TüzeL KişiLer

aSqimSin

Yeni Üye
Üye
TüzeL KişiLer
Tüzel Kişiler

$1- GİRİŞ



I-Tüzel Kişi Kavramı:

Ortak bir amacın sürekli olarak gerçekleşmesini sağlayacak örgütlenmeye sahip kişi veya mal topluluklarına birleşen kişi veya malı tahsis eden kişiden bağımsız bir kişilik tanınmıştır.İşte bu tür kişi veya mal toplulukları “tüzel kişiler “ diye tanımlanmıştır.Tüzel kişiden söz edebilmek için kişi veya mal topluluğunun örgütlenmiş olması sürekli bir amaca sahip olması ve topluluğu teşkil eden veya ondan yararlanan fertlerin şahıslarından bağımsızlaşmasına hukuken imkan verilmiş olması gerekir.

II-Tüzel Kişilik Kazanılmasının Koşulları:

1-Örgütlenme Unsuru:

Bir kişi veya mal topluluğunun örgütlenmiş olması amacını gerçekleştirecek organlara sahip olmasıdır.Kanun koyucu kişi veya mal topluluklarının hak süjesi olarak hukuk alanında hareket edebilmeleri için yeterli ve gerekli organları her birinin niteliklerini göz önünde tutarak tayin etmiştir.Bu organlar sayesinde tüzel kişi hukuk alanında bağımsız olarak varlığını etkin kılabilir.Örgütlenmemiş bir topluluk bağımsız bir hak süjesi olamaz.

2-Sürekli Amaç Unsuru:

Tüzel kişilik belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere birleşmiş kişi veya mal topluluklarına tanınabilir.Amaç kişi topluluklarında ortak bir menfaatin karşılanmasıdır.Söz konusu kazanç paylaştırılmaya yönelik parasal bir menfaat olabileceği gibi bir manevi menfaat de olabilir.Tüzel kişilik ancak sürekli bir amaca hizmet için örgütlenen kişi veya mal topluluklarına tanınabilir.

3-Bağımsızlığa Hukuken Cevaz Verilmesi:

Tüzel kişilik tanınmış kişi veya mal toplulukları bağımsız bir kişiliğe sahiptir.Kişi topluluğunda bağımsızlık bünyesinde birleşen kişilere karşıdır.3.kişilere karşı da tüzel kişi bağımsız bir hak süjesi olarak hukuki ilişkiler kurar.Kazandığı malvarlığı değerleriyle karışmaz bağımsız olarak tüzel kişiye ait olur.Ancak bağımsızlık kişi veya mal topluluğuna tüzel kişilik tanınmasının sonucudur.Hangi kişi veya mal topluluğunun bağımsızlaştırılabileceğini yani bunlardan hangi tiplerine tüzel kişilik kazandırılabileceği hukuk düzeni tarafından belirlenir.Kanun koyucunun belirlediği türler dışında tarafların iradeleri ile yeni bir tüzel kişilik meydana getirmeleri mümkün değildir.


III-Tüzel Kişiliğin Niteliği:

Tüzel kişiliğin niteliğini açıklamaya çalışan teorilerin en çok ikisi üzerinde durmak gerekir.Bunlardan ilki farazi kişilik teorisi ikincisi ise gerçek kişilik teorisidir.Bunlara son zamanlarda bir de amaç kişiliği teorisini eklemek gerekir.

1-Farazi Kişilik Teorisi:İnsanın hak sahibi olabileceği varsayımından hareket etmektedir.Kişi veya mal topluluklarının hak sahibi olabilmesi kanun koyucunun bunları hukuk alanında insan gibi farz etmesiyle mümkün olabilmektedir.Böylece hukuki bir ihtiyaç karşılanmış olmaktadır.Zira hakkın belirli bir insana ait olmadığı hallerde hak kavramını kullanabilmek için böyle bir faraziyeye ihtiyaç vardır.Bu faraziye ile belirli bir insana ait olmayan hakkın bir kişi topluluğuna veya mal topluluğuna ait olduğu düşünülebilir.Tüzel kişi bir iradeye sahip değildir,bir fiil ehliyetinden söz edilmesine imkan yoktur.İnsanda olduğu gibi kendi davranışıyla bir borç altına girmesi veya hak kazanması tasavvur olunamaz.Bu yüzden bu tür hukuki işlemler onun adına “temsil” yolu ile yapılabilir.Tüzel kişinin kendi davranışı kabul edilmediğine göre hukuka aykırı kusurlu bir fiili ile başkasını zarara uğratması da düşünülemez.Bu yüzden tüzel kişilerin haksız fiil sorumluluğu da söz konusu olamaz.
2-Gerçek Kişilik Teorisi:Bu teori taraftarları tüzel kişiliği gerçek canlı sosyal varlıklar olarak görmektedir.Bu fikre göre kişi veya mal toplulukları toplumda gerçek olarak var olan yaratıklardır.Kanun koyucu bunları yaratmaz sadece varlıklarını tanır.Tüzel kişinin iradesi “organları” vasıtasıyla etkili kılındığından tüzel kişi fiil ehliyetine sahiptir.Diğer taraftan organların davranışları tüzel kişiye isnat edilebileceğine göre bu davranış bir haksız fiil teşkil ediyorsa tüzel kişi haksız fiilden ötürü sorumlu tutulabilecektir.

3-Amaç Kişiliği Teorisi ve Soyutlama Teorisi:Bu teori farazi kişilik teorisi ve gerçek kişilik teorilerinin olumlu yönlerini alarak tüzel kişiliğin niteliğini açıklamaya çalışır.Buna göre toplumda gözlenen kişi veya mal toplulukları canlı varlıklar değildir;bu topluluklar örgütlenmiş amaç topluluklarıdır.Bunların doğal bir iradeye sahip olduklarından söz edilemez.Ancak bu birliğin içinde belli bir amaç yönünde organların ortak iradesi ve çabaları etkili olmaktadır.Bu ortak irade hakimiyetini örgüt iradesi olarak ifade etmek uygundur.Türk kanun koyucusunun yukarıda belirtilen modellerden birine bağlı kalarak tüzel kişileri düzenlediğini söylemek mümkün değildir.Ancak MK’ daki tüzel kişiliğin düzenlenmesinden bazı hususlarda gerçek kişilik görüşünün etkili olduğu söylenebilir.

IV-Tüzel Kişilerin Çeşitleri:

1-Kamu Hukuku Tüzel Kişileri: Kamu hukuk tüzel kişileri kamu otoritesine sahip kamu görevi yapan tüzel kişilerdir.Kamu hukuku tüzel kişileri kamu idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarıdır.Kamu idareleri kamu hizmeti görmek için kurulmuş ve örgütlenmiş tüzel kişilerdir.Kamu kurumları ise tüzel kişilik tanımış kamu hizmeti gören kuruluşlar olarak belirtilmektedir.Kamu kurumunda kamu hizmeti için tahsis olunan örgüt personel ve mal topluluğu bir bütün olarak tüzel kişi biçiminde bütünleştirilmiştir.Üniversiteler,TRT kamu kurumlarıdır.AY’nın 135.maddesi kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının kanunla kurulabileceğini belirtmiştir.


2-Özel Hukuk Tüzel Kişileri : Özel hukuk tüzel kişileri özel hukuk alanında bir hukuki işlem ile kurulmuş olan tüzel kişilerdir.Hangi tüzel kişiliklerinin bu şekilde kurulabileceği kanun hükümleriyle belirlenmiştir.Kanun koyucunun tüzel kişi olarak tanıyıp düzenlemediği kişi veya mal topluluklarına tüzel kişilik kazandırmak imkanı yoktur.Özel hukukta tüzel kişiler kazanç paylaşmak amacı güdüp gütmemelerine göre bir ayrıma tabi tutulmuştur.

a)Kazanç paylaşma amacı güden tüzel kişiler:Bunlar Tic.K.’da ticaret ortaklıkları olarak düzenlenmiştir.(Kollektif ortaklık ,komandit ortaklık limited ortaklık anonim ortaklık).
b)Kazanç paylaşmak amacı gütmeyen tüzel kişiler: MK bu konuda iki tür tüzel kişilik düzenlemiştir.Dernekler Vakıflar.Dernekler kazanç paylaşma amacı gütmeyen kişi topluluklarıdır.MK bunları cemiyet adı altında 53 ile 72.maddeleri arasında düzenlemiştir.Sendikalar kanununda düzenlenen sendikalar da kazanç paylaşma amacını gütmeyen tüzel kişilerdir,derneklerin özel bir çeşididir.Vakıflar ise belli bir amaca tahsis edilmiş mal topluluklarıdır.

3-KİT’ler: Devletin ekonomik alana müdahalesi KİT’lerin kurulmasına yol açmıştır.Çeşitli dönemlerde çeşitli kanunlarla düzenlenen sermayesinin tamamı veya büyük bir kısmı devlete ait olan özel hukuka tabi olarak ticari faaliyette bulunan fakat TBMM denetimi altında bulunan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır.Yeni düzenlemede “Kamu iktisadi teşebbüsü” deyimi “iktisadi devlet teşekkülleri” ile “kamu iktisadi kuruluşlarını” kapsayan bir deyimdir.İktisadi devlet teşekkülü sermayesinin tamamı devlete ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsüne verilen addır.Kamu iktisadi kuruluşu sermayesinin tamamı devlete ait olan tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek pazarlamak üzere kurulan kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsüne verilen addır.

V-Türkiye’de Tüzel Kişilerin Düzenleniş Tarzı:

Hukukumuzda tüzel kişiler çeşitli kanunlarla düzenlenmiştir.MK’da tüzel kişilere ilişkin ortak hükümlerden sonra dernekler düzenlenmiştir.Ancak dernekler ülkemizde devamlı olarak özel kanunlarla düzenlenmektedir.MK’da 73 ile 81.maddeler arasında vakıflar düzenlenmektedir.MK’nın yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş olan vakıflar için “vakıflar kanunu” çıkarılmıştır.bu eski vakıflarda söz konusu kanunda tüzel kişiler olarak tanınmıştır.Ticaret ortaklıkları da “Ticaret Kanunu”na tabidir.Kooperatifler ise kooperatifler kanunu ile düzenlenmiştir.Ticaret ortaklıklarına özel bir hüküm olmadıkça MK’nın tüzel kişilere ilişkin hükümleri uygulanır.Sendikalar “Sendikalar Kanununa “ tabidir ve iş hukukunun inceleme konusudur.

VI-Tüzel Kişilerde “Aradan Sızma” veya “Perdenin Kaldırılması” Teorisi:
Tüzel kişinin kendisini oluşturan kişilerden ayrı ve bağımsız bir kişilik kazanması bazen kanunun tüzel kişilerin kurulmasına izin verme amacı ile bağdaşmayan sonuçların doğmasına yol açmaktadır.Hukukun yasakladığı bir sonucu elde etmek veya getirilmiş olan bir yükümlülükten kurtulmak amacıyla tüzel kişiliğin bu bağımsız yapısının arkasına saklanıldığı çok sık yaşanan bir durumdur.Örneğin bir gerçek kişi kanunen kendi başına yapması yasak olan bir işi tüzel kişi kurmak suretiyle onun arkasına gizlenerek yapabilir.Tüzel kişi perdesi arkasına gizlenilerek yasanın dolanılmasının MK.Mad.2’ye de aykırı olduğu şüphesizdir.Kanunda hüküm bulunmayan hallerde tüzel kişiyi oluşturan üyelerin sorumluluğuna başvurmak ancak MK mad.’2 yoluyla olacaktır.Bu durumda tüzel kişinin kendisini oluşturan kişilerden ayrı ve bağımsız varlığı bulunduğu ilkesi göz ardı edilecektir.Ancak bu uygulama genel kurala aykırı düştüğünden tüzel kişiyi oluşturan kişilerde “tüzel kişiyi kullanarak” bir takım yükümlülüklerden kurtulma ya da tüzel kişinin amacına uygun olmayan tarzda davranma kastının aranması gerektiği savunulmaktadır.




