Meditasyonla Yogayı Yaşamak

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Meditasyonla Yogayı Yaşamak
Çağlar boyunca hisleri ve dışa dönük melekeleriyle kendini, devamlı değişiklik içindeki dış dünyayla tanımlayan insan, dışarıdaki gerçekliğe çok bağlanır, böylece yavaş yavaş kendine ait odak noktasından uzaklaşır. Binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşan yoga, bedenle zihin ve ruhun birleşmesini sağlayarak insanın kendisini tanıma sürecine yardımcı oluyor.

MODERN dünyada günlük yaşam temposu hızlandıkça, insanlar sabahtan akşama kadar, gerekli ve önemli olduğuna inandıkları şeyler için koşup duruyorlar. Yine de tatmin olmuyor; ihtiyaçlarının karşılanmadığından şikayet ederek, bazı şeyleri feda ettiklerini düşünüyorlar. Bununla birlikte çevredeki her şey; hükümet sistemleri, ekonomi, aile ilişkileri giderek çözülüyor. Hepimiz ilişkilerimizi devam ettirmek istesek de, genelde derin ilişkiler kurmakta zorlanıyoruz.
Bu manzara, "İnsanı tatmin eden ve doyuran bilgi nedir?" sorusunu da beraberinde getiriyor. Bilge insanlar, filozoflar, mistikler, ilk çağlardan beri, "İnsan, kendini tanı!" görüşünü savunuyorlar.
İnsanlar Tanrı’dan hep aynı yanıtı alıyorlar, Delfi Tapınağı’nın üzerinde de bu sözler bulunuyor.
Modern insan, hayatın anlamını bulmak ve kendini tanımak için aynı soruyu soruyor. İşte bunun için binlerce yıl önce Hindistan’ daki bilge kişiler yoganın çeşitli sistemlerini yaratmışlar.

