Osmaniye Şehir Tanıtımı

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Osmaniye Şehir Tanıtımı
osmaniye şehri osmaniye şehir merkezi tanıtımı osmaniyenin tanıtımı
Yüzölçümü:
974 km²Nüfus:
154.629Yukarı Çukurova’da, Ceyhan Nehri’nin doğu yakasında yer alan, alabildiğine geniş hinterlandıyla Osmaniye; Ceyhan Nehri, Hamıs, Karaçay, Kesiksuyu ve Sabun Çayları nedeniyle sulak, hem de Çukurova’yı doğuya bağlayan yolların kavşağında olması nedeniyle işlek bir bölgededir.

Çukurova'ya has zengin tarım toprakları ve geniş ormanları ile şirin bir ildir. Osmaniye; Karatepe, Aslantaş Açık Hava Müzesi ve Antik kentleriyle önemli turizim merkezidir.

İLÇELER

Osmaniye ilinin ilçeleri; Bahçe, Düziçi, Hasanbeyli, Kadirli, Sumbas ve Toprakkale'dir.

Kadirli: Osmaniye iline 46 kilometre mesafededir. İlçe merkezinde Roma, Bizans ve Türk dönemlerinin izlerini taşıyan Alacami bulunmaktadır.

Düziçi: Osmaniye il merkezine 32 kilometre mesafededir. İlçede yapılan tarihi kazılarda Hitit uygarlığına ait eserlere rastlanmıştır. Düziçi ilçesindeki önemli yapılar Haruniye kalesi, Saman kalesi ve Kurtlar kalesidir.

Bahçe: İlçedeki başlıca tarihi eserler bir cami ile iki kümbettir. Bahçe ilçesi dışında ve istasyon yakınında bir mezarlık içindeki iki türbeden biri Ağcabey'e, diğeri ise ailesine aittir.

Hasanbeyli: İlçede iki tarihi kale bulunmaktadır. Karafenk semtindeki Karafenk kalesi, Savranda kalesi (Kalecik köyünde) bulunmaktadır.

Sumbas: İlçe merkezinde Küffardan kalma bir cami olup, şuan harabe halindedir. İlçeye bağlı Mehmetli köyünde Mehmetli Barajı ( Kesiksuyu Barajı ) olup bu baraj çevresinde Alabalık tesisi kurulmuştur.Cem Kalesive Diniker Kalesi de bu ilçededir.

Toprakkale: Toprakkale kalesinin kuzeyinde, Adana yolu üzerinde, eski Kınık Şehri (Öranşar) kalıntıları bulunmaktadır.
 
Osmaniye'nin coğrafi konumu

Akdeniz bölgesinin; günümüzde Çukurova antik çağda Kilikya denilen bölgenin en doğusunda yer alır. Kuzey yarım kürede 30.00 - 37.08 kuzey enlemi ile 36.13 - 36.20 doğu boylamları arasındadır. Doğusunda Gaziantep, güneyinde Hatay (Antakya), batısında Adana, kuzeyinde Kahramanmaraş illeri ile çevrilidir. Topraklarının yaklaşık % 42’si orman ve fundalıklarla, % 39’u ekili, % 2’si diğer arazilerle kaplı olup % 17’ si tarıma elverişsiz arazidir. Yüzölçümü 3.767 km 2, rakımı 121 m, denize uzaklığı 20 km.dir.

Osmaniye ve komşular Dağlık ve ovalık alanlarda farklılık göstermekle birlikte, Akdeniz iklimi karakteristiğindedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Ovalık alanlarda yazlar çok sıcak geçer. Bu dönemlerde daha serin olan yaylalara çıkılır. İklim özelliğinden dolayı tarımsal ürünlerde birden fazla mahsul almak mümkün olmaktadır. İlimizde yıllık sıcaklık ortalaması 19,00 ºC’ dir. En yüksek sıcaklık Ağustos ayında ortalama 29 ºC en düşük sıcaklık ise Aralık 9,00 ºC’ dir. Yıllık yağış ortalaması 99.28 Kg/m.dir.

Kahramanmaraş topraklarında doğan Ceyhan Nehri, Osmaniye topraklarından geçerek Akdeniz’e ulaşır. Ceyhan nehri ile birlikte Savrun, Sumbas, Hamus, Kesiksu, Karaçay ve Sabun çayları ilimizin akarsu kaynaklarıdır. Bu akarsuların üzerinde Aslantaş, Berke Kalecik, ve Kesiksu barajları bulunmaktadır. Bu nehirler üzerinde kurulmuş bulunan barajlarla Osmaniye’nin verimli toprakları sulanmaktadır.