$2- TÜZEL KİŞİLERE İLİŞKİN GENEL KURALLAR:


I-Tüzel Kişinin Kuruluşu:
Geleneksel olarak bu hususta üç sistem söz konusudur.Serbest kuruluş sistemi,izin sistemi ve tescil sistemi.Hangi sistemin hangi tüzel kişiler için kullanılacağı bir hukuk politikası sorunudur.

1-Çeşitli Kuruluş Sistemleri:
a)Serbest Kuruluş Sistemi: Bu sistemde tüzel kişiliğin kurulması hususunda genel bir yetki verilmiş olup somut durumlarda kuruluş süreci herhangi bir incelemeye tabi tutulmamaktadır.Serbest kuruluş sisteminde mevzuat tüzel kişiliğin kazanılması için gerekli asgari şartları belirlemiştir.Bu şartların yerine getirilmesiyle kişi veya mal topluluğu tüzel kişiliği kazanır;bu şartların yerine getirilip getirilmediği de resmi makamların kontrolüne de bağlı tutulmaz.
b)İzin Sistemi: Bu sistemde kişi veya mal topluluklarının bir hak süjesi olması Devletin iznine bağlıdır.Çoğu zaman idari makamlara izin hususunda takdir yetkisi bırakılır.Bu sistemde Devletin tüzel kişiliği tanımasındaki müdahalesi en üst düzeydedir.
c)Tescil Sistemi: Bu sistemde mevzuat tüzel kişiliğin kurulmasına genel bir imkan tanımış ve tüzel kişiliğin kurulması için asgari şartları belirtmiştir.Ancak serbest kuruluş sisteminden farklı olarak tüzel kişinin kurulmasında bu şartlara uyulup uyulmadığı resmi makamlarca denetlenir.Aslolan şartların yerine getirilip getirilmediğinin incelenmesidir.,bu şartlar gerçekleşmişse idari makamların takdir yetkisi söz konusu olmadan tüzel kişiliğin kurulmuş olduğunu kabul etmeleri gereklidir.İdarenin aksi yöndeki kararına karşı yargı yolu açıktır.

2-Türkiye’de yürürlükte olan sistem: Çeşitli tüzel kişiler için tek bir kuruluş sistemi kabul edilmiş değildir.Çeşitlere göre farklılık göstermektedir.MK 45.maddesi tüzel kişiliğin kazanılması hakkında bir genel hüküm koymuştur.Gerek 45.madde gerekse istisnalar göz önüne alındığında tüzel kişiliğin kazanılmasında aşağıdaki esaslar ortaya çıkmaktadır:

a-Anayasanın 33.maddesinde “herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır.Bu nedenle dernekler açısından serbest kuruluş sisteminin bir anayasa hükmü olarak benimsenmiş olduğu söylenmek gerekir.MK’nın 53.maddesi dernek kurulmasına serbest kuruluş sisteminin geçerli olduğunu belirtmiştir.Sendikaların kuruluşu akımından da derneklere benzeyen bir sistem kabul edilmiştir.Sendika ve siyasi partiler açısından da serbest kuruluş sistemi benimsenmiştir.Ancak belirtelim ki serbest kuruluş sisteminde kanunun koyduğu şartla yerine getirildiği takdirde tüzel kişilik kazanılır.
b-Vakıfların tüzel kişilik kazanmasında tescil sistemi kabul edilmiştir.Asliye Mahkemesi vakfın “kanuna ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere” aykırı olup olmadığını “siyasi düşünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını desteklemek gayesi” ile kurulmuş olup olmadığını inceler.Eğer yukarıdaki hususlar açısından herhangi bir sakınca görmezse tescile karar verir.
c-Ticaret ortaklıklarından kollektif ve komandit ortaklıkların tüzel kişilik kazanmasında tescil sistemi benimsenmiştir.Diğerleri ise tartışmalıdır.


II-Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti:

MK 46.maddesi tüzel kişilerin hak ehliyeti muhteviyatını belirtmiştir.Kanun koyucu kural olarak tüzel kişilerin tam olarak hak ehliyetine sahip olmalarını kabul etmiştir.Cins,yaş hısımlık gibi sadece insana özgü olan bir kişi veya mal topluluğunun bünyesine tamamen yabancı olan bazı vasıflar dolayısıyla sadece gerçek kişilere tanınan haklardan tüzel kişilerin yararlanması söz konusu olamaz.Buna karşılık tüzel kişiler yine bünyeleri icabı gerçek kişilere nazaran onların yararlanamayacağı bazı haklardan yararlanırlar.

1-Sadece gerçek kişilere özgü olan haklar: Milletvekili seçme ve seçilme hakkı,evlenme,boşanma,mirasçılık gibi haklardan tüzel kişiler yararlanamazlar.Gerçek kişilere ilişkin ölüm doğum temyiz kudreti rüşt gaiplik gibi hükümler tüzel kişilere uygulanamazlar.
2-Sadece tüzel kişilere özgü haklar: Tüzel kişinin üyeler karşısındaki hakları örnek olarak bir dernekten aidat isteme hakkı
3-Hem gerçek hem tüzel kişinin yararlanacağı haklar: Sadece gerçek kişilerin yararlanabileceği haklar dışındaki tüm haklardan tüzel kişiler kural olarak yararlanabilir.Ancak tüzel kişilerin faaliyetlerine nitelikleri gereği hukuken sınır çizmek zorunluluğu da bulunmaktadır.Şöyle ki her tüzel kişi sürekli bir amacı gerçekleştirmek için kurulur ve faaliyet gösterir.İşte bu kuruluş amacının tüzel kişilerin hak ehliyetlerini mi sınırlandırdığı yoksa faaliyet alanına mı ilişkin olduğunun belirlenmesi ihtiyacı vardır.

Tüzel kişilerin gerçek kişiler gibi yararlanabilecekleri haklarda hak ehliyetleri bakımından özellik arz eden bazı noktalar vardır.

a)Malvarlığı haklarında:
aa)İntifa Hakkı: Başkasına ait bir maldan bir kimsenin yararlanmasını sağlayan ayni bir haktır.Gerçek kişilerde bu hak –taraflarca daha kısa bir süre tayin edilmemişse- intifa hakkı sahibinin ölümü ile sona erer.Halbuki tüzel kişinin ölümü söz konusu olmadığından MK bu hususu en çok 100 sene olarak tayin etmiştir.
bb)Sükna Hakkı: Ancak hak sahibinin bir binada oturmak suretiyle kişisel ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulabileceğinden tüzel kişilere bu hak tanınmamıştır.
cc)Miras: Tüzel kişiler kanuni mirasçılar olamazlar.Sadece devlete kanuni mirasçılık hakkı tanınmıştır.Tüzel kişilerin ölüme bağlı tasarrufla iradi mirasçı veya vasiyet alacaklısı olarak tayin edilmeleri mümkündür.
dd)Alacak ve Borç: Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi alacak haklarından yararlanır ve borçla yükümlü olabilirler.Fakat kaydı hayat ile irad ve ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde alacaklı durumunda olamazlar.

b)Kişinin Halleri Bakımından:
aa)Ad: Tüzel kişiler için bir öz ad soyad ayrımı yoktur.Tüzel kişiler adlarını kanuni hükümler çerçevesinde serbestçe seçebilirler.
bb)İkametgah:MK 49 tüzel kişilerin bir ikametgaha sahip olması gerektiğini ortaya koymaktadır.Yani tüzel kişilerde bir ikametgah sahibi olma zorunluluğu vardır.Tüzel kişiler ikametgahlarını seçmekte serbesttirler.Kural olarak seçilen ikametgah derneklerde tüzükte,vakıflarda ise vakıf senedinde gösterilir.MK 49 dernek tüzüğünde veya vakıf senedinde ikametgah gösterilmemişse tüzel kişinin ikametgahının “muamelelerinin tedvir olunduğu mahal” olarak belirtmiştir.Dernekler Kanunu tüzük muhtevasını emredici hükümle tespit ettiğinden tüzükte merkezin yazılması zorunludur.Bu husus eksik ise tamamlatılması yoluna gidilir.MK mad.19 ikametgah tekliği ilksinin tüzel kişilerde uygulanmayacağını belirtmiştir.Şubeler tüzel kişinin iç organizasyonuna dahil olan bir birimdir tüzel kişiliğe veya 3.kişilere karşı bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip değildir.

cc-Tabiiyeti: Tüzel kişiliğin tabiiyeti MK mad 492dayanarak ikametgahının olduğu yere göre tayin edilir.

dd-Kişiliğin Korunması: Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi kişiliğin korunmasından yararlansalar da tüzel kişilerin ancak şerefi onuru adı fikri ve iktisadi tamamiyetine tecavüz söz konusu olabilir.Buna karşılık vücut tamlığı olmaz.

Ana hatları ile gösterilen bu farklar dışında tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi haklardan yararlanırlar,haklarını korumak için dava açarlar ve aleyhlerine de dava açılabilir.Tüzel kişiyi davada yetkili organ temsil eder.

III-Tüzel Kişilerin Fiil Ehliyeti:

1-Genel Bakış:
Tüzel kişiler hak ehliyetleri çerçevesinde tam bir fiil ehliyetine sahiptirler.MK sistemi içinde tüzel kişiler “kendi fiilleri” ile medeni hakları kullanabilmek ve borç altına girebilmek için “organlara” ihtiyaç gösterirler.Çünkü tüzel kişiler canlı varlıklar gibi doğal bir iradeye sahip değildirler.Tüzel kişinin iradesinin oluşması ve icrası tüzel kişilik içinde organları teşkil eden kişi veya kişilerin bireysel veya ortak iradelerine bağlıdır.

2-Tüzel Kişilerde Fiil Ehliyetinin Başlangıcı ve Fiil Ehliyetsizliği:

MK 47 tüzel kişilerin Fiil ehliyetinin kanun veya tüzüklerine göre gerekli olan organlara sahip olmaları ile başlayacağını belirtmektedir.Böylece tüzel kişi kurulduğu zaman henüz organlar teşekkül etmemişse hak ehliyetine sahip bir kişi telakki edilir fakat henüz fiil ehliyetinden yoksundur.Fiil ehliyetinin kazanılması “zorunlu organların” teşkil edilmesine bağlıdır.Hangi organların zorunlu olarak bulunması gerektiği kanunla belirtilir.Tüzel kişinin bazı durumlarda geçici olarak organsız kalması mümkündür.Yönetim kurulunun çekilmiş olması tüzel kişiliğin son bulmasına sebep olmaz.Hak süjesi olarak tüzel kişilik devam eder.Ancak organsız kaldığı sürece tüzel kişilik fiil ehliyetinden mahrum kalır.