Yoga ve felsefesi bugün giderek artan sayıda insanı etkiliyor.
Kelimenin tam anlamıyla yoga, "birleşme", aynı zamanda "metod" veya "yol" anlamına geliyor. Fiziki olarak da, ben ile üst ben, içteki ben ile dıştaki fiziki beden, beden ile zihin ve ruhun birleşmesi olarak açıklanıyor.
Yoga deyince pek çok kişi Hatha Yoga ve Pranayama; yani fiziksel duruşlar içeren bir duruşlar sistemi ve nefes egzersizlerini anlıyor. Oysa yoganın Hatha Yoga’dan başka pek çok formları bulunuyor. Mantra Yoga veya İfade Yogası, Laya Yoga, Raja Yoga, Jhana Yoga veya Bilim Yoga’sı, Bhakti Yoga veya sevgiyle bağlılık yogası, Karma Yoga veya Aksiyon Yogası ve Surat Shabd Yogası veya İçteki Ses Yogası.
Yoganın amacının yukarıda sözü geçen bütün sistemlerle ortak bir yanı var. O da "birleştirmek". Zira insan, çağlar boyunca hisleri ve dışa dönük melekeleriyle kendini, devamlı değişiklik içinde olan dış hayal dünyasıyla tanımlamış ve ona bağlanmıştır. Böylece yavaş yavaş mutluluğun kaynağı olan sevgi, bilgi, güç ve huzurdan, kendine ait odak noktasından uzaklaşmıştır. İnsan, kendini odak noktasından kopararak dışındaki insanlarla ve geçici şeylerle tatmin olma çabasına girer. Sürekli olarak koşuşturur, ama hiçbir zaman gerçek bir anlam bulamaz; onun yerine kendi çevresinde ve hayatında bir karmaşa yaratır.
Quayanisqachi, bilge Amerika yerlilerinin, merkezi olmayan bir dünyayı tasvir etmek için kullandıkları bir kelimedir. İşte biz bugün bu durumdayız. İçimizdeki ben ile (kendi özümüz, ruhumuz) bağı kaybedince her şeyi kaybetmiş oluyoruz. Aynı zamanda kendi kendimizi "Tanrı’nın ülkesi" anlamına gelen huzur, sevgi ve neşeden uzaklaştırıyoruz. Bu nedenle yoga ve meditasyon gibi egzersizlerle sorularımıza cevap bulmamız ve huzur duymamız bir tesadüf değil.
Günümüzde her geçen gün daha çok insan yogayla tanışıyor. Her kesimden insan hem fiziksel, hem de ruhsal yoga yapıyorlar. Buna entelektüellerin yol açtığı bir akım da diyebiliriz.
Bedene hafiflik, çeviklik, denge, canlılık ve dayanıklılık getirmeye yardımcı olan fiziki egzersizleriyle Hatha Yoga insanlara daha cazip geliyor. Hatha Yoga’da, vücudun kas ve liflerini esnetme ve kuvvetlendirmeye yönelik Asanas olarak adlandırılan egzersizler veya duruşlar, omurgayı esnek tutmaya, nefes alma, dolaşım, hazım ve boşaltma gibi vücut fonksiyonlarını düzenlemeye yardımcı oluyor. Bedenin düzenli çalışmasını sağladığınızda kendinizi her açıdan iyi hissediyoruz.
Artık İngiltere, Almanya ve ABD’de doktorlar hastalarına yogayı öneriyorlar. Depresyon, yüksek tansiyon, kendini beğenmemek, şeker, artiroz, dolaşım bozukluğu, letorji, yeme bozukluğu, bağımlılık ve stres, profesyonel tıbbın yoga ve meditasyonu önerdiği hastalıkların sadece birkaçı.
Kan, bedenin tümünde serbestçe dolaştıkça, her hücreye ve organa temiz oksijen götürüyor ve temizlenmeyi sağlıyor. Bu da bizim derin bir gevşeme hissine, sakin bir zihne ve toptan fizyolojik uyuma kavuşmamıza yol açıyor. Hatha Yoga’daki hareketler diğer egzersizlere göre, genelde, çok yavaş tempoda yapılıyor. Dolayısıyla tüm dikkat, çalıştırdığınız vücut bölümüne toplanıyor. Bu hareketler incinmeleri önlüyor, konsantrasyonu artırarak, yanlış nefes alma alışkanlıklarını düzeltiyor ve derin bir huzur sağlıyor. Kişi son rahatlama anına geldiğinde huzur, odaklanma, sevgi, şefkat ve iyilik hislerini yaşıyor. Başka bir deyimle, kişi kendiyle ve dış dünya ile uyuma giriyor. Kendimizle uyum sağladığımızda vücudumuzu dinlemeye, onun gerçek ihtiyaçlarını tanımaya ve kendimizle başardığımız bu sessiz iletişimin keyfine varmaya başlıyoruz. İnsanların günün her anını değerlendirmek için, günlük yaşamlarına meditasyonu sokmaya çalışmaları da bu gereksinimden kaynaklanıyor. Resim, el işi yaparken, bahçede çalışırken, müzik yaparken dikkatimizi o işe yoğunlaştırır ve konsantre oluruz. Meditasyon da bu anlama geliyor; yani bir konu üzerine yönelmiş konsantrasyon...
"Ne düşünüyorsan O’sun" deyimini hepimiz biliriz. Dolayısıyla meditasyonun en yüksek örneği, bizi, bu dünyanın objeleriyle değil, değişmeyen gerçekle, yani hislerin ve zihnin ötesinde, bu dünyadaki varlığımızın temeli, tüm sistemi kontrol eden güçle bir araya getiren bağdır.
İçimizdeki özle iletişime geçmek yoganın en üst seviyesidir. Burada şu soru öne çıkabilir; "Benliğimizde gerçek olan nedir?" Bilim insanları "Her şey enerjidir," der. Vücudumuzdaki her atomun içinde ışık ve ses vardır ve biz dikkatimizi içimize yönelttiğimizde, duyulabilen bir büyük tınıyla ahenk içinde oluruz. Gerek bilimsel gerek mistik açıdan sesin iyileştirici etkisi olduğu konusunda pek çok kitap vardır. Dıştaki müziğin bize verebileceği huzur ve sükunet, aynı zamanda, vahşi hayvanları ehlileştiren, her insanın içinde mevcut iç müziğin bir yansımasıdır. İşte yoga, içimizdeki bu belirgin, müzikle bağlantı kurmaktır.
Bu müziğe ses veren aleti temizleyerek, varoluşumuzun daha üst seviyeleriyle temasa geçmek için frekansımızı yükseltmeye yardımcı olmaya, bedenimize saygı göstermeye, sistemde en az toksin üreten; bize sağlık, canlılık ve uzun ömür veren, yararlı yiyecekler seçmeye başlarız. Kişinin bilinci yoga ve meditasyonla geliştikçe, kalbi sevgi ile dolar, herkesin "bir" olduğunu idrak eder. Şefkat, başka bir canlının öldürülmesine izin vermez ve böylelikle ihtiyacımızın miktar değil, kalite olduğu anlayışı yerleşir. Ve bunu da sebzelerden, tahıldan, baklagillerden, meyve, fındık, fıstık ve süt ürünlerinden almaya yöneliriz. Kendi kendine tanımaya giden yolda esas olan etik hayat tarzıyla uyuşan vejetaryen beslenme tarzı en doğal, ekolojik ve ekonomik yoldur.
Sonuç olarak yaşadığımız dünyada, yaşam şartlarımızı daha iyileştirmeyi arzuluyorsak, bunu başarmak için, zaman içinde kendini ispatlamış olan metotları kullanmak, atacağımız ilk adım olacaktır. Yapmamız gereken tek şey, kendi yaşamımız için sorumluluğu kabul etmeye başlamaktır. Hemen şimdi!kaynak:forumtempo
 
Geri
Üst