Osmaniye halkının yöresel dili ile Gavur dağları dedikleri, doğu ve güneydoğusundaki Amanoslar ve batıdan kuzeye uzanan Toroslar ile çevrilidir. Osmaniye’nin etrafını çeviren bazı dağ ve tepelerin yükseklikleri ise; Düldül dağı 2400m. Koyunmeleden, Dağı 2108 m., Daz tepe( Dumanlı Dağı ) 1900 m., Kösür Dağı 1702 m., Büyük Kösür Dağı 1626 m., Tozaklık Dağı 1616 m., Hacıdağı 1549 m., Honazin Gediği 1086 m., Haçbel Dağı 1426 m., Boğatepe 850 m. dir.

24.10.1996 gün ve 4200 sayılı yasa ile Toprakkale, Hasanbeyli ve Sumbas ilçe yapılarak, Kadirli, Düziçi, ve Bahçe ilçeleri ise Adana ilinden alınarak Osmaniye iline bağlanmıştır. İlimizin 7 ilçe, 9 belde, 166 köy, 11 köy altı yerleşim ve 11 Belediyesi bulunmaktadır.

Rıza Bey’in Cebelibereket Mutasarrıfı, Şemsettin Efendinin, Osmaniye Kaymakamı olarak görev yaptığı 1891 yılında, Cebelibereket nüfusunun 7.764 İslam, 100 ‘ü Hıristiyan olduğunu belirtmiştir.

1927 yılında 35 konak, 200’ü kiremit örtülü 400 konut olduğu söylenmektedir. 1927 yılında nahiye ve köyleri ile birlikte nüfusu 18.282 iken, 1940 yılında 24.778’e, 1945 yılında 29.054’e, 1950 yılında 34.661’e ulaşmıştır. İç göçün artması, tarım işçilerinin çalışmaya gelmeleri ve İskenderun Demir çelik fabrikasının açılması ile hızla nüfusu artmıştır.

22 Ekim 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre ilin toplam nüfusu, 463.196 dır. Nüfusun 359.714’ü şehirde (%67) ve 153.874’ü köylerde (%33) yaşamaktadır. Merkez ilçe nüfusu 177.290 olup, nüfus yoğunluğu km2’ye 141 kişidir. Nüfus artış oranı ise %0,14 tür.

Osmaniye ulaşım konusunda çok iyi konumdadır. İlimizi Adana ve batıya bağlayan D–400 Karayolu gidiş – dönüş çift şeritlidir. Pozantı-Mersin-Tarsus-Adana-Gaziantep-İskenderun’u birbirine bağlayan TEM otoyolu ilimizden geçmektedir.

Tarihte de büyük önem taşıyan İstanbul - Bağdat demiryolu topraklarımızdan geçer.

Adana Şakirpaşa Havaalanına’da mesafesi 90 km.dir.

İskenderun ve Yumurtalık limanına yakınlığından dolayı da deniz yolu kullanabilmektedir.

İlimizde; 72 km otoyol., 66 km. Devlet yolu, 238 km il yolu olmak üzere toplam 376 km. karayolu ağı bulunmaktadır.



İl trafik kodu: 80


Antik çağda doğudan batıya, güneyden kuzeye geçiş için kullanılan antik yollarda ilimiz topraklarından geçmektedir. Güneyde İskenderun üzerinden gelip, kuzeye Andırın – Göksun’a giden güzergâha “Akyol” denmektedir. Andırına kadar Akyol, Andırın’dan sonra “Göç yolu” adını alır. Kapadokya ile Doğu Kilikya’yı birbirine bağlayan diğer bir yolda “Çiçekli dere yolu”dur. Bunların arasında tali yol diyebileceğimiz Mezi yolu, Zehli yolu, Kalealtı yolu, Aşılı yolları da bulunur.

Batıdan gelip Osmaniye’den geçen Gavur dağlarındaki Aslanlıbeli (Nurdağ tepesi) ni aşarak doğuya giden güzergaha “Maraş Yolu” denmektedir. Bu yolu M.Ö. 333’te İran kralı Darius kullanmıştır. 1671 yılında Evliya Çelebi bu yoldan seyahatine devam etmiştir. Coğrafi konumu gereği yollar kavşağı olan bölgemizde, antik dönemden, günümüze, bu yollarda seyahat edenler, ülke ve ticaret kervanlarının güvenliği için aşılması güç kaleler inşaa etmişlerdir.
 