3-Tüzel Kişilerin Organları:
a)Organ Kavramı: Organlar tüzel kişinin örgütü içinde yer alan ve tüzel kişinin aktif olarak hukuk hayatına katılmasını sağlayan kişi veya kişilerdir.Böylece kanun koyucu bir gerçek kişi veya gerçek kişilerden oluşan bir kurulun iradesini belli koşulların gerçekleşmesi halinde tüzel kişinin iradesi olarak kabul etmiş ve buna sonuçlar bağlamıştır.Genellikle tüzel kişinin örgütü içinde organlar arasındaki iş bölümü organların görev ve yetkileri kanunda dernek tüzüğünde veya vakıf senedinde belirlenmiştir.Eğer kanun ve diğer bu belgeler organı teşkil edecek kişi veya kişileri açıkça belirterek görev ve yetkileri tayin etmişse bu kişilerin organ sıfatı ile yapacakları davranışların tüzel kişiliğe izafe edilmesinde güçlükle karşılaşılmaz.Ancak organ olarak açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen dernek tüzüğü veya vakıf senedinde kendisine organa özgü yetkiler ve görevler verilmiş kişilerin MK 48’e göre organ telakki edilmeleri görüşü de savunulur.

b)Organ,temsilci ve yardımcı kişi: Organ tüzel kişinin aracı olarak davranışta bulunurken tüzel kişinin bir temsilcisi değildir.Organın faaliyette bulunurken açıkladığı irade,tüzel kişinin iradesidir,tüzel kişi organının davranışıyla iradesini açığa vurmaktadır.Organın temsilci olmamakla beraber organın davranışının tüzel kişiye izafe edilebilmesi organ sıfatına bağlanmış bir yetkiye dayanır.Bu yetki zorunlu olarak organ sıfatına bağlı olup ondan ayrılmayan bir yetkidir.Organ sıfatı sona erince bu yetki de sona erer.Organ sıfatı sona erdirilmeden bu yetkinin organdan alınmasına imkan yoktur.Dış ilişkiler açısından tüzel kişiler hukukunda bu yetki temsil yetkisi olarak adlandırılmaktadır.Organ ile tüzel kişi arasındaki hukuki ilişkinin ne olduğu kanunda açıklanmamaktadır.Bu ilişkinin vekalet veya hizmet sözleşmesi olduğu doktrinde kabul görmektedir.Diğer taraftan tüzel kişinin bütün faaliyetlerini organların yerine getirmesi zorunluluğu yoktur.Tüzel kişi çeşitli işlerin gördürmek için başkalarını da çalıştırabilir.Bu yardımcı şahıslar tüzel kişiye sözleşme ile bağlıdırlar,organ sıfatını haiz olmadan tüzel kişi için faaliyette bulunurlar.Örnek olarak derneğin taraf olduğu bir davayı yürütmek için yetkili organca vekil tayin olunan avukat,bir organ olmayı yardımcı şahıstır.Tüzel kişinin faaliyetinde kullandığı bu kişilerin 3.şahıslara verdiği zararlar açısından sorumluluğu duruma göre BK 100 veya BK 55’deki esaslara göre tayin olunur.
c)Organ Çeşitleri: Tüzel kişilerin organları belirli kriterlere göre bazı ayrımlara tabi tutulabilir.

aa)Karar Organı-Yürütme Organı:
Karar organı tüzel kişinin iradesinin oluşmasını sağlayan diğer organların davranış biçimini tayin ederek gerekli talimatı vermeye yetkili olan ve tüzel kişinin iç ilişkileriyle ilgili kararları alan organdır.Örnek olarak derneğin genel kurulu bir karar organıdır.Yürütme organı ise tüzel kişinin kararlarının icrasını sağlayan işlerini gören dış ilişkileri yürüten organdır.Derneklerde yönetim kurulu yürütme organıdır.
bb)Zorunlu Organ-İhtiyari Organ:
Zorunlu organ tüzel kişinin fiil ehliyetini kazanabilmesi için kanunen bulunması zorunlu organlardır.MK’ya göre derneklerde genel kurul ve yönetim kurulu zorunlu organlardır.Tüzel kişilerin zorunlu organları yanında amaç teşkilat ve faaliyet alanlarına göre kanunlarda belirtilmemiş olan ihtiyari organlar da kurabilirler.Bu organlar dernek tüzüğü veya vakıf senetlerinde belirtilebileceği gibi sonradan alınan kararlarla da kurulabilir.Vakıflarda denetleme organı ihtiyari bir organdır.
cc)İç Organ –Dış Organ:
İç organ tüzel kişinin teşkilatı ile ilgili olarak iç işlerini gören organlardır.Derneğin genel kurulu denetleme kurulu iç organlardır.Dış organlar tüzel kişiyi 3.kişilere karşı “temsil eden” tüzel kişinin 3.kişilerle hukuki ilişkiler kurmasını sağlayan organlardır.Derneklerde yönetim kurulu vakıflarda yönetim organı dış organlardır.
dd)Fert Organ –Vakıf Organ:
Fert organ,organın tek bir gerçek kişi olduğu zaman söz konusu olur.Bu halde organa verilmiş olan görevleri bu kişi yerine getirir.Buna karşılık görevlerin yerine getirilmesi tek bir kişiye değil birden fazla kişiye bırakılmışsa kurul organ söz konusudur.

4-Organın Fiilinin Tüzel Kişiye İzafesi:
a)Hukuki işlemler açısından:
Yetkili organların yapmış olduğu hukuki işlemler tüzel kişiyi bağlar.Organın hukuki işlem yapmaya ilişkin iradesinin tüzel kişiye izafe edilmesi organ sıfatına kanun,dernek tüzüğü veya vakıf senedi ile bağlanmış olan “temsil yetkisi” ile mümkündür.MK kural olarak bu yetkiyi dış ilişkilerde yönetim kuruluna vermiştir.Yönetim kurulu dışındaki organların-ayrıca başka türde düzenlenmemişse- tüzel kişiyi temsil yetkisi yoktur.Örnek olarak dernekte bir denetçinin tüzel kişi adına poliçe imzalaması tüzel kişiyi bağlamaz.Zira denetleme organına bu yetki verilmemiştir.Temsil yetkisinin tüzel kişinin amacı ile sınırlı olduğu kabul edilmektedir.Temsil yetkisinin dernek tüzüğü veya vakıf senedi ile sınırlandırılması da mümkündür.

b)Hukuka Aykırı Fiiller Açısından:
aa)Organın Borca Aykırı Davranışı: Tüzel kişi 3.kişilere karşı üstlendiği borçları organları vasıtasıyla yerine getirir.Organ tüzel kişinin borcunu ifa ederken borca aykırı davranışı ile alacaklıyı zarara uğratırsa zarardan tüzel kişi sorumlu olur.Organın borca aykırı davranışı tüzel kişiye izafe edilir.
bb)Organın Haksız Fiili: Tüzel kişi organın görevi sırasında ika ettiği haksız fiillerden sorumlu tutulmuştur.Zarara uğrayan kişi ister 41 vd. maddelere göre tüzel kişiye isterse kusurlu organa başvurarak zararının tazminini isteyebilir.Tüzel kişinin sorumlu tutulabilmesi için herşeyden önce BK 41’de öngörülen şartların “organ” da gerçekleşmiş olması gerekir.Organ hukuka aykırı bir fiili ile 3.kişiye zarar ika etmeli,kendisi kusurlu olmalı ve zarar uygun illiyet bağı içinde kalmalıdır.Tüzel kişinin haksız fiil sorumluluğunun iki sınırı vardır.İlk sınır tüzel kişinin hak ehliyetidir.İkinci sınır ise organın organ sıfatıyla görevini yerine getirirken görevi dolayısıyla haksız fiil işlemiş olmasıdır.Organın organ olarak görevinin yerine getirilmesi dolayısıyla bir fiili söz konusu olmayıp sadece görevle ilişkisi olmayan kendi kişisel davranışı söz konusu ise bu davranışı ile verdiği zarardan tüzel kişi sorumlu olmaz.Tüzel kişilerin kusursuz sorumluluk halleri nedeniyle de sorumlu tutulmaları mümkündür.

IV-Tüzel Kişilerin Sona Ermesi:
MK bütün tüzel kişilere ilişkin olarak ortak bir sona erme sebepleri öngörmüş değildir.Her bir tüzel kişi çeşidi için ayrı sona erme sebepleri düzenlenmiştir.Tüzel kişi bu hükümler göre 3 şekilde sona erebilir.Ya kanunda belirtilen belirli sebeplerin gerçekleşmesiyle kendiliğinden sona erer veya kendi kendini feshederek sona erdirir ya da mahkeme kararı ile sona erer.MK tüzel kişilere ilişkin genel hükümler içinde sona erme sebeplerini düzenlememekle birlikte sona eren tüzel kişinin malvarlığının akıbeti hakkında ortak bazı hükümler koymuştur.Ortak hükümler sona eren tüzel kişinin malvarlığı değerlerinin tasfiyesi ve tasfiyeden sonra geriye kalan bir malvarlığı değeri varsa bunun tahsisini düzenlemektedir.

1-Tasfiye:Tasfiye sona eren tüzel kişinin bütün ilişkilerini kesmektir.Yani halen süren hukuki işlemler sonuçlandırılacak borçlar ödenecek alacaklar tahsil edilecektir.Kabul edildiğine göre sona eren tüzel kişi tasfiyenin sona ermesine kadar tüzel kişiliğini korur.Zira hak süjesi olma bir anda bertaraf edilirse tasfiye sürecinde yapılması zorunlu olan faaliyetlerin kime izafe edileceği anlaşılamaz.Fakat bu süreçte tüzel kişiliğin devamı tasfiye amacı ile sınırlı bir ehliyete sahiptir.Tasfiye ve intikal Hükümet komiseri ve maliye temsilcisinin gözetiminde yapılır.Bu işlemlere fesih,infisah ve kapatılmanın kesinleştiği tarihten itibaren başlanılır.Ticaret ortaklıklarını her birinin tasfiye biçimim Tic.Kan’da belirtilmiştir.Dernekler Kanunu tüzükte derneğin feshi halinde malların tasfiye şeklinin belirtilmesini zorunlu kılmıştır.Vakıflar bakımından böyle bir emredici kural yoktur.Fakat vakıf senedinde tasfiye şekli belirtilebilir.Tasfiye memurları tüzel kişinin mallarının değerleriyle envanterini çıkarırlar;alacak ve borçlarını tespit ederek sona erdiği andaki bilançosunu yaparlar;tüzel kişinin borçlarını öderler.Böylece tasfiye sonucunda safi malvarlığı ortaya çıkar.

2-Tahsis:Tüzel kişinin tasfiyesi sonucunda ortaya çıkan safi malvarlığını kime tahsis edileceğini MK mad.50’de düzenlenmiştir.Hüküm tüzel kişinin sona erme şekline göre tahsis durumunu farklı hükümlere tabi tutmuştur.
a)Tüzel kişi kanun gereği kendiliğinden sona ermiş veya kendi kendini feshetmişse tahsis için belirli bir sıralama öngörülmüştür.Safi malvarlığının tahsisi hakkında tasfiye edilen tüzel kişiye ilişkin özel bir kanun hükmü varsa tahsis bu kanun hükmü uyarınca yapılır.Böyle bir hüküm yoksa tüzük veya vakıf senedindeki hükümlere göre burada da hüküm yoksa tüzel kişinin yetkili organı tarafından bu organ da karar alamıyorsa tüzel kişinin gayesi doğrultusundaki kamu hukuku tüzel kişilerine intikal eder.Dernekler kanununa göre tasfiye esaslarını tespite tüzüğe göre genel kurul yetkili olup genel kurul karar alamıyorsa veya toplanamıyorsa derneğin para mal ve hakları Hazineye intikal eder.
b)Tüzel kişi amacı kanuna veya ahlak ve adaba aykırı olduğu için mahkeme kararı ile sona erdirilmişse artık tahsis hususunda kendi iradesi gözönünde tutulmadan kalan malvarlığı değerleri kamu hukuku tüzel kişilerine tahsis edilir.Tüzel kişinin mahkeme kararı ile sona erdirilmesinde tüzük veya vakıf senedindeki tahsise ilişkin hükümler nazara alınmayacağı gibi tüzel kişinin yetkili organının tahsis hakkında bir karar alabilmesi de söz konusu değildir.



$3-DERNEKLER

I-Giriş
Dernek kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir.Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili mercii,derneğin durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.Hiç kimse bir derneğe üye olmaya veya üyelikte kalmaya mecbur tutulamaz.Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usüller kanunla belirtilir.Dernekler kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir.Ancak milli güvenliğin kamı düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalanmanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa kanuni bir merci derneği faaliyetten men ile görevlendirilebilir.

