Teoman - Söz Müzik Teoman - 2008

M

Misafir

Forum Okuru
Teoman - Söz Müzik Teoman - 2008
52255100qk2.jpg

56414354ki8.jpg



Albümdeki Parcalar:
01. Paramparça - Sezen Aksu
02. Gönül Çelen - Yalın
03. Kim? - Candan Erçetin
04. Rüzgar Gülü - Yaşar
05. İstanbul'da Sonbahar - Nil Karaibrahimgil
06. Sürpriz - Emre Aydın
07. Senden Önce Senden Sonra - İzel
08. Güzel Bir Gün - Mirkelam
09. Duş - İrem Candar
10. İki Çocuk - Yavuz Bingöl
11. Bugün - Kreş
12. İstasyon İnsanları - Harun Tekin
13. Kişisel Bir Şey - Rashit
14. Gökdelenler - Hayko Cepkin

Dokuz albümü kapsayan bir seçki kitabı olan bu kitap Teoman’ın şarkı sözleri ve notalarından oluşuyor. Teoman’ın kendi el yazısıyla yazdığı sözlerin ilk hallerinin de bulunduğu kitapta hiçbir yerde göremeyeceğiniz Teoman fotoğrafları ve konserlerinden kareler yer alıyor.

Yine tamamının söz ve müziği kendisine ait olan şarkıları farklı müzisyenlerin seslendirdiği ve kitapla aynı adı taşıyan albümü de eşzamanlı olarak piyasaya sürülüyor.

Kitabın önsözünden…

Şarkılar nasıl yazılırlar, ne derler, siz nasıl anlarsınız? Hangileri tam yüreğinizden vurur? Şarkı ne
zaman şarkıya, ne zaman hayata benzer? Bazıları niye sadece şarkı, bazılarıysa yaşamın ta kendisidir? Hüzünlü şarkılar dağlayan bıçaklardır, biraz fazla kaçarlarsa pansuman niteliklerini kaybederler. En steril ve etkili olan yöntemlerinde alkol de yardım eder ve her şeyi anlatırlar, her şeyi hatırlatırlar. Hatta siz onları sevmeseniz bile. Sanki cevap üçmüş gibi gelir, şarkılar yön olarak kaça ayrılır diye düşündüğünüzde; "Kendine, karşıdakine, etrafa" doğru... En az yaralayanı ve en az inanılanı üçüncü şıktır ve etrafa söylenir. En
fazla inanılanı ise "ikinci şık", karşıdakine olanıdır ve bir monolog olarak söyleme-dinleme ilişkisini en özel alana kurar.

Sanki yatakta ikinizsinizdir, sizin mecaliniz ve lafınız yoktur, o ise söyler, söyler. Aynı,
aşk sözleri gibilerdir, siz hissetmiyorsanız duymazsınız da. Ve sizin için gerçek değillerdir, olamazlar. Şarkılar aynı sessizlikte kalır, monolog ise siz istediğinizde söylenmek üzere CD, Kaset, mp3 ya da plak formatında bekler, inanacağınız zaman çalarsınız, sanki ilk kez dinlemiş gibi olursunuz. Bazen tam doğru yere dokunur, "Hah" dersiniz, " işte tam orası, biraz daha yukarı çık, hah işte tam da orası".

“Kendine karşı” olan birinci
şık ise, ikinci şık’a öykünür ve aşkın başka bir boyutuna benzer. “Ben bunları hep O’nun için yapıyorum, umarım O biliyordur, anlıyordur” durumları… Sanki yukarıdadır O ve hislerinizi, hareketlerinizi duruşunuzu, biliyor, görüyordur. İkinci tekil şahıs “Sen”e, birinci tekilde söylenir ama aslında “sen” ortada yoktur. “Sen gittin” şarkıları bunlardır. Giden miden yoktur aslında, sadece olmayan vardır ve en acıklı şıkkımız da budur. Birinci şıkkın bir alt kolu, şarkıyı “gerçek ben”e söyler. Mesela; “Bir zamanlar aşık olmuştum “Ama şimdi ismi neydi unuttum”* dediğinizde lafınız kendinizedir. Eskilerden bir şeyi hatırlar, tam çıkaramazsınız. Burada artık sanal bir “sen” veya “O” yoktur, şarkı “ben”e söylenir, tam bir kalp ve yarım bir ağızla…

Yarım ağızla dedik, çünkü şarkılar aslında hayatın metaforlarıdır ve çok da didiklemeye gelmez. Dinlersiniz, seversiniz, sıkılırsınız da değiştirirsiniz. Aynı başka bir şarkının içinde söylendiği gibi;

Başka bir şarkı söyleyelim çocuklar
Bu eskidi ve buruklaştı.
Tüm tırnaklarını görüyorum
Kırık
Tüm gemileri alev alev yanıyor
………………………………….
Oraya bakın arkadaşlar
Hayatta kalan bir yolcu görünüyor
…………………………………..
Başka bir şarkı söyleyelim
Bu eskidi ve buruklaştı”**

*(M. Alanson)
**(L. Cohen)
 
Geri
Üst