İyi yürüyen evliliklerin sırrı ne?

@şK_MeLeĞ!.

Yeni Üye
Üye
İyi yürüyen evliliklerin sırrı ne?
yasemin yalçın aktosun kimdir
Birbirinin hayatını kolaylaştıran eşler evliliği daha güzel yürütüyor.Evlilik, birbirini seven ve anlayan çiftlere huzur için güzel bir paylaşım ortamı. Peki iyi bir evliliğin sırları neler?



Birbirinin hayatını kolaylaştıran eşler evliliği daha güzel yürütüyor Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun, gazetemizin Ailem ekindeki yazılarıyla tanınıyor. Yasemin Hanım, son kitabı "Evli misiniz, Eşli misiniz?"i kendi hayatından aldığı tecrübelerle destekleyerek ve edindiği birikimle yazdığını ifade ediyor.

Evlilik, birbirini seven ve anlayan çiftlere mutluluk, huzur ve düzen sağlayan güzel bir paylaşım ortamıdır. Erkek ve kadının, anne, baba, eş, evlat, çalışan gibi farklı rolleri yürütürken birbirinin hayatını kolaylaştırmak için gayret göstermesi aralarındaki ilişkiyi zenginleştirir ve bağlarını kuvvetlendirir. Kişisel ve mesleki gelişim için cesaret verip karşılıklı fedakarlıklarda bulunmak ise kimi zaman birbirlerine yapabilecekleri en büyük iyilik haline gelir. Birbiri için hayatı kolaylaştırma ve zenginleştirme gayretinin en güzel örneği AİLEM dergisi yazarı psikolog danışman Yasemin Yalçın Aktosun ve eşi Ahmet Servet Aktosun`un evliliğinde ortaya çıkıyor. "Evli misiniz, Eşli misiniz?" (Timaş Yayınları) isimli kitabını hazırlarken kendi hayat tecrübelerinden de faydalandığını söyleyen Yasemin Hanım ve eşi Ahmet Servet Bey ile evlilik üzerine söyleştik. Çocuk ve aile danışmanlığı yapan, dergiye yazı yazan, televizyon programlarına katılan, farklı illerde seminerler veren, yüksek lisans eğitimine devam eden, bu arada 3 yaşındaki kızı Nilüfer`e iyi anne olmaya çalışan Yasemin Hanım`ın bu yoğunluğu başarıyla sürdürmesinin ardında Ahmet Bey`in fedakarlıkları ve desteği yatıyor. Bu arada Yasemin Hanım`ın da işten geç saatte ve yorgun gelen eşi için sakin, huzurlu ve güler yüzlü bir ev ortamı oluşturma gayreti Ahmet Bey`i mutlu ediyor.

İkimizden biri açıkları kapattı
Mesleki anlamda çok yoğun olmasına karşın evin yükünü üstlenmediğini belirten Yasemin Hanım, "Mesleğimde hareketliyim; ama fatura yatırmam, market alışverişi yapmam. Evin reisi Ahmet`tir. Bütün işleri o halleder. Bu biraz da eşimin merhametinden kaynaklanıyor. Benim zaten yorulduğumu düşünüp kendisi yapıyor. Yaptığım işlerde beni hiç engellemedi. Eğer çok zorlanmaktan şikayet ediyorsam azaltalım demiştir; ama o an yatıştırmak içindir. Çünkü bu şekilde mutlu olduğumu biliyor. Zaman zaman patlamalarım oluyor; ama bu yoğunluğu seviyorum. Benim yüzümden evde ihmal edilen, eksik kalan bir şey olmadı. İkimizden biri açıkları kapattı. Ne çocuk ihmal oldu, ne ev kirli, alışveriş eksik kaldı." diyor. Evliliğin ilk zamanlarında gece evde yalnız kalmaktan korktuğu için eşinin erken gelmesini istemiş Yasemin Hanım. Bu yüzden onun hayatını biraz zorlaştırdığını düşünüyor. Artık alıştığı için de geç vakte kadar uzayan programlarını engellemeyişini eşine sağladığı kolaylıkların başında sayıyor. Günde 3 kere değiştirdiği gömleklerini her zaman temiz ve ütülü bulmasını da kendisine yapılmış büyük bir iyilik kabul ediyor Ahmet Bey. Evcimen bir yapısı olan Ahmet Bey, eve geldiği zaman muhabbet beslediği kadını güler yüzle görmeyi çok önemsiyor. Evde huzurlu kılınmak hayatının en kolaylaştırıcı etkeni oluyor.