II-Dernek Kavramı ve Çeşitleri:
1-Kavram:
Kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmek üzere en az yedi gerçek kişinin bilgi ve çalışmalarını birleştirmeleridir.Dernek bir gerçek kişi topluluğu olarak düşünülmüştür.Derneği teşkil eden kişilere üye adı verilir.Dernek kavramında ilk unsur üye unsurudur.İkinci unsur ise üyeleri birleştiren gaye unsurudur.Belirli bir gayesi olmayan dernek kurulamaz.Böylece gaye unsuru derneğin varlığı için ikinci unsuru teşkil etmektedir.
2-Çeşitleri:
a)Ticari İşletme işleten,işletmeyen dernekler:
Dernekler ideal bir gayeyi gerçekleştirmek için kurulur.Derneğin gayesi kazanç paylaştırmak olamaz.Dernekte ideal gayenin gerçekleştirilmesi için gerekli olan maddi ihtiyaçlar normal olarak üyelerin aidatı eğlence müsamere konser piyango gelirleri ve bağış ile karşılanır.Ancak dernek geliri ideal gayenin gerçekleşmesine tahsis edilmek üzere bir işletme de işletebilir.Eğer bu işletme Tic.Kan.’da şartları belirlenen ticari işletme niteliğinde ise bu derneğin ticaret siciline tacir olarak kaydını yaptırması gerekir.Buna karşılık işletme Tic.Kan. anlamında bir ticari işletme sayılmıyorsa bu kayıt yükünün olmaması gerekir.
b)Alelade dernekler-Kamuya yararlı Dernekler:
Derneklerin mutlaka kamuya yararlı bir amaca sahip olmaları gerekmez.Der.Kan. kamuya yararlı derneklere öngördüğü şartları yerine getirdiği takdirde kamu yararına çalışan dernek niteliği tanımış ve bu derneklere ayrıcalıklar sağlamıştır.Danıştay’ın kamuya yararlı çalışma niteliği kazanılması için aradığı şartlar:sunulan hizmetin belli bir zümre ya da sınıfa ayrılmamış olması,tüm vatandaşların doğrudan doğruya bu haklardan yararlanması ve ülke çapında yararlı sonuçlar verecek nitelikleri ve ölçüleri içermesidir.Bir derneğin kamu yararına çalışan bir dernek olarak tanımlanabilmesi için aşağıdaki şartların gerçeklemiş olması gerekir:
-Derneğin en az 1 yıldan beri faaliyette bulunması
-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için giriştiği faaliyetlerin ülke çapında yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması
-İlgili dernek genel kurulunun kararı üzerine yapılacak başvuru
-İlgili bakanlıkların görüşü alınarak İçişleri bakanlığının önerisi üzerine Danıştay İdari işler kurulunun kararı ve bakanlar kurulunun onayı

Kamu yararına çalışan bir derneğin gerek olağan denetimlerde gerek yaptırılacak özel denetimlerde amaç ve faaliyetleri bakımından kamu yararına çalışan dernek niteliğini kaybettiği belirlenirse ilgili bakanlıkların görüşü alınarak bu nitelik kaldırılabilir.
Kamu yararına çalışan dernekler bazı ayrıcalıklardan yararlanırlar.Bazı kuruluşlar bu kamuya yararı derneklere yardımda bulunabilirler.Kamuya yararlı derneklere bazı şartlarla bina ve arazi vergisinden muafiyet tanınabilir;bunların bayramlarda yardım toplamaları da mümkündür,binaları yoksa bedeli on yılda ödenmek üzere Milli Emlak ’tan bina satın alabilirler.
c)Dernekler-Dernek birlikleri(federasyon-konfederasyon):
Federasyonlar kuruluş amaçları aynı olan ve kamu yararına çalışan en az üç derneğin amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatı ile bir araya gelmeleri ile olur.Konfederasyonlar ise yine aynı maddeye göre amaçları aynı olan en az üç federasyonun birleşmesi ile olur.

III-Derneklerde Üye Unsuru:

1-Dernek Üyeliği:
Dernek bir amacın gerçekleştirilmesi için birleşen gerçek kişilerin topluluğudur.Derneği oluşturan kişilere üye adı verilir.Dernek kurmak için en az 7 kurucu üyenin varlığı gereklidir.Üyelik dernek ile üye arasında kurulmuş hukuki ilişkiyi ifade eder.Bu ilişkiden üye için hak ve yükümlülükler doğar.Hak ve yükümlülükler kanunda ve dernek tüzüğünde belirtilmiştir.

2-Üyelik Şartları:
a)Normal üyelik için aranan şartlar: Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip on sekiz yaşını bitirmiş bulunan herkes derneklere üye olabilir.Normal üyelik için fiil ehliyetine sahip olmak şart koşulmuştur.Temyiz kudretinden yoksun olanlar mümeyyiz mahcur ve küçükler derneklere üye olamazlar.AY mahk.’si üyeleri Yargıtay üyeleri Danıştay üyeleri Sayıştay meslek mensupları ile savcı ve yardımcıları hakim ve savcılar anca verilen müsaade ile derneklere üye olabilirler.Der.Kan.’ca belirtilen mahkumiyetleri alan kişiler dernek kuramaz.Ayrıca orta okul ve ortaöğretim öğrencileri de derneklere üye olamazlar.Yükseköğretim öğrenci derneklerine öğrenci olmayanlar üye olamaz.Kamu hizmeti görevlilerinin kuracağı derneklere derneğin kurulduğu kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmayanlar üye olamaz.Türkiye’de kurulmuş bulunan derneklere yabancı uyruktakiler de üye olabilir ancak Türkiye’de ikamet hakkı aranır.(İkamet Tezkeresi).Bunlara ek olarak dernek tüzüğünde üyelik şartları bunların dışında da tutulabilir.Bu şartlar üyenin kişiliğine ve statüsüne ilişkin olabilir.
b)Kurucu Üyelik için aranan şartlar: Dernek kurma hakkına kimlerin sahip olduğu Der.Kan.’da belirtilmiştir.Bu hükme göre kurucu üye olmak için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
aa)Yaş:Bir derneğin kuruluşuna kurucu üye olarak katılabilmek için 18 yaşı tamamlamış olmak gerekir.Kazai rüşte sahip olan veya evlenme ile reşit olan 18 yaşından küçük kimseler derneğin kuruluşunda kurucu üye olamazlar.
bb)Fiil Ehliyetine sahip olmak:Kurucu üyelik için fiil ehliyetine sahip olmak şart koşulmuştur.
cc)Dernekler Kanununda sayılanlardan olmamak:TSK ile genel ve özel kolluk kuvvetleri ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlileri dernek kuramazlar.

3-Üyelik sıfatının kazanılması: Dernekte üyelik derneğin kuruluşuna katılarak kazanılabileceği gibi kurulmuş bulunan derneğe sonradan üye olmakla da kazanılabilir.Kurucu üyeler kuruluş işleminin tamamlanması ile üyelik sıfatını kazanırlar.Sonradan derneğe katılan üyelerin üyeliği kazanmaları derneğe katılma sözleşmesinin kurulması ile olur.
4-Üyeliğe bağlı hak ve yükümlülükler: Bir derneğe üye olmak üyenin kanunda ve dernek tüzüğünde belirtilmiş olan bazı haklardan yararlanmasını sağlar.Bu haklar üyeliğe bağlı haklar olup başkasına devredilemez ve mirasçıya intikal edemez.Hukukumuzda üyelik hakları açısından bir eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.Eşitlik ilkesinin anlamı sebepsiz olarak dernekte bazı üyelerin üyelik hakları açısından daha kötü duruma düşürülmemesidir.Üyelik haklarına ilişkin olarak çeşitli gruplandırmalar yapılmaktadır.Bu hakları katılma hakları,yararlanma hakları ve koruma hakları olarak bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.

aa)Katılma Hakları: Katılma hakları üyeye derneğin iradesinin oluşmasına organizasyonuna ve yönetimine etkili bir şekilde katılma imkanı sağlar.
aaa)Oy Hakkı: Hukukumuzda her üyenin genel kurulda bir oy hakkı vardır.Üye oyunu ancak bizzat kullanabilir.Her üyenin genel kurulda bir oy hakkının olmasının bir istisnası MK 61’de düzenlenmiştir.Bu hükme göre dernek üyesi kendisi veya füruu veya usülü ile dernek arasındaki bir hukuki işlem veya çekişmeye ilişkin olarak alınması gereken kararda oy kullanamaz.
bbb)Bu hak ancak üyelerin 1/5’i tarafından yazılı olarak kullanılınca etki sağlar.Yönetim kurulu talep üzerine bir ay içinde genel kurulu toplantıya çağırmalıdır.
ccc)Genel kurul toplantısında gündeme ek madde koydurma hakkı: Genel kurul toplantısında yalnız gündemdeki maddeler görüşülür.Ancak toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi istenen hususların gündeme konulması zorunludur.

bb)Yararlanma hakları: Bu grup haklar üyeye derneğin tesislerinden ve faaliyetlerinden yararlanma hakkı tanır.Bu haklardan bazılarının kullanılması bir münferit borç ilişkisi doğurabilir.
cc)Koruma Hakları: Koruma hakları üyelik durumunun ihlaline karşı üyeyi koruyan haklardır.
aaa-Derneğin amacını koruma hakkı:Üyenin derneğe katılması sebebi derneğin amacı ve bu amaca ilişkin faaliyetlerdir.Amacın değişmesi halinde üyenin derneğe katılma sebebi ortadan kalkacaktır.Bu yüzden üyenin amacın değişmemesini istemek hakkıdır.Amacın değişmesine karşı olan üye derhal dernekten çıkabileceği gibi çekilmeyip derneğin amacını değiştirme kararına karşı mahkemede itiraz edebilir.
bbb-Şikayet Hakkı: Dernek organlarının faaliyetlerine karşı her üye derneğin en yüksek organı olan ve diğerlerini denetleyen genel kurula şikayet edebilir.
ccc-İstifa Hakkı: Anayasamızda hiç kimsenin dernekte üye kalmaya zorlanamayacağı açıkça belirtilmiştir.
ddd-İtiraz Hakkı:Her üyenin derneğin en yüksek organı olan genel kurulun kanuna veya derneğin tüzüğüne aykırı kararlarına karşı mahkemeye başvurarak karara itiraz etme hakkı vardır.Bir kararı itiraz hakkını kullanarak iptal ettirmek şarları şunlardır:
-İtiraz edilecek bir genel kurul kararı olmalıdır.
-Üye önce şikayet yolu ile gene kurula başvurmalıdır.
-Kararın kanun ve tüzük hükümlerine göre usulsüz olarak alınmış olması veya tüzük hükümleri ve kanunun hükümlerine aykırı bulunması gerekir.
-Üye bu hakkını kullanabilmek için kararın alınmasında olumlu oy kullanmamış olmalı veya kararın alındığı toplantıya katılmamış olmalıdır.Üye bu şekilde muvafakat etmişse itiraz hakkı düşer.
Üye mahkemede itiraz hakkını kararı öğrenmesinden itibaren bir ay içinde kullanmış olmalıdır.Bir aylık süre hak düşürücü süredir.Üye olmayan kimselerin dernek kararlarına karşı itiraz hakları yoktur.Bunlar bir işlem hakkında genel kurula şikayette bulunamaz.Fakat alınan karar dolayısıyla zarara uğrarlarsa sorumluluk hükümlerinin şartları gerçekleşmesi halinde zararın tazminini dernekten isteyebilirler.

b)Üyelik Yükümlülükleri: Dernek ile üye arasındaki hukuki ilişkiden üye için hakların yanında bazı yükümlülükler de doğar.Bunlar maddi ve maddi olmayan nitelikte olabilir.
aa)Sadakat Yükümlülüğü:Bu yükümlülük dolayısıyla üye özellikle derneğin amacını gerçekleştirmeye çalışma dernek faaliyetlerine katılma ve dernek düzenine uymak zorundadır.
bb)Aidat Ödeme Borcu:MK mad.64 üyenin aidatının tüzükte belirtilmiş olması gerektiğini tüzükte belirtilmemişse derneğin gayesini gerçekleştirebilmesi için gereken giderleri eşit olarak vereceklerini belirtmiştir.Geniş anlamda aidat derneğin amacını gerçekleştirmek için üyelerin yükümlü oldukları para veya para ile değerlendirilebilecek bir edim olabilir.Aidat borcu üyelik sıfatının sona ermesiyle biter.Üyenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde uygulanacak müeyyideleri dernek tüzüğü tayin edebilir.Dernek cezalarına karar vermeye yetkili organ genel kuruldur.Fakat bu yetki başka bir organa da tanınabilir.Tüzükte ister açıkça belirtilmiş olsun isterse olmasın dernek, yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyeyi bazı şartların gerçekleşmesi halinde dernekten çıkarma hakkına sahiptir.

