Su Ülkesi: Maldivler

*GüMüŞ*

Yeni Üye
Üye
Su Ülkesi: Maldivler
su ülkesi maldivlerde ne yenir maldiv evleri
Serra GÜRÇAY Maldivler, çok sayıda irili ufaklı adalar ve denizden oluşan bir ülke... Bir ülke düşünün ki toplam yüzölçümünün sadece yüzde dördü (%4) kara, geri kalanıysa lagün ve deniz... Bu ülkede yaşayan insanların nüfusu, sualtında yaşayan canlıların yanında bir kum tanesi kadar... Bu yüzden Maldivler denince insanın aklına rengarenk balıklar geliyor. Sular ülkesinin hakiminin de balıklar olmasından daha doğal ne olabilir ki ... Maldivlerin, 1965 senesinden beri bağımsız bir ülke olduğunu düşününce, insanın içinden ülke kelimesine yüklediği anlamları sorgulamak geliyor... Bu toprak fakiri ülkede, denizin ve deniz ürünlerinin girmediği bir alan yok. Köyleri dolaşırken mercan resiflerinden yapılmış evleri görünce, insanların deniz ve deniz ürünleriyle nasıl iç içe olduklarını anlayabiliyorsunuz. Bu ülkede uzun bir süre mercanlar, ev yapımından mezar taşına kadar çimentonun yerini tutmuş. Kısa bir süre önce korunma altına alınan mercanlar artık doğal ortamlarından çıkarılamıyor ve insanlar yerine balıklara ev sahipliği yapıyor.
Coğrafi olarak Hindistan’ın ayağına, Sri Lanka’nın da yanına düşen bu adalar topluluğuna geldiğinizde sizi ilk sürpriz bekliyor. Havaalanından otele transfer yapacağınız “aracın” bir sürat teknesi olduğunu görünce zaten su ülkesine ayak bastığınızı anlıyorsunuz. Oldukça popüler bir tatil beldesi olmasına rağmen, başkent Male’nin dışında, Maldivler’de yan yana oteller ve turistik tesisler bulmanız imkansız.... Lagünlerle çevrili küçük adalardan oluştuğu için buranın en büyük özelliği her adada tek otelin olması ve buna bağlı olarak da doğanın hiç bozulmaması...

Suyun Üstünde Uyumak
Bu adalar topluluğunun bir diğer özelliği de, her adanın doğal bir lagün tarafından çevrelenmiş olması.... Bu lagünler, adaları şiddetli rüzgardan ve dalgadan koruduğu gibi aynı zamanda da türkuvaz sularıyla bir cennet görüntüsü sağlıyor.
Eğer denizle aranız iyiyse, Maldivler’de “deniz villalarında (Water Bungalow)” kalabilirsiniz. Rezervasyon yaparken çoğu otelde deniz üzerinde mi yoksa plajda (Beach Bungalow) mı uyumak istediğinizi soruyorlar. Biraz fiyat farkıyla türkuaz suların üstüne kurulmuş iskelelere oturtulan villalarda konaklamak, “işte Maldivlere geldim” demenin bir başka yolu... Deniz üzerindeki terasınızdan adayı seyretmenin keyfine doyum olmuyor. Günbatımının içinde yer almak ve gökyüzünü hiç engelsiz seyretmekte işin cabası...Maldivlerde deniz o kadar ılık ve davetkar ki sabah duşunuzu lagüne dalarak yapmak ve tüm gün boyunca denizden çıkmamak gününüzün en önemli aktivitesi haline gelebilir. Ancak “balayı cenneti” Maldivlere çocuklarınızı da getirme gafletinde bulunduysanız o zaman “deniz villası” fikrine dikkatle yaklaşmakta yarar var.
Eğer “plaj villasında” kalmayı tercih ederseniz, beyaz kumlara basarak kahvaltınızı yapmak ve palmiye ağaçlarının gölgesinde dinlenmek ruhunuza iyi gelecek... Ve...belki de hayatınızda ilk defa “yürüyen” bin bir çeşit deniz kabuğuyla tanışacaksınız.
Bakire Kız Avcısı Deniz Cini
Eğer gittiğiniz ülkenin insanları ve kültürüyle de biraz ilgiliyseniz, Maldivlerde ki otellerde servisten tutun da oda görevlilerinin de büyük çoğunluğunun erkek olduğunu fark edeceksiniz. Bir de yerli dans ve müzik topluluklarının da büyük ölçüde erkeklerden oluştuğunu görünce minik bir araştırmayla ülkenin yüzde yüzünün Müslüman olduğunu öğreneceksiniz. Maldivli yerliler Afrika, Arap, Hint ve Güney Doğu Asya kökenliler, böyle bir ırk karışımına rağmen topluluğun tamamının Müslüman olması aslında eskilere dayanan bir efsaneye bağlanıyor...