Servet hocayı değil, kocamı istiyorum
Her çift arasında olduğu gibi onların da sorun yaşadığı meseleler var elbette ama bunu birbirini olduğu gibi kabul etme ilkesiyle aşıyorlar. İkisinin de meslek gereği doğrudan insanlarla ilgilenmesinin (Ahmet Servet Bey özel bir üniversite hazırlık dersanesinde müdür yardımcısı) ilişkilerini nasıl etkilediğini merak ettik. Meğer bu konu onların da muzdarip olduğu bir mesele imiş. Şöyle ki, sürekli öğrencilerle bir arada olan Ahmet Bey, onlara her an ders, nasihat verme konumunda olduğu için, Yasemin Hanım`a karşı da konuşmaları nasihat üslubunda olabiliyor. Yasemin Hanım da işi gereği daima sorunları olan bireylerle konuştuğu ve onların dertlerini paylaştığı için üzerine yüklenen olumsuz enerjiyi dağıtma görevi Ahmet Bey`e düşüyor. Yasemin Hanım bu durumu şöyle anlatıyor: "Eşimle aramızda 7 yaş fark var. Tecrübesi benden fazla. Ona heyecanla bir şey anlatıyorum. Konuşması ders yapar gibi oluyor lakin ben ders istemiyorum. Servet hocayı değil, Ahmet`i istiyorum. Evliliklerdeki asıl sorun bu. Bir şey anlattığım zaman bu mevzuyu al hayatında kullan ama cevap olarak bana direkt ders verme. Bu durumda kendimi eğitilmesi gereken biri gibi hissederim ve beni rahatsız eder. Heyecanla bir şeyi anlatırken yorumlamadan önce, benimle bir gül, heyecanımı paylaş, sonra başka yönlerini konuşalım." Eşinin az konuşması da Yasemin Hanım`ın hoşnut olmadığı bir durum. Bir konuda yorum yaptığı zaman eşinin başıyla tasdik etmesi yerine onay cümlesini duymak istediğini söylüyor. Ahmet Bey de, çok konuşmasa da her şeyi paylaştıklarını, hiçbir sorunu içlerine atmadıklarını vurguluyor.

İnsanların hayatında doğrular kadar yanlışların da var olduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çeken Ahmet Bey şöyle konuşuyor: "Karşınızdaki insanı olduğu gibi kabul etmezseniz ilişki yürümez. Önemli olan yanlışları asgariye indirmek doğruları artırmaya çalışmaktır. Bu minvalde hareket ederseniz sıkıntı çok olmaz veya aşılabilir. Eşim akşama kadar çok sıkıntılı insanlarla muhatap oluyor. Her türlü derdi dinliyor. Onları yükleniyor gün boyu. İlk yıllardaki kadar etkilenmiyor; ama bazı ağır vakalar günlerce etkiliyor. Eve gelince potansiyel bir negatif elektrik oluyor. O noktada anlayışlı olmam gerekiyor. Bu işi yapıyorsa rahatlamaya ihtiyacı olduğunu biliyorum."

Yasemin Yalçın Aktosun: Psikoloğum ama aynı zamanda insanım
Çevremdeki insanların Sen de psikologsun sen de sinirlenirsen olur mu? demesinden rahatsızım. Psikoloğum ama aynı zamanda insanım. Birey olmaktan kaynaklanan dalgalanmalar benim de hayatımda var, olmak da zorunda ama o dalgaların geleceğini hissedip tedbir almak benim en büyük avantajım. Bir kırılganlık veya sorun yaşandığı zaman nasıl telafi edileceğini biliyorum. Bizim de zaman zaman kırgınlığımız oluyor. En çok nasihat olayından kaynaklanıyor. `Ben evde sadece eş olmak istiyorum sen de öyle ol. Benden beklentin psikolog Yasemin`den beklentin olmasın, ben de Servet hocadan bir şey beklemeyeyim.` diyorum.