5-Üyelik Sıfatının Sona Ermesi:
Bir dernekte üyelik sıfatının sona ermesi ya bir olgunun gerçekleşmesi ile kendiliğinden vuku bulur veya istifa ya da ihraç ile olur.

a)Üyelik sıfatının kendiliğinden sona ermesi:Tüzükte belirli olguların gerçekleşmesi ile üyeliğin kendiliğinden sona ereceğine dair hükümler bulunabilir.Derneğin sona ermesi halinde tasfiyenin tamamlanması ile üyelik kendiliğinden sona erer.Üyenin ölümü veya gaipliğine karar verilmesi ile üyelik sına erer.Üyelik sıfatı bunun için varlığı zorunlu olan ehliyet şartlarının kaybı halinde sona erer.
b)Üyenin dernekten çekilmesi(istifa):
Dernekten çekilme hakkı üyenin kişiliğine bağlı haklardandır.Her üyenin dernekten çekilme hakkı vardır.Tek taraflı hukuki işlem olan çıkma beyanı bozucu yenilik doğuran hakkın kullanılması niteliğindedir.Her üye 6 ay önceden ihbarda bulunarak dernekten istifa edebilir.İstifa hakkı kişilik hakkı olduğundan tüzük hükmü ile kaldırılamayacağı gibi sınırlandırılamaz da.Ancak MK 6 aylık bir ihbar öneli öngörmüştür.
c)Üyenin dernekten çıkarılması:Üyelik sıfatı üyenin dernekten çıkarılması ile son bulur.Çıkarma derneğin üyelerine karşı kullanabileceği kuvvetli bir yaptırımdır.Bir üyenin yükümlülüklerini yerine getirmediği derneğin gayesini tehlikeye soktuğu veya derneğin o üyeyi bünyesinde barındırmamasını haklı gösterecek diğer hallerde o üyeyi dernekten çıkararak ondan kurtulur.Çıkarma derneğe üye ile olan sürekli hukuki ilişkisini tek taraflı olarak sona erdirme imkanı veren bir bozucu yenilik doğuran haktır.Çıkarma hakkı yetkili organın alacağı karar ile kullanılır.Bu organ kural olarak genel kuruldur.Çıkarma kararının alınması sırasında çıkarılacak olan üyeye savunma hakkının tanınmış olması gerekir.
d)Üyelik Sıfatının sona ermesinin sonuçları:Üyelik sıfatı ister kendiliğinden ister çekilme ister çıkarılma ile olsun o kimse derneğin malları üzerinde herhangi bir hak iddia edemez ve üyelik süresine ait ödenmemiş aidatını ödemekle de yükümlü olur.Ancak eğer aidatını peşin olarak ödemiş ve daha sonra o yıl dolmadan üyelikten ayrılmış ise üyelik süresiyle orantılı olarak ödediği bedelin iadesini dernekten isteyebilir.

IV-Dernekte Amaç Unsuru:

1-Kavram:Kısaca ideal gaye olarak adlandırılan kazanç paylaşmak dışında bir amaç derneği ticaret ortaklıklarından ayıran bir niteliktir.Daha dar anlamda dernek amacı derneğin konusunu yani tüzel kişinin hangi alanda faaliyet göstereceğini belirtir.Der.Kan.8.maddesinin 2.fıkrası uyarınca derneğin amacı tüzükte gösterilmesi gerekir.

2-Amacın Kanuna ahlaka ve adaba aykırı olmaması:
a)Genel olarak: Derneğin amacının kanuna ahlaka ve adaba aykırı olmaması gerekir.Amacı kuruluşu esnasında kanuna ahlaka ve adaba aykırı olan dernek tüzel kişilik kazanamaz.
b)Özel yasaklar:AY.derneklerde bazı gayeleri yasaklamıştır.
aa)Kesin olarak yasaklanmış amaçlar:AY.’nın başlangıç kısmında belirtilen temel ilkeler aykırı olarak dernek kurulamayacağı belirtildikten sonra 11 bentle kesin olarak yasaklanmış amaçlar belirtilmiştir.(Kişiler hukuku sayfa 220)

Kuruluşta derneğin amacının yasak amaçlardan olması halinde bu dernek tüzel kişilik kazanamaz.
bb)Bakanlar kurulunun iznine bağlı amaçlar: Der.Kan.uluslararası faaliyette bulunmak amacıyla dernek kurulmasını yasaklamış fakat 11. ve 12. maddeleri saklı tutmuştur.Bu hükümlere göre uluslararası beraberlik ve işbirliği yapılmasında fayda görülen hallerde bu amacı güden derneklerin kurulması Bak.Kur.’un iznine tabi tutulmuş ve mümkün kılınmıştır.
cc)Bazı dernekler için sınırlandırılmış amaçlar:Yüksek öğretim kurumlarına kayıtlı öğrencilerin kuracakları derneklerin amaçları sınırlıdır.Aynı hüküm kamu görevlilerinin kuracakları dernekler için de geçerlidir.

c)Amacın imkansız olmaması:Amacın imkansız olması derneğin amacının olmaması anlamına gelir.

V-Derneğin Tüzel Kişiliği:
Üye ve amaç unsurlarının bulunmasına rağmen tüzel kişiliği bulunmayan bir kişi topluluğu dernek olmayıp adi ortaklık teşkil eder.Tüzel kişilik derneğin üyelerine ve üçüncü kişilere karşı bağımsızlığını sağlar.


1-Derneğin Kuruluşu:
Dernek kurma hakkı AY.33.maddesinde güvence altına alınmıştır.Buna göre “herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
a)Tüzüğün hazırlanması:Kurucu üye şartlarına sahip en az 7 kişi hepsi tarafından kabul edilen bir tüzük hazırlamalıdır.
aa)Tüzük kavramı:Tüzük derneğin örgütünü ve iç yaşayışını düzenleyen hükümleri içeren bir belgedir.Tüzük dernek için bir objektif hukuk normu niteliğinde olup dernek hayatı ve üyeler için bağlayıcı hukuk kurallarını içerir.
bb)Tüzüğün İçeriği:MK mad.53 ve Der.Kan. mad.8’de tüzük içeriği ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.
b)Tüzüğün idareye verilmesi:Her dernek kuruluşunu bir yazı ile kurulduğu yerin en büyük mülki amirine bildirmeye mecburdur.Bu kuruluş bildirgesinde derneğin adı ikametgah adresi kurucuların adları soyadı doğum tarihi doğum yeri meslek veya sanatı tabiiyeti ikametgahları bildirilerek altı bütün kurucular tarafından imzalanır.Kuruluş bildirisi ve eklerin idareye bildirilmesiyle dernek tüzel kişilik kazanır,meğer ki amacı kanuna ahlak ve adaba aykırı olduğundan MK mad45’e göre tüzel kişilik kazanması mümkün olmasın.
c)Kurulmaları ve faaliyetleri izne bağlı dernekler: Der.Kan.’nun 7.maddesi uluslar arası faaliyetlerde bulunmak amacı ve bunun gibi amaçlarla dernek kurulmasını yasaklamıştır.Fakat 11. ve 12. maddeleri mahfuz tutarak kuralın Bk.Kur’nun iznine bağlı tutarak istisnaları işaret etmiştir.Der.Kan’a göre 11.maddede belirtilen durumlarda Dışişleri Bak.’nın görüşü alınarak İçişleri Bak.’nın önerisiyle ve Bak.Kur’nun izniyle bu tip dernekler kurulabilir.
d)Kuruluşa etkili olmayan düzen hükümleri:

aa)Kuruluş Bildirisi ve tüzüğün incelenmesi: Derneğin kuruluş başvuru bildirimi üzerine bildiri birlikte verilen ekleri ve tüzük idarece incelemeye tabi tutulur.Tek ilde faaliyette bulunacak bir dernek söz konusu ise inceleme Valilikçe yapılır.Birden fazla ilde faaliyette bulunacak derneklerin kuruluş bildirisi ve tüzükleri içişleri bak. Tarafından incelenir.İnceleme kuruluş bildirisi ve eklerin doğruluğu ve tüzükte yasak amaç ve kanuna aykırılık ve noksanlık olup olmadığı yönünden yapılır.İncelemeyi valilik 30 içişleri bak. 90 gün içinde yapar.İdare tüzükte yasaklanmış amaç saptarsa tüzük valilikçe incelenmiş ise Valiliğin ;içişleri bak.’ca incelenmişse bakanlığın istemi üzerine dernek merkezinin bulunduğu yer valiliğinin kararı ile dernek faaliyetten alıkonulur.Kuruluş bildirisinde tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında yasak amaç dışında bir kanuna aykırılık noksanlık saptanırsa idare bu kanuna aykırılığın giderilmesi veya noksanlığın tamamlanmasını yazı ile geçici yönetim kurulundan ister.Bu yazının tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde kanuna aykırılık giderilmez noksanlıklar tamamlanmazsa derneğin merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki amirinin ihtarı üzerine cumhuriyet savcılığı derneğin feshi için yetkili mahkemeye başvurur.Kuruluş safhasında idarenin isteği üzerine tüzükte değişiklik yapmak görev ve yetkisi kurucu üyeler aittir.
bb)Tüzüğün İlanı:Tüzüğün kanuna uygun ve tamam olduğunun derneğe tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüzüğün ve dernek ikametgahının mahalli bir gazete ile gazete çıkmayan yerlerde ise il merkezinde çıkan bir gazetede yayınlanması gerekir.Bu gazetenin 5 nüshası yayımı tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde geçici yönetim kurulu tarafından dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verilir.
cc)İlk Genel Kurul Toplantısı: Dernek tüzüğünün gazetelerde ilanı gününden altı ay içinde derneğin ilk genel kurul toplantısını yapmasını emretmiştir.İlk genel kurulda derneğin zorunlu organları seçilir.Altı aylık süre içinde derneğin ilk genel kurul toplantısı yapılamaz veya zorunlu organlar seçilmez ise mahallin en büyük mülki amiri derneğin kendiliğinden dağılmış sayılmasına karar verir.
dd)Dernek kütüğüne kayıt: Derneklerin kaydı için içişleri bakanlığınca emniyet genel müdürlüğünde merkezi bir dernekler kütüğü ile ayrıca her ilde emniyet müdürlüğünde mahalli bir dernekler kütüğü tutulur.

2-Derneğin Organları:Seçimlik organlara genel kurul ve denetleme kurulunun görev yetki ve sorumlulukları devredilemez.Böylece bir onur kuruluna üyeyi dernekten çıkarma yetkisinin mutlak olarak devri söz konusu olmaz.Genel kurul bu hususta yetkili olmaya devam eder.MK derneğin zorunlu organları olarak genel kurul ve yönetim kurulunu saymaktadır.Der.Kan. mad.19’da zorunlu organlar 3’e çıkarılmıştır:Genel Kurul-yönetim kurulu-denetleme kurulu

a)Genel Kurul:Genel kurul dernek üyelerinde oluşan derneğin en üst düzey organıdır.

