Sakarya - Adapazarı

Cevap: Sakarya - Adapazarı

Acelle Yaylası

Akyazı İlçesi’nin 35-40 km güneyinde yer alır. Acelle yaylasına ulaşım stabilize yoldan her tür kara taşıtı ile yapılabilmektedir. Yaylaya üç değişik güzergahtan ulaşılabilmektedir. Birinci yol Beldibi-Boztepe-Çatalkaya üzerinden gider. İkinci yol Taşburun-Ballıkaya-Taşyatak-Hasyatak köyleri üzerinden çalışır. Üçüncü yol ise Taşburun-Ballıkaya-Taşyatak-Yanık yaylası güzergahıdır. Bu yolların üçünün de az bir kısmı asfalttır. İlçe merkezinden yaylaya ulaşma süresi yaklaşık olarak 60 dakika’dır.
Geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlardan oluşan bir bitki örtüsüne sahiptir. Ayrıca orman içlerinde orman gülü ve şimşirden oluşan bodur ağaçlarda mevcuttur. Kanlıca, kuzugöbeği gibi yer mantarları ve ağaç mantarları bulunur.
Yaylanın tam ortasından Enişte Deresi geçmektedir. Bu dere üzerinde halk tabiriyle “Büyük Deniz” denilen 60-70 m uzunluğunda 3-4 m genişliğinde, derinliği tam olarak bilinemeyen doğal yollarla kaya kütleleri arasında oluşmuş bir su birikintisi mevcuttur. Enişte Deresi’nin yatak genişliği düz alanlarda 8-10 m’yi , kayalık arazilerde ise yer yer 2 m yi bulur. Derede sazan türü pullu balıklar, kurbağa ve su kertenkeleleri mevcuttur.
Yaylada her yıl temmuz ayının son haftası, genellikle 25-26-27 Temmuz tarihlerinde şenlikler düzenlenir.Dışardan gelenlerin kalabilecekleri otel-motel, kamp türü konaklama yeri olmayan yaylada, sürekli ikamet edenlerin ahşap evleri mevcuttur. Bunun dışında şenlik boyunca 200-250 civarında çadır kurulmaktadır.

Yanık Yaylası
Acelle Yaylası’ndan 15-20 dakika mesafede olup, yayla evleri mevcuttur.

Sulucaova Yaylası
Beldibi’nden 22 km mesafede olup, ulaşım 50 dakika sürer. Halen elektriğin olmadığı yaylaya en yakın elektrik direği 2.5 km uzaklıkta olduğundan ileride bu sorunun giderilmesi yolunda küçük bir çaba yeterli olacaktır. Yaylada yerli halkın yaz-kış oturduğu yayla evleri mevcuttur.

Yörükyeri Yaylası
Dokurcun yolu üzerinde olup, Azizağa-Yörükyeri arası 20 km’dir. Yörükyeri Yaylası’na Sultanpınarı Yaylası üzerinden de ulaşılabilmektedir.

Çiçekli Yaylası
Dokurcun yolu üzerinde bulunan Çiçekli Yaylası, Denderiz’den 30 dakika mesafededir. Sultanpınarı Yaylası’ndan doğu istikametine ilerleyip, Yörükyeri Yaylası üzerinden de ulaşılabilir. Yaylada yayla evleri mevcuttur.

Akar Yaylası
Çiçekli yayla’sından yaklaşık 15-20 dakika mesafededir.

Haydarlar-Kuloğlu Yaylası
Akar yaylasına 10 dakika mesafededir.

Davlumbaz Yaylası
Haydarlar’a 10 dakika, Dokurcun’a 30 dakikalık mesafede olan yaylaya Dokurcun’dan güney istikametinde gidilerek Haydarlar Köyü üzerinden de ulaşılabilir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Sakarya - Adapazarı

Turnalı Yaylası

Dokurcun’a 40 dakikalık mesafededir.