Küsmek ilişkiyi yıpratıyor
6 yıllık evlilikleri boyunca bir gün bile küs kalmadıklarını belirten Yasemin Hanım, eşler arasında küskünlük olmaması gerektiğini ısrarla vurguluyor: "Eşler küsüp çok rahat ayrı odalarda uyuyabiliyor. Biz bunu hiç yapmadık. Çok kırılmışızdır; ama gurur yapmayız. Ben biraz kapris yaparım belki, onu hissetmek istediğim için. Kadın olmaktan da kaynaklanan bir şey bu. Bu kapris de küsmenin neticesi değil eşimin ilgisini talep etmenin farklı versiyonudur. O da anlar zaten bunu. Gönlümü alır ve orada biter. Bir gün, bir hafta küsmek asla yapılmaması gereken şeyler. Eşimin alttan alması ve olgunluğu, benim de duygular arasında rahat geçiş yapmam ve ikimizin de kin tutmamasından kaynaklanıyor bu durum." Kadınların daha çok ilgi istemesine karşılık erkeklerin de yumuşatılmaya ihtiyaç duyduğunu belirten Yasemin Hanım, taraflardan birinin sorunlar karşısında sürekli alttan almasının doğru olmadığını ifade ediyor. "Muhatabınız sürekli yıpratıyorsa, üsluba aykırı yaklaşımlar sergiliyorsa, onu alttan alırsanız bu ilişki çok uzun sürmez." diyen Aktosun, ilgi bekleme konusunu şöyle anlatıyor: "Kadın ilgi bekler; çünkü fıtratında kadınlığını hissetme ihtiyacı vardır. Bunu hissettirecek de sadece karşı cinstir. Mahremidir. Bu zaman zaman beğeni ifade etme şeklinde olabilir. Her gün aynı tarz giyinse bile hayatım ne kadar şık olmuşsun sözünü duymak bir kadın için önemlidir. Söylenmesi gereklidir. Kadın ısrarla çiçek ister. Bu çiçek görmediğinden değil Sen değerlisin mesajını almak istemesindendir. Kadın kadınlığının okşanmasını, erkek de yumuşatılmak ister. Erkek fıtratı daha katıdır, serttir, çerçevesi vardır. O esnetilebilmek için kadının farklı oyunlarını ister. Kadının farklı konular açarak ortamı hareketlendirmesi gerekir. Erkek kadına kadınlığını hissettirecek, kadın da erkeğin içindeki çocuğu azat edecek. O zaman evlilik hareketli olur aslında. Kaç yıllık evli olursa olsun, çocuklar da olsa eşler aynı zamanda bireydir ve zaman zaman yalnız kalıp birbirlerini onore etmeleri gerekir. Dışarıda buluşmak, yemeğe çıkmak, evde kahve yapıp baş başa içmek gibi süreçleri yaşamaları gerekir. Bu olduğu zaman sorunların önüne geçilebilir. Günümüzde sadakat problemleri çok fazla yaşanıyor. Bunun alt sebeplerine bakınca paylaşım imkanlarının azaldığını görüyoruz. Nişanlılık ve evliliğin ilk yıllarındaki hava sonra da yaşatılabilirse hayatımız daha parlak ve hareketli olur.

