kolay kadın
Onların kocaları Baran veya Selim değildir; çoraplarını hep oraya buraya atan kaba adamlardır ) Sanki banyodaki kirli sepetini görmezler. Su içtiği bardak ortadadır, hatta bir sürü bardakla doludur etraf, her seferinde yenisini alır bu adam; offf Allah’ım ya sabır
Ellerini bir yıkar lavabonun vay haline, yer gök su olur. Hele pazar günü o koltuktan o koltuğa miskin miskin yatması var ya; çek vur alnının ortasından Ayy bir de annesi ile bebekmiş gibi konuşması yok mu? Nerede o Selim’in karizması, Baran’ın güçlü, adam gibi adam halleri
Oysa evlendiğim zaman başkaydı. İsteyerek, severek, aşık evlendim. Gözlerinde dönüyordu dünya, ben onun, o benim için yaratılmıştı Onun için kahvaltı hazırlamak, banyoya girdiğinde bornozunu hazır etmek, arkasından ıslak havluları asmak, yorulmuştur diyerek masaj yapmak, keyfi yok diyerek bira sevmesem de oturup onunla içmek; Allah’ım ne keyifti
Ne değişti peki? O değişti o. Evlendiğim romantik adam gitti, yerine bencil, düşüncesiz, maçkolik, sinirli, sürekli iş-ev arası bir adam geldi.
Şimdi yazacaklarıma kızacaksınız hanımlar ama, erkekler o kadar bukalemun gibi renk değişmezler. Anatomileri müsait değil buna. Başta neyse sondada aynıdırlar. Kafaları da çok çalışmaz (bunu saflık anlamında söylemiyorum; kadınlar kadar derin düşünmezler, düşünemezler; neyse o, cin değildir hiç biri ).
Kadınlar kadar duyguları da zengin ve derin değildir. Hiç; birinin giydiği gömleğe “hıımmm nereden almış acaba ? Pazardır Pazar” diye iç geçiren adam gördünüz mü? Veya tepeden tırnağa inceleyip, sırf haz etmediği için “sen kilo mu aldın” diye kinayeli konuşmalar duydunuz mu aralarında.
Duyamazsınız. En fazla “ağabey bira göbeği bu, eee hani erkek adamada yakışıyor dimi” diye gülüşür onlar. Veya “moruk benim işim olmaz çarşı pazarla, hatun alır ben giyerim ağabeyciğim; heee işte bu kadar” der onlar.
Değişen SİZ’siniz...
Ya çocuğunuz olduğu için daha yoğunsunuz ve önceliğiniz artık çocuk olmuştur ki; o zaman eşinizin çorabı savaş nedeni olur, ıslak havlusu yatağın üstünde ise yüzünüze inen tokat gibi gelir; ya da artık uyanıyorsunuzdur.
Çocukluğunuzdan beri gittiğiniz düğünlerdeki mutluluk havasının yerinde artık, prensinde ayaklarının koktuğunu fark edersiniz. Siz bir insanla değil bir hayalle evlendiğiniz için rüya bitmiş, siz de karşınızdaki adamın aslında göğsü kıllı, burnunu sümküren, hatta gaz çıkaran bir erkek olduğunu görürsünüz.
Her şey çocukluğumuzdan kaynaklanıyor, yetiştirilme tarzımızdan. Annelerimizin gördüğü, bizlere öğrettiği şeylerden kaynaklanıyor. He nesil ufaktan düzelmeye başladı, umudum var kızıma dair, ammaaa yeni neslin de öyle dertleri var ki, ikili ilişkiye zaman kalır mı bilmem.
Eğer ailenizde kız çocuk olarak doğdu iseniz; asli görevleriniz çocukluktan kazınır beyninize. Zaten kadınsı hormonlardan anaçsınızdır, sahiplenme, iş bitiricilik doğuştandır kanınızda, üstüne model anneniz evdeki hükümdar, babanız ise konuk sanatçı ise vay halinize.
