ka'tı sanatı

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
ka'tı sanatı
Kat'ı Arapça'da kesme anlamına gelen kat kelimesinden türemiş olan kat'ı bir motif ya da yazının kağıt ya da deriden oyulmasıyla yapılan bir süsleme sanatıdır. Daha ayrıntılı bir tanımını Celal Esad Arseven, Sanat Ansiklopedisi'nde şöyle vermektedir: "Bir kağıt veya deri üzerindeki yazıyı, motifi bir kalemtraşla kesip çıkartarak içi oyulmuş olan parçayı veya çıkan parçayı diğer bir kağıt, bir deri veya bir cam üzerine yapıştırmak suretiyle vücuda getirilen işler. Bu şekil kesilip çıkartıldığı vakit içleri boş kalan kağıt kısmına dişi ve çıkan yazı ve şekle de erkek denir ki, bu erkek veya dişi şekiller ayrı ayrı bir satha (yüzeye) yapıştırılarak muhtelif iki levha vücuda getirilebilir. Deriden yapılan kat'ı işleri de vardır. Gerek deriden ve gerek kağıttan yapılan işlere mukatta denildiği gibi, bunları yapanlara müfred (tekil) olarak katta (kesmeci) ve cem'i (çoğul) olarak kat'taan denir".

Osmanlılarca daha çok kitap sayfalarını ve hat levhalarını süslemede tercih edilmiş olan kat'ı sanatı İran kökenlidir. En eski örneklerine deri üstünde 14. yüzyılda, kağıt üstünde de 15. yüzyılda rastlanan bu sanatın Osmanlı ülkesine gelişi ise 16. yüzyıl başlarındadır. I. Süleyman döneminde (15201566) yaygınlaşmış, kağıttan örnekleri kitap süslemeciliğinde tezhipten sonraki en önemli öge olmuştur. Tezhipte ve ciltcilikte kullanılan bütün motifler ve çiçekler kat'ıya da uygulanmıştır.

Kat'ı sanatı üstüne Cumhuriyet döneminde yazılmış ilk ve tek eserin sahibi, kendisi de bir tezhip ve minyatür sanatçısı olan, büyük kültür ve sanat insanı Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver'in kızı Gülbün Masera bu sanatın 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar süren macerasını şöyle anlatır:

Efşancı Mehmed, Ali Çelebi, oğlu Abdülkerim Çelebi, Mehmed bin Gazanfer ve Mevlana Kasım Arnavut bu dönemin en önemli katı ustalarıdır. Bu yüzyıl içerisinde yapılmış bu tür eserlerden bazıları, 1540 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman'ın Şehzadesi Mehmed için Hattat Ali Çelebi tarafından yazıları kat'ı olarak hazırlanmış Kırk Hadis ile 1650 yıllarında yapılmış ve içinde nefis bir kat'ı bahçe manzarasının yer aldığı Şah Mahmud Nişapuri Albümü'dür. Bu dönemin diğer önemli kat'ı eserlerinden olan ve 1540 yılında sanaatkar Mehmet Bin Gazanfer tarafından oyma ta'lik hattı ile hazırlanmış Güy u Çevgan isimli kitap, mukatta yazı türünün bir şaheseridir. Ayrıca, dişi oyma kalıplarla yapılmış muhtelif kitap içi sayfa kenar süsleri kadar deri oyma nakışlı ciltler de bu ihtişamlı devrin en güzel sanat eserleri arasında yer almaktadır.

16. yüzyılda gördüğü rağbetle giderek gelişen kağıt oymacılığı 17. Ve 18. Yüzyıllarda da bu dönemlerin sanat anlayışına uygun eserlerle ilerlemeye devam etmiştir. 17. Yüzyıl başlarında Türk kağıt oymacılığında isim yapan en büyük sanatkarlardan birisi olan Bursalı Mevlevi Fahri dede başta olmak üzere, Nakşı Halazade Mehmed, Mahmud El Gaznevi, Derviş Hasan Eyübi gibi adı bilinen kat'ı ustaları kadar, bu sahanın isimleri meçhul kalmış sanatkarları da süsleme tarihimizde iz bırakan nadide eserler yaratmışlardır. 17. Yüzyıla ait kat'ı eserler arasında en çok bilinenleri, Bursalı Fahri elinden çıkmış oyma kıtalar ve manzaralar, oyma buketler ve çeşitli nakışlarla bezeli olan Gazneli Mahmud Albümü ile oyma çiçek süslemeli bir minyatür albümüdür.(Mundy Albümü).

Kat'ı sanatı 18. yüzyılda da özellikle çiçek türündeki eserlerle canlılığını devam ettirmiştir.

1279 tarihli bir minyatür albümünün sayfaları arasında bulunan, fakat nefis kompozisyonlar içindeki değişik türde oymalar ile Divan'daki vazolu ve çiçekli bahçe manzaraları, bu yüzyıldaki kağıt oyma sanatının en güzel örnekleri arasındadır.

18. yüzyılda memleketimize gelen Batılı seyyahların ilgisini çekerek beraberlerinde götürdükleri bazı eserler yoluyla, kat'ı tekniği Osmanlılar kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. Nitekim, 16. yüzyıl sonlarıyla 17. yüzyıl başlarında Batı dünyasında Türk kağıt oymalarına karşı büyük bir ilgi başlamıştır.
 
Cevap: ka'tı sanatı

paylaşımın için teşekkürler emeğine sağlık
 
Geri
Üst