hizmet konuları gerçek kârlılığı karmaşık bir hale sokuyor.

Ralp Harrison, “Son derece düşük satışı olan, ancak brüt kârı sağlıklı bir şirketi ele alalım. Bu müşteri sık sık satınalma gerçekleştiriyor, yüksek hizmet beklentisi var ve ödemeleri 120 güne yayıyor” diyor. Dolayısıyla, bu müşterinin kârlı olmayabileceğini belirtiyor.

Şirketler politika geliştirmiyorÇoğu şirket, müşterilerinin bir kısmının kârlı olmadığını bildiği halde bu konuda bir çalışma gerçekleştirmeyi ihmal ediyor. George Group Direktörü Stephen A. Wilson, bu şirketlerin ya iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak veriye sahip olmadıklarını ya da kurumsal atalet nedeniyle varolan durumu değiştirmek gibi bir istekleri bulunmadığını belirtiyor. “Çoğu şirket hangi müşterilerin maliyetli olduğunun, hangilerinin kâr getirmediğinin bilincinde değil” diyor. Wilson’a göre, genellikle müşterilerin sadece yüzde 5-15’i şirketin tüm değerini yaratıyor.

Bunun müşteri kârlılığı konusunun finansal etkisi olduğunu söyleyen Wilson bir de stratejik etkisine dikkat çekiyor. “Eğer siz, müşterilerinizin hangilerinin kritik yüzde 5-15 sınıfına girdiğini bilmiyorsanız, o zaman bu altın segmente gerektiği gibi odaklanamazsınız” yorumunu yapıyor.

Data Miners yöneticilerinden Michael J. A. Berry ise bazı şirketlerin müşterilere hizmet vermenin maliyetini düşürerek ya da müşterilerini daha kârlı ürünlere geçmeye teşvik ederek kârsız müşterilerini kârlı müşterilere dönüştürmeye çalıştığını vurguluyor. Diğer şirketler de yüksek ücretler ya da benzer uygulamalarla kâr getirmeyen müşterilerinin gözünü korkutarak onları elemeye çalışıyor.

İyi müşteriler ne olacak?
Şirketlerin kötü müşterileri kârlı müşteriye dönüştürmekle uğraşırken asıl kazanç sağladıkları müşterileri ellerinden kaçırmamaları gerekiyor.

Robert H. Smith School of Business Pazarlama Bölüm Başkanı Roland T. Rust, kârlı ya da iyi müşteriler konusunda iki farklı fikir olduğunun altını çiziyor. Bunlardan birincisi “İyi” müşterilerin genellikle sadık müşteriler olduğu ve bu nedenle onları kaybetmenin de zor olduğu. Ancak, Rust bunun şirketin onlara daha kötü davranabileceği anlamına geldiği konusunu vurguluyor.

“Ama öte yandan araştırmalar gösteriyor ki sadık müşteriler genellikle çapraz satışın ya da üst model ürün satışının en kolay gerçekleştirildiği gruptur” yorumunu yapıyor. Rust’a göre, bu nedenle şirketlerin bu müşterilere özel muamele yapması gerekiyor. Pek çok şirket de genelde ikinci savı tercih ediyor.
 
Ce: İyi Müşteri-Kötü Müşteri

eorge Group Direktörü Stephen A. Wilson ise şirketlerin öncelikle iyi müşterileri tanımlamaları ve bu gruba özel bir özen göstermeleri gerektiğini belirtiyor. “Bu grup genelde ürün ve hizmeti en sık kullanan, fiyat konusunda çok hassas olmayan, yeni sunumlara yatırım yapmaya ve bunları denemeye istekli ve markaya inanan bir gruptur” diyor. Şirketlerin yaptığı en büyük hatanın tüm müşteriler için bunların hepsini birden yerine getirmeye çalışmak olduğunu söylüyor. Ama bu şekilde davranarak kârlılıklarının temelini oluşturan küçük müşteri grubunun desteğini yitirdiklerine dikkat çekiyor.

KÖTÜ MÜŞTERİ NASIL KARLIYA DÖNÜŞTÜ?
FIDELITY ÖRNEĞİ Dünyanın en büyük yatırım fonu şirketi Fidelity Investments, bazı müşterilerinin, kullandıkları kanallar nedeniyle kârlı olmadığını fark etti. Dolayısıyla, kârlı olmayan müşterileri tanımlayan otomatik bir telefon sistemi kurdu ve bu müşterileri sırada bekletti. Böylelikle daha kârlı müşterilerine daha hızlı hizmet verebildi. Kârlı olmayan müşterilerini ise internet gibi düşük maliyetli kanallara yönlendirdi. Böylece, müşterilerin karlı hale getirmeyi başardı. Bu yeni deneyimden hoşlanmayarak şirketten ayrılan müşteriler de oldu. Fidelity onlar olmadan daha kârlı olduğunu ve bu müşterilerin yüzde 96’sının kaldığını fark etti.