Efsaneye göre, asırlar önce Müslüman bir bilgin adayı ziyaret eder ve adalıları dehşete düşüren “deniz cininin” yaptıklarını duyar. Ayda bir ortaya çıkan bu deniz cininin her ay kendisine bakire bir kız kurban edilmesini buyurduğu yoksa tüm adaların sular altında kalacağına inanılır. Bilgin o ay kurban edilecek kızın kılığına girer ve cinin geldiği tapınağa gider ve tüm gece Kuran’dan sureler okur. Bu olaydan sonra cin bir daha gözükmez ve adalılar Kuran’ı benimseyip Müslüman olurlar.
Günümüzde de adalılar Müslüman geleneklerine uygun bir yaşam tarzı benimsemişler. Devlet, yerlileri korumak adına turistlerin rehber eşliği dışında köyleri gezmesini yasaklamış... Eğer yerlilerin hayatını merak ediyorsanız sadece devletin gitmenize izin verdiği bölgelere rehber eşliğinde gidebiliyorsunuz. Rehberiniz yoksa da yanınızda yerli birinden aldığınız bir davet mektubu gerekiyor. Bu yüzden, Maldivler bağımsız gezen turistler için önerilecek bir bölge değil.
Zaten taşımacılığın da büyük oranda motorla yapıldığını düşünürsek rehber veya otelden organize edeceğiniz turlar bu seyahatin vazgeçilmezi...
Sualtında balık trafiği...
Eğer daha önce dalış tecrübeniz varsa Maldivler’de bin bir türlü balık, su kaplumbağaları, yunus balıkları ile birlikte yüzebilirsiniz. Her otel, bir dalış merkezine sahip olduğu gibi, isteyen ziyaretçilere dalgıçlık dersi verme alt yapısına da sahip. Birkaç günde alabileceğiniz dalış sertifikanızla sualtı dünyasına anlı şanlı bir dalış yapabilirsiniz. Eğer batıklara meraklıysanız, Maldivlerde dünyaca ünlü gemi batıklarına da dalma imkanınız var.
Sualtında göreceğiniz canlı çeşitliliği karşısında şaşırmamak mümkün değil, balık sürüleri eşliğinde yüzmek ve denizin dibinde oturup başınızın üstünden geçen yüzlerce balığın ahenkle dans edişlerini izlemek, olağanüstü bir tecrübe... Su üstünde bulduğunuz dinginliğe karşılık sualtındaki renkli trafik ve curcuna insanı şaşırtıyor ve sualtından ayrılıp su yüzeyine çıkmak istemiyorsunuz... Aslında deniz canlılarını görmek için dalmanıza da gerek yok, dizinize gelen sularda bile çeşit çeşit balık görebilir hatta şanslıysanız elinizle tutacağınız bir balık ile akşam karnınızı doyurabilirsiniz. Akvaryum berraklığında ve türkuvaz rengindeki sularda çıplak gözle bile tahmin edemeyeceğiniz kadar çok balığı izleyebilirsiniz. Ne var ki, eğer mercanlara da meraklıysanız, 1998 senesinde ki El Nino sıcakları sırasında deniz suyunun fazla ısınması nedeniyle bu bölgedeki mercanlar ölmüş. Yeni yeni yetişmeye başlayan mercanlar henüz dalgıçları heyecanlandıracak boyutta değil...
Balıkları severim ama dalmak bana göre değil diyenler için ise “Dolphin cruise- yunus gezisi” önerilir. Dünyada pek çok yerde “birkaç yunusu” görebileceğiniz tekne gezileri var ancak Hint okyanusunda yüzlerce yunusla son sürat yarışmak özellikle çocuklar için unutulmaz bir anı.
Özel adanızda, “Four Seasons” usulü terapi
Eğer tatile çıkmakta ki ana amacınız dinlenmekse, Maldiv adaları tam istediğiniz gibi bir yer; adalarda pek çok uluslararası otel yer alsa da kaldığımız Kuda Huraa adasındaki Four Seasons’ da kendinizi gerçek anlamda özel hissediyorsunuz. Tropikal sıcağı, servis edilen buzlu havlular sayesinde hissetmiyorsunuz bile...
Bu arada Four Seasons’ın türünün ilk örneği “özel ada spasına” gitmeyi sakın ihmal etmeyin. Otelin hemen karşısında yer alan minik adaya Maldivlere özel, “dhoni” denilen kıvrımlı kayıkla yapacağınız iki dakikalık yolculukla varıyorsunuz. Sandal ağacı kokusunun verdiği rahatlamaya bir de ikram edilen zencefilli iksir eklenince terapiye hazır olarak deniz manzaralı bölmenize geçiyorsunuz. Kendinizi terapi yatağına bıraktığınızda yere açılmış olan cam bölmeden balıkları izlerken, hünerli ellere bıraktığınız bedeninizde yorgunluğun izleri yavaş yavaş kayboluyor. İster “Muson yağmuru duşu”, isterseniz yosunlarla hazırlanan “okyanus ritüeli” veya Hint masajı” yaptırın...seçim size kalmış. Ama emin olun ki, sizin için özel hazırlanmış, çiçeklerle süslenmiş havuzda yapacağınız final sırasında, küçük bir kuş kulağınıza bu tatilin gerçekten de değdiğini fısıldayacak.
Tabi her güzel şeyin bir sonu var, bu dünya cennetinden döndükten sonra bir başka kuş misali “hafiflemeyi de” banka hesabınızda hissedeceksiniz... Ama en azından havanız değişmiş ve büyük şehir temposuna dayanabilmek için yeterli enerjiyi toplamış olacaksınız...




kaynak:uzaklar.com
 
Geri
Üst