Çiğdem Yaylası
Hendek ilçe sınırları içinde yer almaktadır. Dokurcun ve Çiğdem Yaylası arası 18 km dir. Bununla birlikte Hendek-Karadere üzerinden Dikmen ve Çiğdem Köyleri’ne, buradan da 1500 metredeki Çiğdem Yaylası’na ulaşılabilmektedir.
Yapısıyla ilgi çeken evlerin de bulunduğu yaylanın; “topukotu” olarak adlandırılan çimle kaplı geniş alanı, küçük ve hafif eğimli tepeleri ile planlı bir çevrede oldukça hoş bir manzarası vardır. Yaylada her yıl temmuz ayının ikinci haftasında yayla şenlikleri düzenlenmektedir. Şenlikte yaylada yetişen sebze, meyveler ve hayvancılık tanıtılmakta, çeşitli eğlenceler yer almaktadır. Turizmci , gezgin ve yazarlardan oluşan büyük bir jüri tarafından Türkiye’nin en güzel on yaylasından biri olarak seçilmiştir.

Dikmen Yaylası
Hendek İlçe sınırları içerisinde yer almaktadır. Hendek ve Dikmen Yaylası arası 1.5 saattir. Hendek-Karadere üzerinden Dikmen ve Çiğdem Köyleri’ne, buradan da yaylaya ulaşılabilir. Orman gülleri ile ünlü olan yaylada elektrik mevcuttur.

Karagöl Yaylası
Taraklı’nın 21 km kuzeydoğusunda Samanlı Dağları’nın uzantısı olan dağlar üzerinde yer alıp deniz seviyesinden yüksekliği 1200 metre dir. Etrafı tamamen çam, kayın, köknar ve meşe ağaçları ile kaplı olan Karagöl Yaylası, 567 hektar genişliğindeki alanıyla, bol oksijenli havası ve soğuk içme sularıyla doğal bir tedavi merkezidir.
İlkbaharda karların erimesiyle sularla kaplanan yayla, nisan ayının ikinci yarısında, sular tamamen çekildikten sonra doğa harikası bir görünüme bürünmektedir. Yaylada her hafta cuma günleri pazar kurulur ve o gün akşama kadar çeşitli şenlikler yapılır.
Tamamen ahşaptan yapılmış yayla evleri ilgi çekmekle birlikte, son zamanlarda betonarme evler de yapılmaktadır. Her yıl yurt içinden binlerce insanımız burada kamp kurup konaklamaktadır.

Hamzapınar Yaylası
Taraklı Yaylası’nın 1 km aşağısındadır. Belengerme Tepesi’nin arka yüzünde kalan Hamzapınarı içimine doyum olmayan nefis bir soğuk suya sahiptir. Taraklı İlçesi’ne gelen konukların çoğunluğu Orman İşletmesi tarafından düzenlenen halka açık piknik alanına götürülür.

Belengerme Yaylası
Taraklı İlçesi sınırları içerisinde yer alan yayla, Karagöl Yaylası sınırında Hamzapınar Yaylası bitişiğinde, Tuzla Köyü’ne 1 km mesafededir. Belengerme Tepesi’nden bakıldığında tabiat harikası Karagöl Yaylası’nın tamamı görülebilmektedir.

İnönü Yaylası
Pamukova İlçesi sınırları içerisinde yer alan yayla, özellikle hafta sonları İzmit ve İstanbul’dan gelen ziyaretçilerin kamp yapmaları için gereken ortamı sağlamaktadır. İnönü Yaylası’ndan 20 dakikalık bir yürüyüşle, orman içindeki bir patika takip edilerek daha yukarıdaki Erikli Yaylası’na varılabilir. İnönü Yaylası’ndan doğrudan Hüseyinli Köyü üzerinden Pamukova-Çilekli-Mekece yoluna da çıkılabilmektedir.

Güzlek Yaylası
Dokurcun yolu üzerinde ve Akyazı’ya 45 km mesafededir. Akyazı-Dokurcun istikametinde Beldibi Köyü karşısından sağa dönerek Boztepe Köyü yoluna ulaşılır. Boztepe üzerinden Güzlek Yaylası, Sultanpınarı Yaylası, Yörükyeri Yaylası, Çiçekli Yaylası ve Acelle Yaylası’na, Acelle üzerinden de Yanık Yaylasına gidilir. Şerefiye ve Beldibi köyleri arası 1 km mesafededir. Beldibi-Güzlek Yaylası arası ise 12 km’dir.
Her yıl mayıs ayında çevre köylerden yaylaya gelen yaylaklar burada bulunan yayla evlerinde kasım ayına kadar kalmakta, bu süre içinde yaban çileği toplayıp satmakta ve hayvancılık yapmaktadırlar.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Sakarya - Adapazarı