FİYATLAR YÜKSELTİLEBİLİR Kârlı olmayan müşteriler karşısında fiyatları yükseltmek de bir başka işe yarar yoldur. Yeni fiyatlandırma bu müşterilere verilecek hizmetin gerçek maliyetini yansıtır. Daha yüksek fiyatlar iki taraflı yarar getirebilir. Bir yandan eğer müşteri yeni fiyatı kabul ederse o zaman yeni bir para kaynağına, kârlı müşteriye dönüşür. Öte yandan, eğer müşteri yeni fiyatı reddederse o zaman kârlı olmayan bir müşteriden kurtulmuş ve aynı zamanda gelirler yükseltilmiş olunur.

ŞİRKETLER DE HATALI Yine de genellikle durum tüketici davranışlarından çok şirketin kendi ürün ve hizmet kârlılığı ile ilgilidir. Bu durumda müşteri davranışlarını hedef almak kârlılığı iyileştirmekte fazla bir işe yaramayacaktır. Şirketin tüm ürün ve hizmet portföyü artık beklenen yararı sağlamıyor olabilir. Yine asıl konu pek çok şirketin ürün ve hizmetlerinin gerçek kârlılığını bilmiyor olmasıdır. Geleneksel maliyet hesaplamaları karmaşık maliyetleri ya da sermaye maliyetini kapsamaz. Ama çoğu şirket bunun farkında değildir.

BOYNER NELER YAPIYOR?
YÜZDE 21’İN GETİRİSİ DÜŞÜK Segmentasyon analiz sonuçlarına göre müşterilerimizin yüzde 24’ü getirisi oldukça yüksek ve kârlı müşteri grubunda yer alıyor. Buna karşın müşterilerimizin yüzde 21’inin getirisi diğer gruplara göre düşük.

İLİŞKİ DEVAM EDİYOR Getirisi düşük olan müşterilerimiz hala mağazalarımıza geldiği ve alışverişlerine devam ettiği için, bu müşterilerimize yeni teklifler sunmak, sepet tutarlarını büyütmek, pasifleşmiş müşterilerimize göre çok daha kolay. Çünkü, bu müşterilerimiz ile ilişki hala devam ediyor.

PASİF MÜŞTERİ MALİYETLİ Pasifleşen müşterilerimizi ise yeniden mağazalarımıza çekmek daha güç ve maliyetli. Bu nedenle, pasifleşmeye doğru giden yani harcama tutarlarını veya geliş sıklıklarını azaltan müşterilerimizi tespit etmeye ve pasifleşmeden yeniden kazanmaya yönelik bir yapı kuruldu.

MÜŞTERİYE TEKLİF HAZIRLANIYOR Yine pilot çalışmalar ile geri dönüşler ölçümlenerek bu müşterilerimizi geri kazanmak için en iyi teklif ve iletişim mecrası belirleniyor ve benzer özellik gösteren müşterilerimize benzer teklifler hazırlanıyor. Bu müşterilerimizi kazanmak için kimi zaman sadece kişisel iletişim kurmak yeterli oluyor.

İYİ İLE KÖTÜ MÜŞTERİYİ AYIRMA YÖNTEMLERİ
• Müşterilerinizi sağladıkları gelire göre ayırın. Ardından her birine hizmet vermenin maliyetlerini karşılaştırın. Bu size en iyi ve en kötü müşterilerinizin kimler olduğunu söyleyecektir. Kimi zaman düşündüğünüzden daha az değer ifade eden müşterilere tahmininizden daha fazla zaman ayırdığınızı göreceksiniz.
• Nelerin iş getirdiğini ve nelerin işlerin gelmesini engellediğini inceleyin. Bu, müşteri hizmeti düzeyinizin yanında çalışma saatlerini ve müşterilerinize olan yakınlığınızı da kapsar. İşiniz düşük fiyatları nedeniyle mi yoksa sunduğu çözümlerle mi biliniyor? Her ikisini yapmaya çalışmak sizi zor duruma sokabilir.
• İş yapış biçiminin belirgin olmaması işinizin başarılı olmasını da engeller. Müşteriler bundan hoşnutsuzluk duyar. Bu da elinizde tutmak istediğiniz müşterilerin kaçmasına neden olur. Kimi zaman bir adım geri gitmek değerli bilgiler elde etmenizi ve işinizi kârlı kılmanızı sağlayabilir.


