Türk Resim Sanatında Asker Ressamlar

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Türk Resim Sanatında Asker Ressamlar
asker ressamlar kurtuluş savaşı ressamları askeri ressamlar emperyalizm ressamları emperyalist
Osmanlı İmparatorluğunda batılı anlamda resim sanatı (Pentür) anlayışı , ilk defa III. Selim zamanında 1793 yılında Mühendishane-i Berr-i Hümayun (topçu okulu) müfredat programlarında desen derslerinin kabul edilmesiyle başlar. İmparator III. Selim gelişimi ve çağdaşlaşmayı her alanda batılılaşmada buluyordu.

Resimde batı tekniği, yurdumuzda desen dersleri ile bu okulumuza girmiş olduğuna göre, 1793 yılı, Resim Sanatı tarihimiz açısından bir dönüm nokatasıdır.

Mühendishane-i Berri-i Hümayun'da desen dersleri konulduktan 42 yıl sonra 1835 yılında Mektebi Fünun Harbiye (Harp okulu) daha sonraki yıllarda da bu yüksek okullara öğrenci yetiştiren Askeri Rüştiyeler (Askeri orta okullar ) ve Askeri idadiler (Askeri liseler ) de resim derslerinin kabul edildiğini görüyoruz.

Askeri okullarda başlangıçta Fransız hocalar tarafından verilen desen dersleri, Avrupa'ya gönderilen yetenekli asker ressamların yetişmesiyle meyvelerini vermiştr.

1835 Yılında Avrupa'ya gönderilen 10 öğrenci arasında ilk türk ressamları olarak anılan Ferik İbrahim Paşa ve Tevfik Paşa'da bulunuyordu.

Batılı anlamda çağdaş Türk resminin doğup gelişmesi açısından Askeri okullarımızın önemi ve değeri yadsınamaz .

Osman Hamdi tarafından kurulan Sanay-i Nefise (Güzel Sanatlar Akademisi) den önce (1883) Askeri Okullar, Osmanlıda ilk resim sergisini Divan Yolunda 1873'de açan Şeker Ahmet Paşa , Süleyman Seyit , Hüseyin Zekai Paşa gibi çok değerli ressamları yetiştirmiştir. Bu sanatçılardan Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyit Paris'te Gerome, Bulanger ve Kabant atölyelerine devam ettiler. Paris'te Realist anlayışla karşılaşan ressamlarımızdan Şeker Ahmet Paşa çalışmalarında Courbet Realizminden etkilenmiş; yurda döndüğünde sarayda önemli görevler üstlenmiştir. Ayrıca Şeker Ahmet Paşa, Paris'te kaldığı yıllarda Sultan Abdülaziz'in karakalem bir portresini yapmış; bu portre Paris'te sergilenmişti. Courbet realizmini anımsatan orman manzaralarının yanı sıra çok sayıda natürmort ile birlikte kendi portresini de yapmıştır.

Süleyman Seyyit yurda geri döndüğünde realist anlayışta çalışmalarına devam etti. Küçük ve Orta boyutlu tuvallerde çalışan sanatçı Üsküdar'da oturduğu sıralarda Çamlıca' dan manzaralar ve çok sayıda natürmort da yapmıştır.
Hüseyin Zekai Paşa, batı ressamlarını, pirimitifleri ve Rönesans sanatçılarını inceledi. Hüseyin Zekai Paşa Avrupa'da eğitim görmemiş ise de kabiliyeti ile kendisi bir ekol haline gelmiştir. Manzara tablolarında Empresyonist bir etki göze çarpar. Doğayı gözlemlemiş, güneş ışığının günün değişik saatlerindeki etkisini tuvallerine başarı ile yansıtmıştır. Fotoğraflardan tuvale büyütme yoluyla da çalışan sanatçının tablolarının konusunu mimari eserler ve manzaralar oluşturdu.
Bu üç isim; Şeker Ahmet Paşa , Hüseyin Zekai Paşa ve Süleyman Seyit Türk resim sanatı tarihinde üç büyükler olarak anılmaktadır.

Daha sonra da o yıllarda resmimiz üzerinde egemen olan Akademik- Realist anlayışın karşısında, Empresyonist(İzlenimci ) çalışmaları ile dikkati çeken, iki Empresyonist Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa'nın yetiştiğini görüyoruz.