Osmaniye'nin tarihi

M.Ö. 3000 yıllarından başlayarak birçok devlet ve beyliğin yaşadığı ve egemen olduğu Ceyhan ırmağı havzası içinde yer alan Osmaniye, Çukurova'nın bereketli topraklarının doğusunu oluşturmaktadır. Kalkolitik ve ilk tunç çağlarında Lelegler adlı kavmin hüküm sürdüğü topraklarda daha sonraları Büyük Hitit Devleti, Asur, Roma, Bizans, Selçuklular ve nihayet Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına girmiştir. Türklerin Anadolu'yu fethiyle beraber 1080'li yıllarda Osmaniye'ye Ulaşlı aşiretinin yerleştiğini görürüz.
Ulaşlı aşiretinin Osmaniye'ye yerleşmesi kuruluşunun başlangıcı sayılabilir. Osmaniye ve bölgesi, Memlük Türklerinin Mısır'da kuvvetlenmesi ile beraber, Memlüklülerin yönetimine girmiş ve 1250- 1517 yılları arasında bu devletin hakimiyetinde kalmıştır.Bu hakimiyet esnasında büyük Türk göçleri olmuş, Kınık, Bayat, Yüreğir aşiretleri bölgeyi tamamen Türkleştirmişlerdir.1277 yıllarında Oğuz boylarından 40.000 Halep Türkmeni Osmaniye'de iskan edilmiştir. 1517-1696 yılları arasında "Kınık Nahi- yesi" olarak Payas Sancağına bağlılığı devam etmiş, 1522 yılında Maraş'ta Zülkadiriye eyaletine, daha sonra Halep eyaletine bağlanmıştır. 1840 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde Osmanlılara bırakılmış, Adana eyaletine bağlanmıştır. 1866 yılın da Derviş Paşa yöre halkını Hacı Osmanlı köyü civarında iskan etmiş ve Osmaniye kazası olarak teşkilatlandırarak, Payas Sancağı Yarpuza taşınınca Osmaniye de Cebel-i Bereket Sancağı adını almıştır.II.Meşrutiyet ile sancak merkezi Osmaniye'ye taşınmış, 1924 yılına kadar bu şekilde devam etmiştir. Cumhuriyet'in ilanı ile vilayet olmuş, 1933 yılında tekrar ilçe olarak idari yapısını sürdürmüştür. Geçirdiği bütün dönemlerde Osmaniye, kavimlerin istilasına ve işgaline uğramıştır. En son I.Dünya Savaşında İngiliz ve Fransızların işgaline uğramış, Ermenilerle "çete harbi" başlatılmış bu savaş 7 Ocak 1922'de son bulmuştur. Bu gün Osmaniye'nin kurtuluş günü olarak her yıl görkemli törenlerle kutlanmaktadır. 24.10.1996 tarihinde eski hakkı iade edilmiş ve Osmaniye il statüsüne kavuşmuştur.
 
kısaca Osmaniya hakkında...

osmaniye.jpg


Osmaniye kuruluşundan günümüze kadar Avrupa-Asya ve Afrika kıtalarına açılan, Adana-Gaziantep-Hatay yol kavşağında önemli bir yerde gelişmesini sürdürmüştür. Bu konumu nedeni ile önemli idari yapılanmalar görülmektedir.

Türk’lerin 1071 yılında Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya yerleşmesine müteakip 1082 yılında Ulaşlılar Aşireti Toroslar’ın güneyine inmişler, bugünkü Osmaniye’nin Haraz mahallesi mevkisine yerleşmişlerdir. Bu olay Osmaniye’nin kuruluşunun başlangıcı sayılmaktadır.

1. Dünya Savaşının sonunda Osmanlı İmparatorluğunun mağlup olması ve 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesinin imzalanması ile Çukurova’da müşterek hareket eden İngilizler ile Fransızlar 1918 yılının Aralık ayında başladıkları işgal hareketlerini 25 Aralıkta Osmaniye'nin 27 Aralık da Pozantı’nın işgal edilmesi ile tamamlamışlardır. Bölge halkının başından beri bu işgale karşı koyması Milli Mukavemetin temelini oluşturmuştur. Ayrıca bölge halkını harekete geçiren başka sebepler de mevcuttur. Bunlardan birisi de Fransızların silahlandırılıp himaye ettikleri Ermeniler yüzünden Türk’lerde can, mal, namus emniyeti diye bir şey kalmamıştı. İşte bu durum karşısında halk devletten beklediğini bulamamış, nefsi müdafaa durumuna geçerek bölgede “Çete Harbi”ni başlatmıştır. Bu milli direnişin sonucunda Fransızlara karşı Kovanbaşı ve Kanlı Geçit savaşlarıyla anılan önemli muhabereler cereyan etmiş, bu savaşlarda ağır kayıplar veren Fransa 20 Ekim 1921’de Türkiye ile Ankara Antlaşmasını imzalayarak bölgeyi terk etmeye başlamış, 7 Ocak 1922’de Osmaniye’den çekilerek geldikleri gibi geri gitmişlerdir.

Bu sebeple her yıl 7 Ocak Osmaniye’nin Düşman İşgalinden Kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

Osmaniye’nin 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Ara Seçimleri (Belediye Başkanlığı) öncesinde İl olması gündeme gelmiş, TBMM’de 23 Ekim 1996 tarihinde yapılan oylamada İl olması karara bağlanmış, 28.10.1996 tarih ve 22801 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir
 
Osmaniye'nin kuruluşu

Padişah Abdulaziz, devletin çöküşünü önlemek amacıyla bir dizi reform yapmıştır. Bu reformlar arasında Gavur Dağları, Kurt dağları, Kozan Dağları ve Kahramanmaraş'a kadar olan bölgedeki Türkmen isyanlarının bastırılması, Zeytun Ermenileri terörünün önlenmesi ile göçebe yaşayan aşiretlerin yerleştirilmesine ilişkin çalışmalar, hem ülkenin, hem de, bölgenin kaderini değiştirmiştir.

Bölgedeki isyan ve terör sorununun çözümlenmesi için askeri yönden Derviş Paşa, siyasi yönden Ahmet Cevdet Paşanın yönetimindeki "Fırka-i İslahiye" adında bir reform ordusu kurulmuştur. Fırka-i İslahiye'nin yöredeki askeri harekatı ve reform çalışmaları Mayıs 1865 (Muharrem 1282) de başlamış, üç yıl gibi çok kısa bir süre sonunda, şubat 1867 (Zilkade 1284) de tamamlanmıştır.

Bu hareket esnasında, Yarpuz'da ki Türküdüzü çatışmalarından başka ciddi çatışma çıkmamış, ağaların ve beylerin hemen hepsi, kendi istekleriyle devlet güçlerine teslim olmuşlardır. Fırka-i İslahiye'de, her aşireti kendi kışlaklarına veya istedikleri yerlere iskan etmiştir. Buna rağmen dönemin ünlü halk ozanı Dadaloğlu'nun, Osmanlı'ya ve Fırka-i İslahiye'ye tepkilerini anlamak mümkün değildir.

Osmaniye'yi fırka-i İslahiye kurmuştur. Osmaniye'nin kuruluş sebeplerinden birincisi, burada, Hacı Osmanlı Köyü adında çok eski bir köyün olması, ikincisi, bu köyün, yörenin en saygın köyü olması, üçüncüsü ve belki de en önemli sebep burasının merkezi konumudur. Adına da zorunlu iskan nedeniyle halkın incinmiş olan gururunun okşanması için, buradaki köyün adı verilmiştir. Bir başka yoruma göre ise, Osmanlı Devletine duyulan saygıdan dolayı "Osmaniye" denmiştir. Osmaniye; "Osmanlılara ait" anlamına geldiği gibi "Osmanlının eli, Osmanlının yurdu" anlamlarını da çağrıştırmaktadır.

Osmaniye, 20 Ağustos 1865 (26 Rebiülevvel 1282) de, Fırka-i İslahiye, Hacı Osmanlı Köyüne geldiği gün fiilen kurulmuştur. Ardından kaza (Kaymakamlık) yapılmıştır. Aynı yıl, Hacı Osmanlı Köyü halkı, şimdiki Hacı Osmanlı Mahallesini, Alibekiroğulları, Bostancıdamı denilen şimdiki Alibekirli Mahallesini, Tecirli'lerden Cırnazlı aşireti de, Rızaiye Mahallesini oluşturdular. Daha sonra Kafkas'lardan gelen göçmenler de, "Dağıstan" denilen, şimdiki Alibeyli Mahallesini kurmuşlardır.

Tecirli, Çenetoğlu ve bugünkü Ceyhan ilçesinin sınırları içinde kalan Cerit Nahiyelerini Osmaniye Kaymakamlığına, Osmaniye Payas (Üzeyir) Sancağına, Payas Sancağı da, Halep Valiliğine bağlanmıştır. Ancak 1867'de Payas, Kozan ve Adana Sancakları, Halep Valiliğinden alınmış, yeni kurulan Adana Valiliğine bağlanmıştır. Bu tarihte Osmaniye'nin nüfusu, nahiyeleriyle beraber 1388 hane, yaklaşık 1388x5=6.940 kişidir.
1872 yılında Osmaniye'nin Kaymakamı, Alibeyli Mahallesine de adı verilen Ali Efendidir. Bu tarihte ilçede; 1 Hükümet Konağı, 1 Cami, 3 Mescit, 1 Medrese ve 45 Dükkan ile 405 hane (yaklaşık 405 x5 =2. 025 nüfus) bulunmaktadır.
 
Geri
Üst