Erkek çocuk olarak doğdu iseniz; o kadar hürmet ve alaka görür, dünya işlerinden soyutlanırsınız ki; tıntın bir adam olarak büyür, aşık olur, evlenir ve ailenizdeki kadınların yerine karınızı koyar; aynı ilgi ve hürmeti beklersiniz Sizin suçunuz değil rahat olun, kadınların suçu bu. Doğduğunuz günden bu güne hayatınıza giren kadınların
Ellerini bir yıkar lavabonun vay haline, yer gök su olur. Hele pazar günü o koltuktan o koltuğa miskin miskin yatması var ya; çek vur alnının ortasından Ayy bir de annesi ile bebekmiş gibi konuşması yok mu? Nerede o Selim’in karizması, Baran’ın güçlü, adam gibi adam halleri
Oysa evlendiğim zaman başkaydı. İsteyerek, severek, aşık evlendim. Gözlerinde dönüyordu dünya, ben onun, o benim için yaratılmıştı Onun için kahvaltı hazırlamak, banyoya girdiğinde bornozunu hazır etmek, arkasından ıslak havluları asmak, yorulmuştur diyerek masaj yapmak, keyfi yok diyerek bira sevmesem de oturup onunla içmek; Allah’ım ne keyifti
Ne değişti peki? O değişti o. Evlendiğim romantik adam gitti, yerine bencil, düşüncesiz, maçkolik, sinirli, sürekli iş-ev arası bir adam geldi.
Şimdi yazacaklarıma kızacaksınız hanımlar ama, erkekler o kadar bukalemun gibi renk değişmezler. Anatomileri müsait değil buna. Başta neyse sondada aynıdırlar. Kafaları da çok çalışmaz (bunu saflık anlamında söylemiyorum; kadınlar kadar derin düşünmezler, düşünemezler; neyse o, cin değildir hiç biri ).
Kadınlar kadar duyguları da zengin ve derin değildir. Hiç; birinin giydiği gömleğe “hıımmm nereden almış acaba ? Pazardır Pazar” diye iç geçiren adam gördünüz mü? Veya tepeden tırnağa inceleyip, sırf haz etmediği için “sen kilo mu aldın” diye kinayeli konuşmalar duydunuz mu aralarında.
Duyamazsınız. En fazla “ağabey bira göbeği bu, eee hani erkek adamada yakışıyor dimi” diye gülüşür onlar. Veya “moruk benim işim olmaz çarşı pazarla, hatun alır ben giyerim ağabeyciğim; heee işte bu kadar” der onlar.
Değişen SİZ’siniz...
Ya çocuğunuz olduğu için daha yoğunsunuz ve önceliğiniz artık çocuk olmuştur ki; o zaman eşinizin çorabı savaş nedeni olur, ıslak havlusu yatağın üstünde ise yüzünüze inen tokat gibi gelir; ya da artık uyanıyorsunuzdur.
Çocukluğunuzdan beri gittiğiniz düğünlerdeki mutluluk havasının yerinde artık, prensinde ayaklarının koktuğunu fark edersiniz. Siz bir insanla değil bir hayalle evlendiğiniz için rüya bitmiş, siz de karşınızdaki adamın aslında göğsü kıllı, burnunu sümküren, hatta gaz çıkaran bir erkek olduğunu görürsünüz.
Her şey çocukluğumuzdan kaynaklanıyor, yetiştirilme tarzımızdan. Annelerimizin gördüğü, bizlere öğrettiği şeylerden kaynaklanıyor. He nesil ufaktan düzelmeye başladı, umudum var kızıma dair, ammaaa yeni neslin de öyle dertleri var ki, ikili ilişkiye zaman kalır mı bilmem.
Eğer ailenizde kız çocuk olarak doğdu iseniz; asli görevleriniz çocukluktan kazınır beyninize. Zaten kadınsı hormonlardan anaçsınızdır, sahiplenme, iş bitiricilik doğuştandır kanınızda, üstüne model anneniz evdeki hükümdar, babanız ise konuk sanatçı ise vay halinize.
Erkek çocuk olarak doğdu iseniz; o kadar hürmet ve alaka görür, dünya işlerinden soyutlanırsınız ki; tıntın bir adam olarak büyür, aşık olur, evlenir ve ailenizdeki kadınların yerine karınızı koyar; aynı ilgi ve hürmeti beklersiniz Sizin suçunuz değil rahat olun, kadınların suçu bu. Doğduğunuz günden bu güne hayatınıza giren kadınların