aa-Genel kurulun toplanması:Olağan ve olağanüstü olarak toplanır:
1-Olağan toplantı:Genel kurulun dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda yaptığı toplantılar olağan toplantılardır.Tüzükte olağan toplantıların ne zaman yapılacağı belirtilmesi gereklidir.Ancak olağan genel kurul toplantılarının en geç 2 yılda bir yapılamaları zorunludur.
2-Olağanüstü toplantı:Yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hallerde yahut dernek üyelerinin 1/5’inin yazılı isteği üzerine genel kurulun yaptığı toplantıya olağanüstü toplantı adı verilir.Genel kurulu toplantıya kural olarak yönetim kurulu çağırır.Yönetim kurulu bu çağrıyı yapmakla yükümlüdür,yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırmamak hususunda bir takdir yetkisi söz konusu değildir.
bb-Çağrı Usülü:Yönetim kurulu tüzüğe göre genel kurula katılmaya hakkı olan üyelerin bir listesini yapar.Üyeler toplantıdan en az 15 gün önce mahalli bir gazete ile toplantı günü saati yeri ve gündemi ilan edilmek suretiyle toplantıya çağırılır.Bu çağrıda çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa ikinci toplantının ne zaman yapılacağı belirtilir.Ancak ilk toplantı günü ile 2. toplantı arasında en az bir hafta olur.Ayrıca bu çağrı en az 15 gün önceden mülki amire yazı ile bildirilir ve bu yazıya toplantıya katılacak kişilerin listesi de eklenir.İlk toplantı nisabın sağlanamaması dışında bir sebeple geri bırakılırsa bu durum sebeplerin açıklanması suretiyle ilanın yapıldığı gazeteye bir ilan daha vermek suretiyle üyeler duyurulur.Bu halde üyeler ilk usüldeki gibi 2 toplantı için tekrar çağırılır.İkinci toplantı geri bırakılma tarihinden en geç 2 ay içinde yapılmalıdır.
cc-Toplantı yeter sayısı:İlk toplantının yapılabilmesi için tüzüğe göre genel kurula katılma hakkı olan üyelerin yarısından bir fazlasının hazır olması gerekir.İkinci toplantı için böyle bir çoğunluk aranmış değildir.Ancak Der.Kan. ikinci toplantının yapılabilmesi için katılan üye sayısının yönetim ve denetleme kurullarının üye tamsayıları toplamının iki katından az olamayacağı esasını koymuştur.Genel kurulun derneğin feshine karar vermesi için yapılacak toplantıda toplantı yeter sayısı tüzüğe göre genel kurula katılma hakkına sahip olan üyelerin en az 2/3’ü olarak saptanmıştır.Bu çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantıda üye sayısı ne olursa olsun fesih konusu görüşülebilir.
dd-Toplantı yeri:Genel kurul toplantıları dernek merkezinin bulunduğu yerden başka bir yerde yapılamaz.Ancak doktrinde ve Yargıtay uygulamasında belirtildiği gibi dernek gene kurulları üyelerin sığabilecekleri ve iyiniyet kurallarına göre toplantıya elverişli bir yerde yapılmalıdır.
ee-Toplantı yapılış usülü:Genel kurula katılmaya hakkı olan üyeler yönetim kurulunca düzenlenmiş listedeki adları hizasına imza ederek,toplantı yerine girerler.Açılıştan sonra toplantıyı yönetmek için bir başkan yeteri kadar başkan vekili ve bir katip seçilir bunlara Başkanlık divanı adı verilir.Genel kurul toplantısının genel kurul başkanı yönetir.Kurulda yapılan görüşmeler tutanağa geçirilir.Tutanak katipler tarafından tutulur ve katipler ve başkan tarafından imzalanır.Düzenlenen bütün tutanak ve belgelerin toplantı sonunda yönetim kuruluna verilmesi gerekir.
ff-Günden ve genel kurulun yetkiler:Usülüne gör toplanan genel kurul gündemdeki konuları görüşerek karar verir.Gündemde belirtilmeyen konular genel kurulda görüşülemez ve karar bağlanamaz.Gündemde yer alabilecek konular ve genel kurulun yetkilerinin ne olduğu MK mad.58’de ve Der.Kan. mad.26’da sayılmaktadır.
gg-Genel Kurulda karar alınması:Kararlar kural olarak oylamaya katılan üyelerin mutlak çoğunluğuyla alınır.Ancak tüzükte belirli kararlar için nisbi çoğunluk veya diğer çoğunluk öngörülmüş olabilir.
hh-Genel Kurulu toplantısında hükümet komiserinin bulunması:Hükümet komiseri genel kurul toplantılarının kanuna tüzüğe ve gündeme uygun bir biçimde yapılmasını toplantının sükun içinde geçmesini işlemlerin usülüne uygun olarak yapılmasını sağlamak amacı ile tayin edilir.Hükümet komiseri genel kurul toplantısının bitiminden sonra “en geç” 24 saat içinde bir rapor düzenleyerek bunu mülki amire verir.Diğer taraftan hükümet komiseri veya mahallin en büyük mülki amiri genel kurul toplantısının kanuna veya dernek tüzüğüne aykırı yapıldığını tespit ederse durumu 24 saat içinde mahalli cumhuriyet savcılığına bildirmekle yükümlüdür.
b)Yönetim Kurulu:
aa-Yönetim Kurlunun kuruluşu ve sona ermesi:Yönetim kurlunu seçmek genel kurula ait bir yetkidir.Genel kurul yönetim kurlu için en az 5 asil ve 5 yedek üye seçer.Yönetim kurluna üye olarak sadece dernek üyeleri değil dışarıdan da dernek üyesi olmayan kimselerin seçilebileceği kabul edilmektedir.Genel kurulca yapılan seçimi izleyen 7 gün içerisinde yönetim kurulu başkanı tarafından seçilen yönetim kurlunun asıl ve yedek üyelerinin ad ve soyadları,baba adları,doğum yer ve tarihleri meslekleri ve ikametgahları dernek merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki amirine bildirilmesi gereklidir.Yönetim kurulunun görev süresi tüzükte belirtilir.Bu süre içerisinde asıl üyelikte boşalma olursa yerine yedek üyeler getirilir.Yönetim kurulu geçici olarak oluşturulamazsa derneğe kayyım atanabilir.Yönetim kurulunun tüzüğe göre teşkili devamlı olarak imkansız hale gelmiş ise dernek kendiliğinden son bulur.
bb-Yönetim kurulunun görev ve yetkileri:Yönetim kurulunun görev ve yetkileri tüzükte belirtilir.Fakat MK ve Der.Kan.’da düzenlenen bu hüküm şöyledir: Derneği temsil etmek;kanunun temsilden kastı derneğe ait işlemlerin yönetim kurulu tarafından yapılacağıdır.Yönetim kurulu derneği temsil hususunda kendi üyelerinden bir veya bir kaçına yetki verebilir.Yönetim kurulu tıpkı vekil gibi yaptığı işlemlerden veya yapmayı ihmal ettiği işlemlerden derneğe karşı sorumludur.

c)Denetleme Kurulu: Denetleme kurulu Der.Kan’da zorunlu organlar arasında gösterilmiştir.Denetleme kurulunun ne surette seçileceği asıl ve yedek üye sayısı bunların görev ve yetkileri tüzükte belirtilmesi zorunludur.Denetleme kurulu genel kurul tarafından seçilir.Denetleme kurulu için en az üç asıl ve üç yedek üye seçilmelidir.Seçimi takip eden yedi gün içinde denetleme kurulu üyelerinin asıl ve yedek olmak üzere adları soyadları baba adları doğum yer ve tarihleri meslekleri ve ikametgahları yönetim kurulu başkanı tarafından derneğin merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki amirine bildirmek gerekir.Denetleme kurulu derneğin iç denetimini sağlayan bir organdır.Başlıca görevi yönetim kurulunun hesaplarını ve işlerini kontrol etmektir.

3-Derneğin Faaliyeti:
a)Faaliyet kısıtlayıcı ve yasaklayıcı hükümler: Dernekler hak ehliyetleri çerçevesinde organları aracılığı ile her türlü faaliyette bulunabilirler.Çok tabii olarak bu faaliyetlerin hukuk düzeni sınırları içinde olması gerekir.(kitap sayfa 238-242’yi oku.)
b)Derneklerin idari kararla faaliyetten alıkonulması:Kural olarak dernekler ancak mahkeme kararı ile kapatılabilir.AY. 33.maddesini takiben Der.Kan. bazı acil ve önemli gördüğü hallerde İdareye,dernek hayatına müdahale ederek derneği faaliyetten alıkoyma yetkisi tanımıştır.Faaliyetten alıkonulan derneğin maddi ve hukuki varlıklarının korunması için mahalli sulh mahkemesince kayyım tayin edilebilir.

4-Derneğin devlet tarafından denetlenmesi: Derneklerin yönetim yerleri müesseseleri ve her çeşit etkinlikleri bütün işlemleri,defterleri hesapları ve faaliyetleri denetime tabidir.Bu denetim içişleri bakanlığınca veya derneğin merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirince veya görevlendirdiği memurlar tarafından her zaman yapılabilir.Bu denetleme sırasında dernek yöneticileri ,görevli memurların isteyecekleri her türlü defter belge ve işlemli yazıları göstermek veya gerekiyorsa vermekle yükümlüdürler.Ayrıca Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan Dernekler Özel Denetleme Grubu derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediklerini işlemlerini,defterlerini ve hesaplarını mevzuata ve tüzüklerine uygun olarak yürütüp yürütmediklerini denetleyebilir.Dernekler üzerindeki idari denetimin kolluk kuvvetinin denetimi biçiminde gerçekleşmesi imkanını da kanunda öngörmüştür.Kolluk kuvvetleri mahalli mülki amirinin vereceği yazılı emirle dernek merkez ve şubelerinin yönetim yerlerine müesseseleri ve tesisleri ile her çeşit eklentilerine denetim amacıyla girmeye yetkilidirler.Kamu yararına çalışan derneklerin hesapları ve bu hesaplarla ilgili belge ve defterler gerekli görülen hallerde Maliye bakanlığınca denetlenir.

5-Derneğin Sona Ermesi:
a-Sona erme şekli: Derneğin sona ermesi dört şekilde olabilir.Dernek ya kendiliğinden sona erer,ya kendi kendini fesheder veya mahkeme kararı ile feshedilir.Bunlara bir de mahkeme kararı ile kapatma hali de ilave etmek gerekir.
aa-Derneğin kendi kendini feshetmesi: Dernek her zaman kendi kendini feshedebilir.Derneğin kendi kendini feshi yönetim kurulu tarafından 5 gün içinde mahallin en büyük mülki amirliğine yazı ile bildirmek gerekir.
bb-Derneğin kendiliğinden sona ermesi(infisah):Bu sona erme sebepleri gerçekleştiğinde dernek kendiliğinden kanun hükmü gereği sona erer.Herhangi bir organ ya da makam tarafından karar alınmasına gerek yoktur.Bu sebepler:
Ø Derneğin aciz hale düşmesi
Ø Yönetim kurulunun tüzüğe göre kurulmasına imkan kalmaması
Ø Genel kurulun toplanması için gerekli yeter sayısının bulunmaması yüzünden olağan genel kurul toplantısının ikinci davete rağmen yapılamaması
Ø Derneğin amacının gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkansızlaşması veya şartların kaybolması
Ø İlk genel kurul toplantısının yapılamaması veya zorunlu organların kurulmaması
Ø Sürenin dolması

Ø cc-Derneğin mahkeme kararı ile feshedilmesi:MK ve Der.Kan.’da bu kanunda veya diğer kanunlarda öngörülen hallerde dernekler ancak mahkeme kararı ile temelli olarak kapatılabilir.Sebepleri:

Ø Derneğin amacının kanuna yahut ahlaka aykırı hale gelmesi

Ø Kuruluştaki kanuna aykırılık veya noksanlıkların giderilmemesi

Ø Olağan genel kurul toplantısının tüzükte belirtilen süre içinde yapılmaması veya kanunen teşkili gerekli organların kurulmaması

Ø Suç sebebiyle derneğin kapatılması

dd-Derneğin idari kararla feshedilmesi:Bu istisnai bir yoldur ve ancak bir halde söz konusu olabilir.Uluslar arasında beraberlik ve işbirliği yapmakla faydalı olacağına kanaat getirilerek Türkiye’de kurulmalarına veya uluslararası faaliyette bulunmalarına veya başka memleketlerde kurulmuş bulunanların yurt içinde şube açmalarına izin verilmiş olan derneklerin kanunlarımıza veya ulusal amaçlarımıza uymayan faaliyetlerde bulunmaları durumunda bu derneklerin veya şubelerinin kapatılmasına Bak.Kur. yetkilidir.Kapatma kararı ile dernek sona erer.

b)Sona ermenin sonuçları:Hangi şekilde olursa olsun sona eren derneğin malvarlığı tasfiye edilir.bu tasfiyeden geri kalan MK 50 ve Der.Kan 55’e göre tasfiye edilir.Mahkemece kapatılan derneklerin bütün para mal ve hakları hazineye intikal eder.Der.Kan. 8.maddesine göre derneğin sona ermesi halinde malvarlığının nasıl tasfiye edileceğine ilişkin tüzükte hüküm bulunması zorunludur.

