hayatta herşey zordur aslında

ms_enemy

Yeni Üye
Üye
hayatta herşey zordur aslında
Beş yaşında idim. *
> Babaannem rahmetli,pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere
> düştü. Babaannem eğildi, aramaya
> başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya
> çalışıyor. Çocukluk iste,'aman babaanne dedim. Bir
> pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya
> değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı,
> öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm
> kesiyorsun, ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün
> mü?
> İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç
> tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği,
> çilesi var biliyor musun?'
> Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
>
>*Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
> Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
> Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir
> iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı
> ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir
> iğnenin
> üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el
> emeği vardır diyordu.
>
>On dokuz yıl evveldi.*
> Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi.
> Sabahleyin, traş olmak için lavaboya
> gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
> Lütfen diyordu, traştan sonra jiletinizi çöpe
> atmayın.
> Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle
> dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı
> olun. Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan
> beri çelik eşya
> denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya
> üzerinde'
> İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı. İste o
> ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe
> gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen
> turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. *
>
>*İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda,
> radyolar,
> televizyonlar, bir haberi duyurur.
> Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz
> lütfen
> hazırlığınızı yapın.**
> Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne
> kadar kitap,dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj,kutu
> varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa,
> kapının önüne koyun.
> İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç
> ziyanına engel olun. *
>
>*Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı
> yasayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile
> dolduranlar Japonlara göre ruhen tekâmül edememiş ,
> hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir.
> Böyleleri ile, zavallı, evini mezat salonuna
> çevirmiş
> diye eğlenirler.
> Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne
> kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi bir
> darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar
> gırtlağı
> aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi
> toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve
> tehlikeleri ile anlatır ve su andan itibaren der,
> Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış
> borçları
> son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir
> şey
> yemeyeceğim. Su üstümdeki elbiseden başka elbise
> giymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en alta
> bir
> israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün
> borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün
> kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını
> söylemeye
> gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını
> gördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı,
> ne
> kadar gösterişten uzak...
>
>*Gerekmediği halde elektriği yakmakla, Suyu
> kapamadan bos yere akıtmakta, Gece çamurlu
> ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, Yemek
> yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de
>zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
>
>*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle
> örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki,
> İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
>
>Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı,bir at
> bir
> komutanı, bir komutan bir orduyu,
>
>bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu..
>
>Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin
> olalım,
> ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak
> zorundayız. Bunda parayı da, maddiyatı da aşan
>büyük
> bir edep ve incelik vardır.
 
Geri
Üst