Karasu’yu Tanıyalım

İstanbul ve Kocaelililer de ilgi gösteriyor ama bu sahil asıl Sakaryalıların yazlığı. Adapazarı’ndan 52 km’lik asfalt yolla ulaşılan Karasu kuzeye ve güneye yazlık evler ve sitelerle her yıl biraz daha büyüyordu. 17 Ağustos, arkasından 12 Kasım 1999 depremleri bölgeyi de etkiledi. Bölge çok büyük hasar görmese de depremden etkilendi.
Ayrıca depremde büyük yara alan İzmit ve Adapazarlı yazlıkçılar bu yıl bölgeye pek gitme fırsatı bulamadılar. Yazlıkları hasar görmeyen fakat kentlerdeki evleri yıkılan bir kısım yurttaşlar da bu evlerde oturmayı seçmek durumunda kaldılar.
Yazlık evlerin son yıllarda hızla arttığı, sahilin apartmanlaşmaya başladığı bölgede depremden sonra nasıl bir gelişme olacağını hep birlikte göreceğiz.
Sahile çıktığınızda Karadeniz iklimi ve doğası kendini hissettirmeye başlıyor. Yolda sağınızda solunuzda sıralanan fındıklıklar Karadeniz’de olduğunuzun ilk işaretlerini vermeye başlıyor. Yer yer denizi görerek yol alıyorsunuz. Çoğu zaman da yazlıklar denizle aranıza giriyor. Çevrede çok sayıda küçük göletler göreceksiniz. Kışın dalgalar çoğaldığında denizle karışan gölcükler yazın ayrılıyor denizden. Bunların hemen tümünde bir küçük olta atarak şansınızı deneyebilirsiniz.
Büyük Akgöl, Açanlar, Küçükboğaz gölleri bunlardan bir kaçı. küçükboğaz Gölünün yanı başında (yol üzerinde solunuzda) bir kır lokantası var. Yemek yerken bir iki kadeh de içip kalış zamanınızı uzatacaksanız küçük çocuklarınızın sıkılmaması için ellerine birer olta verin. Endişe de etmeyin, göl kıyısı çok sığdır.
Karasu’dan sahil boyunca ilerleyen yoldan kuzeye doğru 18 km. ilerlerseniz Kocaali’ye, 27 km. daha ilerlerseniz Akçakoca’ya ulaşırsınız. Yol boyunca güzel bahçelerle donanmış şirin karadeniz köylerinden geçeceksiniz. Aceleniz yoksa köy kahvelerinde mola verip çay içebilirsiniz. Balıkçılık ve fındıkçılıkla geçinen köylüler dostlukla karşılayacaklardır.
MADEN DERESİ
Karasu ve Kocaali’ye kadar gelmişken deniz kıyısının sıcağından bunalanları serin bir yere çağırıyoruz. Karasu-Kocaali arasından içeriye doğru girince Cam Dağlarından kaynaklanan Maden Deresi’ne ulaşacaksınız. Derenin sesini dinleyerek, yeşile bezeli bir çerede yürüyüşler yapmak ve güzel bir kır sofrası kurmak için ideal bir yer. Düşünün bir kere şırıl şırıl akan bir derenin kenarında suyun ve kuşların sesini dinleyerek piknik yapmayalı kaç yıl oldu ?
Çok eskiden burada kurşun, boraks, çinko ve altın madenleri varmış. 1914’de bütün galerileri çökerterek bölgeyi terketmiş işletmecileri.
Kayın, çınar, ceviz, elbette en çok da fındık ağaçlarıyla donanmış. Ekim-Kasım aylarındaysanız kestane toplayabilirisiniz. Çevrede meyve ve sebze yetiştiriliyor. Bahçesinde çalışan bir üreticiden hemen orada koparılan sebzeler alabilirsiniz.