Ev işlerini birlikte yapıyoruz
Ahmet Bey "Bu evin kiri nedir, gibi bir yaklaşımım olmaz hiç. Şikayet etmem. Fıtratım çok dağınıklığa müsait değil. Üşenmem de. Birlikte yaparız veya ben tek başıma yaparım. Veya o tek başına yapar. Ev işi hiç sorun olmadı aramızda." diyor. Yasemin Hanım ise, sabah uyanınca evi temizlenmiş bulmanın kendisi için en büyük sürpriz olduğunu söylüyor: "Eşim, çok gergin olduğum dönemlerde böyle sürprizler yapar. Hafta sonları beraber evde isek paylaşırız. O kaldırılacak ağır işleri, ben ince işleri yaparım. Tek başıma yaptıklarım da olur. Ev çok dağınıkken yatıyorsam sabah uyanınca acaba Ahmet toparlamış mıdır diye düşünerek uyanırım bazen. Fedakarlığın içine bunlar da giriyor. Yorgunum ve eşim hayatı benim adıma kolaylaştırıyor. Beni anlıyor. Merhametlidir."

Evlilik anlaşması yapmadık; ama mutlaka yapılmalı
Yasemin Yalçın Aktosun, "Evli misiniz, Eşli misiniz?" adlı kitabında çiftlere evlenmeden önce evlilik anlaşması yapmayı öneriyor; ancak kendileri böyle bir yazılı anlaşma yapmamış. Yazılı olmasa da evlilik hakkında çok konuştuklarını belirten Aktosun, anlaşmanın önemini şöyle anlatıyor: "Şu anki aklım olsa kesinlikle yapardım. Anlaşma yapmamış olmanın zararını görmedim, muzdarip değilim; ama yapılması anlam arz ediyor. Hiçbir şey olmasa hatıra olarak saklanabilecek önemli bir belge. Evlilik anlaşmasında, her bireyde olması gereken ahlaki davranışların teyidi manasında maddeler olmalı. Ne olursa olsun birbirimizin arkasında olmalıyız, konuşurken saygılı olmalıyız. gibi. Bir de herkesin özeli vardır. Annem benim için çok önemli. Onunla sık görüşmek isteyeceğim. Bu senin için problem arz eder mi? sorusuna başlangıçta etmez deniyor; ama sonradan problem oluyor. Taraflar konuştuğunu hatırlamıyor. Bu tarz bireyden bireye değişen olmazsa olmazlar vardır. Bunların kağıt üzerinde detaylı biçimde düşünülmesi gerekir. Kadın çalışmak istiyorum diyor. O zaman itiraz etmeyen erkek evlendikten sonra razı olmuyor. Ayrıca, nişanlılık döneminde taraflar ne konuşacaklarını bilmiyor. Bir anlaşma olursa hayatlarıyla ilgili daha sağlıklı düşünüp konuşabilirler. Çiftler evlenmeden önce uzun süre görüşse de ciddi meseleleri konuşmayabiliyor. Anlaşma yapılırsa geçiştirilen mevzuların ciddiyeti karşı tarafa hissettirilebilir. Görsellik olması hasebiyle de yazılması zihnen de teyidi kolaylaştırır.

Öneri kitaplarını daha çok kadınlar okuyor
Evlilik ve ilişkilerle ilgili tavsiyelerin olduğu kitapları erkekler okumuyor sanırdım. Son dönem evliliğiyle ilgili bir şeyler yapan erkekler Hanım için bu kitapları aldım, önce hanımlar okusun. diyorlar. İçeriği sadece kadına hitap eder sanılıyor. Kadınlar da hep alttan alan konumda olduğu için evliliğini kurtarma konusunda kendini sorumlu hissettiği için okuma ihtiyacı duyuyor. Kitabı alıyorum; ama işe yarar mı? diye soranlar oluyor. Bilgilerin çoğu uygulanabilir şeyler. Kitapta teorik bilgi de var; ama hayata geçirilebilecek öneriler çoğunlukta. Bu öneriler işe yarar; ama uygulanış tarzı çok önemli. Söylendiği şekilde yapılmazsa sonuca ulaşılamaz. Örneğin İsteğinizi eşinize güzel bir dille beden dilini de kullanarak anlatın. diyorum. Hırs yaparak, kötü bir zamanda kavga eder gibi anlatılırsa sonuç çok da sağlıklı olmayabilir. Anlatılan konular komplekslerden kurtularak uygulanırsa işe yarar.


alıntı
 
Geri
Üst