tasavvuf ne anlama gelir?
tasavvuf ne tasavvuf ne anlama gelir anlamı anlamı nedir tasavvufun
Sufî tâifesinin efendisi Cüneyd, buyurdular ki:
«-Tasavvuf, Hakk’ın seni sende öldürmesi ve kendisiyle diriltmesidir.»
Muhammed Bin Ali El-Kassab tasavvufu:
«- Keremli zamanda, keremli insanlardan, keremli topluluklar içinde beliren keremli ahlâk...» diye beyan etmiştir.
Cüneyd’e tasavvuf nedir, diye sorulduğunda:
«- Başkasına alâkasız kalarak Allah ile olmaktır.» cevabını aldılar. Bundan maksat, «masiva-dış dünya»dan sevgi alâkasını kesip, ancak o alâkayı Allah’a hasretmektir.
Yine, Cüneyd:
«- Tasavvuf, içtima ile zikir, istima (dinleme) ile vecd, ittiba ile ameldir.» Yani, toplulukla zikir, Kur’an dinlemekle vecd ve Peygambere uymakla amel etmektır.
Ruveym Bin Ahmed Bağdadî dedi ki:
«-Tasavvuf, yalnız, Allah’a acz ve ihtiyaçla sığınmak, mahlûkatın ihtiyaçlarına koşmak, Şeriat yasakları dışında taarruz ve mücadeleyi terketmektir.»
Şibli, tasavvufu: «her türlü endişe ve düşünceden uzak, Allah ile olmaktır,» şeklinde tarif etmiştir.
Ebu Muhammed Cerirî, tasavvufun tarifinde dedi ki:
«- Tasavvuf, her düşük ahlâktan çıkmak, her yüksek ahlâka ermek...»
Yine Cüneyd, başka bir yerde dedi ki:
«- Tasavvuf, şeriat yasaklarına ve kötü ahlâka karşı sürekli mücâhededir.»
Maruf Kerhi:
«- Tasavvuf, sevgilinin kapısından kovulunsa da orada yerleşmektir.»
Yine Maruf:
«- Tasavvuf, uzaklığın kederinden sonra, yakınlığın safasıdır.»
Şiblî:
«- Sûfî, kalple halktan kopan ve sürekli Hakk’la olandır.»
Yine Şiblî:
«- Tasavvuf, yakıcı şimşek...»
Cerirî:
«- Tasavvuf, hallerin murakabesi ve edep tavrı...»
Ebu Turâb:
«- Sûfî odur ki, hiç bir şeyden kederlenmez ve herşeyde safa bulur.»
Zünnun Mısrî:
«- Tasavvuf ehli, Allah’ı herşeye tercih eden, Allah’ın da onları herşeye tercih ettiği topluluk...»
Ebu Yakup:
«- Tasavvuf, öyle bir haldir ki, bütün beşerî sıfatları yok eder.»
Ebu Hüseyin:
«- Tasavvuf, kalbe gelen nurların, İlâhî mânâların keyfiyetinden ibarettir; yoksa, Allah’ı anmanın kemmiyeti değil...»
Ebu Sehl Sa’lûkî:
«- Tasavvuf itirazdan vazgeçmektir. Yani, mukaddes Şeriat’in yasakladığı şeyler dışında itirazı terketmek...»
Bazıları da şöyle dediler:
«- Sûfî’nin hali değişmez; değişse de kederlenmez.»
Hasılı, tasavvuf, beşerî sıfatlardan çıkıp; meleklik sıfatlarına bürünmeye ve İlâhî Ahlâk ile ahlâklanmaya hizmet eden bir haldir.
Sufî tâifesinin efendisi Cüneyd, buyurdular ki:
«-Tasavvuf, Hakk’ın seni sende öldürmesi ve kendisiyle diriltmesidir.»
Muhammed Bin Ali El-Kassab tasavvufu:
«- Keremli zamanda, keremli insanlardan, keremli topluluklar içinde beliren keremli ahlâk...» diye beyan etmiştir.
Cüneyd’e tasavvuf nedir, diye sorulduğunda:
«- Başkasına alâkasız kalarak Allah ile olmaktır.» cevabını aldılar. Bundan maksat, «masiva-dış dünya»dan sevgi alâkasını kesip, ancak o alâkayı Allah’a hasretmektir.
Yine, Cüneyd:
«- Tasavvuf, içtima ile zikir, istima (dinleme) ile vecd, ittiba ile ameldir.» Yani, toplulukla zikir, Kur’an dinlemekle vecd ve Peygambere uymakla amel etmektır.
Ruveym Bin Ahmed Bağdadî dedi ki:
«-Tasavvuf, yalnız, Allah’a acz ve ihtiyaçla sığınmak, mahlûkatın ihtiyaçlarına koşmak, Şeriat yasakları dışında taarruz ve mücadeleyi terketmektir.»
Şibli, tasavvufu: «her türlü endişe ve düşünceden uzak, Allah ile olmaktır,» şeklinde tarif etmiştir.
Ebu Muhammed Cerirî, tasavvufun tarifinde dedi ki:
«- Tasavvuf, her düşük ahlâktan çıkmak, her yüksek ahlâka ermek...»
Yine Cüneyd, başka bir yerde dedi ki:
«- Tasavvuf, şeriat yasaklarına ve kötü ahlâka karşı sürekli mücâhededir.»
Maruf Kerhi:
«- Tasavvuf, sevgilinin kapısından kovulunsa da orada yerleşmektir.»
Yine Maruf:
«- Tasavvuf, uzaklığın kederinden sonra, yakınlığın safasıdır.»
Şiblî:
«- Sûfî, kalple halktan kopan ve sürekli Hakk’la olandır.»
Yine Şiblî:
«- Tasavvuf, yakıcı şimşek...»
Cerirî:
«- Tasavvuf, hallerin murakabesi ve edep tavrı...»
Ebu Turâb:
«- Sûfî odur ki, hiç bir şeyden kederlenmez ve herşeyde safa bulur.»
Zünnun Mısrî:
«- Tasavvuf ehli, Allah’ı herşeye tercih eden, Allah’ın da onları herşeye tercih ettiği topluluk...»
Ebu Yakup:
«- Tasavvuf, öyle bir haldir ki, bütün beşerî sıfatları yok eder.»
Ebu Hüseyin:
«- Tasavvuf, kalbe gelen nurların, İlâhî mânâların keyfiyetinden ibarettir; yoksa, Allah’ı anmanın kemmiyeti değil...»
Ebu Sehl Sa’lûkî:
«- Tasavvuf itirazdan vazgeçmektir. Yani, mukaddes Şeriat’in yasakladığı şeyler dışında itirazı terketmek...»
Bazıları da şöyle dediler:
«- Sûfî’nin hali değişmez; değişse de kederlenmez.»
Hasılı, tasavvuf, beşerî sıfatlardan çıkıp; meleklik sıfatlarına bürünmeye ve İlâhî Ahlâk ile ahlâklanmaya hizmet eden bir haldir.