Menemen olayı ve şehit Kubilay...

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Menemen olayı ve şehit Kubilay...
şehit kubilay olayı kubilay olayı ile ilgili sözler anıtı ile ilgili sözler atatürkün hakkındaki sözleri
3 Aralık 1930 tarihinde Menemen'de meydana gelen irtica olayında şehit edilen öğretmen, yedeksubay Kubilay ve Kubilay'la ilgili anıt haberi (Cumhuriyet gazetesi, 11 Mart 1931)


MENEMEN OLAYI

Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır.
Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya mesleği öğretmen olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada Hasan adlı fedakar bir mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir.

Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır.

Olaydan hemen sonra Atatürk, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'ya 28 Aralık 1930 günü bir taziye telgrafı göndererek, Cumhuriyet'e karşı suikast tertipleyen mütecavizleri lanetlemiş ve Kubilay Bey'i görevini yapan şehit olarak takdirle anmıştır. Atatürk; "Hepimizin, dikkatimiz, bu meseledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkıyla yerine getirmeye matuftur. Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır." demiştir.

kaynak: ataturk.net

----

Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında 24 yaşında iken, İzmir'in Menemen İlçesinde askerlik görevini yapıyor.

Bundan tam 73 yıl önce, 23 Aralık 1930 sabahı Menemen'de irticaî bir isyan meydana geliyor. Sabahın erken saatlerinde başlarında Derviş Mehmet isimli bir yobaz olmak üzere dördü silahlı, altı kişi belediye meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başlıyorlar. Daha sonra "Biz şeriat ordusuyuz" diye bağırarak Müftü Camii'ne giriyorlar. Camiye giren bu grup üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önünde toplananları birlik olmaya davet ediyorlar. Elebaşıları olan Derviş Mehmet adlı salyalı yobaz camiide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ ediyor. Derviş Mehmet halka hitap ederek: "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırıyor.

Daha sonra Derviş Mehmet ve arkasına takılan yobazlar, ellerindeki üzerinde dini ibareler bulunan yeşil bayrağı alıp uzunca bir sopaya takıyorlar. Yoldan geçen birine de meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar.

Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye, hep birlikte tekbir getirip zikrederek bağırıyorlar:

"Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir... Bize kurşun işlemez..."

Bunun üzerine yöre ahalisinden de bir alkış kopuyor... Çok geçmeden olup bitenler, ilçedeki Askeri birliğin kulağına gidiyor. Alay komutanı, Cumhuriyet öğretmeni yedeksubay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve emrindeki askerlerin silahlarında mermi yok. Süngülerini takıp olay yerine gidiyorlar.

Kubilay, kimsenin bu işten zarar görmemesini ve kan akmamasını istiyor. Bunun içinde emrindeki askerlerini meydanın girişinde bırakıyor ve gözlerini kan bürümüş, "Şeriat" çığlıkları atan yobazların karşısına tek başına dikilip, kan dökülmesini istemediğini ve bunun içinde teslim olmalarını istiyor. Daha Kubilay'ın son sözleri dudaklarından ayrılmadan bir silah sesi duyulur. Silahını ateşleyen bir yobazın kurşunu, silahında mermisi bile olmayan yiğit Kubilay'ı yaralayıp yere düşürüyor. Hemen ayağa kalkan Kubilay güç bir hamle ile doğruluyor ve camii avlusuna doğru kaçıyor ama yarası ona daha fazla müsaade etmiyor ve tekrar yere düşüyor...

Çevredeki kalabalık bu olayı sadece seyrediyor... Derviş Mehmet ve yobaz arkadaşları o sırada Kubilay'ın başına çöküyorlar. Derviş Mehmet çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor ve yaralı yedeksubay yiğit Kubilay'ın başını orada kesip gövdesinden ayırıyor.

Kin ve nefret yobazların gözlerini öylesine bürümüş ki, tekbir sesleri ile kesik baştan akan kanı içiyorlar. Derviş Mehmet yiğit Kubilay'ın kesik başını saçlarından tutup havaya kaldırıyor... Ve tekbir sesleri çınlatıyor meydanı... Yiğit Kubilay'ın kesik başını ellerindeki yeşil bayrağın sopasına geçirmeye çalışıyorlar ama bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine oradan geçen biri kendilerine ip getiriyor ve kesik başı yeşil bayrağın sopasına ip ile bağlıyorlar...

Şehit Kubilay'ın kesik başı meydanda bir sancak gibi dururken... Tekbir sesleri yükseliyor ve "Ey ahali, din elden gidiyor" çığlıkları Menemen'de yankılanıyor.

Silah seslerini ve tekbirleri duyan bir mahalle bekçisi koşarak olay yerine yetişiyor. Bekçi Hasan belindeki silahını ateşleyip yobazlardan birini yaralıyor. Hemen ardından da yobazların açtığı ateş sonucu Kubilay'ın başucunda bekçi Hasan da şehit ediliyor. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yine yobazların silahından çıkan kurşunlarla şehit ediliyor...

Menemen meydanında üç şehit kanlar içinde yatıyor ve Kubilay'ın kesik başı yeşil bayrağın sopasında bir sancak gibi dalgalanıyor... Bu manzara yobazları mutlu ediyor...Bu sırada askerler olay yerine yetişiyorlar. Komutan bu manzaranın karşısında irkiliyor. Ve karşısındaki yobazlara "Teslim olun" diye bağırıyor... Yobazların yanıtı kesin oluyor:

"Bize kurşun işlemez."

Bu sözlerinin üzerine askeri birlik ateş eder. Yobazlardan bazıları orada yere serilirken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.

Menemen olayı, genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır. Ve yiğit bir Cumhuriyet öğretmeni ile yiğit iki tane mahalle bekçisinin hayatına mal olmuştur...

Hükümet sıkıyönetim ilan eder. Orgeneral Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kurulur. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan bütün sanıklar Menemen'de yargılanır. 18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklanır:

40 kişi sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmiş, 27 sanık beraat etmiş, 41 suçlu çeşitli hapis cezaları almıştır.

36 kişiye idam cezası verilmiştir.

Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrilmiştir.

Sanıklardan 28 kişi, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Atatürk'ün emri üzerine yobazlardan bazıları Kubilay'ın şehit edilip başının kesildiği yerde asıldı.

Bir sanık sehpaya götürülürken kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi.

Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehitleri bekçi Hasan, bekçi Şevki ve yedeksubay Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:

"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."

Olaydan hemen sonra Atatürk, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'ya 28 Aralık 1930 günü bir taziye telgrafı göndererek, Cumhuriyet'e karşı suikast tertipleyen mütecavizleri lanetlemiş ve yiğit Kubilay'ı görevini yapan şehit olarak takdirle anmıştır. Atatürk; "Hepimizin, dikkatimiz, bu meseledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkıyla yerine getirmeye matuftur. Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Beğ, temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır." demiştir.

Laik Cumhuriyet'in genç öğretmeni, Atatürk'ün askeri Kubilay'ı, şeriatçı yobazlar tarafından şehit edilişinin 73. yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyoruz...
 
Geri
Üst