$4-VAKIF

I-Vakıf Kavramı:

MK 73.maddesi vakfı başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere bir malın belli bir gayeye tahsisidir. Şeklinde tanımlamaktadır.Bu kanun hükmünü esas alarak vakfı bir mal veya mal topluluğun bir mal veya gelirinin veya ekonomik değeri olan hakların usülü veçhile belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesine dayanan bir tüzel kişilik olarak tanımlamak mümkündür.Vakfın tanımında 3 unsur yer almaktadır:1-Bir mal;2-Bunun usülüne göre belirli ve sürekli bir amaca tahsisi;3-Tüzel kişilik.MK’nın çeşitli hükümlerinde değişik türde vakıfların düzenlenmiş olduğu görülmektedir.Bunlar1-Alelade vakıflar;2-Kamuya yararlı vakıflar;-3-İstihdam edilenlere ve işçilere yardım vakıfları;4-Aile vakıfları

II-Vakfın Çeşitleri:


1-Alelade Vakıflar:Belirli özelliği olmayan ve MK mad.73 ve diğer hükümlere göre kurulan vakıflardır.
2-Kamuya yararlı vakıflar:Kamuya yararlı vakıf diye anılan vakıflar MK 453’e göre gelirinin yarısından fazlası kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımına tahsis edilmiş bulunan vakıflardır.
3-İstihdam edilenlere ve işçilere yardım vakıfları:İstihdam edilenlere ve işçilere yardım vakıfları Tic.Kan. mad 466 uyarınca kurulan vakıflardır.MK 77’nin hükümlerine tabidirler.Bu hüküm açısından özelliklerine göre bu vakıflar iki görünümde ortaya çıkarlar.Ayırıcı özellik bu vakıftan yararlananların bir aidat ödeyip ödemedikleridir.
a)İki taraflı (katılmalı):Bu vakıflarda vakıftan yararlanan işçiler vakfa aidat öderler.Bu vakıflarda kanun koyucu vakıftan yararlananlara klasik vakıflarda söz konusu olmayan önemli haklar tanımıştır.Vakıftan yararlananlar ödedikleri aidat oranında yönetime katılırlar.Bu oran işçilerce ödenen aidat toplamının işverenin koymuş olduğu katılma payı toplamına oranıdır.İşçiler en az bu oranda yönetime katılırlar.Bu vakıflar için öngörülen hükümler şunlardır:
-Vakfın yönetimine katılacak temsilcileri işçi ve personel mümkün olduğu oranda kendi aralarında bizzat seçme hakkına sahiptirler
-Vakfa aidat ödeyerek vakıftan yararlanan işçi ve personel vakfın edimlerini dava yoluyla talep etme hakkına sahiptir.

b)Tek taraflı:Bu kategori vakıflarda vakıftan yararlanan işçi ve personel vakfın malvarlığına aidat ödeyerek katkıda bulunmazlar.Böylece vakfın malvarlığı vakfeden ortaklığın tahsis ettiği mallardan oluşur.
c)Ortak esaslar:Gerek iki tarafı gerek tek taraflı istihdam edilenler ve işçilere yardım vakıflarında vakfın organları vakıftan yararlananlara vakfın teşkilati faaliyeti ve mali durumu hakkında gerekli bilgileri vermek zorundadır.

4-Aile Vakıfları:MK mad.322’de söz edilen aile vakıfları MK 73’de düzenlenmiş vakıfların özel bir çeşididir.Kuruluş ve işleyişi açısından alelade vakıflardan farkları yoktur.Aile vakıflarının alelade vakıflardan tek farkı amaç yönündedir.Alelade vakıflarda amaç kanunun sınırları içinde serbestçe tayin edilebilirken aile vakıflarında amaç kanun hükmünde gösterilmiştir.

III-Vakıfta Mal unsuru

Mal vakfın ortaya çıkabilmesi içim gerekli ilk şarttır.Vakfa vücut verecek mal olmadıkça vakıf da olmaz.Böyle bir vakfın tesciline karar verilemez.Mal deyimi “ bir mamelekin bütünü veya gerçekleşmiş veya gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar kastedilir.Taşınır ve taşınmaz mallar tahsis edilerek vakıf kurulabileceği gibi bir kimsenin başka birinde olan alacağı tahsis ederek veya bizzat kendi aleyhine ve vakıf lehine bir alacak hakkı meydana getirerek vakıf kurması da mümkündür.Bir malvarlığının bütünü veya bir bölümü de vakıf kurmaya tahsis edilebilir.Henüz gerçekleşmemiş fakat gerçekleşeceği bilinen kar payı temettü ve faiz gelirleri tahsis edilerek de vakıf kurulabilir.Bu şekilde tahsis edilecek malların vakfın amacını gerçekleştirmeye yeterli olması gerekir.

IV-Malın Usülüne göre belirli ve sürekli bir amaca tahsisi( Vakıf Kurma İşlemi):

Bir vakfın kurulması malvarlığı değerlerinin belirli ve sürekli bir gayeye tahsisine bağlıdır.Bir malın bir gayeye değil de bu gayeye hizmet etmek üzere bir şahsa tahsis edilmesi halinde de vakıf kurmadan amaca ulaşılabilir.Bu gibi hallerde belirli bir mükellefiyet ile yapılmış bir bağışlama veya vasiyet vardır.Bunlara bağımlı vakıf veya “inançlı vakıf” denir.Diğer taraftan bir tüzel kişilik meydana getirme amacının bulunmadığı veya bu niyet bulunmasına rağmen gerekli usüle uyulmadığı hallerde de,malların bir gayeye tahsisi söz konusu olduğu halde vakıf kurulmuş olmaz.Keza gaye bir vakıf meydana getirmek için yeterli nitelikte değilse gene vakıf meydana gelmez.

1-Amaç (gaye):Vakfı kuran kimse sınırlar çerçevesinde amacı dilediği gibi belirlemekte serbesttir.Amaç çoğu zaman kamu yararına hizmet edecek bir niteliğe sahiptir.Ancak mutlaka amacın böyle olması şart değildir.Kültüre hizmet toplumsal yardım sosyal güvenlik eğitim ve sağlık sık sık rastlanan amaçlardır.Amacın sahip olması gerekli olumlu ve olumsuz nitelikler şunlardır:
a)Amacı kanuna ahlaka ve adaba aykırı olan vakıf kurulamaz.Hukuki işlemler için söz konusu olan bu sınırlama vakıflar işlemleri içinde geçerlidir.Yasak amaç taşıyan vakfın tescili talebini hakim reddedecektir.
b)Amaç imkansız olmamalıdır:Amaç başlangıçta imkansız idi ise vakıf esasen meydana gelmez.Amaç başlangıçta mümkün iken sonradan imkansız hale gelirse vakıf kendiliğinden dağılır.
c)Amaç belirli olmalıdır:MK mad.73 metni belli amaçtan söz etmektedir.Bununla anlatılmak istenen vakfın amacının yeteri kadar açıklıkla belirtilmiş olmasıdır.Amacın tek olması da şart değildir.Birbiri ile bağlı olan veya olmayan müteaddit amaç söz konusu olabilir.Ayrıca amacın anlamsız veya mantıksız da olmaması gerekir.Amacın çokluğu aynı zaman için olabileceği gibi zaman itibari ile birbirini izleyen amaçlar da olabilir.
d)Amaç devamlı olmalıdır:Tamamen geçici bir nitelikteki amaç için vakıf kurmaya gerek yoktur.Örnek olarak belirli bir miktar parayı hemen muhtaçlara dağıtmak için bir vakıf kurulamaz.

2-Tahsis Usulü:Tahsis yukarıda belirtilen nitelikteki amaca hizmet edecek malların bir tüzel kişilik getirmek niyetiyle ayırt edilmesidir.Tahsis ile malların mülkiyeti vakfa geçmiş olmaz.Tescil ile birlikte vakıf tüzel kişilik kazanır ve vakfedilen mallar ve haklar vakfa intikal eder.Tahsis vakfı kuracak kimsenin tek taraflı bir vakıf kurma işlemi ile olur,birden çok kimse bir vakıf kuracaksa ortak işlem ile vakıf kurulur.Fakat vakıf kurma işlemi ancak kanunun emrettiği şekillerden biri ile yapılmak gerekir; rasgele yapılacak bir ayırma vakfı meydana getirmez.

3-Vakıf Kurma İşlemi:Vakıf kurma hakkı gerçek kişiler tarafından kullanılabileceği gibi tüzel kişiler tarafından da kullanılabilir.
a)Vakıf kurma işleminin şekli:MK mad.74 tahsis için 2 yol kabul etmektedir:

aa)Şayet vakfı kuracak olan bu vakfın daha kendisi sağ iken vücut bulmasını istiyorsa bu husustaki iradesini resmi bir senetle açıklaması gerekir.Bu senet “düzenleme” şeklinde noterlerce re’sen düzenlenmek gerekir.
bb)Şayet vakfı kuran vakfın kendisinin ölümünde sonra meydana gelmesini istiyorsa bu takdirde ölüme bağlı bir tasarruf şekli olan vasiyetname yapmalıdır.Vasiyetnamenin MK’da belirlenen üç şekilden birine göre yapılması gerekir.Miras sözleşmesi içinde yer alan vakıf kurma tasarrufu da geçerlidir.

b)Vakıf kurma işleminde ehliyet:Vakıf kurma işleminin geçerliliği buna ait şekle uyulması kadar tahsisi yapanın bu işlemi yapmak için gerekli ehliyete sahip olmasına bağlıdır.
aa)Vakfı yapanın sağlığında meydana gelecek vakıflar için vakıf kuranın tam ehliyetli olması gerekir.Mahcurlar için vasinin yapamayacağı işler için MK vakıf kurmayı da belirtir Bu yüzden kanuni temsilci mahcura izin veya icazet de veremez.Ancak temyiz kudretine sahip küçük veya kısıtlı yaş koşulunu doldurmak koşulu ile ölüme bağlı tasarruf yolu ile vakıf kurabilir.
bb)Ölümden sonra hüküm ifade edecek bir vakıf kurmak için mümeyyiz olmak ve 15 yaşını bitirmiş olmak yeterlidir.Zira MK mad.449 vasiyetname yapmak için bu ehliyeti yeterli görmektedir.Tüzel kişilerin vakıf kurabilme ehliyetleri açısından tüzel kişilerin fiil ehliyetine ilişkin hükümler uygulanır.
c)Vakıf Kurma işleminin muhtevası:Vakıf kurma işleminin yazıya dökülmüş şekli kanunda vakıf senedi olarak belirtilmektedir.MK.mad.75’e göre vakıf senedinde vakfın amacı organları bu amaca tahsis edilen mallar ve haklar vakfın örgütü ikametgahı ve adı gösterilmek gerekir.Vakıf eğer ölüme bağlı tasarrufla kurulmuş ise bu unsurların bu tasarrufta belirtilmiş olması gerekir.Bu unsurlardan bir eksik ise eksik olan unsurun MK mad.77 hükmüne kıyasen tamamlatılması yoluna gidilmesi uygun bir çözüm olacaktır.
d)Vakıf kurma işleminin geri alınması:Vakıf kuranın ölümünden sonra hüküm ifade etmek üzere vakıf kurma işlemi vasiyetname biçiminde yapılmışsa vasiyetnamenin feri alınması hükümlerine göre vakıf kurmak üzere yapılan vasiyetnameden rücu etmek mümkündür.Fakat vakfedenin ölümünden sonra vakfedenin mirasçıları vasiyetname ile bağlıdır.Onların dönme yetkisi yoktur.Vakıf kuranın sağlığında hüküm ifade etmek üzere yaptığı vakıf işleminden dönmenin mümkün olup olmayacağı tartışmalıdır.Kimisi vakfın tüzel kişilik kazanmasına kadar işlemin geri alınabileceğini kimisi ise vakfın noterce düzenlenmesinden sonra işlemin geri alınamayacağını savunmaktadır.
e)Mirasçıların ve alacaklıların itiraz hakkı:Bağışlamada olduğu gibi vakfedenin mirasçıları ve alacaklıları tarafından vakfa itiraz olunabilir.

V-Vakıfta Tüzel Kişilik Unsuru:

Bir malın belli bir amaca usülüne göre tahsisi sonucu vakfın kurulmasının tamamlanması bir tüzel kişi olarak vakfın varlık kazanması için mahkeme siciline kaydı gereklidir.