Otların üzerine bir yaygı serip yanınızda getirdiklerinizle piknik yapmak istemezseniz Şeref İskender’in alabalık tesislerine gidebilirsiniz. Yanınızda getirdiklerinizi burada da yiyebilirsiniz. Ama yörenin tereyağında pişmiş alabalıklarını tavsiye ediyoruz. Ağaçlar altında kiremit damlı ahşap kamelyelerde oturup yiyebilirsiniz. Balık sevmiyorsanız saç kavurma ve salataya buyurun. Her türlü içki servisi de var. İskender Bey isterseniz şerefinize şampanya bile patlatabilir. Fiyatları da makul düzeyde.
Maden Deresi’nde konaklama olanağı yok. Çadırınızı yanınızda getirmediyseniz Karasu veya Kocaali’ye gitmeniz gerekir. Güzel bir yemek yiyip, demlikle gelen tavşankanı çayı içtikten sonra bir kilim serip ağaçların altında güzel bir öğlen uykusu çekebilirsiniz. Kuşların ve kurbağaların sesinden başka ses yok. Mevsimine göre yaban çileği, böğürtlen toplayabilirsiniz. Kentlerde büyüyen çocuklarınız için güzel bir değişiklik olur. Paçalarınızı sıvayıp derenin içinde yürüyüş de yapabilirsiniz. Derenin sularından yararlanan bir alabalık çiftliği de kurulmuş. Uğrarsanız hem seyreder hem de balık alabilirsiniz.
POYRAZLAR GÖLÜ
İstanbul’un yanıbaşında, çevresi Çam ve meşelerle kaplı, bahar aylarında yamaçları rengarenk çiçeklerle süslenen, sularında kuğuların dans ettiği bir göl var, Poyrazlar Gölü.
Poyrazlar köyü Adapazarı içinden geçilip gidilen bir yerleşim birimi. 80 Haneli köyün geçim kaynağı sebzecilik ve mısır. Bereketli topraklar üzerinde üç kez mahsul alınıyor. Köylünün tazelik ve çeşit açısından meyva sebze sıkıntısı hiç mi hiç yok. Poyrazlar yaz kış dibinden kaynak suyu ile beslenen bir göl. Fazla suları Sakarya nehrine karışan gölde sakarmete, karabatak ve ördekleri sık sık görebilirsiniz. Göç mevsimi, kuğuların da ziyaret ettiği gölün bir bölümü ise sazlıklarla kaplı, nilüferlerle bezeli. Çevresinde köy evlerinin haricinde yapılaşmaya rastlanmıyor. Köy halkı da konuya öylesine duyarlı ki doğanın gönüllü bekçileri ilan etmişler kendilerini.
Doğa da oldukça cömert davranmış: Renk renk çiçeklerle kaplı yamaçlar, çam ve meşe ağaçları altında otlayan kuzular, kuşların korosu, gölden yansıyan ılık rüzgar.
Orman Genel Müdürlüğüne bağlı Poyrazlar Gölü Milli Egemenlik Parkına hafta sonu gelenlerin sayısı az değil. Uçsuz bucaksız yeşilliklerde yapacağınız bir gezinti sonrası göl kenarındaki kamelyalar arasında soluklanmak, tertemiz havayı içinize çekip piknik yapmak çok hoş.
Küçük bir ücret karşılığı girilen parkta, çeşme piknik masaları ve ocaklar, kamelyalar bulunuyor. Çadır kurup kamp yapma imkanı da var. En derin yeri 12 m.ve dibi batak gölde yüzmek “kesinlikle yasak.”
Şişme botunu yanında getirenler sahilden orman görevlisine ücretini ödeyerek biraz pullu ve kılçıklı olan kızılkanat balıklarından tutabilirler