• Kötü müşterilere ikinci bir şans verin. En iyi ve en kötü performansa sahip müşterilerinizi tanımladıktan sonra hemen kötülerden kurtulma yoluna gitmeyin. Öncelikle bu müşterileri kârlı hale getirmeye çalışın.

KÖTÜ MÜŞTERİYİ NE YAPMALI?
YANLIŞ HESAP Şirketler, müşteri karlılığını hesaplarken, genelde elde ettikleri gelirden o müşteriye verdikleri hizmetin doğrudan maliyetini çıkarırlar. Müşterinin davranış maliyetini ya da sermaye maliyetini dahil etmezler. Bu ögeler olmadığında tüm müşteriler kârlı görünür, ancak şirket kâr etmiyordur.

MÜŞTERİ ZARAR VEREBİLİR Ancak, müşteri davranışı, kaynaklarınızda büyük delikler açabilir. Örneğin, gereğinden fazla zaman ve ilgi isteyen bir müşteri şirkete zarar verebilir. Çünkü, satış ya da yönetim takımı yeni müşteri çekmeye zaman ayırmak yerine bu müşteriyle ilgilenmek zorunda kalır.

EN BÜYÜK, EN KÂRLI MI? Müşteriye hizmet etmenin maliyeti genelde göz ardı edilir ama aslında mali tablo üzerindeki etkisi büyüktür. Örneğin, en büyük müşterisinin aynı zamanda en kârlı müşterisi olduğunu düşünen bir yazıcı şirketi vardı. Bu müşterisi pahalı ve özel kağıtlara baskı yapmak istiyordu. Ciddi bir sermayeyi o işe bağlamak zorunda kaldılar ve en büyük müşteri en kârsız müşteri oldu.

EN KÂRLIYA İYİ DAVRANIN Şirketlerin en kârlı müşterilerine çok daha iyi davranmaları gerekiyor. Neden bu kadar kârlı olduklarını, nelerden mutlu olduklarını anlamaları, eğer karşılanmayan ihtiyaçlar varsa bunları karşılamaları da şart. Ayrıca bu müşterilerin özelliklerini öğrenip bu bilgiyi, benzer müşterileri çekmek için kullanmalılar.

İŞİ DOĞRU YAPMAK ÖNEMLİ Yöneticilerin çoğunda bulunan yaygın tavır, kâr getirmeyen müşteriden hemen kurtulmaktır. Verilere bakarlar ve bu müşterilerin kârı azalttığını söylerler. Ancak, bu doğru bir düşünce tarzı değil. Çünkü, bu müşteriler halihazırda elinizde ve haklarında da bilgi sahibisiniz. Eğer işinizi doğru yaparsanız bu müşterileri kârlı hale dönüştürebilirsiniz.

KENDİNİZİ SUÇLAYIN İlk adım müşterilerin neden kârlı olmadığını anlamaktır. Müşterileri değil, kendinizi suçlayın. Kârlı olmayan müşteriye sahip olmak şirketin hatasıdır. Çünkü, o müşterileri daha fazla para vermeye istekli kılacak çekicilikte bir değer sunamıyordur. Şirketin hangi ihtiyaçların karşılanmadığını belirlemesi ve onları karşılamaya çalışması gerekir.

BAKIŞ AÇISI ESKİ Bugünkü teknolojik olanaklara rağmen şirketlerin kâr getiren ve getirmeyen müşterilerini tanıyamamalarının en büyük nedeni bakış açılarıdır. Şirketler kendilerini müşteri portföyü olarak değil ürünler, hizmetler ve işlevlerden ibaret görüyor. Tüm analizler bu eski bakış açısı üzerine şekilleniyor.

KURUMSAL DİRENÇ VAR Bir de kurumsal direnç var. Üst düzey bir yönetici müşteri kârlılığı üzerine odaklanmaya çalıştığında içerden dirençle karşılaşacaktır. Çünkü ürün müdürleri kraldır ve ürün yerine müşteriye odaklanma fikri hoşlarına gitmez. Şirketi müşteri kârlılığı etrafında yeniden kurgulamak bir gecede olacak bir şey değildir. Bu entelektüel değişim gerektirir ve zaman alır.

İHTİYACA GÖRE SEGMENTASYON Şirketlerin müşterilerini kârlılığa göre segmentlere ayırmaları işe yarar bir şey değildir. Örneğin en kârlı müşterilerin en tepedeki yüzde 10’u farklı özelliklere sahip olabilir. Her türlü değer teklifini bu müşterilere sunmak olanaklı değildir çünkü ortak fazla noktaları yoktur. Biz müşterileri ihtiyaçlarına göre segmentlere ayırmayı ve ardından her bir segmenti kârlılığa göre incelemeyi öneriyoruz.

N. ASLI TEKİNAY
 
Geri
Üst