1-Tüzel Kişiliğin Kazanılması:
a)Tescil:Vakıf resmi senetle veya vasiyet yolu ile kurulur ve vakfedenin ikametgahı asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.Vakfın tescili vakıf kurmak isteyen kimsenin ikametgahı asliye hukuk mahkemesinden talep edilir.Tescili resmi senetle kurulan vakıflarda vakıf kuran onun ölmesi halinde mirasçılarından biri talep eder.Ölüme bağlı tasarruf yoluyla kurulan vakıflarda vakfedenin mirasçısı veya tayin edilmiş ise vasiyeti tenfiz memuru tescil talebinde bulunabilir.Vakfın sicile tescilini talep etme durumunda bulunan bu kişiler vakıf senedinin düzenlenmesini izleyen 3 ay içinde veya vasiyetnamenin açılmasını izleyen 3 ay içinde tescil talebinde bulunmazlarsa tescil talebi artık Vak.Gen.Müd. tarafından yapılır.Vakıf bir tüzel kişi tarafından kuruluyorsa vakfın tescili talebinde bulunulmadan tüzel kişi sona ermiş ise vakfın tescili hususundaki başvurma da Vak.Gen.Müd. tarafından yapılacaktır.Tescil kararı verecek mahkeme evrak üzerinde ve gerekirse vakfedeni ve diğer ilgilileri de dinlemek suretiyle inceleme yaparak vakfın tesciline karar verir.Mahkeme vakıf kurma işlemini ehliyet şekil amaç ve malların amacı gerçekleştirmeye yeterliliği açısından inceler.Mahkeme vakfın kanuna ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere aykırı bir amaçla veya siyasi düşünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla kurulmuş olduğunu tespit ederse tescile kara veremez.Mahkeme konusu yasaklanmış amaçları vasiyetnamede saptarsa bunları vasiyetnamenin iptal edilmesini beklemeden re’sen nazara alarak tescil talebini reddetmelidir.Tescil ve tescil talebinin reddi kararı senetle birlikte Vak.Gen.Müd.’ne kararı veren mahkeme tarafından re’sen tebliğ edilir.Vakfın tesciline dair kararın kesinleşmesinden sonra vakıf, vakıf kurmak isteyenin ikametgahındaki asliye mahkemesi nezdinde özel olarak tutulan vakıf sicil defterine kaydolur.Bu tescille vakıf tüzel kişilik kazanır.Sicil defterinde vakfedenin ve vakfın adı ikametgahı organları amacı ve bu amaca tahsis edilen mallar ve haklar gösterilir.

b)Mahkeme siciline tescilin hukuki sonuçları:
aa)Tüzel kişiliğin kazanılması:Asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile vakfın tescilinin kurucu bir fonksiyonu vardır.Vakıf tüzel kişiliği tescille kazanır.Fakat tescilin bu hukuki sonucu doğurması geçerli bir vakıf senedine dayanmasına bağlıdır.Geçerli olmayan bir vakıf senedinin tescili senede geçerlilik kazandırmaz ve bu tescil ile tüzel kişilik meydana gelmez.
bb)Vakfın tahsis olunan malları ve hakları kazanması:Bir vakfın tescili ile birlikte vakfedilen malların mülkiyeti ve haklar vakfa intikal eder.Tescil ile birlikte vakıf tahsis olunan bir taşınmaz ise tapu kütüğüne vakıf adına tescile gerek kalmadan tescilden önce taşınmazı kazanmış olur.Vakfa tahsis edilen mallar taşınır ise tescil ile bunlar zilyedliğin nakline gerek kalmadan kendiliğinden vakfa intikal eder.Keza vakfa bir alacak tahsis olunmuşsa alacağın temlikine gerek kalmadan vakıf tescil ile alacağı kazanmış olur.

2-Vakfın Organları:

a)Genel olarak:Vakıf zorunlu organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanır ve hukuk alanında organları vasıtasıyla türlü faaliyetlere girişebilir.MK vakıfta zorunlu organ olarak sadece yönetim organını öngörmüştür.Her vakıfta mutlaka bir yönetim organının bulunması zorunludur.Yönetim organı hem karar hem de icra organıdır.Kural olarak vakfın organları yetki ve görevleri teşkilatı vakfın yönetim şekli ve temsil tarzı vakıf senedinde gösterilir.Vakfı kuran kişi zorunlu organ olan yönetim organından başka gerekli göreceği organları vakıf senedinde gösterebilir.Bunlar seçimlik organlardır.
b)Örgütün tamamlattırılması:Vakıf senedinde vakfın organları yönetim şekli ve temsil tarzı yeterli derecede gösterilmemiş olur veya sonradan organların teşkili vakfın yönetilmesi ve temsil edilmesinde bir imkansızlık doğarsa Vak.Gen.Müd. bu hususları vakfedene tamamlatır.Eksiklikler giderilemiyor ve vakfın amacını gerçekleştirmeye yeterli bir teşkilat kurulması imkansız bulunuyorsa vakfedilen mallar vakfeden itiraz etmedikçe veya vakıf senedinde açıkça aksine bir hüküm yoksa mahkeme tarafından mümkün mertebe amacı aynı olan bir başka vakfa tahsis edilir.
c)Organizasyonun değiştirilmesi:Vakfın mallarını koruması ve amacını sürdürebilmesi için kesin bir ihtiyaç bulunması halinde MK mad.79 vakfın yönetim örgütünün değiştirilmesine imkan vermiştir.
d)Yönetim organlarının görevleri:Vakıflarda yönetim organı hem bir karar organı olarak vakfın genel durumu ve işleyişi hakkında gerekli kararları alır hem de yürütme organı olarak vakfı yönetmek ve temsil etmek görevini üstlenir.Yönetim organı bütün kararlarında vakıf senedi ile bağlıdır.Vakıf senedinde ise vakfı kuranın iradesi hakimdir.Böylece vakfın alacağı kararlarda bu iradeye uyulmaktadır.Yönetim organı vakıf senedi hükümlerini yerine getirmekle yükümlüdür,vakıf mallarını vakıf senedinde ifade edilmiş bulunan amacın gerçekleşmesini sağlayacak biçimde yönetilmelidir;vakfın amaca uygun şekilde işlemesi,malların korunması ve bakımının sağlanması için gerekli kararları almalıdır.Yönetim organı karar organı olarak gerektiğinde yönetim şeklinin amacın veya vakfın mallarının değiştirilmesini;yetkili mahkemeyi harekete geçirerek sağlayabilir.Amacın imkansızlaşması yüzünden vakıf sona ermişse sona ermeyi mahkeme siciline tescil ettirir.Yönetim organı her takvim yılı başında vakfın gelirleri ile vakfa yapılan her türlü kazandırmalar vakıf senedinde yazılı mallara eklenerek Vak.Gen.Müd.’ne bildirilir.
e)Vakıf yöneticilerinin yönetimden uzaklaştırılmaları:Vakfın yöneticileri yönetimden ancak mahkeme kararı ile uzaklaştırılabilir.Bunun için Vak.Gen.Müd’nün tüzükte belirtilen sebeplere dayanarak mahkemeye başvurması gerekir.Başvuru üzerine mahkeme duruşma yaparak gösterilen sebebi araştırır ve buna göre karar verir.Hangi sebeplerle vakıf yöneticilerinin işten uzaklaştırılabilecekleri tüzüğün 23.maddesinde sayılmıştır.
f)İşten uzaklaştırılanların yerine yeni idarecin seçimi:Görevden alınan ve görevden uzaklaştırılan idarecilerin yerine vakıf senedine göre yenileri seçilir.Vakıf senedinde böyle bir hüküm yoksa Vak.Gen.Müd’nün görüşü alınarak mahkemece idareciler seçilir.Görevden alınan idareciler bir daha hiçbir vakfın yönetiminde görev alamazlar.

3-Vakıfların Şube Temsilcilik ve İrtibat bürosu açmaları:Vakıfların yurt içinde şube temsilcilik veya irtibat bürosu ve benzeri birim açmaları için Vak.Gen.Müd.’den yurt dışı için ise aynı kurumun görüşü alınarak Dışişleri bakanlığının önerisi ile Başbakanlıktan izin almaları gerekir.

4-Vakfın teftiş ve denetimi:Vakfın amacını güvence altına almak ve amaca hizmet edip etmediğini denetlemek gerekir.Teftiş makamı olarak Vak.Gen.Müd. vakfın kuruluşundan sona ermesine kadar türlü yetkilerle donatılmıştır.Vak.Gen.Müd.’nün teftiş makamı olarak asli görevi vakıf senedindeki hükümlerin yerine getirilmesine vakfın mallarının amaca uygun şekilde yönetilmesinde ve vakfın gelirlerinin amaca uygun olarak sarf olmasına nezaret etmektir.Her vakfın en az 2 yılda bir denetlenmesi zorunludur.Yönetim organı denetim sırasında müfettişlerce istenilecek her çeşit belge kayıt ve defterleri göstermekle yükümlüdür.

5-Vakfın Sona Ermesi:Vakıf ya kendiliğinden sona erer veya mahkeme kararı ile sona erdirilir.Bazı hallerde de mirasçı veya alacaklıların itirazı üzerine vakıf sona erebilir.

a)Vakfın kendiliğinden sona ermesi
aa)Vakıf senedindeki hüküm dolayısıyla sona erme:Vakfı kuran kimsenin vakıf senedinde vakfı bir bozucu şarta bağlı olarak kurulabileceği gibi bir süreye de bağlayabileceği kabul edilmektedir.Bozucu şart gerçekleşince veya sürenin sona ermesiyle vakıf kendiliğinden dağılır.
bb)Kanun gereğince sona erme:Vakfın kendiliğinden sona ermesi amacının gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesiyle olur.Bu bazen amacın kesin olarak imkansızlaşması ile olur;fakat çok kere vakfın malı imkanlarını devamlı olarak ve tamamen kaybetmesiyle ortaya çıkar.

b)Vakfın mahkeme kararı gereği sona ermesi:
aa)Vakfın amacı vakıf kurulduktan sonra kanuna ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere aykırı hale gelir veya siyasi düşünce veya belirli bir ırk veya cemaat mensuplarını destekler duruma düşerse vakıf mahkemece sona erdirilir.
bb)Tesciline karar verilmesine hukuksal olarak olanak bulunmayan ancak her nasılsa kurulmuş ve tescil edilmiş olan vakıflarla malları gayesini gerçekleştirmeye yetmeyen vakıfların dağılmalarına Vak.Gen.Müd. tarafından başvuru üstüne mahkemece karar verilebilir.
c)Alacaklıların veya saklı pay sahibi mirasçıların itirazı üzerine sona erme:Eğer bir vakıf kurulduktan sonra vakfı kuranın kalan malları kendi borçlarını ödemeye yetmiyorsa alacaklıları tıpkı bağışlamalar için olduğu gibi İc.İfl.Kan.mad.278’deki şartlar uyarınca iptal davası açılabilir.Dava kabul edilirse sonuçta vakıf iptal olur.

6-Vakfın Sona Ermesinin Sonuçları: Sona eren vakfın malvarlığı önce tasfiye edilir,kalan malların ise tahsisi gerekir.

a)Tasfiye:Tüzel kişilere ilişkin genel hükümlerde belirtildiği gibi vakfın tasfiyesi MK 51.hükmüne tabidir.Tasfiye için vakfın malvarlığının aktifi ve pasifi tespit edilerek bilanço yapılır,borçlar ödenir.Tasfiye işlemleri kooperatif ortaklıklarının tasfiye usülüne göre yapılır.
b)Tahsis:Vakfın kendiliğinden dağılması halinde borçların tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar önce vakıf senedinde bir hüküm varsa buna göre tahsis edilir.Yoksa mümkün mertebe amacı aynı olan başka bir vakfa tahsis olunur.Mahkeme kararı ile kapatma söz konusu olduğunda senette hüküm bulunsa dahi vakıflar tüzel kişiliğine intikal eder.
c)Sona eren vakfın kaydının silinmesi ve ilan edilmesi:Vakıf tüzel kişiliği hangi sebeple sona ererse ersin vakfın mahkeme sicilindeki kaydı silineceği gibi vakfın sona ermesi keyfiyeti merkezi sicile kaydedilir ve R.G.’de yayınların.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst