Sağlıklı beslenme sağlıklı bir gebelik ve sağlıklı bir bebek demek

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Sağlıklı beslenme sağlıklı bir gebelik ve sağlıklı bir bebek demek
zeki bebek için ne yemeli gebelikte bebeğin zeki olması için bebeğin olması hamileyken ne yemeli bebek doğurmak
Dünyanın en güzel duygusu olarak tanımlanan annelik duygusunu ilk defa ya da tekrar tadıyorsunuz. Uzun, zorlu ve aynı zamanda keyifli bir 9 aydan sonra bebeğinize kavuşacaksınız. En büyük arzunuz ise, her anne gibi sağlıklı ve zeki bir bebek dünyaya getirmek. Peki, gebelik döneminizde doğru beslenerek, kendi sağlığınızı koruyacağınızı, aynı zamanda da bebeğinizin sağlıklı olması için ona en büyük desteği verebileceğinizi biliyor musunuz?

Gebelikte sağlıklı beslenme ve sık görülen sorunlarda uygulanacak pratik beslenme önerilerinden oluşan 2 haftalık gebelikte beslenme dosyamızda aradığınız bütün sorulara cevap bulacaksınız.

Gebelik döneminde, en önemli konulardan biri kazanılan ağırlıktır. Gebelik öncesi normal ağırlıkta olan bir kadının gebelik döneminde 10–14 kg ağırlık kazanması en idealidir. Son zamanlarda magazinde 9 ay boyunca sadece 4–5 kilo alarak, sağlıklı bebeklere sahip olduklarını iddia eden anneler olsa da, gebelikte gereğinden az ağırlık kazanmak, erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek dünyaya getirme riskini arttırmaktadır. Fakat bu olumsuzluklardan korunmak için de, gereğinden fazla kilo almakta gebelere yarar sağlamaz. Çünkü gebelikte alınan fazla kilolar hem doğumu zorlaştırmakta hem de gebelik sonrası dönemde annenin kilo verme sürecini uzatmaktadır. Bu yüzde, anne adaylarının kendilerine gerekli olan enerji kadar enerji tüketmeleri ve ağırlık kazanmaları hem kendileri, hem de bebekleri için çok önemlidir.

Gebelik beslenmesinde temel amaçlar, anne adayının ve bebeğin enerji ihtiyacını karşılamak ve annenin vücudunda yer alan besin depolarının korunmasını ve dengede kalmasını sağlamaktır. Çünkü annenin gebelikte kazandığı ağırlığın bir kısmı, doğum sonrası süt üretimi için gereklidir.

Sağlıklı ve dengeli beslenme, hayatın her döneminde çok önemli olduğu gibi, gebelik döneminde de önemlidir. Bebeğin anne karnında sağlıklı gelişebilmesi için birçok besin öğesi gereklidir ve bu besin öğelerini dengeli olarak sağlamanın en doğal yolu, sağlıklı beslenmedir.

Anne adaylarının beslenme örüntüsünde, süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sebze ve meyveler, şeker ve yağlar yani bütün besin gruplarında yer alan besinler yer almalıdır. Bebeklerin kemik gelişimi için gerekli olan kalsiyum mineralini sağlamak için öğünlerde mutlaka süt, yoğurt, peynir veya sütlü tatlılar yer almalıdır. Gebelik döneminde artan demir minerali gereksinimi genelde yetersiz beslenme sebebi ile karşılanamamaktadır, bu da anne adayında demir anemisi yani kansızlık oluşmasına sebebiyet verir. Bu yüzden, annenin öğle ve akşam öğünlerinde kırmızı et, tavuk veya hindi eti, balık bulunması gerekir. Ekmek, makarna, pirinç, bulgur gibi tahıl ürünleri, hem anne ve bebek için enerji sağlarlar, hem de bebeğin sinir sistemi için gerekli olan B vitaminlerini sağlarlar.

Sebze ve meyveler ise, içerdikleri birçok vitamin ile hem anne adayının hem de bebeğin sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde rol oynarlar. Anne adayları, her gün 5–7 porsiyon çiğ sebze ve meyve tüketimini alışkanlık haline getirmelidirler. Yağlar, vücudumuza enerji sağlamakta çok önemli oldukları gibi, bebeğin beyin gelişiminde de görevlidirler. Özellikle omega–3 yağ asitleri, hem anne karnında hem de dünyaya gelmiş bebeklerde beyin ve göz gelişiminde önemli işlevlere sahiptir. Bu nedenle, anne adayları haftada 3 kez ızgara balık ve günde 1 avuç fındık, fıstık veya ceviz tüketmelidirler. Zeytinyağı, fındık yağı, mısır özü yağı, ayçiçeği yağı ve tereyağının diyette yer alması ve yemeklerde farklı çeşitte yağların dengeli kullanımı önem taşır. Şekerli yiyecekler, normal beslenme örüntüsünde sınırlandırılması gerekli besinlerden olsa da, gebelik döneminde uygulanan diyette, bal, reçel, pekmez ve tatlılar yer alabilir. Yani, gebenin beslenmesinde dikkat etmesi gereken en temel kural, her öğününde her besin grubundan besine yer vermektir. Gebelikte günlük sıvı ihtiyacı yaklaşık iki litre kadardır. Bu sıvının büyük bir kısmının su olarak karşılanması önem taşır fakat anne adayı yeteri kadar su tüketemiyorsa, bitki çayları, ayran ve meyve suyu da tüketebilir. Kafein içerikleri nedeni ile gebelik döneminde çay, kahve ve asit içeren içecekler sınırlandırılmalı, bebeğin gelişiminde geri dönüşü olmayan bozukluklar yaratan alkol ise kesinlikle tüketilmemelidir. Rahatlatıcı etkileri nedeni ile adaçayı, rezene çayı veya yeşil çay tercih edilebilir.

Gebelerin öğün düzeninin sağlanması, kendilerini dinç ve enerjik hissetmeleri için gereklidir. Bunun yanı sıra, gebelikte anne adaylarının en çok şikâyet ettiği konular arasında genelde gebeliğin ilk aylarında ve sabahları görülen bulantılar, kusmalar ve gebeliğin son aylarında daha sık rastlanan kabızlık sorunudur. Bunun yanı sıra, anne adaylarında gastroözafagial reflü oluşma olasılığı da yüksektir. Bu şikâyetlerin gebeliğin getirdiği normal şikâyetler olduğu unutulmamalıdır ve çok özel bir durum olmadıkça, anne adaylarının paniğe kapılmaları yersizdir. Çünkü bu şikâyetler, beslenmede yapılacak birkaç değişiklikle çözümlenebilir.

Artan enerji ihtiyacı nedeni ile gebelerin günlük tüketmeleri gereken besin miktarı artmaktadır. Çok fazla besin içeren ana öğünler, yukarıda görülen şikâyetleri tetikleyebileceğinden dolayı, anne adaylarının günlük beslenme düzenlerini 3 ana, 3 ara öğün olarak düzenlemesi daha sağlıklı olacaktır. Bu şekilde beslenme, kan şekerinin de ani olarak düşmesini önleyeceğinden dolayı da, anne adaylarının kendilerini enerjik hissetmesinde katkıda bulunacaktır.

Genelde ilk ayda görülen sabah bulantıları ve kusmalar, gebenin bedeninde değişen hormon miktarlarından kaynaklanır. Daha sonraki dönemlerde bulantılar genellikle azalır fakat çok az anne adayında bu şikâyetler, ileriki aylarda da devam eder. Bulantısı ve kusma hissi olan anne adayları, ekmek, pilav, makarna, ızgara et gibi kuru besinleri tercih etmelidir. Az ve sık beslenme ve aç karnına sıvı alımının azaltılması bu hissi bastıracaktır. Bazı annelerde besinlerin kokusu da bulantıya sebep olabilir. Hassasiyetin geçtiği döneme kadar, bulantıya sebep olan besinler, eş besin değerine sahip olan başka besinler ile yer değiştirebilir veya başka şekilde pişirilmesi ve servis edilmesi sağlanabilir.

Gebeliğin ileriki aylarında sıkça rastlanan bir başka şikâyet ise, mide yanmaları ve mide ekşimeleridir. Bu durum genelde, bebeğin annenin midesine yaptığı baskıdan kaynaklanır. Bebeğin yarattığı baskı ile mide sıvısı yemek borusuna kaçar ve ekşime şikâyetleri baş gösterir. Gebeliğin sonunda gastroözefagial reflü adı verilen bu rahatsızlık sona erer, fakat çok az sayıda annede şikâyetler kalıcı olabilir. Bu durumdaki anne adayları, baharatlı ve acı besinlerden, kızartmalardan, kavurmalardan, sucuk, salam, sosis, pastırma gibi et türlerinden, çay, kahve ve asitli içeceklerden uzak durmalıdırlar. Bazı anne adaylarında limon suyu, sirke gibi asit içeren besinlerde rahatsızlık yaratabilir. Yukarıda adı geçen bütün besinler mide salgısını arttırarak, yemek borusuna kaçışı arttırırlar. Dar ve sıkı kıyafetler giymekte, mideye olan baskıyı arttırarak, ekşime hissini tetikler. Mide yanması ve ekşimesi olan anne adayları, yemek yedikten sonra hemen uzanmamalı ve yiyecekler sindirilene kadar dik olarak durmalıdırlar. Bunun yanı sıra, geceleri yüksek yastıkta uyumakta, şikâyetlerin azalmasında etkilidir. Az ve sık beslenmek ise, en ideal yanıt oluşturan çözümlerden biridir.

Son aylara doğru görülen bir diğer şikâyet ise kabızlıktır. Gebelik nedeni ile azalan fiziksel aktivite ve salınan gebelik hormonları anne adaylarının bu sorunla karşı karşıya gelmesinin sebepleridir. Bunun yanı sıra, bebeğin giderek artan ağırlığı, barsaklara ve barsaklarda bulunan damarlara baskı yaptığı için şikâyetler acı verici boyuta ulaşabilir. Kabızlığın en net çözümü, günlük sıvı alımını arttırmaktır. Böylece, barsaklara giden su miktarı artar ve kabızlık sorunu çözülür. Bu dönemde, çiğ salata, kurubaklagil ve meyve tüketiminin arttırılması, sorunun çözülmesine yardımcı olur. Öğünlerde un çorbaları yerine, sebze ve kurubaklagil çorbalarının tüketilmesi, her öğünde salata ve her ara öğünde meyve tüketilmesi, beslenme örüntüsünde yapılabilecek basit ama yararlı değişikliklerdir. Aynı öneriler, kabızlıktan korunmak isteyen anne adayları için de geçerlidir. Kabızlık ile mücadele eden anne adaylarının, sabah uyandıklarında bir çay bardağı ılık su içmeleri ve bir tatlı kaşığı kadar erik veya kayısı marmelâdı tüketmeleri barsak hareketlerini hızlandıracaktır. Bu dönemde pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih edilmesi daha uygundur. Öğünlerde yer alan hamur tatlıları yerine, taneli kompostoların tüketilmesi barsakların çalışmasına yardımcı olur. Bu dönemde anne adaylarının kepekli ekmek tüketmeleri önerilmemektedir. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan gebelerin günde yarım saat çok hafif tempolu yürüyüş yapmaları da pozitif etkiler sağlar. Kabızlığın diğer bir çözümü ise, uyku ve öğün saatlerine dikkat edilmesidir.

Dyt. Gizem ŞEBER
 
Geri
Üst