Halil Paşa, mühendishaneyi bitirdikten sonra Paris'e gitmiş ve Gerome atölyesinde çalışmıştır. Halil Paşa, Paris öncesi çalışmalarında Akademik - Gerçekçi anlayışa bağlı kalmış, yurda döndüğünde izlenimciliği benimsemiştir . Çengelköy'lü olan Halil Paşa küçük sandalıyla boğaza açılır. Boğaz kıyılarını, Çengelköy gibi boğazın şirin semtlerini resimlerdi. Bu çalışmalarında kullandığı ışık ve gölge, yalıların ve kayıkların durgun sulara vuran gölgeleri Halil Paşa'nın Empresyonist anlayışını yansıtmaktadır.

Hoca Hali Rıza ise Harbiye 'yi bitirdikten sonra batıya gitmemiş kendi kendini yetiştirmiştir. Arkadaşları Paris atölyelerinde çalışırken o günün erken saatlerinde eşeğine binerek, yanına tuvallerini, boya ve fırçalarını alarak İstanbul'un eski semt ve sokaklarını resimlerdi. Üsküdarlı olan Hoca Ali Rıza'nın amacı İstanbul'un tarihi yapıları ve eski sokaklarını resimleyerek belgelemek ve gelecek kuşaklara aktarmaktı.

Ali Rıza 'nın "Hoca" lakabı ise Sanayi Nefise de uzun yıllar hocalık yapmasından kaynaklanmaktadır.

Hem Halil Paşa hem de Hoca Ali Rıza Sanayi Nefise de resim dersleri vermişler. İzlenimci kuşak olarak da anılan 1914 kuşağının yetişmesine büyük rol oynamışlardır.

"Hoca Ali Rıza' nın öğrencisi olan Ahmet Ziya Akbulut is Harbiye'den mezun olduktan sonra Sanayi Nefise'de Perspektif hocalığı yapmıştır. Doğal olarak eserlerinde çok kuvvetli bir perspektif göze çarpmaktadır. İstanbul'un tarihi cami ve türbelerini çok ince ayrıntılarıyla resimlemiş, ayrıca Perspektif kurallarıyla ilgili iki kitap yazmıştır.

Balkan Savaşı yıllarında asker ressamlarımızdan Sami Yetik ve Mehmet Ali Laga, Edirne 'de görevli olarak kentin savunmasına katılmışlardır. Hatta bu ikili yine değerli bir ressam olan Hasan Rıza'nın Bulgarlar tarafından katline tanık olmuşlardır. Bu ressamlarımızdan Sami Yetik, resme kabiliyetinin olmadığını düşünmesine rağmen okuldaki çalışmalar sonucunda gizli gücünü keşfetti. Galatasaray Sergilerine katılan Sami Yetik, savaş ve Manzara ressamıdır. Türk ressamlar Birliğinin kurucu üyelerinden olan sanatçı , büyük boyda savaş resimleri yapmış bu çalışmalarıyla "Türk savaş Ruhunun " Ressamı ünvanını almıştır. Sami Yetik Empresyonist bir ressamdır. Hayatının son dönemlerinde manzara ve çiçek resimleri yapmış, ayrıca asker ressamları anlatan " Ressamlarımız" isimli iki kitap yazmıştır.

Savaş yıllarında Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın isteğiyle Şişli de savaş resimleri yapılan bir atölye kurulmuştur. Bu atölyenin kurulma amacı savaş zamanı halkın dayanışma bilincini yükselten ve mücadeleye katılmayı teşvik edici resimlerin hem asker kökenli ressamlara hem de Sanayi Nefise çıkışlı ressamlara yaptırılmasıydı. Bizzat cephelerde görev alan Sami Yetik , Mehmet Ali Laga, Ali Cemal, Ali Sami Bayar gibi asker ressamlarımızın dışında İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Namık İsmail de çalışmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün örgütlediği ulusal direniş ve milli mücadele yıllarında da Asker ressamlarımız savaş ve Kuvai Milliye konulu resimler yaptılar. Milli Ruhu canlandırdılar. Savaş konulu resimler bu yıllarda da Türk halkını teşvik edici bir propaganda aracıydı.

Türk halkının Mustafa Kemal önerliğinde yazdığı Kurtuluş Savaş Destanı, Anadolu kadınının milli mücadele yıllarındaki fedakarlıklarını, Emperyalizme karşı verilen halk mücadelesini ressamlarımız savaş sonrası da resimlemeye devam ettiler. Asker Ressamlarımız köylülerimizi, kadınlarımızı hepsini kurtuluş savaşının nasıl gerçekleştirdiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olan tablolarda abideleştirdiler.
 
Geri
Üst