Resimler…
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Sakarya - Adapazarı

Sakarya Gezi Rehberi

Doğa güzelliği, kumsalları, plajları ve mevcut turistik tesisleriyle görülmeye değer bir yer olan İlimiz, yörenin günü birlik deniz ihtiyacını karşıladığından ve özellikle İstanbul ve Ankara gibi yakın yörelerde yaşayıp hafta sonunda sakin bir tatil için denizden yararlanmayı düşünenlere bu imkanı tanıdığından ikinci konut yeri seçimi yönünden tercih edilen iller arasındadır.
Karasu ve Kocaali İlçelerinin kıyı kesimleri yörede turizm hareketliliğine ve canlılığına katkıda bulunmaktadır. Deniz, dağ, orman, ve sağlık turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olmakla birlikte turizm potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirildiği söylenemez.
Sağlık turizmi açısından Akyazı Kuzuluk Kaplıcaları tüm ülke çapında en önemli merkezlerden biridir.
Ayrıca Akyazı Çökek Kaplıcası, Geyve Acısu ve Geyve Ilıca Köyü İçmesi ile Taraklı kıl Hamamı Sağlık Turizmi açısından değerlendirilecek yerlerdendir.
Tarihi eserler olarak Beşköprü (Justinianus Köprüsü), Harmantepe Kalesi, Adliye Kalesi, Orhan Camii, Orhan Gazi Camii ve Atatürk Evi en önemli tarihi eserler arasında sayılabilir.Doğal güzellik açısından da ilimiz çok büyük bir potansiyele sahiptir. Sapanca Gölü, Büyük Akgöl, Küçük Akgöl ve Poyrazlar Gölü tabiatın sunduğu en büyük nimetlerdir.
Türk tarihinde önemli bir yer tutar. Sakarya Nehri de ilimizi bir baştan bir başa katederek Karadeniz’e dökülmektedir. Nehir yatağı boyunca etrafı eşsiz bir doğal güzelliğe sahip olan Sakarya Nehrinin 3. Derece doğal sit alanı olması nedeniyle koruma altındadır. Ancak gerekli koruma sağlanması için tedbirler arttırılmalıdır.
KAYNAK ve MADEN SULARI
Sakarya, kaynak ve maden suyu bakımından oldukça zengindir. Bunların en önemlileri Akyazı, Sapanca ve Geyve ilçelerindedir.
Kuzuluk Maden Suyu: Akyazı-Kuzuluk kasabasından çıkarılmaktadır. Özel bir şirket tarafından çıkarılmakta ve şişelenmiş olarak pazarlanmaktadır.
Şerefiye Kaynak Suyu: Akyazı’nın güneyinde Şerefiye köyünden çıkarılıp pazarlanmaktadır.
Kristal Kaynak Suyu: Sapanca-Kırkpınar mevkiinde çıkarılıp özel bir şirket tarafından şişelenerek pazarlanmaktadır.
Kardelen Kaynak Suyu: Hendek - Çamlıca mevkiinden çıkarılarak pazarlanmaktadır.
Reşadiye Kaynak Suyu: Akyazı’nın güneydoğusunda Reşadiye köyündedir.
Mahmudiye Kaynak Suyu: Sapanca’ nın batısında Mahmudiye köyündedir.
Memnuniye Kaynak Suyu: Sapanca’ nın güneyinde Memnuniye köyündedir.
Çamdağı Kaynak Suyu: Karasu ilçesinin güneydoğusunda Çamdağı’ndan çıkmaktadır.
Kuzuluk Kaplıcası: Kuzuluk kasabası sınırları içersindedir. Özel bir şirket tarafından kiralanan bu kaynak, mükemmel tesislerle donatılmış ve çevresinde de güzel bir tatil köyü yaptırılmıştır. İçme suyu olarak hazmı kolaylaştırıcı bir özelliği vardır. Banyo olarak kullanılırsa romatizma, siyatik ve mafsal ağrılara iyi gelir. Su sıcaklığı 80 derecedir.
Bu termal sıcaklıktan yararlanan bir kısım özel girişimciler, seracılığı geliştirerek bu sahada ihracata yönelik seralar oluşturmuşlardır.
Çökek Kaplıcası: Kuzuluk kasabası sınırları içersinde şahıs malı bir arazidedir. Dokuz kuyunun dördünden su çıkmakta ve briket ile inşa edilen odacıklara banyo amacıyla sevk edilmektedir.
Diğer kuyular ise çamur banyosu için kullanılmaktadır. Suyun romatizma, siyatik ve kaşıntılara iyi geldiği söylenmektedir.
Acı Su: Geyve’ye bağlı Ahibaba Köyündedir. Sıcaklığı 26 derecedir. İyi bir sofra suyu olmasının yanı sıra mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.
Ilıca Köy İçmecesi: Geyve’nin Ilıca Köyündedir. Çıktığı arazi köyün ortak malıdır. Debisi düşük, sıcaklığı 26 derecedir. Bazı mide hastalıkları için faydalıdır.
Kil Hamamı: Taraklı’nın Paşalar Köyündedir. Köyün ortak malı olan arazisinde yapılan basit bazı tesisler vardır. 39 derece sıcaklığa sahip olup romatizma, kadın hastalıkları ve sinir hastalıklarına iyi gelmektedir.
 
Cevap: Sakarya - Adapazarı

Adapazarı,
Marmara Bölgesi’nin doğusunda bir kent ve Sakarya ilinin merkez ilçesidir. Kimi zaman yanlış olarak bilinenin tersine Sakarya, Adapazarı değildir. Adapazarı Sakarya’nın merkez ilçesidir. Sakarya Üniversitesi burada bulunmaktadır.
Kuruluşları yeni olan iller arasına girer. Roma Bizans devrinde bugünkü Adapazarı havzasında hiçbir yerleşim izi mevcut değildir. 13. Asrın sonlarına doğru Osman Gazi’nin komutanlığında Konuralp, bugünkü Adapazarı havzasını fethetmiştir. İlk olarak batı Türkistan ve Azerbaycan’dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve kentler kurmuşlardır.
Adapazarı, Sakarya Nehri ve Sapanca gölünden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada biçimindeki kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada Kadılığı’na yazılan ve bu yöreden nahiye diye bahseden bir ferman bugünkü şehrin mazisini aydınlatan ilk ışıklardan biridir. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde (1648) Adapazarı’ndan Bolu’nun nahiyesi diye bahsedilmekte ve bu yörenin yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Bugünkü şehrin adı, Ada köyünde kurulan pazara mahsullerini satmak üzere civar köylerden ve göçebe aşiretlerinden gelen halk tarafından ADAPAZARI olarak verilmiştir.
I. Mahmut zamanında (1837) Adapazarı kaza haline gelmiştir. 19. asrın sonlarına doğru Kocaeli Vilayeti’nin kazası olmuştur. 22 Haziran 1954 tarihinde 6419 sayılı kanunla il olmuş ve SAKARYA adını almıştır. Adapazarı ve civarının ilk Türk sakinleri, göçebeliği terk ederek yerleşik düzene geçen Türkmen aşiretleri yörüklerdir. Bugün ADAPAZARI mahalelerinin adları Türk oymaklarının adları ile anılır. (Tığcılar, Hasırcılar, Semerciler, Papuçcular, Yağcılar, Çıracılar gibi.) Adapazarı’nın Kurtuluş Savaşında da önemli bir yeri vardır. Ali Fuat Cebesoy, Sırrı Bey, Hasan Cavit Bey, Çerkez Sait Bey, Koçzade Mahmut Bey, Cevat Bey, Metozade Hüseyin Efendi, Abdurrahman Bey, Kaymakam Tahir Bey, İbsiz Recep, Kazım Kaptan, Halit Molla gibi pek çok kahramanımız Kuva-i Milliye hareketine sağladıkları yardım ve destekle Milli Mücadelenin şerefli sahifelerinde yer almışlardır. Adapazarı 25 Mart 1921′de Yunanlılar tarafından işgal edilmişse de 21 Haziran 1921 gibi kısa bir sürede geri alınmıştır.
2003 yılında merkez ilçesi Adapazarı Büyükşehir olmuştur 17 auğustos 1999 depreminden sonra şehir yeniden inşa için fay hattının dışına, Camili-Karaman istikametine kaydırılmıştır. Bu depremde tahminen 20.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan sonra şehir kendini hızla toparlamıştır.Başlıca geçim kaynakları sanayi ve tarımdır hayvancılık ve tavukçulukta yapılmaktadır. İstanbul ve İzmit’ten sonra fabrikaların Sakarya tarafına kayması ile önem kazanmıştır. Önemli üretim tesislerine ev sahipliği yapmaktadır (Toyota, GoodYear, Reysaş, Otoyol, Otokar)Mobilya sektöründe iddia sahibidir yeni kurulan mobilyacılar sitesi ASEM ile Türkiye’nin en büyük üçüncü mobilyacılar sitesine ev sahipliği yapmaktadır.
 
Cevap: Sakarya - Adapazarı

Sapanca Gölü Balon Turizmine Açıldı

Sakarya’nın Sapanca ilçesi, Kapadokya’dan sonra balon turizminin merkezi olmaya aday. Sakarya Valisi Nuri Okutan, balon uçuşlarının İstanbul ve çevre illere yepyeni bir soluk getireceği söyledi.
Firma yetkilileri de, “1000 metre yüksekte iken bir yanınızda İzmit Körfezi, bir yanınızda Karadeniz, altınızda Sapanca Gölü ve yeşilin tüm tonlarıyla taçlanmış bir manzarayı izlemek, ayrı bir keyif olacak” dedi.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst